5

Sınır dışı edilme korkusuyla hastaneye gitmeyen mülteciler, aşı da olamadı

Türkiye’de kaydı bulunmayan mülteciler, salgından etkilendi. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi, belge ve statülerine bakılmaksızın tüm mültecilere aşı hakkı sağlanmasını, daha fazla Mülteci Sağlık Merkezi kurulması için kaynakların artırmasını önerdi. Hastalanan, Covid-19 şüphesi taşıyan kayıtsız mülteciler, işlerini kaybetmemek ve sınır dışı edilme korkusuyla hastaneye gidemediler.

METEHAN UD / İZMİR

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, bir halk sağlığı krizi olarak yaklaşık iki yıldır etkilerini sürdürüyor. Salgından toplumun her kesimi farklı bir şekilde etkilense de bu süreci ağır olarak yaşayanların başında mültecilerin özellikle kayıtlı olmayan mültecilerin geldiği söylenebilir. Kayıtlı mülteciler, genel sağlık sigortasından yararlanabilse de kayıtsız mülteciler sağlık hizmeti dahil herhangi bir kamu hizmetinden yararlanamıyor. Salgın boyunca kayıtsız mültecilere sınır dışı edilmeme noktasında bir düzenleme yapılmadığı için sağlık haklarına erişemediler, hak ihlalleri yaşadılar. Türkiye’de herhangi bir kaydı olmayan mülteciler, hastalansalar, koronavirüs semptomları taşısalar bile geri gönderilme endişesiyle herhangi bir sağlık merkezlerine gitmeyip işlerini kaybetmemek için bunu gizlemek zorunda kaldı. Bu arada kayıtsız mülteciler, Covid-19 aşısına da erişemedi.

İGAM: Kayıtsız mülteciler de Covid-19 aşısına erişebilmeli

Kayıtsız mültecilerin salgında sağlık hakkına erişimi ile ilgili olarak İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) “Covid- 19 ve Aşıya Erişim” başlıklı durum raporu temmuz ortasında tamamlandı. Covid- 19 ile ilgili güncel verilerin ve mültecilerin aşıya erişimlerinin değerlendirdiği raporda, “Türkiye Hükümeti belgelerine ve statülerine bakılmaksızın tüm mültecilere aşılama sağlamalıdır. Halk sağlığı tedbirlerinin hak temelli sağlık yaklaşımı çerçevesinde kullanılmasını sağlamak için şeffaf politika oluşturma ve kamu katılımı aracılığıyla en hassas durumda olan kişilerin korunmasına öncelik vermelerini yetkililere şiddetle tavsiye ediyoruz” vurgusu yapıldı.

Raporda ayrıca “Türkiye Hükümeti; mültecilerin, ihtiyaçlarına dayalı olarak sağlık hizmetlerine erişmelerini ve statülerine bakılmaksızın başta kayıtsız mülteciler olmak üzere mültecilerin Covıd-19 aşısına ulaşmasını sağlamak için daha fazla Mülteci Sağlık Merkezi kurmalı ve bu doğrultuda kaynaklarını artırmalıdır. Bu aynı zamanda, pandemi süresince devlet hastanelerine ve diğer sağlık merkezlerine de aşırı yüklenilmemesine katkı sağlayacaktır” ifadeleri yer aldı.

Mültecilerin korunma mekanizmaları daha iyi işlemeli

24 Saat Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan İGAM Başkanı Metin Çorabatır, yaptıkları çağrılara rağmen kayıtsız mültecilerin hâlâ aşıya erişemediğine dikkat çekti. Kayıtsız mültecilerin Covıd-19’a yakalandıklarında acillerde ücretsiz tedavi olabileceğinin bilgisini veren Çorabatır “Ama bundan olabildiğince kaçınıyorlar çünkü sonrasında bir Geri Gönderme Merkezlerine (GGM) gönderilme endişesi taşıyorlar. Çok acil olmadığı sürece bundan kaçınıyorlar. Tedavi olsalar bile ilaca erişemeyebiliyorlar ya da karşılarına borç çıkabiliyor. Öncelikle mültecilerin korunma mekanizmaları, daha iyi işliyor olmalı. Sığınma sürecinin hızlandırılması ve etkinleştirilmesi, her başvurunun uluslararası standartlarda değerlendirilmesi gerekiyor” dedi.


İGAM Başkanı Metin Çorabatır
 

“Aşıya erişim temel bir hak”

Kayıtsız mültecilerin aşıya erişememesinin toplum sağlığını da ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan Çorabatır şu değerlendirmede bulundu:

“Birçok Avrupa ülkesi, aşının geliştirilmesi ile birlikte kayıtsız mültecilerin aşıya erişimini mümkün kıldı ve kayıtsız mülteciler için geçici bir koruma sağlamaya başladı. Türkiye’nin de  kayıtsız mültecilerin aşıya erişimini sağlamalı. Sayın Cumhurbaşkanı Edoğan’ın BM konuşmasında dediği gibi aşıya erişim temel bir hak. Mültecilere aşı olmaya gittiklerinde otomatık olarak sınır dışı işlemlerinin başlanmayacağının garantisi verilmelidir ve kayıt altına alınmalarını teşvik edici adımlar atılmalıdır. Statüleri ne olursa olsun mültecilerin hele ki böylesi bir salgın döneminde sağlık hakkına erişimi son derece önemli. Mültecilerin aşıya erişimi toplum sağlığı açısından da önemli.”

Kayıtsız mülteciler arasında, Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler yoğun olarak bulunuyor. İzmir Basmane’de yaşayan kayıtsız mültecilerle salgında yaşadıkları sağlık sorunlarına ve tedaviye erişimleri konusunu konuştuk. Basmane’nin ara sokaklarında, yıkılmaya yüz tutmuş, eski binalarda kalabalık şekilde ya da kayıtsız pansiyonlarda kalan kayıtsız mültecilerin büyük bir çoğunluğu Türkiye’de para biriktirdikten sonra Avrupa’ya iltica etmeye çalışıyor.

Koronavirüs testi yapılmıyor…

Konuştuğumuz mültecilerden Kenyalı Hassan Abdallah, tekstil işçisi ve salgın sürecinde bir dönem işsiz kalsa da çalışmayı sürdürmüş. Almanya’ya gitmek istediğini belirten Abdallah, “Salgın olmasaydı şimdiye kadar göçmen kaçakçısının istediğini parayı toplamış olurdum” dedi.

İşyerinde pandemi önlemleri olmadığını bildiren Abdallah, çalıştığı atölyeden pek çok Türkiyeli işçinin koronavürise yakalandığını ancak kendilerine test dahi yapılmadığını dile getirip şunları söyledi:

“Hasta olan bir, iki hafta işe gelmiyordu ama diğer işçiler umursanmıyordu. Herkes endişe içinde çalışıyordu. İşyerindeki Türkiyeli işçiler en azından kendi imkânları ile hastaneye gidip test olabiliyordu ama ben sınır dışı edilme endişesi ile hastaneye dahi gidemedim. Yolda, hastanede polis kimlik istese ne cevap verebilirim ki. İki defa sanki Covid oldum, bilemiyorum. Bir-iki gün evde yattıktan sonra hasta hasta çalışmaya devam ettim. İkinci kez yakalandığımda kalıcı nefes darlığı başladı. ‘Karantinaya gir’ deseler nasıl olacak? Aynı odada 4-5 kişi kalıyoruz. Nasıl karantinaya gireyim? Evde de sürekli birileri hasta idi zaten. Tedavi hizmetlerinin ücretsiz olduğunu biliyordum ama beni korkutan geri gönderme merkezine gönderilmek ve sınır dışı edilmek. O zaman yıllarca verdiğimiz emek boşuna gidecek.”

“Bir gün bile izin kullanmadık”

Ayakkabı atölyelerinde çalışan Afganistanlı işçi Mustafa ise, Hayat Eve Sığar (HES) kodu ve çalışma izni olmadığı için uzunca süre atölyelerde barınmak zorunda kalmış. Kalp hastalığı olduğunu aktaran Mustafa, sağlık hakkına erişimi olmadığı için tedavisini sürdürememiş. Mustafa, merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı sağlık merkezlerine birkaç kez gittiğini belirtip yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Ancak o sağlık merkezleri de çok pahalı olduğu için düzenli gidemedim. Kazandığım paranın bir kısmını Afganistan’a, aileme gönderiyorum. Bir kısmını da Avrupa’ya gitmek için biriktiriyorum. Son olarak çalıştığım atölye bodrum kattında ve on metre kare bile değildi. En az 5-6 kişi çalışıyorduk. Doğalıyla mesafe yoktu. Tek önlemimiz maske idi. Atölyedekilerin çoğu benim gibi Afgan ve kayıtsız mülteci. Hemen hemen hepimiz bu süreçte ağır şekilde grip geçirdik, belki de koronavirüse yakalandık ancak sadece test olmak için bile hastaneye gidemedik. Sokakta polis tarafından durdurulan pek çok arkadaşımız kaydı olmadığı için GGM’lere gönderildi, sonra da ülkelerine. Bizimle birlikte çalışan Türkiyeli bir usta bu süreçte koronavirüse yakalandı ama biz atölyede çalışmayı sürdürdük. Bir gün bile izin kullanmadık. Kalp hastalığımdan dolayı beni süreç benim için daha zorlu geçti.”

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.