Taliban sonrası gündeme gelen müzik yasağını, Afganlı müzisyen Mosadeq ve Taban ile konuştuk. Mevcut durumu, “Rahatsız edici, kaotik ve korkutucu” olarak tanımlayan müzisyenler, müzik ve sanatın, her yerde hep mücadele aracı olarak kullanılıp etkili olduğuna dikkat çekti. Afganistan’da hâlâ umut var demeye ve seslerini yükseltmeye devam edeceklerini bildiren müzisyenler, uluslararası politikada onaylanmak için Taliban’ın ılımlı davranıp kadın haklarını kabulüne dair göstermelik bir vitrin oluşturduğunu ancak kadınların bu sefer tehditlere aldırmadığı ve mücadele ettiğini vurguladı.
I. ORANG
ABD askerlerinin, 20 yıldır savaştığı Taliban’la anlaşarak, ilk aşamada belirtilen şartlar da yerine getirilmeden geçtiğimiz yaz aylarında Afganistan’dan çekilmesinin ardından Taliban, çok kısa sürede il merkezlerini ele geçirdi ve yeniden iktidara geldi. Taliban, yönetimi ele geçirdikten 2001 yılı öncesi gibi olmadığını iddia etse de uygulamaya koyduğu kurallardan rahatsız olan birçok kişi, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Müziğin çok önemli ve geleneksel bir konumda olduğu Afganistan’da müzisyen ve şarkıcılar, Taliban’ın yeniden yönetime gelmesiyle müzik ve şarkı söyleme özgürlüklerini kaybetme endişesi yaşamaya başladılar. Taliban yönetimini iyi hatırladıklarını ve yaşananları unutmadıklarını söyleyen Afgan şarkıcı ve müzisyenler, Taliban ideolojisinin müzik ve sanatla uyumlu olmadığına çeşitli mecralardan dikkat çektiler. Nitekim, Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, 15 Ağustos’ta başkent Kabil’i ele geçirdikten sonra Batı medyasına verdiği ilk mülakatta, Afganistan’da müziğin yasaklanacağını bildirip “Müzik İslam’da yasak ama biz insanları bu tür şeyleri yapmamaya ikna edebileceğimizi umuyoruz. Bu, Taliban yönetimi altında her şey önceki rejimden farklı olacak” açıklamasında bulundu.
24 Saat Gazetesi olarak Afgan müzisyen, sanatçı ve aktivist Shekib Mosadeq ve kadın müzisyen Ghawgha Taban ile Taliban sonrası Afganistan’da müzik yasağı, kadın müzisyen olmayı ve yaşananları konuştuk.
Baskıcı, dini gericilik olmadan önce Afganistan’ın, müziği seven bir ülke olduğuna değinen Mosadeq: "Afganistan müziğinin zenginliğine dikkat çekti. Müzik ve sanatın, her yerde hep mücadele aracı olarak kullanılıp etkili olduğunu vurgulayan Mosadeq, “Afganistan’da hâlâ umut var demeye ve sesimi yükseltmeye devam edeceğim” dedi.
Afganistan’daki mevcut durumu “Rahatsız edici, kaotik ve korkutucu” olarak tanımlayan kadın müzisyen Taban, uluslararası politikada onaylanmak için Taliban’ın kendini daha ılımlı göstermeye çalıştığını, kadın haklarının kabul edildiğine dair göstermelik bir vitrin oluşturduğunu söyledi. Taliban’ın bir süre sonra kadınların yaşam haklarını ellerinden alacağını düşünen Taban, kadınların bu sefer tehditlere aldırmadığını, mücadele ettiğini, özgürlük ve adalet için çalışmalar yaptığını anlattı. “Afganistan’ın yeni neslinin sesinin susturulamayacağına inanıyorum” diyen Taban, ülkesindeki insanlar, özellikle kadın ve çocukları için sesini yükseltmenin görevi olduğunun altını çizdi.
Mosadeq: Tüm haksızlığa uğrayan halklar için müzik yapmaya çalışıyorum
Afganistan'ı biraz anlatır mısınız? Müziğe nasıl başladınız?
Ben doğduğumda Afganistan, savaş ve krizin zirvesindeydi. Hatırladığım kadarıyla 5 yaşına kadar Kabil’deydik. Sonrasında İran’a göç ettik ve Meşhed’in Rıza Çarşısı’nda, ayakkabı cilası yapardım. Ailemin göçmen olması nedeniyle çalışma fırsatı yoktu. 1992’de Afganistan, barışa kavuşmuş, kendi yönetimi ele almış gibiydi. Ancak ABD birlikleri Afganistan’a yerleştirildi. Sanatsal içgüdüm, hep vardı. Annem, müziğine olan ilgimi biliyordu. Bana basit bir elektronik klavye almamda yardımcı oldu. Taliban’dan korkarak klavyeyi çarşafın altına saklayıp getirdi ve ben tek başıma klavye çalmayı öğrendim. O zamanlar siyasi bir görüşüm yoktu. Savaşın içinde büyüdüm ve o yıllar beni etkiledi. 2006 yılında politik müzik yapmaya başladım ve Almanya’ya göç ettim. Bunca yıldır, tüm haksızlığa uğrayan halklar için müzik yapmaya çalışıyorum.
Afganistan kültüründe müziğin yeri nedir? Taliban öncesi Afganistan’da müziği nasıl yorumlarsınız?
Afganistan kültüründe sanat ve müzik, her zaman güçlü etki yaratmıştır. ‘Müzik ruhun gıdasıdır’ diyoruz ve bu gerçekten öyle. Afganistan, baskıcı, dini gericilik olmadan önce müziği seven bir ülkeydi. Yanlış anlaşılma olmasın diye, ne kast ettiğimi açmak isterim. Annem, 50 yıl önce insanların Ramazan ayında oruçlarını açtıktan sonra çeşitli müzikli programlara katıldıklarını, müziğin toplumda hep olduğunu söylerdi. Ama Taliban gericiliğiyle, müzik başka bir boyut aldı. Afganistan müziği, çok zengindir. Hem çok fazla, farklı bölgelere ait yöresel müziği var hem de çok fazla bölgeden etkilenmiştir. Hatta Hindistan müziğinin etkilerini, Afganistan müziğinde çok fazla görüyoruz.
Afganistan’ın ilk Taliban işgali döneminde de müzik yasaklandı ama müzik hep insanların hayatının bir parçası olmaya devam etti. ABD’nin, Afganistan’a gelmesinden sonra (her ne kadar bunu da müdahale ve işgal olarak görsem de) müzik yine hayatımıza döndü. Bu sefer daha modern ama içi çok da dolu olmayan müzikler yaygınlaştı. Tabii bunun karşısından değilim, her tür müziğe saygım var. O zaman sansür vardı diyemem. İstediğimi okuyordum. Medya daha az paylaşıyordu ama kimse sansür uygulamıyordu.
Taliban'ın mevcut işgalinden sonra müzik ve sanata ne oldu? Afganistan müziği ve sanatının geleceği için neler öngörüyorsunuz?
Şimdi Taliban, uluslararası kabul görmek için çeşitli şeyler söylüyor. Daha ılımlı olduğunu iddia ediyor ancak müziği tamamen yasakladı. Biz İran İslam Cumhuriyeti gibi katı kurallara sahip ülkeleri biliyoruz ancak orada bile müzik ikiye ayrılıyor; Legal müzik ve illegal müzik. Ancak Taliban, hiçbir müzik türün legal tanımıyor. Sosyal medya ağlarında 100 bin kişiye hitap ediyorum. Diğer müzisyen arkadaşların da benzer ağları var. Biz Taliban’ın savunduğu şeylere ret ediyor, şarkılar ve müziğimizle buna yanıt veriyoruz. Müzik ve sanat, her yerde hep mücadele aracı olarak kullanılmış ve hep etkili olmuştur. İşte bu nedenle, legal kılınması Taliban için mümkün değil. Müzik, Afganistan içinde yasak ama bizler dışarıdakiler olarak elimizden geleni yapmalıyız.
Son sözünüz nedir?
Ben, 39 yıldır birçok şey yaşadım, umut ve dibe çöküşü çok kez gördüm. Arkadaşlarımın ölümüne şahit oldum. Ölüm, işkence ve hapishaneler umudumu yitirmeme engel olmadı. Bence biz çok güçlü olarak bu yolda ilerlemeli, en önemlisi de birlikte yürümeliyiz. Jakna olarak bunun bir parçası olmaya, Afganistan’da hâlâ umut var demeye ve sesimi yükseltmeye devam edeceğim.
Kadın müzisyen Taban: Önümüzdeki sahne, karanlık ve acımasız
Bir kadın ve bir sanatçı olarak Afganistan'daki mevcut durumu nasıl anlatırsınız?
Afganistan’daki mevcut durumu birkaç kelimeyle şöyle tanımlayabilirim: Rahatsız edici, kaotik ve korkutucu. Önümüzdeki sahne, karanlık ve acımasız. Kadınlar, Kabil sokaklarında kırbaçlanıyor ve daha küçük, daha uzak kasabalarda öldürülüyor. Bunun dünya medyasına yansıması ise çok kısıtlı ve dar oluyor. Sanatçıların enstrümanları kırılıyor. Afganistanlı sanatçılar, dünyanın birçok yerinde ölüm tehditleriyle karşı karşıya kalıyorlar.
Taliban, mevcut durumda ideolojik olarak değişeceğini iddia ediyor, ancak Afganistan'da kadınlar için birçok yasak söz konusu. Afganistan'daki kadınların durumu bu gelişmelerden nasıl etkilenecek?
Açıkçası Taliban, kadınların toplumdaki faaliyetlerinin gerçek muhalefetidir. Taliban’ın kendini daha ılımlı göstermeye çalışmasının nedeni, uluslararası kabul görme arzusudur. Aslında, güçlenmek için uluslararası politikada onaylanmaya ihtiyaçları olduğunu biliyorlar. Bu nedenle kadın haklarının kabul edildiğine dair göstermelik bir vitrin oluşturmak için her türlü çabayı gösteriyorlar. Bu vitrin daha çok başkentlerde ve büyük şehirlerde yapılıyor. Ama bence sonunda, davranış ve düşüncelerinin gerçek yanı ortaya çıkaracak ve yine kadınların yaşam hakları, ellerinden alınacak.
Bu süreçte kız çocukları, eğitim hakkından mahrum bırakıldı, birçok kadın işe dönemedi. Birçok Afgan, başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Afganistan’ın içinde ve dışındaki kadınlar, bu sefer tehditlere aldırmadılar. Kadınlar, Taliban silahlarına karşı Afganistan sokaklarında mücadele ediyor. Yurt dışında da Afganistan’da özgürlük ve adalet için çalışmalar yapıyorlar. Afganistan’ın yeni neslinin sesinin susturulamayacağına inanıyorum.
Yeni nesil, özgürlük kavramına daha aşina. Bu nesil, “zulmün” devam etmeyeceğine ve Afganistan’da barış bayrağının yükseleceğine inanıyor. Kabil, Herat, Bamyan, Badakhshan ve Helmand’de farklı etnik gruplardan tüm insanların bir arada ve mutlu bir şekilde yaşadığı bir barışın olacağını düşünüyor.
Sizce Afganistanlı kadınlar için mücadelenin yeni biçimleri nasıl ilerliyor?
Son aylarda yaşadıklarımız, kadınların mücadele etmenin yolunu bulduğunu gösteriyor. Afganistanlı kadınlar, birçok kişinin düşündüğünün aksine, sokaklara çıktılar ve Taliban’ın önünde yumruklarını kaldırdılar. Bence her biri birer kahraman. Tarihte bu kadınlar, unutulmayacak ve gelecek nesiller onları “özgürlük yolunun öncüleri” olarak anacaklar. Afganistanlı kadınlar, çeşitli alanlarda ve farklı şekillerde mücadele ediyorlar. Bir grup sokak mitingleri düzenlerken, diğer bir grup sosyal medya ağlarını kullanarak kadın haklarını destekliyorlar. Bunu önemli bir başarı olarak görüyorum.
Afganistan'daki durum müzikle ilişkinizi nasıl etkiliyor? Müzik sizin için bir mücadele aracı mı?
2015 yılından bu yana müzikle uğraşıyorum. Bunca yıldır savaşı ve şiddeti anlatmadığım şarkılarım olsun istedim ancak savaştan başka şarkılar söylemeye daha az fırsatım oldu. Afganistan’ın koşulları, daha istikrarlı ilerlemem ve daha dikkatli olmam konusunda beni daha kararlı hale getirdi. Şarkı söylemek ve beste yapmak benim için mücadele biçimi. Afganistan ve dünyanın birçok yerindeki eşitsizlikler için mücadele etmeye devam edeceğim.
Bir sanatçı olarak talepleriniz neler?
Şu anki durum öyle ki kimseden bir talebim yok. Kendimi, ülkemin insanlarına sanatı özgürlük adına kullanmakla yükümlü görüyorum. Ülkemin insanları, özellikle kadınları ve çocukları için sesimi yükseltmek benim görevim.
Son sözünüz?
Sonunda kazanan, halklar olacaktır.
24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.