5

Sosyal medya sosyal adaleti erişilebilir kılıyor mu?

EMRAH BAKIR

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Politik hedefimizin mücadelesini sürdürürken ve yapılması gerekeni anlatırken, bunun toplumsallaşmasını sağlayan araçlardan biri de sosyal medya” dedi. Mor Çatı kurucularından Avukat ve kadın hakları aktivisti Canan Arın ise kadınların  başlattığı sosyal medya hareketini çok haklı bulduğunu belirtti ve “Başka türlü sesimizi duymuyorlar” dedi.


Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim
 

‘Sosyal medya toplumsallaşmayı sağlıyor’

Ataselim, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sosyal medyada ifade ettiği hedeflerinin ve çözümle ilgili yaptıklarının toplumsal hayatta karşılık bulan etkisi ve örgütlü mücadelesi olduğuna dikkat çekerek, “Kadın cinayetlerini durdurmak, şüpheli kadın ölümlerindeki gerçekleri açığa çıkarmak ve kadına yönelik şiddeti sonlandırmak için kamunun yükümlülükleri var. Politik hedefimizin mücadelesini sürdürürken ve yapılması gerekeni anlatırken, bunun toplumsallaşmasını sağlayan araçlardan birinin de sosyal medya olduğunu düşünüyoruz. Şüpheli kadın ölümlerinin bu kadar arttığı günümüzde, soruşturma ve kovuşturma süreçleri eşit, adil, şeffaf ve etkin yürütülmüyor. Kravat, aşırı sevgi, tutku ve pişmanlık indirimi gibi ayrımcı ve cinsiyetçi indirimler uygulandığı için kadınlar yaşadıkları zorlukları bütün toplumla paylaşma ihtiyacı içerisine giriyorlar. Bunun araçlarından biri de sosyal medya oluyor” dedi. Ataselim şunları söyledi:

“Bu, kadının bütünlüklü olarak patriyarkal kapitalist sistem içerisinde görünmez kılınacağı ve kendisine inanılmayacağının bir yansıması. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucunda kadına yönelen şiddet artıyor, meşrulaştırılmaya çalışılıyor ve eşitsizlik hep yeniden üretiliyor.  Kadınlar haksızlığa uğruyor, çaresiz hissediyor ve hiçbir şey yapamayacağını düşünüyor. Fakat diğer yandan paylaşımların etkisiyle, kadınlar cesaret kazanıyor, güçlendiğini hissediyor, hakkını istiyor ve kararlarından vazgeçmiyor. İstanbul Sözleşmesi ve 6284   her konuda yapılması gerekenleri bütünlüklü olarak ortaya koyuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün etkin uygulanması gerekiyor.” 

Canan Arın, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerektiğini hatırlatarak sözleşmenin iptalini istemenin de “Biz kadınları dövelim onlara her türlü hakareti edelim, tecavüz edelim, öldürelim ama kol kırılıp yen içinde kalsın kadınlar ses çıkartmasın ve korunmak istemesinler uluslararası toplum da hükûmetleri  kadınları korumaya zorlamasın” demekle aynı olduğunu söyledi.


Avukat Canan Arın
 

‘Sosyal medya tek başına yeterli değil’

Avukat Canan Arın, “Kadınlar için adaletin yok denecek kadar az. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Türkiye’de ataerkinin egemen olduğunu ve olması gerektiği ifade ediyor.  Bu sözün bittiği yerdir. Benim anladığım adalet bu değil. Türkiye’de artık mahkemelerde hak aranamıyor. Hükümetin yeşil ışık yakmasıyla kadınlara ve çocuklara sistematik şiddet uygulanıyor ve davalarda yasalar uygulanmıyor” eleştirisinde bulundu. Kadınların başlattığı sosyal medya hareketini haklı bulduğuna vurgu yapan Arın, “Yargının doğru kararlar verilebilmesi için çoğu zaman olayların sosyal medyaya yansıması gerekiyor. Başka türlü sesimizi duymuyorlar” dedi.

Ataselim de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda sosyal medyanın önemli bir yeri olduğunu ifade ederek, gereğinden fazla bir anlam yüklenmemesi gerektiğini söyledi. Ataselim, “Kadınların kullanılan bütün teknolojik ve dijital imkânların hepsini, kendi haklarını aramak için birer araca dönüştürüyor olması çok önemlidir ancak onu kullananlarla sınırlıdır. Bunun ötesinde, sosyal medyaya bambaşka anlamlar yüklemeye gerek yok” dedi. 

‘Cezasızlık ve giderilmeyen şüpheler’

Avukat Canan Arın da “Hak ihlâli yapan emniyet, ordu veya adalet mensubu olunca mağdur değil fail korunuyor. Bu durumda sosyal medya bile pek etkili olamıyor” görüşünü dile getirdi. 

Ataselim ise sürecin şeffaf ilerlemediğini ve cezasızlık ile sonuçlandığını ifade ederek şunları söyledi:

“Aralarında kamu görevlilerinin olduğu bilinen olayların üzeri daha çok örtülme eğilimi içinde. Deliller olmasına rağmen bunun bilinçli yapıldığını, bütün bu süreç ve yaşananlarda, cezasızlığın büyük etkisi var. Cezasızlık ve giderilmeyen şüpheler, kadınların vahşice öldürülmesine, şüpheli kadın ölümlerinin artmasına neden oluyor. Tacizci erkekler mesleklerini, konumlarını ve itibarlarını, tacizin ve şiddetin üzerini örtmek için kalkan olarak kullanıyor. Kaza, intihar, şaka yaparken oldu denilerek ya da kadını tamamen ortadan kaybederek kendilerini suçsuzlaştırmaya çalışıyorlar Konuların üzerinin kapatılması, yargı sürecinin şeffaf ilerlememesi, toplumda derin bir şüphe yaratıyor. Çeşitli bulgular ve delillere rağmen şüpheliler ya serbest bırakılıyor ya da tutuksuz yargılanıyor. Durumla ilgili fikrini dile getirip haber yapanlar ise tutuklanıyor.”

‘Gerekli olan örgütlü mücadele

Fidan Ataselim, kadınların yaşadıkları şiddeti, tacizi ifade etmelerinin olumlu bir yanı olduğunu belirterek, şu çağrıyı yaptı:

“Erkek egemen toplumlarda kadınların kendilerini ifade etmeleri zordur. Yaşanan kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin ortasında bu cesareti bulmuş ve kendini ifade etmiş olan kadınların sonuna kadar yanında olmak gerekiyor. “Ben de” diye kendini ifade eden kadınlar, koskocaman bir “biz”i var ediyor. Bütün kadınların faydalanacağı, kurtuluşunu sağlayacağı, örgütlü bir politik mücadele ortaya koymak gerekiyor. Başka kadınların da cinsel şiddete, saldırıya, tacize maruz bırakılmaması için tüm kadınları bu mücadelenin öznesi olmaya davet ediyorum. Bu anlamıyla, bütün kadınların nihai hedefe ulaşabilmek ve kadın cinayetlerini durdurabilmek için örgütlü bir feminizmin öznesi olmaları gerekiyor.”