“Öğretmen maaşları düşük, ücretli öğretmenler asgari ücretin altında”

23.02.2022

Ortalama maaşları, OECD ülkelerinin ortalamasının altında olan öğretmenlerin, dijital yetkinliklerini artırma ihtiyaçları da arttı. Özel okullardaki öğretmenlerin düşük ücret ve uzun mesai saatleri olduğuna dikkat çeken ERG Kıdemli Politika Analisti Düşkün, Türkiye’de öğrenci ve öğretmen sayısının yıllar içerisinde artığını belirtti. MEB’in, 2019-2023 stratejik planında ücretli öğretmenliği “zayıflıklar” arasında saydığını vurgulayan Düşkün, ücretli öğretmenlik uygulamasının kaldırılmasını istedi.

YUSUF ÖZGÜR BÜLBÜL / MUŞ

Çocuğun ve toplumun gelişimi için eğitimde yapısal dönüşüme nitelikli veri, yapıcı diyalog ve farklı görüşlerden ortak akıl oluşturarak katkı yapan bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir girişim olan Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 2003 yılında kuruldu. Türkiye’nin önde gelen vakıflarının bir arada desteklediği ERG, yapısal dönüşümün ana unsurları, eğitimde karar süreçlerinin veriye dayalı olması, paydaşların katılımıyla gerçekleşmesi, her çocuğun kaliteli eğitime erişiminin güvence altına alınmasını hedefliyor.


ERG Kıdemli Politika Analisti Yeliz Düşkün
 

24 Saat Gazetesi’ne konuşan ERG Kıdemli Politika Analisti Yeliz Düşkün, Türkiye’de resmi ve özel kurumlarda ve farklı statülerde çalışan 1,1 milyonun üzerinde öğretmen olduğunu bildirdi. Düşkün, öğretmenlerin ücret, çalışma koşulları ve barınmalarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Öğretmenlerin çalışma koşulları, statü, kademe ve bölgeye göre değişiyor. Resmi kurumlardaki öğretmenlerin ortalama maaşları, OECD ülkelerinin ortalamasının altında ve Türkiye’deki pek çok başka memur meslek grubuna göre de daha düşük. Ücretli öğretmenler, çok daha düşük ücretlerle çalışıyorlar. Özel okullarda ücret, devlet okullarından daha düşük ve daha uzun mesai saatleri olabiliyor. Bu nedenle ücretler bakımından çalışma koşulları çok iyi diyemeyiz. Devlet ilkokullarında öğretmen başına Batı Karadeniz’de ortalama 14, İstanbul’da 21 ve Güneydoğu Anadolu’da 20 öğrenci düşüyor. Barınma, uygun konut bulma da, öğretmenler için önemli bir sorun. Bu sorun nedeniyle öğretmenler,  barınma sıkıntısı yaşadıkları illerde uzun süre kalmak istemeyip zorunlu görevleri bitince ayrılma eğilimindeler. Aralık 2019 verilerine göre, öğretmenlerin ortalama hizmet yılı, İzmir’de 16,9, Aydın’da 16,5 iken Şırnak’ta 2,4 ve Ağrı’da 3,7 oluyor. Ortalama hizmet yılı, öğretmenlerin çalışma ve yaşam koşullarından memnuniyetlerinin, iller arasında büyük bir dengesizlik içinde olduğunu gösteriyor.”

Öğretmenlerin, dijital yetkinliklerini artırma ihtiyaçları arttı

Covid-19 salgının, öğretmenlerin de çalışma koşullarını etkileyen en önemli faktör olduğunu belirten Düşkün, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de yüz yüze eğitime, pek çok ülkede olduğundan çok daha uzun bir süre ara verildi. Öğrencilere ulaşmakta zorlanan öğretmenlerin, dijital yetkinliklerini artırma ihtiyaçları arttı. ‘Zoom yorgunluğu’ denen durumu yaşadılar. Öğrencilerle yeniden yüz yüze eğitime başlayabildiklerinde de en fazla dile getirdikleri konu, öğrencilerin okula uyumu, çocukların sosyal-duygusal durumu ve öğrenme kayıpları oldu.”

Artan öğrenci ve öğretmen sayısı, öğretmen açıkları ve ücretli öğretmenlik uygulamasına da değinen Düşkün, şunları söyledi:

“Türkiye’de öğrenci sayısına paralel biçimde, öğretmen sayısı da yıllar içerisinde artıyor. Hatta, öğretmen sayıları, öğrenci sayılarından daha büyük bir hızla artarken öğretmen başına düşen öğrenci sayıları azalıyor. Artışa karşın öğretmen açığı tamamen kapanmış değil. Öğretmen açığını kapatmak üzere görevlendirilen ücretli öğretmenlerin sayısına ilişkin resmi bir veri bulunmuyor. Türk Eğitim-Sen tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2020-21 eğitim-öğretim yılındaki toplam ücretli öğretmen sayısı 69 binin üzerinde. Ücretli öğretmenlerin bir bölümü öğretmen yetiştiren programlardan mezun olsalar da hepsinin öyle olmaması, önemli bir sorun. Aynı araştırmaya göre, ücretli öğretmen olarak görevlendirilenlerin 8 bine yakını 2 yıllık önlisans programı mezunu. Oysa öğretmenlik, alanında hem kuramsal hem uygulamalı eğitim almış kişilerin yürütmesi gereken özel bir ihtisas mesleğidir. Çocuğun yalnızca öğrenmesi değil, iyi olma hali üzerindeki etkisi de düşünüldüğünde, öğretmen ihtiyacının en iyi donanıma sahip öğretmenlerle giderilmesi gerekir.”

Ücretli öğretmenlik, “zayıflık” mı?

Ücretli öğretmenlerin görev sürelerinin kısa olması ve başka bir iş bulduklarında ayrılmalarının, eğitim-öğretimin aksamasına yol açtığına vurgulayan Düşkün, sözlerine şöyle devam etti:

“Ücretli öğretmenlerin girdikleri ders saati başına aldıkları ücret, 2022’de 28,01 TL oldu. Haftada 30 saat, ayda 120 saat derse giren bir ücretli öğretmenin aldığı ücret yaklaşık 3.361 TL’ye karşılık geliyor. Bu, yoğun bir çalışmaya karşılık asgari ücretin de oldukça altında bir gelir demek. Ayrıca ücretli öğretmenlerin sigortaları da, çalıştıkları saat üzerinden hesaplanıp kısmi olarak yatıyor. Tatillerde maaş da alamıyorlar, sigortaları da yapılmıyor. Rapor aldıklarında da ücretleri kesiliyor. Her açıdan güvencesiz çalışma şartlarına sahipler. Ayrıca ücretli öğretmenlik statüsü, okullarda meslektaşlar arasındaki ilişkilere de yansıyor. Ücretli öğretmenler, kendilerini ‘eşit’ hissetmiyorlar. Eğitim sisteminin ana aktörü olan çocuğa, doğrudan temas eden öğretmenin bu şartlarda çalıştırılması büyük bir sorun. Ücretli öğretmenlerin Türkiye genelinde nasıl dağıldığına ilişkin bir veri bulunmuyor.  İhtiyacın yoğun olduğu, ilk atamaların da ağırlıklı olarak yapıldığı Güneydoğu Anadolu’da ücretli öğretmenlerin de fazla olması muhtemeldir. Bu da eğitimde bölgesel eşitsizlikler bakımından önemli bir mesele. Millî Eğitim Bakanlığı, 2019-2023 stratejik planında ücretli öğretmenliği, ‘zayıflıklar’ arasında sayıyor.”

Düşkün, sözlerini şöyle tamamladı:

“Gerekli yatırımlar yapılarak, ücretli öğretmenlik uygulamasının kaldırılması, öğretmenlerin eşit statüde ve daha iyi haklar elde ederek çalışmaları elzemdir. Az sayıda ve geçici süreyle, özel durumlarda ücretli öğretmen görevlendirilmesi, bunun istisnai olması, görevlendirilen kişilerin mutlaka öğretmen yetiştiren programlardan mezun olması ve meslektaşlarıyla eşit özlük haklarına sahip olmaları gerekir. Şu anda var olan 69 binin üzerindeki sayı ise, uygulamanın istisna olmaktan çok uzak olduğunu, ücretli öğretmenliği bir politika haline geldiğini gösteriyor.”

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız