Otizmliler için tek yürek oldular

02.04.2022

Hayalimiz; otizmli bireylerin ötekileştirilmediği bir toplum

“2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” nedeniyle ilgililer, otizmli çocukların her gün “özel” vurgusu yaptı. Tohum Otizm Vakfı, otizm farkındalık rengini maviden, kırmızıya çevirdiğini açıklarken ilgililer, çocuklarda otizm görülme sıklığının arttığına dikkat çekip herkesin çok daha bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Erken tanı ve müdahalenin hayat kurtaracağı bildirilirken bu çocukların mutlaka eğitim alması ve eğitimin de sürekliliğinin sağlanması istendi.                                                             

DİDEM ÇAM /ANKARA

Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılında, “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” ilan edildi. 14 yıldır otizm konusunda farkındalık yaratmak ve var olan sorunlara çözüm üretmek amacı taşıyan bu özel günde, öğretmeninden psikoloğuna, çocuk gelişimi uzmanından sivil toplum kuruluşu (STK) yetkililerine kadar birçok ilgili, “özel” çocuklar için bir araya gelip tek yürek oldu, özel mesajlar verdi.

Bu kapsamda, Tohum Otizm Vakfı Kurucu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin, Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine Ergün, Fidan Otizm Derneği Başkanı Psikolog Tamer Kaan Turan ve Otizmli bireylere öğretmenlik yapan Gül Hakan’ın mesajlarına yer veriyoruz.

Tohum Otizm Vakfı Kurucu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin, toplumun otizmli bireyler konusunda daha bilinçli olması gerektiğinin altını çizdi. Otizmli bireylerin ötekileştirilmediği bir toplumun hayalini kurduklarını belirten Sezgin, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Toplum olarak verebileceğimiz en büyük destek, otizm bilgisini yakınındakiyle paylaşarak bu bilinci genele yaymamıza yardımcı olmaları. Toplum içinde otizmli bir birey ve aile gördüğünde onlara yardım edecek bilinç düzeyine erişmiş bir toplum, ötekileştirmeyen bir toplum, empati yapan bir toplum en çok arzuladığımız şey. Hem otizmli çocuğu olan ailelerin, hem de toplumun diğer bireylerinin otizmli bireyleri kabul edip, ötekileştirmediği bir toplum hayalimiz. Gerçek hayatta da yansımalarını göreceğimize dair umudumuz tam ve eminiz bunu hep birlikte yapacağız.”  


Tohum Otizm Vakfı Kurucu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin


Rota, maviden kırmızıya çevrildi

Vakıf olarak 13 yıldır “Mavi Işık Yak” Kampanyası’nı yürüttüklerini anımsatan Sezgin, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Kampanyamızın amacı; hem otizmin varlığına dikkat çekmek hem de bu konuda farkındalık yaratmak. Otizmli bireyler, diğer bireylerden farklı olabilir fakat bu kişiler de hepimizle aynı hak ve özgürlüklere sahip. Bu yıl, rotamızı otizm farkındalık rengi olan maviden, kabullenmenin dikkat çekici rengi olan kırmızıya çevirdik. Bu nisan ayında Tohum Otizm Vakfı olarak farkındalığın yeterli olmadığının farkındayız. Bu bağlamda, otizmi ve otizmli bireyleri gerçek anlamda kabul etmemiz gerektiğini temsil eden kırmızı rengi seçiyoruz.”

  
“Merhaba Ben Otizm” kitabının yazarı Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine Ergün

“49 bireyden 1’i otizmli olabilir”

“Merhaba Ben Otizm” kitabının yazarı Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine Ergün, ailelerin çocuklarını çok iyi gözlemlemeleri gerektiğine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Aileler, çocuklarında var olan gelişimsel gecikmeleri erken dönemde fark etmeli. Özellikle 0-2 yaş aralığında bir çocuk, göz teması kurmuyorsa ismiyle seslenildiğinde tepki vermiyorsa nesneleri ve insanları göstermek için işaret parmağını kullanmıyorsa, tekrarlayıcı hareketleri varsa ve konuşmuyorsa, bu çocukta gelişimsel bir gecikme olduğundan şüphelenip gelişimsel değerlendirme yaptırmaları gerekiyor. Bundan birkaç yıl öncesine kadar 59’da 1 olarak görülen otizm sıklığının, artık 49’da 1’e kadar indiğini görmekteyiz. Bu da şu anlama geliyor: 49 bireyden 1’i otizmli olabilir. Demek ki biz, otizmi daha iyi ve daha yakından tanımalıyız. Toplumsal anlamda otizmi artık yavaş yavaş tanımaya başladık ancak hâlâ yeterli düzeyde değiliz. Özellikle son dönemde televizyon dizilerinde otizmli bireylere yer verilmesiyle birlikte otizm biraz daha bilinir olmaya başladı ama daha da çok bilmeye ihtiyacımız var. Bunun için de önce anne ve babaların ardından da çocuklarla temas halinde olan herkesin çok daha bilinçlenmesi gerekiyor.”


Fidan Otizm Derneği Başkanı Psikolog Tamer Kaan Turan

Erken tanı ve müdahale, çocukların hayatını kurtarır…

Otizmde erken tanının önemine işaret eden Fidan Otizm Derneği Başkanı Psikolog Tamer Kaan Turan da şunları söyledi:

“Otizmin, erken yaşta tanısı konursa çocuğu hafif düzeyden normal düzeye çekmemiz daha kolay olabilir. Erken tanı alan otizmli bireyler, bizim vereceğimiz eğitimlerle kurtarılabilir ancak erken tanı alınmazsa ve ilerleme söz konusu olursa geri dönüşü biraz daha zor olabilir. Bu noktada aileye, çok büyük görevler düşüyor. Ailenin eğitim sürecinde, çocuklarına kim eğitim veriyor, nasıl eğitim veriyor ya da çocuğun eksiği neler bunları takip etmesi gerekiyor. Yani otizmli bir bireyi alıp bir rehabilitasyon merkezine bırakıp akşam oradan almak kesinlikle doğru bir yöntem değil. Önemli olan o merkezde ya da alınan özel derste, çocuğun bir günü nasıl geçiyor onu takip etmek. Okulda birkaç saat eğitim alan çocuk, günün kalan saatlerinde ailesiyle birlikte oluyor. Ailenin bu konuda bilinçli olması çok önemli. Aile, evde sürdürülebilir bir eğitimle çocuğunun psikomotor becerilerini geliştirmesi gerekiyor. Ebeveynler, evde çocuğuyla gün boyu oyun terapisi yapmalı, gerek konuşma konusunda gerek diğer tüm beceriler konusunda çocuğuna yardımcı olabilmeli. Bir aile çocuğuna mutlaka yetebilmeli. O yüzden erken tanı ve erken müdahale bu çocukların hayatını kurtarır.”

2 Nisan'da anıp geçmeyelim, farkında olalım!

Iğdır’da faaliyet gösteren Fidan Otizm Derneği olarak Doğu Anadolu’da ilk kez büyük bir farkındalık çalışması yapılacağını bildiren Psikolog Turan, “Bizim 2 nisanla ilgili en önemli düşüncemiz şu ki; 3 nisanın 2 nisandan bir farkı yok. 2 nisanda otizmli olan bir birey, 3 nisanda da aynı şekilde devam ediyor. Biz 2 nisanda onları anıp geçmeyelim. Adı üstünde bu bir farkındalık günü. Bunun farkında olmamız gerekiyor. Bizim artık bu durumu fark etmemiz ve bu çocuklara elimizden gelen yardımı yapmamız gerekiyor. Sadece 2 Nisan olarak bakmıyoruz, bizim için her gün bu çocuklar özel” vurgusu yaptı.


Öğretmen Gül Hakan

Bu çocuklar mutlaka eğitim almalı, eğitimin sürekliliği sağlanmalı

Otizmli bireylere öğretmenlik yapan 28 yaşındaki Gül Hakan ise özel gereksinimli çocukların mutlaka eğitim almasını, alınan eğitimin de sürekliliğinin sağlanması gerektiğinin altını çizdi. “Otizimli bireylere saygı duymak zorundayız” diyen Hakan, ailelerin otizmli çocuklarından utanmamaları gerektiğini vurgulayıp özel eğitim öğretmenliğinin çok kutsal olduğunu belirtti.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız