Diğer toplumsal ve siyasal hareketlere kıyasla gençlerin barış süreçlerindeki rolünün dar bir alana sıkışmış olduğunu düşünen Demos Araştırma Derneği’nden Ebru Tutkal, ortak barış zemininde buluşabilmek için herkesin deneyim, ihtiyaç ve taleplerinin duyulması gerektiğinin altını çizdi
ATİYE EREN
Ülkemizde gençlerin barış algısının ne olduğunu ve barış inşa süreçlerinde rollerinin neler olabileceğini ele aldığımız yazı dizimizin ikinci bölümünde Demos Araştırma Derneği’nden Ebru Tutkal’ın değerlendirmelerine yer veriyoruz. Barış için mücadele eden gençlerin dönüştürücü etkiye sahip olduğuna işaret eden Tutkal, karar alma süreçlerinde gençlere yer verilmesi, deneyim ve taleplerinin duyulup karşılanması ile onların kurdukları örgüt ve yapıların desteklenmesinin değerli bir dayanışma örneği olacağının altını çizdi.
-Türkiye’de toplumsal hareketlerin önemli öznelerinden olan gençlerin barış inşa süreçlerindeki görünürlüğü ve bu alanda üretilen çalışmalardaki katkısı konusunda neler söyleyebilirsiniz?
-Gençlerin barış süreçlerindeki rolünün diğer toplumsal ve siyasal hareketlere kıyasla dar bir alana sıkışmış olduğunu düşünüyorum. Barış inşası için mücadele edenler arasında gençlerin gerçekten dönüştürücü etkiye sahip, eşit özneler olarak tanınmadığı kanaatindeyim. Bunun sebebinin ise gençlerin barış tahayyüllerinin ve barış inşa sürecine ilişkin taleplerinin yeterince duyulmaması olduğunu söyleyebiliriz. Barış içinde yaşadığımız bir toplumdan söz edilirken gençler için bunun ne anlama geldiğinin doğrudan bizlere sorulması gerek, aksi takdirde sürecin organik birer özneleri olmamız mümkün olamaz. Bu alanda çalışan kurumların, siyasal yapıların ve toplumsal hareketlerin içerisinde gençlerin sadece sayılarının değil etkilerinin de arttırılması gerek. Karar alma süreçlerinde gençlere yer verilmesi, deneyimlerinin ve taleplerinin duyulması ve karşılanması önemli olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca gençlerin kendi kurdukları örgütlerin ve yapıların desteklenmesi de değerli bir dayanışma örneği olacaktır.
-Gençlerin temsiliyetini güçlendirmek için nasıl işbirlikleri geliştirilebilir?
-Zira gençler çeşitli alanlarda mücadele ettikleri gibi barış alanında mücadele etmek için de örgütleniyor, kendi örgütlerini kuruyorlar. Bu bağlamda barış için çalışan kurumların işbirliği geliştirmesinin, gençlerin ve onların kurumlarının bu işbirliklerinin eşit özneleri olarak muhatap alınmasının barış dolu bir topluma giden mücadele yolunu açmanın en önemli yollarından biri olduğunu düşünüyorum."
“TEK KİMLİK GENÇ OLUŞUMUZ DEĞİL”
-“Türkiyeli gençler” deyince nasıl bir gruptan bahsediyoruz? Sizce bu grubun toplumsal barışa ve çatışma çözümüne bakışı nasıl?
-Kişisel bir yerden konuşarak şunu söyleyebilirim ki, “Türkiyeli gençler” ifadesi benim için sınırları belirli ve somut bir insan topluluğuna karşılık gelmiyor. Bugün Türkiye’de gençleri kendi içlerinde çeşitli şekillerde tasnif etmek mümkün zira bizlerin taşıdığı tek kimlik “genç” oluşumuz değil. Her birimiz farklı etnik, kültürel, cinsel, dini kimliklere sahibiz ve bu kimliklerin her birinin farklı toplumsal ve siyasal karşılıkları var. Bu sebeple her birimiz için çatışmanın anlamı değişiyor, pek ala barışın da. Örneğin Kürt bir genç ile Türk bir genç birçok değişkenden ötürü şiddeti farklı şekilde deneyimliyor, aynı şekilde LGBTİ+ bir genç ile heteroseksüel bir genç için barışın muhatapları farklılık gösteriyor. Bu sebeple ortak bir barış ve çözüm zemininde buluşabilmek için birbirimizin deneyimlerini, ihtiyaçlarını ve taleplerini duymamız gerekiyor. Her birimizin çatışmadan farklı şekilde etkilendiğimizi hatırda tutarak hepimizin barış içinde yaşadığı bir toplumu hiçbirimizi arkada bırakmadan, hep birlikte düşünmemiz gerekiyor.
GENÇLERİN BARIŞ ALGISI
-Her ne kadar bugün Türkiye’de yeni bir barış sürecinin doğması ihtimali uzak görünse de, geçmişle yüzleşme tartışmalarının yeniden başladığını görüyoruz. Bu geçmişle yüzleşme tartışmaları sizce gençliğin gelecek tahayyülünü ne şekilde etkiliyor?
-Geçmişle yüzleşme tartışmalarının yeniden başlamış olması olumlu bir durum tabii ki, ancak bu tartışmaların kapsamının genişletilmesi ve daha yüksek sesle, daha geniş bir alanda duyulacak şekilde tartışılması gerekiyor diye düşünüyorum. Bugün gençler -ki burada homojen bir gruptan bahsetmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum- ne ölçüde geçmişle yüzleşme tartışmalarını duyuyorlar? Bu tartışmaların özneleri arasında gençler var mı? Bence yok ve bu durumda gençlerin nasıl geçmişle yüzleşme tartışmalarına dahil edilebileceğini konuşmalıyız belki de. Ancak gençlerin geçmişle yüzleşmeyi tartışmalarından önce bu kavramdan ne anladıklarını da sorgulamamız gerekiyor sanırım. Hangi geçmiş, kimle yüzleşme gibi soruların gençler için karşılığı nedir? Hafıza Merkezi ve KONDA Araştırma’nın Gençlerin İnsan Hakları Algısı adlı araştırması bu konuya dair önemli bulgular içeriyor. Gençlerin barışa ve çatışmaya dair hafızasında nelerin yer bulduğunu takip edebileceğimiz bu çalışma bize geçmişle yüzleşme tartışmaları bağlamında konuşmamız gereken birçok başka şey olduğunu da söylüyor. Gelecek tahayyülümüzü şekillendiren en önemli belirleyenlerden biri de geçmişe ilişkin perspektifimiz. Bu doğrultuda geçmişle yüzleşme tartışmalarının gençlerin gelecek tahayyülerini etkileyebilmesi için gençlerin bu tartışmalara doğrudan katılabilecekleri alanların açılması gerekiyor.
DEMOS Araştırma Derneği’nin yakınlarda gerçekleştirdiği webinarda gençlerin barış algısını doğrudan genç aktivistler bir araya gelerek konuştular. Benim de katılımcısı olduğum webinar farklı alanlarda mücadele eden gençler olarak birbirimizin deneyimlerinden öğrendiğimiz ve sorunlarını duyduğumuz böylesi alanların çoğalması gelecekte neler yapmak istediğimize ilişkin bakış açımızı genişletecek ve dayanışmamızı büyütecektir diye düşünüyorum.