13

Yayınevleri, Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının yapılmasını bekliyor

Covid 19 salgını, ekonomik kriz, maliyet artışı ve kitap satışlarının durma noktasına gelmesinden en fazla etkilenen yayınevleri, yaşadıkları sorunları aşmak için tüm fuarların, özellikle iki yıldır yapılmayan Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının bu yıl mutlaka gerçekleştirilmesini istiyor.

MUHAMMETEMİN SARİ / VAN

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaklaşık 2 yıldır etkisini sürdüren Covid 19 salgını, diğer sektörler gibi yayıncılara da zor günler yaşatıyor. Salgın boyunca getirilen yasaklar nedeniyle özelikle internet üzerinden yapılan kitap satışlarında bir süre belirli oranlarda hareketlilik yaşansa da daha sonra ekonomik krizin de etkisiyle kitap satışları durma noktasına geldi. Bu olumsuz tablodan en fazla etkilenen yayınevlerinin başında Diyarbakır ve Van merkezli yayınevleri geliyor.

24 Saat Gazetesi olarak görüştüğümüz Van merkezli Sitav ve Simer, Diyarbakır merkezli Peywend ile İstanbul’dan Avesta yayınlarının yönetici ve yetkilileri, zor günler yaşadıklarına dikkat çekerek özellikle iki yıldır yapılamayan Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının bu yıl mutlaka yapılmasını istediler.

Okuyucular ve yayıncılar için bir can suyu, soluklanma ve iletişim olanağı olan fuarların, yayınevleri için aynı zamanda giderlerin karşılandığı ekonomik faaliyetler olduğunu belirten yönetici ve yetkililer, basılan kitap sayısının azaldığını ve kitapların okuyucuya zor ulaştığına işaret ederek fuarların bu sorunların çözümüne katkı sunabileceğini vurguladı. Kitap basım maliyetinin son bir yılda yüzde seksen, doksan oranında artış gösterdiği, kur farkının, maliyeti olumsuz etkileyip kitap basım talebini asgariye indirdiğine vurgu yapan yönetici ve yetkililer, salgının göz önüne alarak bu yıl yapılacak olan fuarların ücretsiz yapılması ya da kiraların düşük tutulması önerisi getirdiler.

“Okuyucu kitlemizin büyük bölümü, bu fuarlara katılıyor”

Ağırlıklı olarak Kürtçe kitap yayınlayan Van Merkezli Sitav Yayınları’nın sahibi Yazar Kahır Bateyi, aynı zamanda bölgenin en önemli kültürel etkinlikleri olan Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının, okuyucuyla doğrudan ilişkiler açısından çok önemli etkinlikler olduğunu belirtti. İki yıldır yapılamayan bu etkinliklerin kendileri ve okuyucular açısından ciddi bir kayıp olduğunu söyleyen Bateyi, şu değerlendirmede bulundu:

“Sitav Yayınları olarak son iki yıldır oldukça iddialı birçok yeni kitap yayınlayarak, okuyucunun beğenisine sunduk. Ancak ne yazık ki bu kitapları okuyucuyla buluşturma noktasında aynı başarıdan söz edemiyoruz. Bunun farklı nedenleri var kuşkusuz. Birinci neden, insanlar, alım güçleri düştüğü için kitaplara bütçe ayıramıyor. İkinci önemli neden ise kitaplarımızı okuyucuyla buluşturamamamız. Kitap fuarlarının bu anlamda çok önemli bir işlevi var. Biz yayınevi olarak ülkemizde yapılan önemli fuarların hepsine katılım sağlamaya çalışıyoruz. Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının bizim için ayrı bir önemi var: Zira okuyucu kitlemizin büyük bölümü, bu fuarlara katılıyor. Ama ne yazık ki son iki yıldır her iki fuar da yapılmıyor. 2021 yılı içinde bir belirsizlik söz konusu. Bu konuda gerekli adımların atılması ve her iki fuarında mutlaka yapılması gerekir.”

Fuarlar, yayıncılara can suyu gibi…

Diyarbakır merkezli olarak çalışmalarını sürdüren Peywend Yayınları’nın sahibi Xalid Sadıni, kitap fuarlarını “kitap bayramları” olarak adlandırdı. Okuyucu, yazar ve yayıncıların bir araya geldiği, görüş alışverişi yaptıkları “entelektüel buluşmalar” şeklinde tanımladığı fuarların, yayınevleri için aynı zamanda giderlerini karşıladıkları ekonomik faaliyetler olduğuna dikkat çeken Sadıni, şunları söyledi:

“Bir okur için, uykusuz kaldığı, saatlerce okuduğu kitabın yazarını kanlı canlı bir şekilde görmek, onunla belki o kitaptan bazı bölümleri yeniden okumak, nasıl bir onur ve şeref ise, aynı şey yazar içinde geçerli. Yazar, kendisini okuyucusunun gözünden yeniden tanıyor fuarlarda. Bütün bu etkileşim ancak ve ancak kitap fuarlarında gerçekleşebilir. Yayınevleri için de, günlerce uğraşarak, tashihini, mizanpajını, baskısını yaptığı kitabını şu veya bu şekilde okura ulaşmış olmasından ziyade, fuardaki okuruyla karşı karşıya gelecek olması heyecan vericidir. Zaten son iki yılda salgından yorulan, kitap satamadığı için neredeyse usanmış olan yayıncı, burada az da olsa biraz kitap satarak belki sigortasını, kirasını, elemanının maaşını ödeyecek ve elbette can suyu içmiş gibi nefes alacaktır… Ayrıca, kitap fuarları bir şehrin festivali gibidir. Aylarca, belki yıllarca birbirini görmemiş kitap dostları bir araya geliyor ve mutlu oluyorlar. Zaten salgın, her açıdan toplumun nefesini tıkadı, psikolojisini olumsuz yönde etkiledi… Okur olanlarda, olmayanlarda kitaplarla bir araya gelme fırsatı bulduklarında mutlu ve huzurlu olurlar. Zira asla ve asla unutmayalım ki, insanı içindeki yoksunluk hissinden kurtarabilen yegâne ilaç kitaptır. Bu açıdan bizim için önemli buluşmalar olan ve iki yıldır yapılamayan tüm fuarların, özelikle Diyarbakır ve Van kitap fuarlarının bu yıl ertelenmeden yapılması gerekir. Bu, hem okuyucular hem de yayıncılar için bir soluklanma ve iletişim olanağı olur.”

Kitap basım maliyeti, son bir yılda yüzde doksan arttı

2020 yılı Mayıs ayında Van’da kurulan Simer Yayınevi, bu güne kadar; roman, öykü, şiir, araştırma, biyografı, antoloji ve çocuk kitapları olmak üzere toplamda 47 kitap bastı. Simer Yayınevi kurucu ve yayın yönetmeni Leyla Mihrinaz Engin, yayınladıkları kitaplarla toplumun gelişmesi ve sorunlarının çözümüne katkı sunmaya çalıştıklarını anlattı. Engin, salgın sürecinde kitap satışlarının hızlı bir inişe geçtiğini ve bunun da toplumsal bir sorun olduğuna işaret ederek görüşlerini şöyle açıkladı: 

“Ülkemizde kitap okumak ne yazık ki zaruri ihtiyaçtan sayılmıyor. Hele ki alım gücünün düştüğü bu süreçte insanlar kitap okumayı adeta unuttu. Bunu satın alınan kitap sayısının düşüklüğünden anlıyoruz. Bu süreçte yayınevlerine sosyolojik olarak da bakmakta fayda var. İnsanlar, salgınla yaşam savaşı vermekteler. Gerek gelişen teknoloji gerekse elimizdeki telefonlar sayesinde yarattığımız sosyal ağlar, dünyayı büyük bir kasabaya dönüştürdü. Toplumsal etkileşim yaşıyoruz. Mevzu, önceliği genellikle ülkelerin yalan yanlış yönetilme şekli, sağlık ile ilgili kaygı, toplu bir telaş ve güvensizlik yaratmaktadır. Yöneten güç, bütün bu badirelerden eğitim, bilgi dolu kitaplarla çıkabileceğimizi öğretmiyor. Dünyayı yaşanabilir hale getirmenin yöntemini kendi ellerinde tuttukları gibi insanları yapabilecekleri konusunda bilinçli olarak pasifize etmektedir. Teknoloji sayesinde globalleşen dünya halklarının milliyetçilik ve inanç yolu ile sömürüldüğünün farkındayız. Özellikle Ortadoğu ülkeleri bu iki dayatmanın pençesindedir. 57 İslam devletinin 13.yüzyıldan bu yana kendi dillerine çevirdikleri kitap sayısı ile Portekiz’in bir yılda kendi diline çevirdiği kitap sayısı birbirine eşit. Hal böyleyken savaşın, kanın ve cehaletin bitmediği yer, Ortadoğu. Tam da burada kitabın, kültürün, bilginin dolayısıyla yayınevlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan baktığımızda ülkemizde zor koşullarda basılan kitapların okuyucuyla buluşması konusunda doğal olarak kitap fuarları büyük önem kazanmaktadır.”

Toplumsal gelişim açısından okuma oranının artırılması gerektiğini bildiren Engin, hem kitap maliyetlerindeki artışın hem de kitap satışları konusunda önemli işlevleri olan kitap fuarlarının pahalı kiralar nedeniyle yayınevlerine maddi bir yük getirdiğinin altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Yayınevi, kitap basmakla yükümlü olduğu kadar satmakla da mesuldür. Kitap basımı için de yazar ve şairlerin ya da adaylarının ekonomi durumu da iç açıcı değil maalesef. Kitap basım maliyeti son bir yılda yüzde seksen, doksan oranında artış gösterdi. Matbaalar kâğıt taleplerini yurtdışından ve dolar bazında temin ettiklerinden kur farkı, maliyeti olumsuz etkilemektedir. Bu da malum kitap basım talebini asgariye indirmektedir. Her yayınevinin maddi manevi kapasitesi, aynı değil. Fuarlarda yer almak isteyen yayınevleri ilgili organizasyon yöneticilerine stant ve yer ücreti vermek zorunda. Metre kare hesabı yapılıyor. Bu hesap, birçok yayınevinin maddi gücünü aşabiliyor. Bırakın kitap satıp para kazanmayı bilakis cebinden oluşuma para vermek zorunda kalınabiliyor ve çoğu zaman birçok yayınevi fuar sürecini zarar ile kapatıyor. Bütün bunlara rağmen biz fuarların yapılmasından yanayız. Ama tarafsız yani ideolojik, politik emel gütmeyip gayesi sadece kültür, sanat ve edebiyat olan yayınevlerinin bu süreçte destek görmesi gerekir. Hatta salgın süreci de göz önüne alınarak bu yıl yapılacak olan fuarların ücretsiz yapılması ya da en azından kiraların düşük tutulması gerektiğini düşünüyoruz.”

“Pazarlama tamamen bitti diyebiliriz”

1995 yılı sonlarında, Songül Duraker, Rüken Bağdu ve Abdullah Keskin tarafından İstanbul’da “Kayıp kültürlerin izinde” sloganıyla kurulan Avesta Yayınlarının sorumlularından Songül Keskin Duraker ise, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal koşulların yayınevlerini olumsuz etkilediğini ve dolayısıyla hem basılan kitap sayısının azaldığını hem de basılan kitapların okuyucuya ulaşımının zorlaştığını belirtti. Duraker, “Aslında salgından önceki siyasi atmosfer ve bölgede bir süre uygulanan sokağa çıkma yasakları zaten yayıncıları çok kötü etkilemişti, salgın da bitirme noktasına getirdi. Pazarlama tamamen bitti diyebiliriz.  Beş altı yıl önce yeni çıkan bir kitabı ilk etapta 30 civarı kitabevine gönderiyorken, şu an çalıştığımız kitabevi sayısı en fazla 10. Salgın sürecinden önce en azından kitap fuarlarında bir nebzede olsa kendimizi finanse ediyor okuyucu ile bir araya gelebiliyorduk, özellikle Diyarbakır fuarı, bizim için panayır gibi geçiyordu. Van da çok iyiydi. Birçok etkinlikte yazar ve okur buluşmaları bambaşkaydı. Diyarbakır, Van fuarları bir anlamda moral depolama fuarlarıydı bizim için. Hatta o şehirlere Erbil/Hewlêr ve Batman kitap fuarlarında ekleyebiliriz. Biz yayınevi olarak yayımladığımız kitapları özenle seçiyoruz ama istediğiniz kadar iyi kitaplar basın okura ulaşmayınca yaptığınız iş yarım kalıyor. Fuarlar okurla kitapları buluşturan en iyi organizasyonlardır. Avesta Yayınları’nın çok ciddi bir okur kitlesi de Diyarbakır ve Van’da bulunuyor. Umarım şu salgın süreci bir an önce biter ve yine eskisi gibi fuarlarda okurumuzla bir araya geliriz” dedi.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.