5

İzmir Merkezde Bir “Kara Kıta”

Youssouf Dijeng ​

1990’lardan beri mülteciler için geçici bir istasyon ve barınma merkezi olan Basmane, bir dönem “Küçük Suriye” olarak adlandırılırken şimdilerde yine “Küçük Afrika” olarak adlandırılıyor. Basmane’nin “ötekisi” Afrikalı mülteciler, 24 Saat Gazetesi’ne Türkiye’de yaşadıklarını anlattı

Onur Pazarlı – İzmir’in en eski yerleşim merkezlerinden olan Basmane’nin kaderi, 1886’da Basmane Garı’nın açılması ile değişti. Osmanlı’nın Avrupa’ya açılan kapısı olma özelliğini taşıyan Basmane, Büyük İzmir Yangını’na kadar Ermeni ve Rumların yaşam alanları idi. Basmane ismi de Ermeni tüccarların işlettiği basma fabrikalarından geliyor. Ermeni ve Rumların mübadele sonucu göçlerinin ardından ilk olarak bu bölgeye Anadolu’nun iç bölgelerinden gelenler yerleşti. 1990’lu yıllardaki köy boşaltmalarının ardından ise Kürtlerin yerleşim yeri oldu. Şimdilerde ise başta Suriyeliler olmak üzere mültecilere pek çok farklı ülkeden mülteciye ev sahipliği yapıyor.

İzmir’e gelenlerin ilk uğrak yeri olan Basmane, 1990’lı yıllardan beri de mültecilerin Avrupa’ya ulaşmak için kullandığı güzergâhın Anadolu topraklarındaki son durağı. Basmane, mülteciler için geçici bir istasyon ve barınma merkezi olma özelliğini taşıyor. Bu güzergâhı ilk kullanan Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelen mülteciler idi. Zamanla Ortadoğu ve Asya’daki ülkelerden gelen mülteciler için de bir merkez haline geline geldi. Basmane’nin tercih edilmesinin başında göçmen kaçakçılarının bu bölgeyi mesken tutmasından dolayı daha kolay iletişime geçilebilmesi ve aynı zamanda İzmir’in diğer bölgelerine göre konaklamanın daha ucuz olması. Mülteciler ya oteller de ya da kayıtsız işletilen pansiyon tarzı konaklarda kalıyorlar. 1900’li yıllarda Yahudilerin kaldığı “Kortejo” isimli aile evleri şimdi mültecileri barındırıyor. 24 Saat Gazetesi olarak Basmane’nin “ötekisi” Afrikalı mülteciler ile konuşarak Türkiye’de yaşadıklarını öğrendik.

Afrika’daki 5 kişiden biri aç

Özellikle Doğu Afrika’daki ülkelerden gelen mülteciler, Kuzey Afrika-İtalya güzergâhının tehlike olmasından dolayı Türkiye rotasını kullanıyorlar. Zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan Afrika halkı, bugün yoksullukla mücadele ederken iç savaş kışkırtıcılığından dolayı doğal kaynakları kullanamıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Fonu’nun verilerine göre, dünya genelindeki açlıkla boğuşan 821 milyon insanın dörtte biri Afrika’da yaşıyor. Afrika genelinde her beş kişiden bir açlıkla karşı karşıya iken Doğu Afrika’da her üç kişiden biri açlıkla karşı karşıya.

Ülkelerinden açlık, yoksulluk, işsizlik, kıtlık ve iç savaşlardan kaçan Afrikalı mültecilerin de Türkiye’deki durağı Basmane. Yasal yollarla Türkiye’ye geldikten sonra Basmane’de göçmen kaçakçıları ile irtibat kuruyor ve geçecekleri güne kadar bekliyorlar. Kimilerinin ise paralarının kısıtlı olmasından dolayı Basmane’deki bekleyişleri daha uzun sürebiliyor. Geçici bir iş Afrikalı mülteciler para biriktirerek Avrupa yollarını tekrar zorluyorlar. Avrupa hayalinin kuranlar arasında ülkelerindeki iç savaştan dolayı yakınlarını ve yaşam alanlarını kaybedenler de var, ülkelerindeki aldıkları eğitime rağmen mesleklerini yapamayan mühendisler de var.

Yeniden “Küçük Afrika” oldu

Suriye’deki iç savaşın büyümesinin ardından Suriyelilerin, sonrasında Afganistanlıların gelmesi ile birlikte görünürlükleri azalmıştı ama Suriyelilerin ve Afganistanlıların Avrupa’ya geçişte Basmane bölgesini kullanma sıklığı azalınca tekrardan görünür oldular. Bir dönem “Küçük Suriye” olarak adlandırılan Basmane tekrardan “Küçük Afrika” olarak adlandırılmaya başlandı. Mültecilerin en çok kullandığı otellerin başında Tarihi Paşa Konağı Oteli geliyor. Oteldeki bütün misafirlerin tamamına yakını Afrikalı mültecilerden oluşuyor. Otelin bir kısmı aileler için ayrılırken bir kısmı da bekârlar için ayrılmış. Ortak mutfakta mülteciler kendi yiyeceklerini pişiriyorlar.

Hayali Avrupa idi Basmane’de tekstil işçisi oldu

Çok sayıda yakını ve arkadaşı gibi Avrupa’da daha iyi bir hayat kurmak için yola çıkan Senegalli Youssouf Dijeng ülkesinde üniversiteyi bitirmiş ancak iş bulamadığı için ülkeyi terk etmiş. 2 aydır İzmir’de olan Dijeng, göçmen kaçakçısı ile Yunanistan’a geçmek için anlaştıkları günün sabahında oteli polisler tarafından basılmış ve kaçakçı paraları alarak ortadan kaybolmuş. Basmane’deki merdiven altı bir tekstil atölyesinde tanıştığımız Dijeng iki hafta önce burada çalışmaya başlamış. İngilizce bilen bir Suriyeli mülteci sayesinde atölyeye işçi olarak giren Dijeng, ip temizleme işini yapıyor ve haftalık olarak 400 lira alıyor.

“Afrikalı olduğumuz için daha kötü davranıyorlar”

Parasının tükendiğini ve son çare olarak iş aradığını dile getiren Dijeng “Beraber çalıştığım işçilerin çoğu Suriyeli benim gibi mülteci oldukları için yardımcı oluyorlar” dedi. Basmane’nin ara sokaklarındaki kayıtsız bir pansiyonda kalan Dijeng “Afrika’dan geldiğimiz için bize daha kötü davranıyorlar. Bir insanın yaşamayacağı odalar söz konusu biz olduğumuzda daha yüksek fiyatlara veriliyorlar. Kaldığımız yerler temiz değil ve sürekli hastalanıyoruz. En kötüleri bizlere reva görüyorlar” diye konuştu.

Para biriktirerek Avrupa’ya gitmek istediğini anlatan Dijeng, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ama burada kazandığım para pansiyona ve günlük ihtiyaçlarıma ancak yetiyor. Türkiye’de gıda çok pahalı. Patrondan daha fazla da istemiyorum çünkü şikâyet ettiğinde sınır dışı edilme korkusu yaşıyorum. Öğrendim ki asgari ücret diye bir şey varmış ve ondan daha aşağıya alıyormuşum. Çalıştığım yerde yıllardan beri çalışan Suriyeli işçiler bile asgari ücretin altında para alıyor. Ülkemdeki arkadaşlarımdan para istedim. Gönderebilirse kısa sürede gideceğim. Göçmen kaçakçıları bile bizden daha fazla para istiyorlar.”

Ülkesindeki iç savaştan kaçan: Nomhle Khalid

Anafartalar Caddesi üzerindeki seyyar manav tezgâhının başında tanıştığımız Eritreli mülteci Nomhle Khalid ise ülkelerindeki iç savaştan kaçtığını belirtiyor. Fotoğrafının çekilmesini istemeyen Khalid, arkadaşları ile birlikte İzmir’e gelmiş. Khalid, gruplar arasındaki çatışmalarda yakınlarını kaybettiğini ve öldürülme endişesinden dolayı ülkesini terk etmiş, fotoğrafının çekilmemesini de bu endişesinden dolayı istedi.

“Mültecilik statüsü istiyoruz”

Türkiye’de kalmak için pasaportu ile kısa dönem oturma izni aldığını anlatan Khalid, “Türkiye’de uluslararası korumaya başvurabileceğimi söylediler ama sonuçlanması uzun sürüyormuş. Savaştan kaçtığım ve ölüm ihtimalim olduğu halde mültecilik statüsü verilmiyor. Dört yıldır bekleyen İranlı mültecilerle tanıştım. Bize yasal yollardan geçiş hakkı verilse göçmen kaçakçıları ile neden anlaşalım” ifadesini kullandı.

Kendisinin ve diğer Afrikalı kadın arkadaşlarının sokakta tacize uğradıklarını bildiren Khalid, Türkiye’de yaşadıkları konusunda ise şunları söyledi: “Kadın mülteci olduğumuz için hor görülüyoruz. İnsanlar rahatlıkla saldırgan bir tavır alabiliyorlar. Bizim tek istediğimiz Türkiye’den ayrılarak Avrupa’ya gitmek ve mülteci statüsü almak. Otelde uyurken bile tedirgin haldeyiz. Geçtiğimiz ay gaspa uğrayıp cüzdanımı çaldırdım, şansıma içinde çok az para vardı. 3 kadın arkadaş olarak geldiğimiz için oteller bile bizi almak istemedi. Umarım daha çok kalmadan Avrupa’ya gideriz.” Haberi yayına hazırlarken Youssouf Dijeng ve Nomhle Khalid’in Avrupa’ya geçtiği haberini aldık. Türkiye’nin gitmek isteyen mültecilere engel olmayacağını öğrenmelerinin ardından Çeşme üzerinden Yunanistan’a ait Kios Adası’na geçmişler.

Haberin PDF’ini indirmek için tıklayınız.
Haberin linki için tıklayınız.