13

Profesör Berktay: Kadın üniversitelerinin kurulması ideolojik bir fantezi

Fotoğraf: Özgür Genç Kadın ÖGK Twitter hesabı

BİLGE ÇEVİK

Osaka’da 2019 yılında yapılan G20 zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya’daki kadın üniversitelerinin Türkiye’de kurulmasına dair açıklamalarının ardından tartışmalar sürüyor 2021’ de kurulması planlanan kadın üniversiteleri için Prof. Dr. Fatmagül Berktay, “Türkiye’de kadınların ‘kadın üniversitesi’ne kapatılmak yerine en iyi üniversitelere girip orada çok başarılı olmaya devam edeceklerini düşünüyorum. ‘Pembe üniversite’ ideolojik bir fantezi” dedi.

Kadın üniversitelerinin tarihi hakkında kısa bir bilgi sunan Prof. Dr. Fatmagül Berktay, kadın üniversitelerinin tarihi bir sürece dayandığını belirtti. İlk olarak 19. Yüzyılda ABD’de kurulduğundan bahseden Berktay, o dönem kadın cephesinden eğitim hakkı talepleri olduğundan, bu talebe karşılık öncü feminist kadınların kadın üniversitelerini kurduklarını belirtti. Fatmagül Berktay; “Bu üniversiteler kadın aktivizminin ve feminizmin beşiği oldu ve 20.yüzyılda diğer hak kazanımlarıyla birlikte kadınların üniversiteye kabulü gerçekleşince eski önemlerini yitirdiler” diye konuştu.

Geleneği devam ettiren az sayıda üniversite olduğunu bununla birlikte feminist aktivizmin öncülüğünü yapmaya devam ettiklerini kaydeden Berktay, kızından örnek vererek şöyle devam etti: “Kızım bir kadın üniversitesi olan Mountholyoke’da okudu; ne kadar feminist ve güçlü kadınlar yetiştirdiklerini yakından biliyorum. Zorunluluk dolayısıyla kurulan bu okullar, kadınların güç kazanarak kamusal alanda daha etkin varlık göstermelerine ve sadece üniversitede değil her alanda ayrımcılığın ortadan kalkmasına katkıda bulundular. Bugün artık böyle bir zorunluluk yok, dolayısıyla bu tarz yeni okullar da yok.”


Prof. Dr. Fatmagül Berktay

“Kadın Öğrenciler Dersleri Protesto Ettiler”

Türkiye’de bugün kadın üniversitesinin gündeme gelmesinin hiçbir mesnedinin olmadığını söyleyen Fatmagül Berktay, karma eğitim hakkına sahip olduğumuzu üstelik bu hakkın Cumhuriyet öncesine dayandığını Osmanlı devletinde de kadınların yüksek eğitim taleplerine karşılık vermek için 1914’de İnas Darüfünunu (kadın üniversitesi) kurulduğuna dikkat çekti. 

Sürecin nasıl ilerlediğine dair bilgi veren Berktay, “Bir süre sonra, bina yokluğu gerekçesiyle kadın ve erkek üniversitelerinin birleştirilmesi gündeme geldi. Önce ‘çift vardiyalı ’öğrenime başlandı ama bu durumda bile bazı hocalar, kapıda nöbetçi bulundurarak, dersleri karma işlediler.” Şeklinde ifade etti.  Berktay, 1920 yılında, yani henüz Cumhuriyet ilan edilmediği dönemde kadın öğrenciler, eğitimde cinsiyet ayrımını protesto amacıyla kendi sınıflarını boykot ettiklerini ve erkek dershanelerine girdiklerini, bu fiili durum daha sonrasında 16 Eylül 1921 tarihinde Darülfünun Divanı’nın (Üniversite Senatosunun) aldığı bir kararla resmiyet kazandığını ve İnas Darülfünunu kapatılarak 1921-22 yılından itibaren karma eğitime geçildiğini vurgulayarak aradan geçen 100 yıl yıllık süreçte kadınların üniversitenin birçok bölümündeki başarıları erkek öğrencilerinkini geçmişken “kadın üniversitesi” kurulmasının ideolojik propaganda amacı dışında hiçbir gerekçesi yok” dedi.

“Kadın üniversitesi açmak şiddeti engellemez”

“Bazıları, kadına yönelik şiddet ve tacizin önüne geçilmesi amacı taşıdığını iddia ediyor” diyen Fatmagül Berktay şunları söyledi:  “Bunun da bir anlamı yok çünkü şiddeti ve tacizi kadınları kamusal alandan, hak ettikleri eğitimden mahrum ederek, ‘pembe otobüsler’ ve ‘pembe üniversiteler’ kurarak değil toplumsal cinsiyet şiddetine karşı önlem alarak, erkek imtiyazlarını ortadan kaldırarak, var olan yasaları uygulayarak vb önleyebilirsiniz. Açılacak olan üniversitelerde itaatkârlığın değil isyanın, ‘makbul kadın’ın değil, feminist kadının çıkacağını düşünüyorum. Çünkü günümüz Türkiye toplumunda dindar olsun olmasın kadınlar bilinçli bir şekilde haklarına sahip çıkıyorlar.”

‘Akp Cinsiyetçi Politikaları Derinleştiriyor’

Sosyalist Kadın Meclisleri sözcüsü Deniz Aktaş, kadın üniversiteleri ile ilgili, kadınların eğitim seviyeleri ne denli yüksek olursa olsun erkek devlet politikasının ürünü olarak şekillendiğine vurgu yaparak toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle kadınlara çalışma yaşamından el çektirildiğini ifade etti. Aktaş, “Eve dönüş dayatılıyor Tokyo Tıp Üniversitesi giriş sınavında erkeklerden daha yüksek puan aldıkları halde kadın adayların puanlarının düşürüldüğü ve erkeklerin puanlarının şişirildiği gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Her şeye rağmen derin cinsiyet eşitsizliğiyle baş etmeyi başarmış yüzlerce üniversite mezunu kadın bu kez de mobbing ve çeşitli cinsiyet ayrımcı uygulamalar nedeniyle işlerinden ayrılmak zorunda kalıyor” dedi.


Sosyalist Kadın Meclisleri sözcüsü Deniz Aktaş

Erkeklerle aynı işi yapan kadınların eşit ücret alamadıkları cinsiyetçi iş bölümünün hüküm sürdüğü akademisyen, doktorluk ya da yöneticilik düzeyindeki çeşitli pozisyonlara ısrarla kadınlar alınmadığını söyleyen Aktaş, “ Bugün AKP’nin kadın üniversitesi ile amaçladığı da cinsiyetçi politikaları derinleştirmektir” dedi.

Özellikle Lgbti+ Etkilenecek

Hükümetin kadınlar, özellikle de genç nesil üzerinde böyle bir politika için neden bu dönemi seçtiğine dair ise Deniz Aktaş, okulların açılmasıyla gençler en çok da LGBTİ+’lar ve kadınlar bu politikalardan etkileneceğini ifade etti. Aktaş, “Cinsiyetçi rektörlerin atanması ile birlikte politik öğrencileri; etek boyuna karışmak, kadın erkek birlikte yaşanılan ortamlara müdahale edilmesi gibi birçok cinsiyetçi politika bekliyor. Ancak önemli olan genç kadınların bu politikalara cevabının ne olacağıdır. Bu politikalara karşı genç kadınları  direneceği aşikârdır. Bizim için yeni bir mücadele gündemi eklenmiş oluyor” dedi.