
Eskişehir, Bursa ve Mersin’de serbest gazeteciler yalnız ve güvencesiz
Türkiye’de serbest gazetecilik her geçen gün daha da zorlaşıyor. Haber üretmenin ötesinde, hayatta kalabilmek için haberi geçim aracına dönüştürmek zorunda kalan serbest gazeteciler, artan güvencesizlik, baskı, sansür, düşük gelir ve yayınlatma sorunları karşı karşıya…
Delal Meltem Demir
Serbest gazetecilik Türkiye’nin dört bir yanında benzer sorunlarla yürütülüyor: Düşük telifler, ekipman eksikliği, sansür baskısı, güvenlik sorunları ve yalnızlık. Ancak her şehirde bu sorunlar farklı biçimlerde yaşanıyor; bölgesel politik atmosfer, ekonomik koşullar ve yerel medya yapıları gazetecilik pratiğini doğrudan etkiliyor.
Kimi zaman sosyal medya desteğiyle, kimi zaman küçük hibelerle ya da part-time işler aracılığıyla ayakta durmaya çalışan serbest gazeteciler, haberciliği bir meslekten çok bir direnç biçimi olarak sürdürüyor. Serbest gazetecilik, yalnızca bir istihdam modeli değil; aynı zamanda haberin görünürlük mücadelesi, ifade özgürlüğünün sınırlarını zorlama pratiği ve her şeye rağmen hakikatin peşinden gitme ısrarı olarak karşımıza çıkıyor.
“Demokrasi İçin Medya” olarak bu gerçekliği görünür kılmak amacıyla iki bölümden oluşan bir haber dizisi hazırladık. Türkiye’nin farklı şehirlerinde çalışan serbest gazetecilerle görüştük; geçim kaynaklarından haber üretim süreçlerine, karşılaştıkları baskılardan sansüre kadar deneyimlerini dinledik.
Yazı dizimizin ilk bölümünde Eskişehir’den Yekta Armanç, Bursa’dan Ayşegül Erkaya Arslan ve Mersin’den Mahsun Kılıç’ın hikâyeleri var. Eskişehir, Bursa ve Mersin’deki bu üç gazetecinin anlattıkları, Türkiye’de serbest gazeteciliğin ortak kaderini bir nebze de olsa gösteriyor. Üç farklı şehir, üç farklı yaşam ama ortak sorunlar: Güvencesizlik, maddi belirsizlik, düşük gelir, sansür ve yalnızlık. Ancak tüm bu zorluklara rağmen gazetecilik yapmaya devam etmeleri, mesleğe ve hakikate duyulan bağlılığın da bir göstergesidir.
“Güvencesizlik temel sorun”

Yekta Armanç
Eskişehir’de bir yandan öğrencilik yaparken bir yandan da gazetecilik yapan Yekta Armanç, “Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Eskişehir’de de serbest gazetecilerin en büyük sorunu güvencesizlik” diyor.
Düzenli bir mesaiye rağmen düzenli gelir elde edememenin iş yükünü daha da artırdığını, yalnızca gazetecilikten geçinmenin neredeyse imkânsız olduğunu belirten Armanç, “Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) kredisi ve ailemden gelen destekle geçimimi sağlıyorum. Yapılan haber kadar para kazanmak ya da bazı haberlerin hiçbir maddi karşılığının olmaması, serbest çalışan gazetecilerin ortak sorunu. Gazetecilikte haber üretmenin ötesinde ekipman edinme de büyük bir yük. Türkiye’de gazetecilerin işine yarayan ekipmanlar oldukça pahalı. Zaten çok para kazanan insanlar değiliz, bir de kendi ekipmanlarımızı sağlamak zorunda kalmak ayrıca bir yük bindiriyor. Sanırım sadece serbest gazetecilik yaparak geçinmek mümkün değil” vurgusu yapıyor.
2024 yerel seçimleri öncesinde Sol Haber Portalı’na AK Parti’nin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu ve Hatipoğlu’nun kuzeninin fabrikasındaki hak gasplarını da haberlerine taşıdığı için ifadeye çağrıldığını anlatan Armanç, yerel basının bu haberleri görmezden geldiğini bildirip şunları söyledi:
“30’a yakın haber kurumu olan Eskişehir basını, bu haberlerin neredeyse hiçbirini görmeyi tercih etmedi. Yerel basının bir nevi sansürüne uğradım. Bu yaşananlardan sonra medya-siyaset ilişkisinin ne kadar güçlü olduğunu kendi haberlerim üzerinden gördüm.
Türkiye’de gazetecilik yapan herkesin ya hedef gösterilmiş, tehdit edilmiş ya karakolla yolu kesişmiş ya da hepsini birden yaşamış olma ihtimallerinin yüksek. Taciz haberinden fabrika içi hak ihlallerine kadar yaptığım haberler sonrası hem ben hem ailem tehdit edildim. Bir akademisyen, annemin telefon numarasını bularak onu aradı. Ama bu yaşadıklarım, Türkiye’de basın özgürlüğü sorunu yaşayan gazetecilerin karşılaştıklarıyla kıyaslandığında oldukça hafif kalıyor.”
Serbest çalışmak, çok çok çalışmak demek

Ayşegül Erkaya Arslan
Bursa’da yaşayan serbest gazeteci Ayşegül Erkaya Arslan, yerel medyada çalışmanın en büyük sorunlarından birinin güvencesizlik olduğunu belirtiyor. Basınla ilgisi olmayan kişilerin medya patronluğuna soyunması, birçok gazeteci gibi onun da mağduriyet yaşamasına neden olmuş. Arslan, bu duruma ilişkin şöyle konuşuyor:
“Bursa’da genel olarak gördüğüm, yerel medya patronlarının bir kısmının medya ile alakası olmayıp farklı çıkarlar doğrultusunda medya işine girmesi ve buna yönelik de basın çalışanlarını ciddi anlamda mağdur etmeleri. Tabii ki tüm yerel medya özelinde bunu söylemiyorum, ancak gördüğüm bir gerçeklik var. Hatta benim de kısa süre önce mağduru olup haklarımı alamadığım, sonrasında genel bir araştırma yaptığımda meslektaşlarımın bir kısmının farklı kurumlarda benden çok daha uzun süreler çalışmaya devam edip haklarını almayı beklediği, ancak sürekli oyalandığı durumlar ve benzer yapılaşmalar mevcut ne yazık ki.”
Arslan, serbest gazetecilikten geçinmenin oldukça zor olduğunu, haberlerini yayınlatırken sıkıntı yaşandığını, ek iş yapmasa da ekonomik koşullar nedeniyle ileride yapmak zorunda kalabileceğini vurgulayarak şunları söylüyor:
“Serbest çalışarak geçinmek imkânsız değil ama çok çok fazla çalışmak gerekiyor. Bu ekonomik şartlarda düzenli bir yerde çalışmak bile geçinmeye yetmiyorken, serbest çalışmak çok daha zorlayıcı.
Haberlerimi yayınlatırken yaşadığım zorlukları, deneyimle aştım. Haber önerisi ilk yapmaya başladığımda kendi görüş alanıma göre haberler önerdiğim oluyordu, ancak her mecranın yayın çizgisi farklı olduğundan daha sonra neyi nereye önermem gerektiğini bilerek önermeye başladım.
Serbest gazeteci olmanın getirdiği maddi kısıtlamalar nedeniyle bazı haberleri yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldım. Ulaşım ya da ekipman konusunda yetersiz kalacaksam, bazen o haberi hiç planlamıyorum. Önceliklerini buna göre belirlemek zorunda kalıyorsun.”
Her ne kadar sansür ya da yargılanma gibi deneyimler yaşamamış olsa da Arslan, “serbest çalışmanın” kendisinin bile bir engel hâline geldiğini, özellikle resmî kurumlarla ilişki kurarken bu durumun sorun yarattığına dikkat çekip sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Basın kartım olmadığı için eylem alanlarında sorun yaşadığım oluyor. Serbest çalışmam, güvenlik güçleri için çok ikna edici bir durum ne yazık ki olmayabiliyor. Ayrıca haber için bir kuruma gittiğimde ‘serbest çalışıyorum’ dediğim anda görüşmeyi kabul etmeye yönelik bir tutum olmuyor süreç uzuyor, oyalanma durumları özellikle yapmak istediğim bir haber ise benim ısrarlı aramalarım sonucunda sonuçlanıyor, bazen olumsuz da olabiliyor.”
“Telifli haber yazabileceğimiz mecralar kısıtlı”

Mahsun Kılıç
Mersin’de yaşayan serbest muhabir Mahsun Kılıç, aktif olarak çalışmasa da zaman zaman Evrensel gazetesine haberler yapıyor. Türkiye’de, yalnızca serbest çalışanların değil, kadrolu gazetecilerin dahi birçok zorlukla karşılaştığını hatırlatan, tutuklamalar, gözaltılar, sansür ve düşük gelir gibi sorunların tüm gazetecileri etkilediğine dikkat çeken Kılıç, şunları anlatıyor:
“Serbest gazeteciler için telifli haber yazabileceğimiz mecralar kısıtlı. Belirli platformlar var ama her yıl binlerce yeni mezun veren iletişim fakülteleri de var. İletişim fakültelerinden her yıl binlerce mezun çıkıyor ama bu alanda yer bulmak, binlerce gazetecinin arasından haber öneri sürecini geçmek, başvuru kabulünden sonra mülakat, ardından telif geleceğini beklemek gerekiyor. Bu sürecin kendisi bile haber üretme motivasyonunu kırıyor. Haber üretmeye enerji harcamak yerine hep bekliyoruz. Serbest çalışan bir gazeteci olarak ekipman sıkıntısı da yaşıyor, yalnızca telefonumla çalışıyorum. Ekipmanım sadece telefonumdan ibaret. Ne bir fotoğraf makinem ne dijital ses kayıt cihazım var. Fotoğraf makinesi ya da ses kayıt ekipmanı gibi teknik donanımların olmaması, haber takibini doğrudan etkiliyor. Geçenlerde bir köylü direnişini izlemeye gittim. Telefonum donduğu için köylülerin telefonunu kullanarak gün boyu çekim yapmak zorunda kaldım.
Haberin ardından yerel kamu kurumları ya da şirketlerin yetkilileriyle sorun yaşayabiliyoruz. Mesleğin zorluğu, tam da bu anlarda daha belirgin hâle geliyor. ‘Haberleriniz yalan, gerçeği yansıtmıyor’ minvalinde sözlerle karşılaşıyoruz. Bu durumla ilk karşılaştığımda ‘Gerçekten muhabirlik zor bir iş’ demiştim.
Telifli olarak yaptığım haberlerde genel olarak ciddi sansürle karşılaşmasam da bir örnek üzerinden editoryal müdahalelere dikkat çekmek isterim. Yaptığım bir haberde uzmanlardan biri, iktidara dair eleştirilerde bulunduğu için söylediklerinin haberde yer almadığını fark etmiş. Diğer uzmanlardan da daha az yer verilmişti. Editöre ilettik ama sorun çözülememişti. Bu tür editoryal müdahaleler, güveni sarsabiliyor.”
“Yerel idareciler bazen destek olabiliyor”
Aktif olarak sürekli sahada olmasa da zaman zaman yerel idarecilerle görüştüğünü, bugüne kadar haberlerine doğrudan bir müdahaleyle karşılaşmadığını belirten Kılıç, “Gerekli zamanlarda yetkililerle iletişime geçiyorum. Genelde yardımcı oluyorlar. Aydınlanması gereken konularda bilgi vermekten kaçınmıyorlar. Bu da bazı haberlerin önünü açabiliyor” diyerek sözlerini bitiriyor.
Kapak Görseli: Depo Photos
….