Ev işçisi kadın olmak mı zor, göçmen kadın olmak mı?

28.04.2023

                  Kapak fotoğrafı: BirGün gazetesi

Ülkemize sığınmak zorunda kalan göçmen kadınların çoğu, “merdiven altı” firmalar aracılığıyla ev işlerinde ucuza çalıştırılıyor, sınır dışı tehdidi, çeşitli karalama, taciz, mobbing ve şiddete maruz kalıyor.

BERNA KİŞİN

Türkiye’de resmi verilere göre, Kasım itibariyle 3 milyon 700 bin geçici koruma statüsünde olan Suriyeli göçmen bulunuyor. Ülkede yaşayan Suriyeli göçmen kadınların oranı ise nüfusun yüzde 46,8’ini oluşturuyor. Topraklarından ayrılarak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan kadınlar, uzun yıllardır güvencesiz ve güvenliksiz iş ortamlarında, düşük ücretle ve kayıtsız olarak çalışarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.  

Kadın göçmenlerin birçoğu iş kolu olarak ev işlerinde çalışıyor. Özellikle göçmen kadınlar, mecburiyetten sığınılan “merdiven altı” firmalar aracılığıyla oturma ve ev izinleri olamadığı için kaçak ve çok daha düşük ücrete çalıştırılıyor, ev işlerinde iki kat sömürülüyor, şiddete uğruyor, taciz ve tecavüze maruz bırakılıyor. 

“Göçmen olduğumuz için ayrıca eziliyorduk”

Türkiye’ye 10 yıl önce gelen Bennazir A. R. yaklaşık 9 yıldır geçimini ev işçiliğinden sağladığını söyledi. Birçok göçmen kadın gibi kendisinin de aracı firmalar öncülüğünde iş bulduğunu bildiren A.R., yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Benim üç çocuğum var. 10 yıl önce ülkemizde savaş oldu ve Türkiye’ye yerleşmek zorunda kaldık. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Buraya geldiğimizde de zor da olsa inşaat işlerinde amele olarak çalışmaya başladı. Fakat beş kişilik ailenin geçimini karşılamak için benim de çalışmam gerekiyordu. Bizim gibi göç eden kadınlar vardı, göçmenlere iş bulmak için yardım eden firmalar olduğunu söylediler bize. Biz de araştırdık ve bir firmayla görüştük. Kimliklerimizi, pasaportlarımızı istediler. Tabii ki iş bulurken karşılığında para isteyeceklerini biliyorduk. 

Anlaştığımız komisyoncu, bir iş olursa firma bizi iş yüküne göre tek veya iki kişi olarak yönlendiriyordu. Biz aldığımız ücretin yarısını firmaya komisyon olarak verdiğimiz için çalıştığımız paranın diğer yarısı yol parasına gidiyordu ve elimizde kalan para bir evin temel ihtiyaçlarına yetmiyordu. Gittiğimiz evlerde göçmen olduğumuz için ayrıca eziliyorduk. İşe muhtaç olduğumuzu bildikleri için çoğu gittiğimiz evde, bir günde üç kişinin bile zor yetiştireceği işleri tek kişiye veriyorlardı. Çok titizlik göstermemize rağmen çoğu zaman ücret vermemek için firmayı arayıp ‘Ben işi beğenmedim, para ödemeyeceğim’ diye tartışanlar vardı. Bizi yok yere azarlayan ev sahiplerinden sonra firma sahibi bizi ‘Pasaportunuza el koyarım sizi şikâyet ederim sınır dışı ettiririm’ diye azarlıyordu.”   

“Bizi hiçbir zaman sadece ‘ev işçisi’ olarak görmüyorlar”

Yaşadığı zorlu süreçten sonra hasta olup iki yıl çalışamadığını belirten A. R. konuşmasını şöyle tamamladı:

“Zor ve ağır koşullarda çalışmayı bünyem kaldırmadı. Hasta oldum, iki yıl kadar yatmak zorunda kaldım. Bel fıtığı ve kısmi felç geçirdim. O süreçte eşim çift vardiyada çalışıp bize bakmak aynı zamanda da hastane masraflarını karşılamak zorunda kaldı. Kayıtsız olduğumuz için hastanelere çok para harcadık. Fizik tedaviye gitmek zorunda kaldım. İyileştikten sonra tanıdığımız eş-dost yardımcı oldu ve aracı firma olmadan birkaç apartmana merdiven silme işine başladım. Sonra orada da birkaç eve gitmeye başladım. Yine düşük ücrete çalıştım, hâlâ da düşük ücrete çalışıyorum. Çünkü bizi hiçbir zaman sadece ‘ev işçisi’ olarak görmüyorlar. Evlerine gittiğimiz ev sahipleri ve merdiven silmeye gittiğimiz apartman yöneticileri için ‘Ülkesinden kaçıp Türkiye’nin ekmeğini yiyen, bedava evlerde oturup devletin her imkânından yararlanan Suriyeliyiz’ biz. 40 yıl da geçse böyle olacak sanırım.”   

Çok fazla tehlikeyle karşı karşıya… 

Bir başka göçmen ev işçisi kadın Leyuze S. ise evlere temizliğe giderek iki çocuğunu okutmaya ve yaşlı annesine bakmaya çalışıyor. S., yedi yıl boyunca hem sigortasız hem de düşük ücrete çalıştığını belirterek, temizliğe gittiği evlerde birçok kez tacize uğradığını ve sınır dışı edilme korkusuyla hiçbir şikayette bulunamadığını aktardı. Ev işine giden birçok göçmen kadının çok fazla tehlikeyle karşı karşıya bırakıldığını ifade eden S., şunları söyledi: 

“Çalıştığım evlerdeki erkekler tarafından tacize uğradım. Birçok kez ahlaksız tekliflerde bulundular. Bana ev işleri dışında ‘başka işler’ yaparak daha fazla para kazanabileceğimi söyleyenler oldu. Dört sene önce gittiğim bir evde, ev sahibi olan adam beni taciz etti. Bağırıp imdat çığlıkları attığımda tedirgin oldu ve hemen oradan kaçtım. Bir daha o mahalleden bile geçemedim. Eğer daha ıssız bir yerde olsaydım belki daha kötü şeyler olacaktı. Hem kalabalık bir apartman olması hem de gündüz vakti olması belki de hayatımı kurtardı. Ben kurtuldum ama tanıdığım birçok göçmen ev işçisi kadın, şantaj ve tehdit edilerek tecavüze uğradı. Aldığım ücretin düşüklüğü ve haklarımın olmamasını dert edinemiyorum, tek istediğim kazandığım iki kuruş parayı başıma bir şey gelmeden kazanabilmek, evime sağlam dönebilmek.  

Türkiyeli kadınlar, bizi onların işini elinden almakla suçluyor. Yaşadığımız mahallelerde, toplu taşımalarda ve iş için gittiğimiz mahallelerde sürekli bununla suçlanıyoruz. Var olan işsizlik sorununu bizlerin yüzünden olduğunu düşünen, çok yüksek maaşlar aldığımızı ve hatta devletin bize yardımlar yaptığını düşünen insanlar o kadar çok ki. Bütün bu yaşadıklarımızın üzerine bir de bu suçlamalarla yaşamaya devam ediyoruz. Şiddet görüyoruz, sınır dışı edilme tehdidi ile taciz ve tecavüze uğruyoruz hatta gittiğimiz evlerde öldürülüyoruz ve ölümümüze bile ‘intihar süsü’ veriliyor.”   

“Ev işçisi kadınların yaşadığı sorun, evrensel bir sorun” 

Temizliğe gittiği evlerden birinde öldürülen Nadira Kadirova’yı anımsatan S., sözlerini şöyle bitirdi: 

“Hatırlıyor musunuz Nadirayı? 23 yaşında temizliğe gittiği evde öldürülen kadın göçmen kadınlarından biri Nadira. Maalesef sadece basında görünen tek bir örnek. Nadira’nın hikâyesini taşıyan birçok kadın var. Dört yıl önce ben de onlardan biri olabilirdim. Çoğu zaman soruyorum kendime, ‘ev işçisi olmak mı zor yoksa ev işçisi göçmen kadın olmak mı? Kendi ülkemde bu mesleği yapıyor olsaydım, göçmen olmadığım için daha mı az şiddet görüp taciz edilirdim acaba?’ Galiba cevabı siz de benim kadar iyi biliyorsunuz. Kadın olmak, kadın olarak iş hayatında, eğitim hayatında, eğlence hayatında yani hayatın her alanında olmak zor. Kadın olarak var olmaya çalışmak, yaşadığımız coğrafyada gerçekten yürek işi. İster göçmen ister yerli, bugün hangi ev işçisi kadın gittiği evlerde bunları yaşamıyor ya da yaşamamıştır ki? Belki yüz kişiden yalnızca biri. Kadınlar bunları konuşmalı ve herkes kendinden olmayanın da hakkını arayabilmeli. Nereye kadar silahla, farklı evlerde öldürüleceğiz? Bunları tartışmalıyız. Ev işçisi kadınların yaşadığı sorun, evrensel bir sorun. Bir suçlu arayacaksak bunun göçmenlerle ilgili olduğunu düşünmüyorum.”