Metrolarda soluduğumuz hava, ne kadar güvenli?

03.12.2022

Fotoğraf: Zafer Sancaktar 

Türkiye’de yapılan çalışmaya göre, ülkedeki hava kirliliğine bağlı ölümler, trafik kazasına bağlı ölümlerin 7 katı olarak belirlendi. Hava kirliliğine bağlı ölümlerin bir kısmı da, metro istasyonlarında oluşan kirlilikten kaynaklı. Uzmanlar, metroların ciddi sağlık riskleri oluşturduğunu ve acil önlemler alınması gerektiğini belirtiyor.

FADİME ÖZMEN
Birleşmiş Milletler (BM), 2014 raporuna göre, dünya nüfusunun yarısı artık şehirli. Metrolar, kalabalık şehirlerde işe gidip gelmek için hayati öneme sahip ve zamanla daha da önemli hale gelecek. Kısmen endüstriyel emisyonlar ve karayolu trafiği tarafından üretilen büyük miktarlarda solunabilir parçacıklar (partikül madde veya PM) ve nitrojen dioksit (NO 2 ), şehirlerde toplu taşıma kullanan bireylerde erken ölümlere neden olmakta. Metro gibi toplu taşıma sistemleri bu nedenle kentsel çevredeki hava kirliliğini azaltmak için bir çözüm gibi görünmektedir. Ayrıca, motorlu araç kullanımını azaltmaya yardımcı olarak büyük metropollerde dış hava kirliliğinin azaltılmasında da rol oynayabilirler.

Fotoğraf: Metro İstanbul

Yeraltında, raylı platformlarda ve metrolarda soluduğumuz hava nasıl?
Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği Projesi (ÇİSİP) ile Temiz Hava Hakkı Platformu çatısında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları (STK), Mart ayında, Türkiye’de hava kirliliği kaynaklı ölümlerin arttığına dikkat çekti.
Türkiye’de, ÇİSİP’de yer alan uzmanların da destek verdiği Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından 2020’de yayınlanan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2005 değerlerini baz alan araştırmaya göre, 2017 – 2019 yılları arasında hava kirliliği nedeniyle trafik kazalarının neredeyse 6-7 katı kadar ölüm yaşandı.
Bu arada, 20’den fazla ülkede gerçekleştirilen 160’tan fazla istasyonun incelendiği bir araştırmaya göre, metro havasının aşırı derecede kirli olduğu, transit işçi ve yolcuları yüksek konsantrasyonlarda tehlikeli metaller ve zararlı kirleticilere maruz bıraktığını bulundu. Metroların, her gün milyonlarca yolcuyu ve toplu taşıma çalışanlarını zaman içinde ciddi sağlık riskleri oluşturduğu bilinen seviyelerde hava kirleticilerine maruz bıraktığına dair kanıtlar da mevcut.
Metro, İstanbul günlük olarak ortalama 2 milyon 500 bin yolcuyu taşıyor. Günde bir veya iki saat trenleri kullanan yolcu ve turistler, sağlık risklerine maruz kalıyor. Ancak günde en az altı buçuk saatini yerin altında geçiren vatandaşlar için ise durum çok daha dramatik.
İstanbul’daki metro ve istastonyonların hava kalitesi, daha önce yapılan bir incelemeye göre, Metro İstanbul’un Taksim, Şişli ve 4. Levent metro istasyonlarında, 18 saat süre ile alınan PM10 ve PM2.5 konsantrasyonları ile mevcut oranların çok üstünde yer aldığı ve insan sağlığı için riskli seviyede olduğu tespit edildi.
Türkiye’de, metro sistemlerindeki hava kirliliğinden kaynaklı olarak herhangi bir hastalık veya ölümün yaşandığına dair hiçbir veri bulunmazken Çin’de yapılan bir araştırmaya göre, metro sistemindeki hava kirliliğinden kaynaklı olarak her yıl yaklaşık 375 kişinin erken ölümüne neden olduğu ortaya çıktı. Uzmanlar, artan tünel neminin bu sayıyı yüzde 20 oranında azaltabileceğini söylüyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Sekretaryası COP27’de “Sağlık ve İklim Değişikliği Türkiye Ülke Profili” adlı raporunda, Türkiye’de hava kirliliği yüzünden her yıl 37 bin erken ölümün yaşandığı açıklandı.

Hikmet Faruk Başer

Metro hava kirliliğini etkileyen temel faktörler arasında istasyon derinliği, yapım tarihi, havalandırma tipi (doğal/klima), trenlerde kullanılan fren türleri (elektromanyetik veya geleneksel fren balataları) ve tekerlekler (kauçuk veya çelik), tren frekansı ve daha yakın zamanlarda, platform ekranlı kapı sistemlerinin varlığı veya yokluğu.
Özellikle, çok fazla metro partikül maddesi, tekerlekler ve fren balataları gibi hareketli tren parçalarından ve ayrıca çelik raylardan ve güç kaynağı malzemelerinden kaynaklanır ve bu da partikülleri ağırlıklı olarak demir içeren hale getirir. Üretilen bir kimyasal olan demir, solunduğunda, solunum koşulları, akciğer kanseri ve kalp hastalığı riskinin artmasına neden olmakta. Açık havanın arabalardan ve kamyonlardan çıkan dumanların bir kısmını seyreltebilmesine ve uzaklaştırabilmesine rağmen, metro istasyonlarındaki hava kirliliği yetersiz havalandırılmasından kaynaklı olarak çok daha fazla. Ayrıca metro istasyonlarından solunan havanın, dışardaki havadan en az iki kat daha fazla hava kaynaklı toksin olduğu ortaya çıktı. Bu da organik karbon astım, akciğer kanseri ve kalp hastalığı riskinin artmasına neden olmakta.
İncecik: Hava kalitesi ölçüm ağına ihtiyaç var
Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme Dernekleri Birliği (The International Union of Air Pollution Prevention. Associations- IUAPPA) Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, trafikten kaynaklanan kirliliğin özellikle İstanbul’un belirli semtlerini etkilediğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Trafik, dünyadaki kirliliğin temel nedenleri arasında yer almakta. Her gün binlerce kişinin gidip geldiği Bağcılar ve çevre ilçelerinde yüksek partikül kirliliği mevcut. Asya yakasından ise Maltepe ve Kartal ilçeleri partikül riski altında. PM10 seviyesi şehrin diğer pek çok bölgesinde ise halen sınırların çok üzerinde. PM konsantrasyon seviyeleri halk sağlığı bakımından ciddi sorun oluşturmaya devam ediyor. Şehrin 51 farklı noktasında genişletilmiş hava kalitesi ölçüm ağına ihtiyaç var.”
“Herhangi bir sağlık riski bulmadık”
İBB Çevre Yüksek Mühendisi Bahar Tüncel ise, hava kalitesinin düzenli olarak test edildiğini ve kirli havanın tahliyesi için büyük fanlar kurulduğunu ve hava kalitesinin daha da iyileştirilmesi için çalıştıklarını söyledi. Fan sayısını arttıracaklarını belirten Tüncel, “Sistemimizde çalışan metro trenlerinde daha önce hava kalitesi testleri gerçekleştirdik ve herhangi bir sağlık riski bulmadık. Ancak müşterilerin ve çalışanların güvenliği, her zaman en yüksek önceliğimiz olduğundan bu çalışmayı kapsamlı bir şekilde gözden geçireceğiz” açıklamasında bulundu.