Birçok endemik hayvan ve bitki türünü barındıran Osmaniye’deki Karaçay Vadisi ve şelalesi, doğal yapısıyla korunmayı, keşfedilmeyi ve tanıtılmayı bekliyor. Doğaseverler, vadinin sahip olduğu potansiyel göz önüne alınarak bölgede herhangi bir çarpık yapılaşmaya izin verilmeden vadi ve şelalenin, ekoturizme kazandırılmasını istiyor. Ayrıca şelaleye kadar devletin, yürüme yolu yapması öneriliyor.
SERKAN TALAN / OSMANİYE
Türkiye ve Çukurova’nın doğal güzelliklerinden biri olan ve Osmaniye’nin akciğeri olarak tanımlanan Karaçay Vadisi, endemik türler bakımından birçok hayvan ve bitki barındırıyor. Amanos dağlarının kuzey yakasında yer alan vadide, yaklaşık 1.5-2 saatlik zorlu bir yaya yolculuğuyla ulaşılan saklı bir şelale de bulunuyor. Ağaçlar ve bitki örtüleri arasından ulaşılan yol, son dönemde doğa yürüyüşü için gelenlerin uğrak yeri olmaya başladı. Özellikle Osmaniye Dağ ve Doğa Sporları Kulübü ve birçok çevre aktivisti tarafından tanıtılmaya çalışılan Karaçay Vadisi, sahip çıkılırsa kentin ve ülkemizin önemli turizm merkezlerinden birisi olma şansına sahip.
Bölgede 1950’li yıllardan kalma bir Hidro Elektrik Santrali (HES) var. Geçtiğimiz yıllarda kurulması planlanan yeni HES projesi ise doğaseverlerin girişimleriyle engellenip bölge korumaya alındı. Bütün bu gelişmelerden sonra özellikle doğaseverler, Karaçay’a doğal yapısı korunarak, çarpık yapılaşmaya izin verilmeden sahip çıkılması, bölgenin güzelliklerinin tanıtılıp ekoturizme kazandırılması gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Artık herhangi bir yapı yapılamayacak…
Karaçay üzeri için planlanan HES’in kurulmamasına yönelik imza kampanyası yürüten Osmaniye Dağ ve Doğa Sporları Kulübü (ODAK) Başkanı Avukat Muhammet Doğan, bölgenin çok önemli bir turizm potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Yaklaşık 30 bin imza toplayarak HES kurulmasının önüne geçtiklerini, bölgeyi koruma alanı ilan edilmesini sağladıklarının altını çizen Doğan, “Artık buraya insan eliyle herhangi bir yapı yapılamayacak. Bu önemli gelişme. Şimdi burayı tanıtıp insanların huzurla vakit geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bölgemize gelen turistlerle ilimizin tanıtımına da katkı sağlamış olacağız” dedi.
Akdeniz bitki örtüsünün tamamının bir arada olduğu ender yer…
ODAK olarak her yıl patika yol üzerindeki tırmanma ipleri ve tahta köprüleri onardıklarını anlatan ODAK Başkanı Doğan, bölgenin önemini, “Burası Akdeniz bitki örtüsünün neredeyse tamamının görülebileceği ender yerlerden birisi. Ayrıca endemik birçok bitki türünü vadi içerisinde görmeniz mümkün” sözleriyle vurguluyor. Patika yoldan ve eşsiz doğa manzarasından geçilerek Karaçay saklı şelaleye ulaşıldığını aktaran Doğan “Bu şelale, Amanoslar üzerindeki en önemli şelale. Yaklaşık 30 metre yukarıdan aşağıya düşüyor” ifadesini kullanıyor.
“Çöpleri doğaya bırakmayalım” uyarısı
Bölgenin son dönemlere gündeme gelmesiyle birlikte tanınmasıyla, insanların vadi ve şelaleyi görmeye geldiklerini bildiren Doğan, ziyaretçilere şu uyarılarda bulunuyor:
“Ancak bölgeyi ziyarete gelenler, çöplerini burada bırakıp gidiyor. Doğada sık sık çöp yığınları görüyoruz. ODAK olarak biz, elimizden geldiğince bölgeyi temizliyoruz. Tabii ki buraya gelen insanların da daha sorumlu davranmasını, bu güzelliklere sahip çıkmasını ve getirdikleri çöpleri geri götürmelerini istiyoruz. Bu güzellikler hepimizin ve hepimizin bunu koruması gerekiyor.”
Patika yol, tırmanma ipleri, tahta köprüler, muhteşem manzarasıyla Karaçay Şelalesi
Karaçay Vadisi ile yakından ilgilenen Çevre Aktivisti, Mühendis İsmail Okan Güney, gönüllü olarak il dışından vadiyi gezmeye gelen doğaseverlere rehberlik ediyor. Vadide son yıllarda saklı şelale adı verilen büyük şelalenin keşfedilmesiyle bölge, Adana, Hatay, Gaziantep gibi komşu illerden gelen gezgin gruplarınca özellikle hafta sonu ziyaret edilen yerler arasına girdi. Gelen turist kafilelerine rehberlik eden Güney, yürüyüş yolu ile ilgili şu bilgileri veriyor:
“3.5-4 km’lik yürüyüş yolu, 1950’lilerde kurulan HES’in yanından başlıyor ve sert tırmanışlar var. Uçurumların kenarından yürüyerek birçok bitki ve küçük hayvan çeşidini görerek ilerliyoruz. İçlerinde oraya ait olan, endemik tür denilenler çoğunlukta. Yürüyüş yol, gidenlerin ayak izleriyle oluşan ‘patika-keçi yolu’ denilen çizgi şeklinde. Takip edilen yol boyunca Karaçay vadisine inen küçük derelerden geçiliyor.
Şelalelere ulaşmak için dik kayalıklardan geçmek durumundasınız. Orada düzgün bir keçi yolu bile yok. Suyun içinden, kayadan kayaya tırmanarak ilerleniyor. Sağ tarafta kalan, “saklı şelale” dediğimiz o ünlü şelaleye giden kolda, yine mutlaka su ve ip geçişi kullanmak zorunluluğu var. Büyük şelaleye ulaşmak için ipli tırmanma yapmak ve ağaç merdivenlerden geçmeniz gerekiyor.”
Güney, zorlu ve bir yolculuğun ardından 25-30 metre yüksekten düşen harika manzarasıyla Karaçay şelalesi ile karşılaşıldığında tüm yorgunluğun atıldığını belirtiyor.
Beş yılda çok kirlendi
Yürüyüş yolunun beş yıl önce tertemiz olduğunu anımsatan Güney, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Daha önce gelen doğa yürüyüşçüleri, genellikle çevreci ruha sahip olduklarından sadece doğal güzellikleri izliyorlardı. Ama günümüzde buralar çok farklı insanların hareketliliğine maruz kalıyor. Buralar artık sigara içilen, poşet atılan, boş plastik ve bira şişesinin atıldığı mekân haline gelmiş durumunda… Özellikle son yıllarda daha çok kirlendiğini gözlemledim. Ve gençler, ellerinde sigaralarla ormanda yürümeye devam ediyor. Bir gün buralar da yanacak diye korkmaktayım.”
“Doğal yapısı içinde yürüme yolu yapılabilir”
Şelaleye kadar devlet eliyle, Karaisalı Kapıkaya Kanyonu veya Adıyaman Nemrut dağı çıkışı gibi yürüme yolu yapılabileceğini belirten Güney, sözlerini şu uyarıyla sonlandırıyor:
“Buraya üniformalı görevliler atanırsa, çöp atanlar, sigara içenler sık sık uyarılır ve böylece caydırıcı bir ortam yaratılır. Uyarı levhaları konmalı. Bazı noktalara çöp kutusu yerleştirilmeli. Ayrıca zaman zaman etrafa atılan çöpler toplatılmalı. İnsanlar, temiz yeri kirletmezler, çöpü çöpün üzerine atarlar.”
24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.