Üniversiteli olmanın maliyeti artmaya devam ediyor. Türkiye’de öğrenci sayısı yaklaşık 8 milyon üniversite öğrencisinin 137 bini, kazanmasına rağmen kayıt yaptırmadı. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, günü tek öğünle geçiren üniversiteliler, barınma ve kitaplarını alamama sorunu ile karşı karşıya…
Gülistan Özel / İstanbul
Eğitim-öğretim alandaki pek çok sorun, gündemdeki yerini koruyor. Üniversite okumanın maliyeti her geçen gün artıyor. İlkokuldan üniversite kademesine kadar Türkiye’deki öğrenci sayısı yaklaşık 18 milyon. Bu öğrencilerden 8 milyonu ise üniversite öğrencisi. Üniversiteli öğrenciler, barınma sorunlarından hayal kurmaya kadar, temel ihtiyaçlarını karşılamadan nitelikli bir eğitime erişme imkânına kadar birçok sorunla boğuşuyor. Öğrencilerin ve ailelerin büyük umutlar bağladığı eğitim, her geçen gün daha erişilemez bir duruma geliyor. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nde (ÖSYM) yayımlanan tercih kılavuzuna göre, 137 bin öğrenci, tercih yapıp kazanmasına rağmen üniversite bölümlerine kayıt yaptırmadı.
Yurt, yemek ve ulaşıma zam
Öğrencilerin barınma sorunu güncelliğini korurken, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yılın ilk yarısına ait verilerinde, 7 bin 363 yatak kapasitesi hizmete girse de aynı dönemde, fiziki şartların yetersizliği nedeniyle 8 bin 874 yatak hizmetinin kaldırıldığı duyuruldu. 6 türde verilen yurt oda hizmeti en düşük 480 lira, en yüksek ise bin 500 lira civarında seyrediyor. Yeterli yurt hizmetinin sağlanmaması birçok öğrenciyi yüksek fiyatlarla özel yurtlara ve evlerde kalmaya zorluyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının genelinde bir öğün yemek fiyatı, 5 liradan 15 liraya yükseldi. Yurt yemeklerine ortalama yüzde 300 zam yapıldı. Öğrencilerin günlük ulaşım ücretleri ise can yakıyor.
Gelir gideri karşılamıyor
Bir öğrencinin temel ihtiyaçlarını karşılamak ve orta düzeyde yaşamını idame ettirmek için ihtiyaç duyulan ücret 20 bin civarındayken, öğrencilere verilen KYK burs veya kredi miktarı, bin 250 lira. Dolayısıyla ülkedeki ekonomik kriz ve sürekli artan enflasyonun belini büktüğü kesimlerin başında öğrenciler geliyor.
“Sınav zamanı İstanbul’a gelebilirim”
Eda Akar, çiftçi bir ailenin çocuğu. Denizli’den İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) okumak için gelen Akar, yurt başvurusunun değerlendirilmediğinden şikâyet etti. Uygun ve ucuz yurt arayışının sürdüğünü aktaran Akar, şunları söyledi:
“Bana yurt çıkmadı. Barınma sorununu nasıl aşacağım bilmiyorum. Kayıt yapmak için geldiğimde iki gün otelde kaldım. İstanbul’un ne kadar pahalı bir şehir olduğunu hemen anladım. Burada, dışarda yemek yemek, gezmek veya başka bir şey yapmak benim için çok zor olacak. Üniversiteye hazırlanırken hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Tekrardan yurt başvurusu yapana kadar, akrabalarımda kalacağım. Şubat-Ocak aylarında burs sonuçları açıklanacak. O parayla da bir eve taşınmak mümkün görünmüyor. Eğer üniversite yaşamımın böyle devam edeceğini öngörsem, ailemin yanına gidip sadece sınavlar için dönmeyi düşünüyorum. Memlekete gidip gelmek bile bin 500 lira.”
Tek öğünle günü bitirmek
Oğuz Salkım ise Marmara Üniversitesi’nde 3. sınıf öğrencisi. Bir yıl arkadaşlarıyla evde, 2 yıldır da yurtta kalan Salkım, yurtta kalma maliyetini dahil karşılamakta zorluk yaşadığını belirtip sözlerini şöyle sürdürdü:
“3 yıldır, sabah kahvaltı yaptığımı hatırlamıyorum. Derslere hep aç girmek zorunda kalıyorum. Günü tek öğünle geçiriyorum. Nasıl ayakta kalabiliyorum, ben de anlamış değilim. Yurtta kurtlu, küflü yemek veriyorlar. 5 TL olan yemekhane ücreti, 15 TL oldu. Üstelik okul kantinleri de çok pahalı. Canımızı dişimize taktık, ölmemek için yedik. O yemeklere bile zam yaptılar.
Sıcak suyun olmadığı, içme suyunun karşılanmadığı bir yurtta kalıyorum. Mezun olduktan sonra geri ödemek zorunda olduğum bin 250 lirayla geçinmeye çalışıyorum. Derslerimden geri kalmama sebep olan ek işler yapıyorum. Yoksa geçinmem imkânsız. Kimsenin de geçinebildiğini düşünmüyorum.”
“Hayalim ve bir amacım yok”
İkinci sınıf öğrencisi olan Turgut Öktem de temel ihtiyaçlarını giderememekten, geleceğe dair umudunun kalmadığının altını çizdi. Öktem, yaşadığı sıkıntılara ilişkin şunları anlattı:
“Bir evde 7 kişi kalıyoruz. Üniversiteyle evim arasında 15 kilometre var. Yol parası, 6 ayda bir zamlanıyor. Bir restoranda çalışıyorum. Bu yüzden derslerime odaklanabiliyorum, diyemem. İstanbul’da insanların yoğun bulunduğu bütün caddelerde, sigortası olmayan öğrenciler çalışıyor. Ben de iki yıldır çalışıyorum. Güvencesiz yaşamak sadece aç kalmamı engelliyor, onun dışında hayatıma bir katkısı yok. Günlük kazancımla ancak günlük ihtiyaçlarımı giderebiliyorum. Kültür-sanat ya da dille ilgili bir programa kayıt yaptırmak istediğimde asgari ücretin üstünde bir ücret talep ediliyor. Okuduğum kentte kalıp hayatımı devam ettirmek isterdim ama bu mümkün görünmüyor. Beklentimin olmadığı bir diplomayı almak için çabalıyorum. Onun dışında bir hayalim ve bir amacım yok.
Geçen yıl 400 liraya aldığım ana ders kitaplarım bu yıl bin liranın üstüne çıktı. Ders kitaplarını, yakın bir arkadaşımdan ödünç almak zorunda kaldım. Öğrencilerin birçoğu, kitapları satın alamadığı için ya kiralıyor ya da aylık ders konularının fotoğrafını çekip öyle dersi takip edebiliyor. Ben de ders kitaplarını alamıyorum.”