Sureya Maliki
İran ile 240 kilometrelik bir sınır hattı bulunan Van; Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden Türkiye’ye sığınan mültecilerin geçiş olarak kullandığı geniş bir sınır ağına sahip. Coğrafi yapısı da bu geçişlere uygun olan kentten ülkeye 2020 yılında 500 binin üzerinde göçmenin girdiği tahmin ediliyor. Gelen mültecilerin çoğunluğunu ise gençler ve kadınlar oluşturuyor.
ŞENOL BALI / VAN
Ülkelerindeki savaştan, yoksulluktan veya siyasal ortamdan kaçıp, Türkiye’ye sığınan mültecilerin çoğu farklı kentlere dağılırken bir kısmı da Van’da kalarak ikinci bir yurt edinmenin ve hayatlarını sürdürmenin mücadelesini veriyor. Ekonomi, sağlık, barınma, eğitim ve entegrasyon gibi sorunlar genel olarak mültecilerin yaşadığı en başat sorunlar olurken, kadın ve çocuk mültecilerin durumu çok daha vahim. Kadınların yaşama koşulları ve kadın olarak karşılaştıkları sıkıntılar tüm yakıcılığını koruyor.
Çalışma izni olmayan, ailelerini geçindirmek zorunda kalan veya geçindirmeye katkı sunmaya çalışan kadınlar zaman zaman dışlanıyor, tacize uğruyor veya dolandırılıyor. Ancak hemen hemen hepsinde ortak olan bir başka şey var ki o da mücadele. İçerik ve boyutları farklı da olsa hepsinin hikayesinde kaçış ile başlayan ve bitmek bilmeyen bir mücadeleyle devam eden bir yön var. Kentin işlek caddelerinde zabıtalara yakalanmamak için akşamları küçük bir tezgah kurarak -10 dereceyi bulan soğukta meyve satan İran’lı Fatime Tuzish ile sanatını özgürce inşa etmek istediği için İran’dan kaçarak Van’a gelen İran’lı ressam Sureyya Maliki ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak için Afganistan’dan çıkan ve umut yolculuğuna devam eden Mehran Bidar’ın hikayesi bu yönüyle benzer ve birbirini tamamlar nitelikte.
”İki çocuğum ve hasta olan eşimin yükü benim omuzlarımda”
Van’ın işlek caddelerinde zabıta müdahalesinden kurtulmak için akşam saatlerinde -10 dereceyi bulan soğukta kurduğu küçük işporta tezgahında meyve satarak ailesinin geçimini sağlayan Fatime Tuzish aynı zamanda hasta olan kocasının tedavisini de yine bu işten kazandığı parayla karşılamaya çalışıyor. İran Vatandaşı Fatime Tuzish iki yıla yakındır Van’da ve yaşamını anlatmaya şu cümlelerle başlıyor:
”İran’dan yaşlı ve hasta olan eşim ve iki çocuğumla beraber pasaport alarak geldik. Avrupa’ya gitmek istiyoruz. Vize başvurusunda bulunduk ama onaylanmadı. Dili bilmiyoruz çok zorlanıyoruz. Bir gelir yok. İki çocuğum ve eşim var geçimini sağlayamıyorum. Tüm yük benim omuzlarımda. İranlı biri tarafından dolandırıldık, İran’dan getirdiğimiz bütün parayı alıp gitti. Beş parasız kaldık. Kocam hasta ve yaşlı. Bunları satarak (tezgahı işaret ederek) idare etmeye çalışıyorum. Bu soğukta saatlerce bekliyorum.”
Fatime Tuzish
”Başka bir aileyle iki gözlü evde kalıyoruz”
Tuzish, İran’da çıkışının gerekçesini ise bir oğlunun ölmesinden duyduğu acıya bağlıyor.” Bir çocuğum İran’da öldü. Ölümünden sonra ben de kafayı yiyecektim mezarlığa gidip gelmekten. Her gün gidip geliyordum. O yüzden ordan çıkıp gelmek istedim. Hayatım çok sıkıntılı, çok zor. Yardıma ihtiyacımız var, başka bir aile ile aynı evde kalıyoruz. Ev de iki gözlü eski bir ev. Ancak gücümüz buna yetiyor. Çocuklar büyümüş ama okula gönderemiyoruz. Gelecekleri kararmış durumda. Herkesten halimizi görmelerini istiyoruz.” diyen Tuzish, göçmenliğin kadınlar için daha zor olduğunu belirtiyor ve mültecilerin yaşadığı sorunların giderilmesini talep ediyor.
”Kadın figürü çizmemiz bile yasaktı”
Sureya Maliki, İran’dan Tahran’dan gelmiş dört yıl önce. Ressam olan Maliki aynı zamanda yüzme antrenörü. İran’da sansürün olduğunu kaydeden Maliki, özgür yaşamak ve sanatını özgürce gerçekleştirmek için geldiğini aktarıyor:
”Bir kadın ve sanatçı olarak bir baskı hissediyordum. Kadınlar orada zorlanıyor. Özgürlük alanı yok. Dağdan atla geldim kaçak yollardan. Çekilir bir şey olsaydı kendi memleketimden çıkıp gelmezdim ama mecburdum. Orada sansür vardı. İstediğin sanatı üretemiyorsun, üretsen de satamıyorsun. Kadın figürü çizmemiz bile yasaktı.”
Sureya Maliki
Van’da kaldığı sürede Türkçeyi iyi derecede öğrenen Maliki, buradaki yaşamına dair şu ifadeleri kullanıyor; ”Güzellik merkezinde çalışıyorum. Resim ve müzikle uğraşıyorum. Yağlı Boya üzerinde çalışıyorum. Ancak hiç bilmediğim bir yerdeyim bunları insanlara ulaştıramıyorum. Aynı zamanda yüzme antrenörüyüm. Ancak burada o sertifikayı kullanamıyorum burada geçiciyim diye. Belgemi çevirmek istedim olmadı. O yüzden başka bir iş yapmak zorunda kalıyorum.”
”Orada kanunlar erkeklerin tarafında”
”Hayatıma dair planlarım var. Bir rüyam var, gerçekleştirmek istiyorum. Özgür kalıp sanatla uğraşmak istiyorum. Bizim kanunlar sıkıntılı. Özellikle kadınlar yönünde. Kanunlar erkek tarafında. Kadınları savunmuyor. Kadınların mücadelesi var yıllardır devam ediyor ama sonuç yok. Anak bazen insan pes etmek istiyor ve kaçmak kurtulmak istiyor.” diyen Maliki, kadınların kendilerine güvenmesi ve inanması gerektiğinin altını çiziyor. Yaşadığı zorluklar ve çalışma izninin olmamasına rağmen kendisini güçlü hissettiğini kaydeden Maliki, buna rağmen geri adım atmayacağını söylüyor.
Maliki, konuşmasının sonunda ‘İran’da ne değişirse dönmek istersin?’ sorusuna ‘Kanunların değişmesi’ şeklinde kısa bir cevap verdikten sonra zihniyetin değişmesinin daha önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Mehran Bidar ve beraber göç ettiği kafile
”Soğuk ve açlıkta çocuklarım için çok kaygılandım”
Tatvan ilçe otogarında üç çocuğuyla beraber bekleyen Afgan vatandaşı Mehran Bidar, iki gündür ayı yerde beklediğini söylüyor. Kafilede bulunan birinin yardımıyla kendini ifade eden Bidar, Sımsarı (Kaçakçı) beklediklerini ancak kendisinin grubu sürekli oyaladığını söylüyor. İstanbul’a bir tanıdığının yanına gideceğini belirten Bidar, Van’dan Tatvan’a yürüyerek iki günde geldiğini kaydediyor. Bidar, ”Üç çocuğumla üç aya yakın bir süre önce Afganistan’dan çıktık. Bir süre İran’da kaldıktan sonra bir grupla beraber Çaldıran’ın bir ilçesinden Türkiye’ye geldik dağ yollarından. Soğukta kaldık, aç kaldık ama varabildik. Çocuklarım içi çok kaygılandım ancak varabildik neyse ki… Artık bu sıkıntıların bitmesini istiyoruz’ diyor.
Bidar simsarın ayarlayacağı otobüsle İstanbul’a gideceklerini, umutlarını bir başka kente arayacaklarını söyleyerek veda ediyor…