Küçük yaşlardan itibaren balıkçılık yapan Teran kuzenlerin hayatı, bir gemi tamiratıyla değişiyor. Kuzenler, 15 yıldır Van Gevaş’ta küçük bir tersanede, hepsi birbirinden farklı, hepsi bambaşka bir işçilikle gemi üretiliyorlar.
Zehra Aksu / Van
Artos Dağı’nın eteklerinde, Van Gölü’nün kıyısında ve Ahtamar Adası’nın tam karşısında kurulan Van’ın Gevaş ilçesi, tarih boyunca sayısız kervana ev sahipliği yapmış. Her kervan, yükünde bambaşka bir zanaat taşımış bu küçük kente. Gevaş imzalı çok sayıda eser kısa sürede Türkiye’nin bambaşka bölgelerine yayılmış. Tıpkı Teran kuzenlerin el emeği olan gemiler gibi…
Gevaş ilçesinde küçük bir tersanede iki genç usta… Yaşar ve Mızbah Teran kuzenlerin balıkçılıktan gemi yapımına uzanan hikâyesi, 2007 yılında başlıyor. İki kuzen, 15 yıldır gemi yapıyorlar. İlçenin girişinde bulunan tersanenin kapısında sırasıyla gemiler duruyor. Hepsi birbirinden farklı, hepsi bambaşka bir işçilikle üretiliyor. Aslında tersane de alışageldiğimiz gibi devasa bir yer değil. İçeride sadece birkaç küçük iş aleti bulunuyor. Bir kriko, bir örs, bir balyoz, bir kaynak makinesi… Teran kuzenlerin kusursuz işçiliği olmasa hiçbir şey ifade etmiyor.
Bir gemi tamiratıyla değişen hayatlar
Göl kıyısında bulunan Dereağzı (İşkirt) Köyü’nde doğup büyüyen Teran kuzenler, küçük yaşlardan itibaren balıkçılık yapıyorlar. Kışın, en soğuk havalarda Van Gölü’ne balık tutmaya giden kuzenler, köylerinde tekne yapan bir ustayı izleyerek büyüyorlar. 2007’de Van’ın Ayanis sahilinde balıkçılık yapan bir arkadaşlarının gemisinin altında bir hasar oluşuyor ve bu hasarı onarmak için Teran kuzenlerden yardım istiyor. Ellerinde herhangi bir iş aleti bulunmayan bu kuzenler, çevredeki tanıdıklarından ödünç aldıkları aletlerle Ayanıs’a gidiyorlar. Gemiyi karaya çektikten sonra onarmaya başlayan Teran kuzenler, başarılı olup olmadıklarını, tekneye su doldurarak test ediyorlar. O günden sonra bu iki balıkçı genç, aynı zamanda gemi ustası oluyorlar.
Bir gemi tamiratıyla değişen hayatlarını ve çevreden aldıkları tepkileri Yaşar Usta, şöyle anlatıyor:
“Gemi yapmaya başlamadan önce tamirat işi yapıyorduk. Bu işe ilk başladığımızda çevredekiler, bizim gemi yapabileceğimize hiç inanmıyorlardı. Hatta bize, ‘Siz anca sökükleri diker, çürümüş şeyleri tamir edersiniz’, ‘Sıfırdan gemi yapamazsınız, sizin yaptığınız gemi yan yatacak, kafa üstü gidecek’ diyorlardı. Hatta biz bu işe başlayana kadar Van Gölü’nde sıfırdan tekne yapan kimse yoktu. Kuzenimle yaptığımız ilk gemi, benimdi. Gayet iyi sonuç aldık. Böylece bu işi yapmaya başladık.”
“Bütün işçiliğini biz yapıyoruz”
Gün geçtikçe tanınan ve isimleri Van sınırını aşan bu iki genç usta, Türkiye’deki birçok iç su barajına ve denizlere yaptıkları gemileri yolluyorlar. Bu yüzden ansızın bir yerde Teran kuzenlerin imzasını taşıyan gemiler görmek artık mümkün. Zamanla bilgisine bilgi katan, bütün öğrendiklerini yaptıkları işçilikle test eden bu kuzenler, ilk gemilerini kendi köylerinde yapıyorlar ve 2020 yılında tersanelerini kuruyorlar.
Bir gemiyi yaklaşık iki ayda tamamlayan Teran kuzenler, geminin bütün detaylarıyla kendileri ilgileniyorlar. Mızbah Usta, bu durumu şöyle aktarıyor:
“Yaptığımız gemileri kullanıma hazır bir şekilde veriyoruz. Gemi’nin motor aksamı, iç döşemeleri ve boyası dahil olmak üzere bütün işçiliğini biz yapıyoruz. Gemi yapımında kullandığımız malzemelerin çoğunu Van pazarından temin ediyoruz. Şanzımanı ve pervanesi ise burada bulunmadığı için İstanbul’dan istiyor, onun da montajını kendimiz yapıyoruz.”
Tersane kurduktan sonra işleyişin değiştiğini aktaran Teran kuzenler, gemi boyunun 12 metreyi aşması halinde artık projeli bir iş olduğunu ve kontrol mühendislerini beklediklerini söylüyorlar. Tek geçim kaynakları, el emekleri olan bu ustalar da ekonomik krizden etkileniyor. Geçen yıla oranla iki katı fiyatına malzeme aldıklarını ve gemilerini iki katı fiyatla satmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar ve maliyetin artmasıyla talebin de düştüğünü belirtiyorlar.