5

Bakır işlemeciliği teknolojiye direniyor

Bir zamanların gözde mesleğinden olan bakır işlemeciliği, gelişen teknolojiyle birlikte yok olma noktasında. Bakır işlemeciliğin Muş’taki son ustası Aktaş, inatla bakıra şekil vermeye devam ediyor.

AZAT ÖZKAHRAMAN / MUŞ

Bazı kaynaklara göre, insanın doğada keşfettiği ve ilk kez M.Ö. 4. yüzyılda Anadolu’da Kaldea yöresinde kullanılan bakır, insanların hayatını kolaylaştıran madenlerin başında geliyor. Farklı metotlarla işlenen bakır, antik çağlardan beri özellikle kazan, tava, sini ve leğen başta olmak üzere pek çok mutfak ve süs eşyası yapımında kullanıldı. Dünyada bilinen en eski el sanatı olarak kabul edilen bakırcılık, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Osmanlı’dan günümüze kimi zaman mutfak gereci olarak raflarda yerini alan kimi zaman vitrinleri süsleyen bakır, 1950’lerden sonra gerek mutfak eşyalarında; çelik, alüminyum, porselen, çinko ve plastik gibi daha ucuz maddelerin kullanılması gerekse de fabrikalaşmanın etkisiyle önemini yitirdi. Günümüzde bu sanatı sürdürenlerin sayısı azalırken aslında bakırdan yapılan mutfak eşyalarının daha sağlıklı olması ve süs eşyalarına olan ilgi, bakırcılığın el sanatı olarak devam edeceğini gösteriyor.

Geçmişte onlarca kişinin bakır işleyerek ekmek kazandığı Muş’ta, bugün maalesef tek bir kişi bu mesleği yapıyor. Atalarımızdan yadigâr bu sanatı yaşatmaya çalışanlardan biri olan Cevat Aktaş, baba yadigârı mesleğinden vazgeçmediğini belirtip çocukluktan beri bu işi yaptığını anlattı. Eğitecek eleman bulamadığına işaret eden Muş’taki son bakır işleme ustası Aktaş, yaptığı mesleğin önemine değinerek, teknolojiye karşı direndiğinin altını çizdi.

“Muş’ta çok az kişi bakır ustası olduğunu biliyor”

Çalıştıracak, işi öğretecek çırak bulamadığına dikkat çeken Aktaş, şunları söyledi:

“Bakır, çok güzel ve kullanışlı bir maden olmasına rağmen, neredeyse Muş’ta devri kapanan bir maden. Şu an ‘Bana bir bakırcı ustası lazım’ deseniz, çok nadir kişi sizi buraya yönlendirir. Çünkü az kişi, burada, Muş’ta bir bakır ustası olduğunu biliyor. Bu işin bitmesine gönlüm razı olmuyor. Bakırcılığın bitmemesi için yanıma bir çırak alıp yetiştireyim diyorum ama kimseyi bulamıyorum. Gelen çıraklar, iki gün çalışıp kaçıyor. İşin ağırlığını bahane ediyorlar. Oysa maddi anlamda çok bir şey veremediğim için kalmıyorlar.”

“Makineler yüzünden el emeğimizin değeri kayboldu”

Son zamanlarda en çok duyduğumuz kelimelerin başında gelen “unutulmaya yüz tutmuş” cümlesinin, bakırcılık mesleği içinde kullanılmaya başladığını ve bunun kendileri için çok acı bir durum olduğunu belirten Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Muş’ta bakırcılık mesleğini icra eden bir tek ben varım. Ben de zamana, teknolojiye karşı direniyorum. Bu mesleğin desteklenmesini istiyorum, ayakta durmamız, kapanmamamız için. Bunun için yetkililerin bir şeyler yapması lazım. Böylece bu mesleğin kapanması gündemimizden çıkar, onun yerine mesleğin büyümesinden, dışarıya açılmasından bahsederiz.

Eskiden bu mesleğin, işimizin bir değeri vardı. El emeği o kadar önemliydi ki yaptığımız işçilikte hata olmaması için elimizden geleni yapardık. Hata yaparsak, bilirdik ki geri dönüşü çok zor oluyordu. Bakırı bir kere yanlış işledin mi geri dönüşü yok. Ama makineler yüzünden el emeğimizin değeri kayboldu. Evet, makineler daha güzel işler çıkarıyor, hatasız kusursuz işler çıkarıyor olabilir ama el işçiliğinin kıymetinin de bilinmesi lazım.”

Bakır olarak fotoğraf yapıyor…

Aktaş, belli bir alana odaklanmadığını, aldıkları siparişlerin çoğunun hediyelik eşya üzerine olduğunu bildirerek sözlerine şöyle devam etti:

“Burada çok kutsal bir iş yapıyoruz diyebilirim. Sadece bir meslek icra etmiyoruz, atalarımızdan günümüze uzanan bir kültürü yaşatıyoruz. Bu nedenle, bakırcılığın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Genelde hediyelik eşya üzerine çalışıyoruz, sipariş olarak nadiren büyük işler geliyor, çay kazanı, dondurma kazanı gibi.  Bakırı dışarıdan getirtiyor, burada döve döve işliyoruz şekil veriyoruz. Bizde makine yok, hepsini çok zor şartlar altında ellerimizle işliyoruz. Her türlü bakır işi yapıyor, istediğiniz motif, istediğiniz şekil yapabiliyorum. Bakır olarak fotoğraf yapıyorum mesela. Benim gibi çoğu arkadaşım bu işi yapıyordu ama kimse kalmadı, hepsi bu işi bıraktı. Bakalım ben nereye kadar direnebilirim.”

Bakır, oldukça sağlıklı

Bakırın sağlıklı olduğunu bu nedenle kendi evlerinde fazlaca kullandıklarını söyleyen İshak Güngör ise, bu mesleğin bitmemesi için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini belirtti. Özellikle fabrikasyon bakır eşyaların kullanılması yerine, burada elle üretilen ürünlerin kullanılması öneren Güngör, “Bakır madeni oldukça sağlıklı. Bu nedenle herkes, bakır ürünler kullanılmalı. Tabi bakır ürünlerin de ustasının elinden çıkanlar olması lazım. Bu ürünleri kullanarak, bakırcılığın Muş’taki son ustasına da sahip çıkmış oluruz” dedi.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.