Orta ve alt gelire sahip yüzbinlerce aile, çocuklarının geleceği için onları daha az maliyetli ve çalışma hayatına daha çabuk atılabilmeleri amacıyla meslek okullarına gönderiyor. Ülke yöneticilerinden de zor şartlar ve birçok imkânsızlıklar içerisinde okuyan çocuklarının çalışma hayatında bir an önce yer almasını istiyorlar.
Şevket Gölük
Mesleki teknik eğitim, gelişmiş ülkelerin ekonomik ve teknolojik gelişimine büyük katkılar sunuyor. Tüm dünya ülkelerince tartışmasız önemi tasdik edilen mesleki teknik eğitimin seviyesini daha da yükseltme yönünde birçok ülke çalışmalarda bulunuyor. Ülkemizde yüksek öğrenim eğitimi veren üniversitelere bağlı Meslek Yüksek Okullarından (M.Y.O.) ön lisans eğitimi alarak mezun olmuş meslek elamanları olan teknikerlik, mesleğinde bilgili ve el becerisi yüksek ana ve her üretim alanında aranan işgücüdür. Bu yazı dizimizde, ülkemizdeki teknikerlerin eğitimi ve çalışma hayatında karşılaştıkları zorlukları inceledik.
Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, teknik ve mesleki eğitimin daha çok yaygınlaşması ve daha iyi anlaşılması için milyon dolarlar harcanıyor. Ülkemizin ve ailelerin, çocuklarına bu eğitimi almaları için harcadığı paralar ile çocukların bu eğitimi almak için verdiği emeğe saygı için alınan eğitimin önemi, ülke olarak iyi anlaşılmalı. Teknik ve mesleki eğitim alanların bilgi ve deneyimlerini gerek ülke kalkınması için gerekse insanlarımızın refaha ulaşması için kullanmaları için fırsatlar vermeli ve ülkemizin hak etmiş olduğu gelişmiş ülkeler arasına yükseltmeliyiz.
Düşünün ki, bir ülkede mesleki teknik eğitim almış insanlar olmasın ya da birçok insanımız lisans mezunu (Mühendis, Mimar, Doktor, …) olsun o zaman bu unvanlara sahip kişilerin çalışacağı sektörlerde, yaptıkları işlerde başarı elde edilebilir mi? Elbette ki, tek başlarına başarı elde edemezler. Nedeni de, elbette her işte bir yön gösteren veya işi projelendiren olacak. Önemli olan bu yönlendirme ve projelendirme safhasından sonra bunu anlayacak, bu işleri kendi el becerileriyle yapacak olan vasıflı veya vasıfsız işçilere onların anlayacağı dilde anlatarak bu işleri yaptıracak meslek elamanı yani Teknikerlerin olması gerekiyor.
Teknikerlik eğitiminde hem teorik bilgi hem de uygulama bilgisi verildiğinden, tüm inşaat işlerinde ya da Teknikerlerin görev alacağı diğer sağlık, ziraat ve idari işlerde anahtar, yani en çok aranan ana eleman olarak görev yapıyorlar.
Son yıllarda maalesef Teknikerlik eğitiminde olumsuz gelişmeler ve yanlış uygulamalar olmuş. Birincisi, MYO’larına geçişin bir dönem sınavsız olarak yapılması, ülkedeki her ilçede kurulan ve sayısı 850 rakamına ulaşan bu okullarda verilen eğitim kalitesinin düşmesine yol açmış. İkincisi, 2000 yılına kadar MYO mezunlarının lisans tamamlamak için aldıkları diploma ve başarı puanları ile kendilerinin üniversitelere başvurarak onların uyguladığı sınavlara girmesinden dolayı doğan haksız ve yanlış bir uygulamanın Türkiye geneli bir sınav ile Dikey Geçiş Sınavı’na (D.G.S.) lisans tamamlamaya devam hakkı tanındı. Bunun sonucu, MYO’da eğitim almak için okuyan öğrencilerin, bu okulları sadece Dikey Geçiş Sınavı’na girme şartları arasında olan MYO mezunu olma şartını yerine getirmek ve bu okulları bir basamak olarak görmelerinden dolayı mezun öğrencilerin Teknikerlik unvanını bilmeden ve anlamaya çalışmadan mezun olmaları sonucunu getirdi.
MYO mezunu Tekniker derneklerinin oluşturduğu genel merkezi Ankara’da bulunan Anadolu Teknikerler Federasyonu’nun daha önce kamuoyu ile paylaştığı mezuniyet sonrası çalışma hayatında karşılaştıkları mesleki ana sorunlar şöyle beyan ediliyor:
1- Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan Dikey Geçiş Sınavı (DGS) sınavı ile lisans tamamlama hakkının çok kısıtlı sayıda öğrenciye tanınması ve kazansalar dahi üniversitelerdeki keyfi değişik uygulamaların olması sonucu birçok gencin eğitim istekleri kırılmaktadır.
2- Almış oldukları teknik ve mesleki eğitim seviyesi karşılığında görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanmadığı için öğrenciler eğitim sonrası büyük hüsran ve isyankârlığa sürüklenmektedirler.
3- Meslek odalarının kurulmasına engeller çıkarılmakta bu da çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar karşısında tüm mezunların bir çatı altında mücadele etmelerine engel teşkil olmaktadır.
4- Kamuda görev tanımı kargaşası olması ve mezun sayısına ayrıca ihtiyaç sayısına oranla istihdam sayısının çok az olmasıdır.
Görüşmeler sonucu elde ettiğimiz bu olumsuz dört gelişmeyi sonlandırmak ve ülkemizde mezun durumdaki dört milyondan fazla Teknikerin aldıkları teknik mesleki eğitimlerinin karşılığı olan hakları alabilmeleri çalışma hayatında hak ettikleri düzeyde var olmaları sadece mezunlar için değil ülke geleceği içinde önemlidir.
Ülke yöneticileri ve özel firma sahipleri, Teknikerlerin çalışma hayatında üretim zincirin çok önemli bir halkası olduklarını kabul etmelidirler. Bunun neticesinde de yüzbinlerce ailenin ortak isteği, iyi yetişmiş çocuklarına çalışma hayatında bir an önce yer verilmesi.