13

Çağın en önemli konusu: Enerji verimliliği

                    Kapak fotoğrafı: Matthew Henry / Unsplash

Tüm endüstriyel devrimlerin “anahtar sektörü” olarak nitelendirilen enerjide dijitalleşme, şebekelerin güvenilirliği ve kârlılığını arttırıyor. Yerlileştirme ve teknoloji geliştirilmesine yönelik Ar-Ge’nin, Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlığını azaltacak potansiyele sahip olduğu vurgulanıyor.

Fatma Ağaç / Ankara

Yapılan araştırmalar, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağına dikkat çekiyor. Şehirlerdeki nüfus artışının önüne geçmek amacıyla tarımsal desteklerle, küçük şehirler ile beldelere ve kırsala göç teşvik ediliyor. Sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, su, kanalizasyon, çevre, sosyal hizmetler, güvenlik ve daha nice alanlarda şehir insanlarının taleplerini karşılamak, mevcut durumu korumak yoğun çalışma ve çaba gerektiriyor.

“Tüm binalar tek bir ağa bağlanabilir. Evlerdeki ısıtma, havalandırma, enerji yönetimi ve birçok şey uzaktan kontrol edilebilir” denilirken fiziki ve siber platformlarda enerji güvenliğinin etkin olarak sağlanamadığının altı çiziliyor. 

Yöneticiler, şehirlerdeki sorunları analiz edip kaynakları koordine etmek için sürekli bir arayış içerisinde. Söz konusu arayışlar arasındaki en önemli olan başlıklardan birisi, “Enerji”. Enerjiyi yerli yerinde, doğru ve etkin bir biçimde kullanmak önem taşıyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı, 2017-2023 yıllarını kapsadığı için, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni bir yüzyıla girişinde daha geniş kapsamlı ve uzak öngörülü yeni bir “Enerji Verimliliği Eylem Planı”na daha ihtiyacı olduğu gözleniyor. Buradaki amaç elektrik ile diğer enerji kaynakları, su ve internet kesintilerini en aza indirmek… Şehirlerde enerji ile ulaşım alanlarında yaşanan zorluklar ve İklim değişikliği”nden etkilenen enerji bileşenleri, yeni bir yönetim sistemini de gündeme getiriyor. 

Enerjide dijitalleşme stratejileri

“Dijital farkındalık”, tüm alan ve sektörlerde hissedilmeye başlandı. Dijital düzenin etki ettiği en önemli sektörlerden birisi de enerji sektörü… Dönüşümün yanı sıra veri (bilgi) güvenliğine de göz alıcı katkı sağlayan dijitalleşme, enerji sektöründe maliyetlerin aşağıya çekilmesinde en büyük etken olarak değerlendiriliyor.

Gelişen teknoloji ve dijitalleşme ile birlikte enerji sektörü de kaçınılmaz bir değişime uğruyor. Bu kapsamda, IoT (Internet of Things-Nesnelerin İnterneti) cihazlar, blockhain (blok zinciri), bulut bilişim, 5G, kablosuz bağlantılar, büyük veri analizleri enerjinin de her alanında uygulanmaya başlıyor.

Enerji kaynaklarının git gide azaldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle şehirler, enerjiyi etkin biçimde kullanmak durumunda. Uzmanlar, “Eğer verimlilik yakalanmazsa enerji kesintileri, yüksek fiyatlar kaçınılmaz olacak” diyor… 

Enerji sistemlerinin akıllı yapılar haline dönüşmesi, sürecinin ilk adımı, planlama… Akıllı sayaçlar sayesinde elektrik kullanımını izlemek mümkün. Şebekeyi uçtan uca kontrol eden sistem ile kayıp ve kaçaklar en aza indirgenecek. Enerjide dijitalleşme, şebekelerin güvenilirliğini ve kârlılığını artıyor. Enerjinin üretim, tüketim ve dağıtımında etkin bir şekilde yönetilmesini sağlıyor ve kaybını önlüyor. Hızla gelen bu değişim; aynı zamanda daha sürdürülebilir bir dünyanın da oluşmasını, enerji kayıplarını da önleyerek ekonomiye daha fazla katkı vermesini sağlıyor.

Öte yandan bir de, elektrik enerjisine alternatif çözüm olarak sunulan; kamuoyunun yeterince ikna edilemediği nükleer enerji konusu var. Bu arada nükleer enerjiye duyulan güven sorununun çözülmesi gerekiyor. Ayrıca, petrol üretimine ilişkin krizler, küresel ısınma ve iklim değişimi sorunu yeni ve temiz enerji kaynaklarına yönelimi artırıyor. Bu noktada yer alan güneş ve jeotermal seçeneklerinin yanında son yıllarda rüzgâr enerjisi de daha çok öne çıkıyor…

Enerji anahtar sektör

Enerji, tüm endüstriyel devrimlerin anahtar sektörü olarak nitelendiriliyor. Enerjide dijitalleşme ile elektrifikasyon artacak, verimlilik artacak, yenilenebilir enerji kaynakları daha yaygın bir şekilde kullanılacak, depolama teknolojileri yaygınlaşacak, mikro şebeke gibi yeni kavramlar hayatımıza girecek. Onun dışında iletim ve dağıtım şebekelerinin yapısında ve yönetiminde çok önemli değişiklikler olacak.

Pek çok sektörde olduğu gibi enerji endüstrisinde de geleceği sağlama alabilmek için modernizasyon adımlarına ve teknolojik yatırımlara önem verilmesi gerektiğinin altı çizilirken, enerji sektöründe dijital dönüşüm yatırımları her geçen dönemde artışını sürdürüyor. Bu alandaki öncelik maliyetleri düşürmek… 

Enerjide dışa bağımlılığa “Ar-Ge” çözümü  

Enerji sektöründe yapılan araştırma-geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarının sektörde ileri derecede yaşanan dışa bağımlılığa çözüm olması bekleniyor. Dünyadaki örnekleri gibi bir Ar-Ge yapılanmasının, mevcut modelle birlikte enerji sektöründeki ivmelenmeyi artıracağı dile getiriliyor. 

Yerlileştirme ve teknoloji geliştirilmesi konusunda ortaya konulan Ar-Ge’nin, Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlığını azaltacak potansiyele sahip olduğu bildiriliyor. Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarının ağırlığı giderek artırılırken; sektörün istihdamını ve bilgi düzeyini yükselterek uluslararası alandaki başarıyı getirecek çalışmalar önem kazanmaya başladı. 2023 vizyonu doğrultusunda ülkemizin dünyada bilginin ve ileri teknolojinin önemli merkezi olması hedeflenirken; bu hedef doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ve destek sağlanıyor. 

Enerjide rüzgârın yükselişi

Yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarında güneş enerjisiyle birlikte ilk sıralarda yerini alan rüzgâr enerjisinin kullanımı Türkiye’deki yükselişini sürdürüyor. Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 10’u rüzgârdan karşılanıyor.

Türkiye, rüzgâr enerjisinde 2030’da, 25 bin megavat kurulu güce ulaşmayı hedeflerken, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini üst seviyeye taşımak için rüzgâr ve güneş gibi yerli kaynakların değerlendirilmesi gerektiği dile getiriliyor.

Rüzgâr santralları, günümüzde temiz enerji üretmek için en çok tercih edilen yöntemlerden biri. Rüzgâr santralları için, “arazi şartları uygun değil” bahanesi önemini yitiriyor artık. Akdeniz ve benzeri gibi açık denizlerdeki “açık deniz rüzgâr çiftlikleri” kullanılarak, deniz ve okyanuslarda enerji üretmek mümkün.