
Kamuya açık, kullanılabilir ve aktif durumda sayısı yok denecek kadar az sığınağı olan Başkentte, çoğu II. Dünya savaşı yıllarında kurulan tarihsel değere sahip sığınık var. Bugün gerekli bakım ve ilgiden uzak bu sığınaklar, terk edilmiş bir durumda sahip çıkılmayı bekliyor.
Nurdane Özdemir Sağkan
Fotoğraflar: Ahmet Soyak
Son yıllarda yaşanan bölgesel çatışmalar; Türkiye’de savaş, saldırı veya afet durumlarında kullanılabilecek sığınakların varlığı konusunu da gündeme taşıdı. Geçtiğimiz hafta yaşanan İran- İsrail füze saldırıları, Amerika’nın da söz konusu saldırılara müdahil olması, gözleri bu ülkelere çevirdi. Teknolojik ve bilimsel açıdan sürekli kendisini geliştiren bir ülke olarak bilinen İsrail, İran’la yaşadığı füze saldırılarında sivillerin güvenliği için sahip olduğu sığınaklarıyla da dikkati çekti.
Peki, “Türkiye benzer bir tehlikeyle karşılaşsa başkent, halkın güvenliğini sağlayacak yeterli sığınaklara sahip mi?” sorusunun peşine düşüp Ankara’daki sığınakları media4democracy için araştırdık. Ve, Başkentte tarihsel değere sahip sığınıklar olduğunu gördük.
Türkiye’de konutlarda da kâğıt üzerinde yasal bir zorunluluk olmasına rağmen birçok binada gerçek anlamda sığınak bulunmuyor. Uygulamada yasal olarak apartman bodrumları “sığınak” diye projelendiriliyor ancak gerçekte depo, kömürlük ya da otopark olarak değerlendiriliyor. Bugün Ankara’da, kentin ihtiyaçlarına yanıt verecek kapasitede kamuya açık, kullanılabilir ve aktif durumda sığınak sayısı yok denecek kadar az. Bazı tarihi yapılar ve devlet kurumlarına ait binalarda özel sığınaklar bulunsa da bunlar halka açık değil.
Olası savaş koşullarında güvenlik amacıyla çoğu II. Dünya savaşı yıllarında kurulan Ankara’nın tarihi öneme sahip sığınakları, bugün gerekli bakım ve ilgiden uzak, terk edilmiş bir durumda sahip çıkılmayı bekliyorlar.
Kalenin altındaki sığınak
Ankara Kalesi’nin altında II. Dünya Savaşı döneminden kalma, Almanlar tarafından inşa edilen oldukça geniş bir sığınak mevcut. Türkiye’deki tek resmi yer altı sığınağı olan Ankara’daki bu tarihi özel yapı, devlet yetkililerini korumak amacıyla yapıldı. Savaş döneminde hazır halde tutulan sığınak, hiçbir zaman aktif olarak kullanılmadı.
Üç ayrı kapıdan girilen gizli sığınağın kapalı alanında; 13 oda, 5 salon, 1 yatakhane, 1 yemekhane, 2 tuvalet bulunuyor. Sığınak, kısa süreli 3600, uzun süreli 1200 kişinin kalabileceği kapasitede. 1200 metrekarelik sığınağın genişliği 3,5-4 metre, yüksekliği ise 3 -3,5 metre. Dönemin şartlarına göre oldukça ileri teknolojiyle donatılan sığınakta, havalandırma, ısıtma, elektrik ve jeneratör sistemleri eksiksiz şekilde kurulmuş, gaz saldırılarına karşı tam dört adet hava filtresi yerleştirilmiş. İçeride yaşamın devamı için yaklaşık bir tonluk su deposu inşa edilmiş.
Sığınak Altındağ Belediyesi’ne devredildi
1964 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı kararla Kale altındaki sığınak, sivil savunma maksadıyla genel amaçlı sığınağa dönüştürüldü ve Ankara Valiliği’ne verildi. Kararın altında, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başbakan İsmet İnönü, Maliye Bakanı Ferit Melen ve Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’in imzaları bulunuyor. İçişleri Bakanlığı’nın izniyle Altındağ Belediyesi’ne devredilen, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından zaman zaman bakımı yapılan sığınak, gerekli çalışmaların ardından doğal yapısı korunarak Ankara’ya müze olarak kazandırılmayı bekliyor.
Bir zamanlar askerlerin önünde nöbet tuttuğu bu sığınak, günümüzde kapısı kaynaklanmış, kaderine terk edilmiş bir durumda.
Dikmen’deki Sığınak
- Dünya Savaşı’ndan kalma sığınak da Dikmen’deki askeri bir karargâh. Bu karargâhta, birimlerinin günlük faaliyetlerini sürdürmeleri için yaşam odaları bulunuyor. İçerisinin ısıtılması ve havalandırılması için kazan dairesi yapılmış, kazanın ısıtma sistemi, banyo, tuvalet gibi ihtiyaçları gidermek için de su depoları kurulmuş. Harbiye ile İlkadım Mahallesi arasında iki mahalleden de girişi bulunan sığınağın, bir ana girişi üç tali kapısı var.
Dikmen sığınağı; savaş konsepti değiştiği ve ihtiyaçları karşılamadığı için 1970’li yıllarda İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş, girişlerdeki askeri birlikler de çekilmiş. (Sivil Savunma 2009 yılında kapatılıp AFAD kurulmuş.) Sığınaklar bu süreçte çürümeye terk edilmiş, zamanla tinercilerin barınağı haline dönüşmüş. Kapıları kaynakla kapatılarak girişler önlenmeye çalışılmış.
Şimdi üzerinde Dikmen Caddesi ve MESA konutları bulunan sığınağın girişleri, Dikmen Vadisi’ne bakmakta, bir çıkışı ise Hürriyet Caddesi tarafında MESA konutları arasında. Sığınağın üst tarafına bloklar yapılmasına izin verilmesi de buranın işlevini yitirdiğine kanıt.
Ulus’ta 1. Meclis binasının altındaki büyük sığınak
İlk Meclis binasının altında bulunan büyük sığınak, II. Dünya Savaşı yıllarında yer altı harekât merkezi olarak inşa edildi. Hükûmetin ve silahlı kuvvetlerin güvenli çalışması için düşünülen bu mekân; 1964 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başbakan İsmet İnönü ve dönemin Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’in de imzalarıyla alınan bir kararla genel amaçlı sığınağa dönüştürüldü. Nükleer ve konvansiyonel saldırılara karşı hazır hale getirilen sığınakta, gaz saldırılarına karşı üç hava filtresi, kimyasal gazlara dayanıklı elbise, sedye, ilk yardım malzemeleri bulunuyor. Sığınak, sivil savunma ve diğer güvenlik birimlerinin haberleşmesi için başkentin 35 ayrı noktasında bulunan siren sisteminin de merkezi durumunda.
Mamak Şafaktepe (İsmetpaşa Sığınağı)
Şafaktepe Sığınağı, Mamak Belediyesi’ne ait. Demiryolcuların Demirlibahçe Tüneli diye andığı Şafaktepe Tüneli, sığınağa dönüşmüş ve oldukça küçük. Sığınak terk edildikten sonra yıkık dökük bir durumda. 2014 yılından beri bu sığınağın, Mamak Belediyesi tarafından sanat merkezi olarak hayata geçirilmesi bekleniyor.