“Gelecek endişesi” işçilerin sırtında kambur!

31.01.2023

Asgari ücrete gelen zam, işçilerin yaşam standartlarını iyileştiremedi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yöneticisi ve işçilerle, 2023 asgari ücreti zammını konuştuk.

Olcay Aytürk

Asgari ücretin açlık sınırının altında kalabileceği uyarısı yapan DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Aslan, Türkiye’de artık yoksulluk sınırının baz alınarak ücretlerin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Yaşam standartlarının en dibinde olduklarını belirten asgari ücretli çalışanlar, git gide alım gücünün eridiğini belirtip asgari ücretin en az 10 bin lira olmasını istediler.

Seyit Aslan

Aralık ayında açıklanan açlık sınırının asgari ücrete yaklaştığına dikkat çeken DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Aslan, “Önümüzdeki bir ay içerisinde asgari ücret açlık sınırıyla eşitlenecek hatta açlık sınırının altında kalacak gibi gözüküyor” uyarısında bulundu. Aslan, “yeni mücadelelere, yeni çatışmalara sahne olacak bir döneme” girildiğinin altını çizdi.

Enflasyon yükseklişinin belli olmadığı bir sistemde, asgari ücretteki artışın işçi ve emekçilerin gelir seviyesini yükseltmeyeceğine işaret eden Aslan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu nedenle esas olan şu, Türkiye’de artık açlık sınırının baz alınması yerine yoksulluk sınırının baz alınarak ücretlerin belirlenmesi lazım. Asgari ücretli bir işçi ya da asgari ücretle yaşamak zorunda kalan bir ailenin ne sağlıklı beslenmesi, ne sağlıklı gıda alması ne de sağlıklı yaşayabilmesi için sağlık harcaması yapması mümkün. Sosyal-kültür hayatını sürdürmesi, sinema ve tiyatroya gitmesi de mümkün değil.

Türkiye’deki neopolitikaların bir sonucu olarak özellikle 2021 kasımda, döviz kurumundaki ani yükşeliş, enflasyondaki patlamalı seyri karşımıza çıkardı. İktidarın övgüyle bahsettiği, ‘Biz dünyadaki sayılı ekonomiler arasındayız, enflasyonu kontrol ediyoruz, hayat pahalılığını kontrol ediyoruz’ dediği şeylerin hepsi yalan oldu, çıktı. Ve bu süreç, hâlâ devam ediyor. Neopolotikalar, serbest piyasa meselesi terketilmediği sürece, işçilerin yoksulluk sınırını bırak açlık sınırına bile ulaşmaları o düzeyde bir ücret almaları mümkün olmuyor. Bu koşullar böyle devam ederse, kıyametin kopması kaçınılmaz. Yoksullaşan, ezilen ve açlık sınırının altında çalışmaya mahkum edilen emekçilerin de bir arayışı olacak kaçınılmaz olarak. Bu da yeni mücadelelere, yeni çatışmalara sahne olacak bir döneme de girdiğimizi gösterebilir. Emek örgütlerinin birleşik bir mücadelesine ihtiyaç var. Bunu gerçekleştirmemiz lazım.”

“Yaşam standartlarının en dibindeyiz”
Bir kafede garsonluk yaparak geçimini sağlayan Ferhat L., asgari ücret zammının hayatını kolaylaştırmadığını dile getirdi. Her şeye zam gelmesinin giderlerini arttırdığını belirten Ferhat, şunları söyledi:

“Ben kardeşimle birlikte yaşıyorum ve kardeşim çalışmıyor. Şu an açlık sınırının altında geçinmeye çalışıyoruz. Kişi başı, 4 bin 250 TL düşüyor. Bizim zaten kiramız, 3 bin TL. Yaşam standartlarının en dibindeyiz, hatta yaşamadığımızı öngörüyorum. Bundan sonrasının ne olacağının bilemiyorum.

Hayatım sabah 10:00’dan akşam 9: 30’a kadar çalışmakla geçtiği için tek bir aktivitem uyumak. En son sinemaya gittiğim tarih sanırım 2021 yılıydı. Geçinebilmek için az miktarda harcama yapmam gerekiyor. Asgari ücretle çalışırken hastaneye gitmek bile bir masraf. Ayrıca günümüzde sağlık sisteminin devlet hastanelerinde ne kadar kötü olduğunun farkındayız. Özel hastanelere maddi durumumuz yetmediği için artık evimizde ağrı kesicilerle hastalıkları atlatmaya çalışıyoruz ve hastalanmamaya özen gösteriyoruz.”

“Çay içmeye giderken bile hesap yapar olduk”
Her yıl artan enflasyonundan dolayı asgari ücrete gelen zammın fayda sağlamadığını, geçinmekte zorluk yaşadığını vurgulayan diş teknisyeni Devran Selçuk, “Asgari ücrete zam yapılması demek, fiyatların artması, alış gücünün azalması yani kısaca eflasyonun artması demek. Ben tiyatro ve futbolu seven biriyim. Geçen yıl 2, 3 ayda bir tiyatro ve futbol maçlarına gidebiliyordum ama artan değil tiyatro, futbol çay içmeye giderken bile hesap yapar olduk” diye özetledi durumunu.

Devran Selçuk

Benzin istasyonunda çalışan Görkem Kalkan ise, “Gelen zam, enflasyona yenik düştü. Geçim sıkıntısı gün geçtikçe artıyor. İnsanlar, asgari ücretle zaten yoksulluk içinde yaşıyorlar git gide alım güçleri eriyor. Yakında asgari ücretin yoksulluğun altına düşeceği ihtimali büyük” diye konuştu.

Görkem Kalkan

“Asgari ücretin en az 10 bin olması lazım ”

Düğün salonunda servis elemanı olarak çalışan Nazlı Aktura, geçinemediğinden yakınarak şöyle konuştu:

“Asgari ücret bile almıyorum, 12 saat çalışıyorum. Aldığım para belli, geçinemiyorum. Hiçbir şeye yetmiyor. Bir ay elektriği, bir ay suyu ödüyorum. Hayat çok zor. Asgari ücretin en az 10 bin olması lazım. Çünkü kiradaki insan için 8 bin 500 lira, sadece kira ve faturalara gidiyor. Bu millet ne yiyip ne içeçek. Bir yerde oturup kahve bile içemiyorsun. İki kişi çalışıyoruz buna rağmen yetiştiremiyoruz.”

Basın işçisi olarak çalışan Kübra Ateş ise şunları söyledi:

“Asgari ücret ile bir ailenin geçinmesi neredeyse imkansız. Özellikle büyük şehirlerde asgari ücretle geçinmek durumunda kalan aileler var. Kiraların en az 6 bin olduğu şehirde 8.500 TL ile geçinilebilir mi? Ne yapacak bu insanlar? Ve işin kötü tarafı, çoğu insan asgari ücret bile alamıyor. Enformel üretim sürecinin köleleri haline geldik. Çok daha düşük miktarlara insanların emeği sömürülüyor, hayatlarından çalınıyor. Zaten ülkemizde genel olarak özel sektör veya kamu farketmeksizin insanlar akşama kadar çalışmak durumunda kalıyor. Sosyal aktivite yapma imkânımız olmuyor. Şahsen ben ailemle eve gelince iki bardak çay içebilsem şükredecek duruma geldim. Yorgun argın gelip kendimizi anca yatağa atıyoruz. Sonra yine sabah erkenden mesai. ”

Kübra Ateş