Kronik kömür kirliliği; Türkiye’de 200 bine yakın erken ölümün sorumlusu

26.02.2022

                    Kapak fotoğrafı: Pixabay/Stevepb

Sağlık ve Çevre Birliği, “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” isimli yeni çalışmasına göre, 1965-2020 yılları arasında kömür kullanımı, Türkiye’de, büyük ve kabul edilemez bir sağlık yüküne yol açtı. HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Gacal, hava kirliliğinin, Türkiye ve Avrupa bölgesi için birinci çevresel sağlık riski olduğunu vurgularken Türk Toraks Derneği’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Genç ise kömürlü termik santrallerden vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi.

HASAN ÖZHAN ÜNAL / İSTANBUL

Türkiye, 2021 yılının Kasım ayında Paris İklim Anlaşması’nı onaylayıp “2053 net sıfır karbon” hedefini açıkladı ancak kömürden çıkış için bir tarih ve plan duyurmadı. Ayrıca her bir kömür santralinin neden olduğu çevreyi kirleten emisyonlar da raporlanmıyor.

Kâr amacı gütmeyen ve Avrupa’nın önde gelen kuruluşlarından biri olan Sağlık ve Çevre Birliği (Health and Environment Alliance- HEAL) tarafından yayımlanan “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” isimli araştırma, 1965’ten bu yana kömür kullanımının Türkiye’ye olan etkilerini ortaya koyuyor. HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal’ın başyazarı olduğu çalışmaya göre, Türkiye’deki büyük kömürlü termik santralleri, yarattıkları hava kirliliğiyle çok sayıda sağlık sorununa neden oluyor. Araştırma sonuçlarına göre, 1965-2020 yılları arasında Türkiye’de kömürden elektrik üretimi, yaklaşık 200 bin erken ölüme, 100 binden fazla erken doğuma, 62 milyon iş günü kaybına, 11 milyon hastaneye yatışa ve 4,8 trilyon TL’ye varan bir sağlık maliyetine yol açmış durumda.

Araştırmada, elektrik üretmek için kömür yakılırken, sağlığa zararlı dört ana kirletici olan kükürt (sülfür) dioksit (SO2), azot (nitrojen) oksitler (NOx), cıva (Hg) ve partikül maddenin atmosfere bırakıldığı belirtiliyor. Sağlık ve Çevre Birliği Danışmanı Gacal, kömürlü termik santrallerinden kaynaklı hava kirliliğinin sağlığımızı nasıl etkilediğine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Kömürlü termik santrallerin sağlık etkileri bilhassa santrallerin yarattığı, özellikle kalp ve akciğeri sağlığını etkileyen, hava kirletici emisyonlardan kaynaklanmaktadır. Hava kirliliği, sınır ötesi, binlerce kilometreyi ve hatta okyanus aşırı bölgeleri etkileyebilen bir kirleticidir. Bu nedenle kömürlü termik santraller sadece etrafındaki nüfusu değil, binlerce kilometre ötede de insan ve diğer canlıların sağlığını etkileyebilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hava kirliliğini en önemli sağlık risklerinden biri olarak tanımlamaktadır. Hava kirliliği, Türkiye ve Avrupa bölgesi için birinci çevresel sağlık riskidir. Her ne kadar partikül madde erken ölüm vakalarının başlıca nedeni olsa da, diğer kirleticiler de pek çok sağlık ve çevre sorununa neden olmaktadır. Örneğin, enerji üretimi en yüksek cıva salımına neden olan sektörlerden biridir; enerji sektörünün neden olduğu cıva salımı diğer tüm sanayi sektörlerindeki (metal, mineral, kimyasal, atık, kâğıt ve ahşap) cıva salımının iki katından fazladır.”

“Kömürlü termik santrallerden vazgeçilmeli”

“Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” çalışması aynı zamanda kömür kirliliğini dört bölge özelinde inceliyor; Zonguldak, Muğla ve Çanakkale şehirleri ile İskenderun Körfezi (Adana ve Hatay). Araştırmaya göre, bu dört bölgedeki toplam sağlık sorunları o kadar yüksek ki, Türkiye’deki toplam kronik kömür kirliliğine bağlı sorunların yüzde 40’ı bu bölgelerden kaynaklanıyor. Ayrıca çalışma sonuçlarına göre, linyitle çalışan üç faal kömürlü termik santralin bulunduğu Muğla’daki santrallerin en çok sağlık sorununa yol açtığı tahmin ediliyor.

Türk Toraks Derneği’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sebahat Genç, Muğla özelinde görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Muğla bölgesindeki üç santral 1980’lerden beri bölgede yaşayanların şikâyetlerine rağmen aktif. Kömür elde etmek için zeytinlikler, ormanlar yok edilmeye çalışılıyor. Daha önce birçok köylü toprağını bırakıp göçmek zorunda kaldı ve hâlâ bu tehlike var. Bölgedeki köylüler hem santrallerin oluşturduğu kirli havayı soluyarak sağlıklarından oluyorlar, hem de topraklarından olmamak için savaş veriyorlar. Paris Anlaşması’nın imzalandığı bir dönemde artık kömürlü termik santrallerden vazgeçilmeli.”

Talepler

Çalışmanın sonunda, kronik kömür kirliliğinin sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için karar vericilere yönelik şu talep ve öneriler sıralanıyor:

  • Kömürden çıkış yapılacağı yani kömür kullanımının durdurulacağı tarih açıklanmalı.
  • Planlanan tüm kömürlü santraller iptal edilmeli, Adana’daki Hunutlu santrali gibi inşa halindeki
  • santrallerin inşaatı durdurulmalı.
  • Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sağlık ve kirlilik verileri konusunda şeffaflık sağlanmalı.
  • Enerji üretimine ilişkin kararlarda sağlık etki değerlendirmesi yapılmalı.
  • Madenlerde ve fabrikalarda çalışan binlerce insanın yanı sıra, yerel toplulukların sağlığını da iyileştirecek, alternatif iş kollarını teşvik etmek için adil geçiş benzeri mekanizmalar hazırlanmalı.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız