İnşaat işçileri geçinemiyor…

04.11.2022

Denetimin yetersiz kaldığı, güvensiz, tehlikeli ve ağır şartlarda çalıştırılmanın hâkim olduğu bir iş kolu olan inşaat sektöründe işçiler, görünmez gelinmekten, sosyal güvencesi olmadan ve düşük ücrete çalıştırılmaktan yakınıyor.

BERFİN KARAMAN

2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de hızlı bir gelişim göstermesi nedeniyle ekonominin lokomotifi olması istenen inşaat sektörü, her geçen gün artan ciddi sıkıntılar yaşayan bir konumda. İstihdam, sanayileşme ve ekonomik büyümeye önemli katkısına karşın, sıklıkla tehlikeli ve ağır çalışma koşulları, denetimsizlik, yüksek oranlara ulaşan iş kazaları nedeniyle eleştiriliyor. Sektördeki işçilerin yaşadığı sıkıntılar, yetersiz denetim, güvensiz çalışma ortamları, sosyal güvencesi olmadan ve düşük ücret olarak sıralanıyor. 

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından aylık bazda yayınlanan ve inşaat sektörünün performans karnesi niteliğindeki “Türkiye İMSAD Aylık Sektör Raporu 2022 Ağustos” çalışması, Eylül başında kamuoyunun bilgisine sunuldu. Raporun ilk kısmında inşaat sektörünün 2022 ikinci çeyrekte yüzde 10,9 oranında daraldığı belirtildi.

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB), Ağustos sonunda yaptığı açıklamaya göre, uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR, müteahhitlerin bir önceki yılda ülkeleri dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri esas alarak yayımladığı “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesini açıkladı. Listede Türkiye, 44 firmayla ikinci sırada yer aldı. 

15 yıldır sıva ustası olarak çalışan 47 yaşındaki Hasan Kömürcü, sektörde emeğinin karşılığını alamadığını ve hiçbir güvencelerinin olmadığını anlatıp şunları söyledi:

“İnşaatlarda herhangi bir iş güvenliği yok. İşverenleri destekleyenler, hiç gelip ne şartlarda koşullarda çalıştığımızı görmüyor. Buralara devletin ilgili kurumları bile denetim yapmakta, ceza uygulamakta, yaptırım yapmakta yetersiz kalıyor. Ben evime ekmek götürebilmek için güvencesiz ve güvensiz alanlarda hakkımı hukukumu alamadan çalışıyorum. Patronlar çelik zırhlı duvarlarla korunurken bizim baretimizden başka neyimiz var?”  

Müteahhit, patronu kazanıyor, işçi yine yoksul’

Ekonomik krizle beraber özellikle maliyetlerin artması ve alım günün düşmesinden etkilendiklerine değinen Kömürcü, sözlerine şöyle devam etti:

“Kazandığımız aşımıza yetiyor mu sorun. Bir günlük kazancımla ancak bir yağ tenekesi alabiliyorum. Günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ne yapacağımızı bizde şaşırdık, her gün çalışıyoruz ama canımızın çektiği ve ya ihtiyacımız olan yiyeceği alamıyoruz. Koca koca binalar daireler yapıyoruz. Bu dairelerin fiyatları 1 trilyondan fazla değerle satılıyor. Biz iş bitmeden alacağımız üç kuruş parayı alana kadar ekmeğin fiyatı 3 TL iken 5 oluyor. Ne anlıyorum aldığım ücretten? Herkesin dilinde inşaat sektörü iyi kazanıyor diye laflar. Kazanıyor da işçisi mi kazanıyor? Müteahhitti patronu kazanıyor. İşçi yine yoksul yine muhtaç.” 

Dört kişilik ailesini inşaatta kazandığı parayla geçindirmeye çalışan Kömürcü, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sosyal devletin amacı, insanları yaşamlarını kolaylaştırmak ve refaha kavuşturmak. Denetimi de yapacaksın, gerekli düzenlemelerini de. İşçiyi korumazsan halkı nasıl koruyacaksın, ülkeyi nasıl koruyacaksın? İnşaat işçisi hem yoksullaşıyor hem de kaza kurbanı olmaya devam ediyor. Tecrübesi olmayan gencecik insanlar geliyor, üç kuruş kazanacağım diye iskelede kendini sakatlayıp gidiyor. Reva mı bu şimdi? Çalışmaya mecburum, çalışmasam aç kalırım. Çocuklarıma bakmak zorundayım. Alın terimle çalıştığım parayla ailemi geçindiriyorum.”  

Türkiye’deki emekçilerin genel sorunu!

16 yıldır fayans ustası olarak çalıştığını bildiren 54 yaşındaki Hikmet Özdemir, emeklerinin karşılığını alamadıklarından şikâyetçi olup durumlarına ilişkin şunları anlattı:

“Sabah, saat altı buçukta işe başlıyoruz. Akşamları sekizde çıkıyoruz. Bazen çıkış saatlerimiz, bir saat kadar uzayabiliyor. Bu şartlar altında günlük 150 TL’ye çalışıyorum. Şimdi emeğimin karşılığını alıyorum desem buna inanır mısın? Kim inanır? Benim emeğimin karşılığı 150 TL midir? Düzenli bir maaşım zaten yok. 7 tane çocuğum var. Kirada oturuyorum, fatura giderlerim, çocuklarımın okul masrafları var. Şimdi diyeceksiniz ki ‘Başka işlerde çalışın’. Tersane işçisi ve diğer taşeron işçilerin durumu farklı mı ki? İşçi dedim mi bu bir tek benim sorunum değil, inşaatın sorunu değil. Ülkedeki tüm işçilerin durumu bu. Fabrikalara gidip bakın, onlar da diyecek bu kadar kimyasalın içinde gece gündüz çalışıyoruz emeğimizi alamıyoruz. Bu Türkiye’deki emekçinin genel sorunudur. Çözümü de başımızdaki iktidardır.”  

Kur artışı sektörü kötü etkiledi

Yaklaşık 20 yıldır inşaatlarda kalıp ve çatı ustası olarak çalışan 50 yaşındaki Mahsun Kara ise ekonomik kriz ile birlikte inşaat sektörünün neredeyse bittiğine değinip “İnşaat malzemeleri dolar ile alınıyor. Dolar kurunun artmasıyla birlikte inşaat malzemelerinde yüzde 100’lük bir artış oldu. Her gün bir şeye zam geliyor. Doların yükselmesiyle birlikte müteahhit ve taşeron firmalar zarar etti. Çoğu insan işsiz kaldı. Az işçi çalıştırıp çok iş bekleyen bir noktaya geldik. Türkiye’de emeğin karşılığı yok veya çok ucuz” diye konuştu. 

Kara, inşaat sektöründeki sorunların devamlı arttığına dikkati çekerek şunları söyledi:

“Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan ve Rusya gibi ülkelerde işçiler, saat olarak çalıştırılıyor. Bu insanlar daha güvenceli ve güvenli çalışıyorlar. Ben demiyorum ki çalışmasınlar. Diyorum ki ‘Türkiye’de neden inşaat işçileri, az ücrete, güvencesiz ve denetimsiz çalıştırılıyor.’ Biz de iyi şartlarda çalışalım. Bizim canımız yok mu? İşçi ölümleri sürekli artıyor. Her ay raporlar yayınlanıyor. Haberim yok diyen yalan söylüyor. Sonumuz ne olacak bilmiyorum.  Bizlerle beraber ailelerimizin de psikolojisi bozuldu. Biz inşaat işçileri olarak, inşaat olmadı mı yapacak bir işimiz de olmuyor.”