Sessizce çoğalan, “Kimsesizler” mezarlığı…

24.11.2022

Van’da mültecilerin defnedildiği mezarlık sayıları günden güne artıyor. Sayı verilen, hayatını kaybettiği veya cansız bedeninin bulunduğu ilçe isminin yazıldığı bir mezara defnedilen mülteciler arasında, kadın ve çocuklar da var. Konu ile ilgili görüştüğümüz ilgililer, ölümlerin iktidarın yanlış mülteci politikasının bir sonucu olduğunu belirtip mülteci politikasının yeniden düzenlenmesini istediler. Kentteki mülteci ölümlerinin son yıllarda hızla artığına dikkat çekip Türkiye’de erişilebilir, şeffaf bir sığınma sisteminin sağlanmasını vurguladılar.

BARIŞ DÖNMEZ

Savaş, yoksulluk veya siyasi nedenlerden dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan mülteciler, bazen zorlu kış şartları, bazen bir trafik kazası bazen de sınır hattında hedef olabiliyor. Yeni bir hayat umuduyla tehlikeli yollar kat ederken ölümle tanışan mültecilerin cansız bedeni, yaşamlarının son bulduğu sınır boylarından alınarak numaralandırılmış mezar taşları altında “kimsesiz” sıfatıyla günden güne çoğalıyor.

Başta Afganistan, Pakistan olmak üzere Güney Asya ülkelerinden kaçan binlerce insan, Avrupa’ya geçmek için İran-Van güzergâhını kullanıyor Van’da eskiden sadece Tuşba ilçesi Seyrantepe Mahalle Mezarlığı’na defnedilen mülteci cenazeleri, zaman içinde sayı artınca başka mezarlıklara defnedilmeye başlandı. Kadın ve çocukların da olduğu, bu sessizce çoğalan kimsesizler mezarlığında, mezar taşlarında çoğu zaman sayı ve yıl dahi yazılmıyor.

Konuya dair görüşlerini aldığımız Serhat Göç Araştırma Derneği Eşbaşkanı Gülşen Kurt, ölümlerin iktidarın yanlış mülteci politikasının bir sonucu olduğunu belirterek mülteci politikasının yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Avukat Mahmut Kaçan ise kentteki mülteci ölümlerinin son yıllarda olağanüstü bir şekilde artığına dikkati çekerek, mültecilerin Türkiye’de erişilebilir, şeffaf bir sığınma sisteminin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Serhat Göç Araştırma Derneği Eşbaşkanı Gülşen Kurt

“Türkiye, ‘sahipsiz mezarlıklar’ ülkesine döndü”
İran-Türkiye sınırından günde neredeyse 150 mültecinin geçtiğini bildiren Serhat Göç Araştırma Derneği Eşbaşkanı Kurt, bu geçişlerin çoğu kez, mülteci kaçakçıları yüzünden ölümle sonuçlandığını, mültecilerin, para ve rant karşılığında adeta kurban edildiğini ileri sürerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zor şartlardan yola çıkan mülteciler, Afganistan’dan İran ve Türkiye üzerinde batıya geçiyor. Bu koşullarda yolla çıkan mülteciler, zor şartlar altında bu geçişi yapıyor. Mülteciler, en çok geçiş olarak Van’ı tercih etmektedir. Bu nedenden dolayı kışın karların erimesi ile mülteci cesetleri, ortaya çıkmaktadır. En çok ölüm, kışın yaşanmaktadır. Hayatını kaybeden mülteciler, isimsiz ve sahipsiz mezarlıklara gömülmektedir. Türkiye, ‘sahipsiz mezarlıklar’ ülkesine döndü. Bunun çoğunluğunu mülteciler oluşturuyor. Özelikle mülteci kaçakçıları, rant ve para karşılığında onlarca mültecinin yaşam koşullarını hiçe sayıyor. Burada iktidarın da buna sesiz kaldığını görüyoruz. Bu cezasızlık politikasından, mülteci kaçakçıları cesaret alıyor. Mültecilerin çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor. Özelikle taciz ve tecavüz olaylarıyla da çok karşı karşıya kalıyorlar.”

Mülteci krizine, insani boyutuyla yaklaşılmalı
Siyasi partilerin, mülteciler üzerinde siyasi rant sağlamaması gerektiğini vurgulayan Kurt, mülteci politikalarına insani boyutuyla yaklaşılması gerektiğine işaret ederek şunları söyledi:

“Bu konuda iktidarın, bir an önce mülteciler ile ilgili politikalarını yeniden gözden geçirmesi lazım. 1853 Mülteci Kanunu derhal ortaya konulmalı. Hiçbir partinin, mülteciler üzerinde siyaset yapmasını doğru bulmuyoruz. Hiçbir siyasi partinin mülteciler üzerinde rant sağlamasını istemiyoruz. Mülteci krizine, insani boyutuyla yaklaşılmasını istiyoruz. Mülteci politikaları düzeltilmediği müddetçe, cezasızlık politikası uygulanmadığı müddetçe, bu ölümler çoğalacaktır.”

Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Avukat Mahmut Kaçan

“Ölümler, 2018’en sonra hızla artmaya başladı”

Van’da bulunan mülteci mezarlarının son yıllarda hızla çoğaldığını anımsatan Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Avukat Kaçan, ölümlerin artmasına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Hayatını kaybeden mültecilerin çoğu, ailesi ve kimlikleri tespit edilmeden Van’daki kimsesizler olarak bilenen mezarlığa defnediliyor. Bu ölümler, özelikle 2018 yılından sonra hızla artmaya başladı. Bunun çeşitli nedenleri var. Öncelikli neden, artık Türkiye’de iltica sistemine erişim sağlayamayan insanlar, ölümcül de olsa bir sürü riski göze alarak hareket ediyor. Bir kısmı, kış koşullarında sınırlarda donarak, bir kısmı bu geçiş sürecinde vahşi hayvan saldırıları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bir kısım ise jandarma ve polis noktalarında geçerken uyarıya rağmen durmadıkları gerekçesiyle açılan ateş sonucunda ölüyor. Bunun en son örneği, Van’ın Saray ilçesinde yaşandı. Açılan ateş sonucu bir çocuk hayatını kaybetti. Diğer bir neden de trafik kazaları… İstenilen noktaya götürülen mülteciler, 10 kişilik bir araca 40-50 kişi bindiriliyor ve yüksek hızla götürülürken yaşanan kazalarda ölüyor.”

“Türkiye’deki mültecilerin çoğu, 3’üncü ülkeye yerleştirilmeyi bekliyor” 
Mültecilerin iltica talebini sunamadıkları için birçok riski göze alarak farklı bir şekilde hareket etmek zorunda kaldıklarını paylaşan Kaçan, mültecilerin çoğunun 3’ncü ülkeye yerleşmeyi beklediğini ama Avrupa’nın artık böyle bir talebi kabul etmediğini belirterek şunları söyledi:

“Türkiye sınırları üzerinde konuşacak olursa yaklaşık 30-40 yıldır, Irak, Afganistan, Suriye, Pakistan ve Bangladeşli göçmenlerin ilk giriş yaptıkları nokta, Van sınırıdır. Mülteci ölümlerinin nedeni, Türkiye’de erişilebilir şeffaf bir sığınma sistemine ulaşamamalarından kaynaklanıyor. Sınırı geçerek şehir merkezine gelenler dahi iltica talebini sunamıyorlar. Böyle olunca da insanlar; artık büyük riskler alarak değişik rotalardan istediği ülkelere geçmek istiyorlar. Bu şekilde hareket eden kitlelerde aynı zaman da suiistimale de uğruyorlar. Göçmen kaçakçıları tarafından mağdur ediyor ve göçmenlerin hayatlarına mal olacak şekilde hareket ediyorlar. Bundan dolayı ölümlerde artıyor. Türkiye, sizi şartlı mülteci olarak tanısa dahi, artık 3’üncü bir ülkeye yerleştirme şansınız çok yok. Eskiden Türkiye’den bu şekilde mülteci kabul eden birçok ülke, artık bu mültecileri almamaya başladı. Türkiye’deki şu anda büyük bir mülteci gurubu, 3’üncü bir ülkeye yerleştirilmek için bekliyorlar. Birçok insan, bundan dolayı hayatlarını riske ederek Avrupa’da doğru hareket etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bu insanlar, devletler tarafından uygulanan politikalar nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar.”