
Adana’da şehir merkezinden geçen ve tarım amaçlı kullanılan sulama kanalları, yaz aylarında çocukların serinlemek için girdiği ölümcül tuzaklara dönüşüyor. Etrafında yeterli güvenlik önlemi bulunmayan bu kanallar, her yaz yeni acılar bırakıyor.
Melek Eliş
Yaz aylarında termometrelerin 40 derecenin üzerine çıktığı Adana’da, sıcaklardan bunalan çocuklar, serinlemek için şehir merkezinden geçen tarım amaçlı sulama kanallarına giriyor. Ancak bu kanallar, etrafında yeterli güvenlik önlemi bulunmaması nedeniyle her yıl çocuklar için ölümcül bir tuzağa dönüşüyor. Son yıllarda artan boğulma vakaları, çevresinden kanal geçen mahallelerde yaşayan ailelerin en büyük endişesi haline geldi. Bu mahallelerden biri olan Gülbahçesi Muhtarı Mehmet Can Ertürk ve Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı Çiğdem Akça, sorunun ciddiyetine dikkat çekerek, çözüm önerilerini ve halkın taleplerini dile getirdiler.

Çiğdem Akça
Adana Kadın ve Çocuk Derneği Başkanı Çiğdem Akça, yaz aylarında artış gösteren boğulma vakalarının çoğunlukla dezavantajlı mahallelerde yaşandığını, bu mahallelerde yaşayan çocukların büyük risk altında olduğunu belirtip “Sorunlu aile yapıları içinde büyüyüp ihmal edilen çocukların, kendilerini kolaylıkla ölüme atmasının altında, onlara değer veren bir ebeveynin eksikliği yatıyor” dedi.
Akça, yaz aylarında artış gösteren boğulma vakalarına karşı yeterli önlem alınmadığını, sulama kanallarının geçtiği mahallelerde yaşayan ailelerin bu duruma tepkisinin iki uçta yaşadığını anlatıp “Kimileri büyük bir korku içinde çocuklarını dışarı bile çıkarmazken, bazı aileler ise bu ölümleri ‘kader’ olarak kabullenmiş durumda. Yıllar önce oğlu ve yeğeni, aynı kanalda boğulan bir anne, oğlunun ölümü üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ sosyal medya ve TikTok üzerinden videolar hazırlayıp başka çocuklar ölmesin diye çabalıyor” diye konuştu.
Boğulma olaylarının kayıt altına alınmadığı, derli toplu bir veri bulunmadığını bildiren Akça, “Maalesef net bir veriye ulaşamıyoruz. Boğulmalar, sadece haberleştirildiği kadar biliniyor. Genel bir bilgi veya istatistik yok. Varsa da biz ulaşamadık. Dernek olarak yaptığımız araştırmada, Adana’da sulama kanallarının üzerinin kapatılması gündeme geldi. Ancak yetki çatışmaları nedeniyle adım atılamadığı ve çözüm üretilemediğini öğrendik. Yerel yönetimler bazı önlemler alsa da bu çok yetersiz kalıyor. Büyükşehir Belediyemiz bu konuyu gündemine almış ama ilerleme sağlanamamış, adım atılmamış. Bu sıkıntı bir an önce aşılmalı ve çocuk ölümlerine son verilmeli” çağrısında bulundu.
.

Boğulmaları önleyici tabelalar asılmalı, kamu spotları yayınlanmalı, aileler bilinçlendirilmeli
Sulama kanallarının Devlet Su İşleri’nin (DSİ) sorumluluğunda olduğunu, yerel yönetimlerin ise müdahale konusunda oldukça yetersiz kaldığını vurgulayan Akça, kanallarının çevresinde hiçbir güvenlik önlemi olmamasının faciaya davetiye çıkardığının altını çizerek önerilerini şöyle sıraladı:
“Boğulma olaylarının çoğu, sulama kanallarının çevresinde hiçbir fiziksel güvenlik önlemi bulunmamasından kaynaklanıyor. Mümkünse sulama kanallarının üzeri suya girmeyi engelleyecek şekilde ızgaralarla kapatılmalı. Eğer bu sağlanamıyorsa, suya girmeyi engelleyecek yüksek ve kapalı engelleyiciler yapılmalı. Ancak en önemlisi, boğulmaları önleyici tabelalar asılmalı, kamu spotları yayınlanıp mutlaka hayata geçirilmeli ve aileler bilinçlendirilmeli. Adana’nın kavurucu yaz sıcaklarında çocuklar serinlemek için çareyi bu kanallarda buluyor. Bu ihtiyacın görmezden gelinmemesi gerekiyor. Aynı zamanda çocuklara ücretsiz ve güvenli yüzme havuzları sağlanmalı. Mahallelere sosyal tesisler ve park alanları kurulmalı. Aksi takdirde her yaz aynı acıları yaşamaya devam ederiz.”
Yıllardır tekrar eden ölümlere rağmen kalıcı bir çözüm üretilememesini hem ihmalkârlık hem de önceliklerin yanlış belirlenmesi olarak değerlendiren Akça, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tekrar tekrar kaldırımlar, yollar yapılmasın. Kaynaklar oy getirisi nedeniyle hemşeri örgütlerine akıtılmasın. Bu kanalların üzeri ivedilikle kapatılsın. Yetkililer farz etsin ki ölen çocuklar, kendi çocukları ya da bir yakınının çocuğu. Bu kadar umursamaz olabilirler miydi? Ölen her çocuktan bu konuda yetkili olup da adım atmayanlar sorumludur. Toplum sorumludur, hepimiz sorumluyuz.”
Muhtar Ertürk: Bu artık bir ihmalkârlık değil, toplumsal bir cinayettir

Mehmet Can Ertürk
Gülbahçesi Mahallesi Muhtarı Mehmet Can Ertürk, mahallede yaşanan güvenlik ve altyapı eksikliklerine dikkat çekti. Kanalların geçtiği alanda üç okul bulunduğu ve bu okullara giden çocukların her gün o tehlikeli köprüleri geçtiğini söyleyen Ertürk, bu köprülerin güvenliğinin ciddi şekilde ihmal edildiğini belirtti.
Ertürk, kanal kenarındaki köprülerin eski ve bakımsız olduğuna işaret edip “Köprüler paslanmış demirlerle çevrili, döşemeler kırık, taşıyıcılar eğilmiş. Yağmur yağdığında köprüler kayganlaşıyor, rüzgâr estiğinde ise ürkütücü bir görüntü oluşuyor. Bu durumda, her geçen gün daha fazla çocuğumuzun hayatı tehlikeye giriyor” dedi.
Mahalledeki evlerin büyük bir kısmında klima olmadığı, gölgelik alanların eksik olduğu ve çocukların sağlıklı oyun alanlarına erişimin yetersiz kaldığını dile getiren Ertürk, bu eksikliklerin çocukları tehlikeye attığını vurguladı. Yıllardır dilekçeler verildiği ancak bu çağrılara somut bir cevap alınamadığını belirten Ertürk, “Defalarca yetkililere başvurduk, ancak her seferinde farklı kurumlardan ‘Bizim sorumluluğumuz değil’ yanıtını aldık. Çocuklar bizim sorumluluğumuzda, onların güvenliği ve geleceği bizim elimizde” diye konuştu.
“Geçen yaz sadece bizim mahallede 5 çocuk boğularak öldü; bu artık bir ihmalkârlık değil, toplumsal bir cinayettir” diyen Ertürk, yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların bu konuda daha ciddi adımlar atması gerektiğinin altını çizdi.
Ertürk, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Artık mobil havuzlarla günü kurtarmak istemiyoruz. Bu geçici çözümlerle çocuklarımızı güvende tutamayız. Çocuklarımızın hayatını kurtarmak amacıyla, çocukların yaşam alanlarının güvenli hale getirilmesi ve eğlenceli, sağlıklı bir ortamda vakit geçirebilmeleri için kalıcı çözümler gerekli. Çocuklar, serinlemek için kanal kenarlarına gitmemeli. Güvenli yüzme havuzları inşa edilmelidir. Bu sadece bir altyapı meselesi değil, bir vicdan meselesidir. Çocuklarımız daha fazla kaybolmasın, hayatlarının baharında boğulmasın. Daha fazla ölüm yaşanmadan bu soruna çözüm bulunmalıdır.