MELİKE CEYHAN / İSTANBUL
3. Köprü, İstanbul Havalimanı ve Kanal İstanbul Projesi. Her bir ‘mega proje’ kesilen milyonlarca ağaç demek. Sadece İstanbul Havalimanı için 13 milyon ağaç kesildi. Söz konusu projeler Kuzey Ormanları’nın giderek azalmasına neden oluyor. Bundan 50 yıl önce yaklaşık 270 bin hektar olan İstanbul’un orman varlığı, bugün 240 bin hektara kadar geriledi. Kanal İstanbul Projesi hayata geçirilirse 458 hektarlık ormanlık alanı daha yok olacak.
Kuzey Ormanları Araştırma Derneği’nin ikincisini hazırladığı üç aylık izleme raporunda İstanbul çevresindeki yapılaşmanın Kuzey Ormanları’nı tehdit ettiği şu sözlerle ifade ediliyor:
“2009 yılında hazırlanmış İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda İstanbul’un Kuzey’inin korunması ve o bölgedeki doğal kaynakların sürdürülebilir olması, bölgenin asla yapılaşmaya açılmaması gerektiği vurgusu olsa da bugün kimi zaman büyük ve küçük imar planıyla, kimi zaman da plana bile ihtiyaç duyulmadan defalarca delik deşik edilmiştir. Bu planı delip yoğun tahrip eden ve tehdit etmeye devam eden projeler ise; 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolları, 3. Havalimanı ve son olarak da gündemden düşmeyen Kanal İstanbul’dur.”
Birçok kesim tarafından itirazlar sürse de hükümet Kanal İstanbul Projesi’ni hayata geçirmekte ısrarlı.
Projenin İstanbul’un akciğeri Kuzey Ormanları’na etkisini Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik ve Kuzey Ormanları Savunması’ndan Şehir Plancısı Ayşe Yıkıcı ile konuştuk.
Kuzey Marmara Otoyolu ve Yeni Havalimanı yapımıyla yaklaşık 9 bin hektarlık ormanın yok olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ünal Akkemik, Kanal İstanbul Projesi’yle tahribatın boyutlarının daha fazla artacağı uyarısında bulunuyor.
Kanal İstanbul Projesi’nin Kuzey Ormanları’na vereceği zararları şöyle özetliyor:
“Mega projelerle yaşanan orman kayıpları, sadece ağaçların kesilmesi ve geri dönüşümsüz bir şekilde asfalt ve betonlaşma değil aynı zamanda, hakim kuzey rüzgarlarıyla kente taşınacak temiz havanın ve kentin serinletilmesi etkisinin azalmasına neden olacak. Terkos ve Sazlıdere çevresindeki sulak alanlar, Küçük Çekmece Gölü havzası zarar görecek ve burada yaşayan toplam 700’den fazla doğal bitki türünün yaşam alanı yok olacak. Sazlıdere ve Küçük Çekmece havzasındaki makilikler kanal ve çevresindeki yapılaşmayla birlikte ortadan kalkacak. Endemik bitkilerin yoğun olduğu nadir ekosistemlerden olan Terkos kumulları, kanal ve dolgu malzemesinin yığılmasıyla yok olacak. Buralardaki doğal türlerin bu kısımlarda yaşama şansı kalmayacak.”
’BELGRAD ORMANI’NDAKİ KAYIN AĞAÇLARI TAMAMEN YOK OLABİLİR’
2003-2004 yıllarında yaptığı bir çalışmada yaz aylarında Belgrad Ormanı’ndaki meşe ağaçlarının büyümelerinin tamamen durduğunu tespit eden Akkemik, “Bu iklim değişiminin doğal bir sonucu iken İstanbul’un kuzeyindeki ormanların yeraltı suyunun çekilmesi, mega projelerle ormanların parçalanması, maden ve taş kum ocaklarındaki aşırı artış ve tahribatlar orman yapısını daha da bozduğu için iklim değişikliği etkilerinin daha da şiddetli olmasına neden olacaktır” diyor. Akkemik, “Yeni bir proje hayata geçerse 2070’li yıllarda Belgrad Ormanı’ndaki kayın ağaçları tümüyle yok olabilir ve bölgedeki orman yapısı değişebilir” öngörüsünde bulunuyor.
Kanal İstanbul projesinin doğru bir proje olmadığının altını çizen Akkemik’e göre, “Projenin toplumsal getirisi ile toplumsal ve doğal yapı açısından götürüsü bilimsel yaklaşımlarla ele alınmalı, ÇED Süreci kısa sürede değil bilimsel yöntemlerin gerektirdiği süreler içerisinde yapılmalı. Son kararlar buradan elden edilen sonuçlara ve kentlilerin görüşleri de alınarak verilmeli.”
‘ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANMASI İÇİN YENİ POLİTİKALAR ÜRETİLMELİ’
Kuzey Ormanları’nın ülkenin en kalabalık bölgesini besleyen, suyunu veren, oksijen kaynağı olan önemli bir su havzası olduğuna dikkat çeken Kuzey Ormanları Savunması’ndan Şehir Plancısı Ayşe Yıkıcı ise böylesi bir ekosistemler bütünü olan ormanların yatırım projeleriyle yok edilmesine tepkili.
“Hali hazırda bitmiş mega projelerinin tahribatları yetmezmiş gibi bir de her yönden İstanbul’u ve yaban hayatı, deniz canlılarını, su havzalarını, yer altı su kaynaklarını, önemli biyolojik çeşitliliği yok edecek Kanal İstanbul gibi bir projenin yapılmasında ısrarcı olunuyor. Bunu anlamak maalesef mümkün değil. Hem yurttaşların hem bilim insanlarının uyarılarını dikkate almayan bu anlayışın değişmesi gerekiyor.”
Söz konusu projelerin derhal durdurulması gerektiğine vurgu yapan Yıkıcı, “Mega projeler eliyle, maden ve taş ocaklarıyla parçalanan yok edilmeye çalışılan orman bütünlüğünün sağlanması için yeni politikalar üretilmeli. Kuzey Ormanları muhafaza ormanı ilan edilmelidir” diyor.
Yıkıcı’ya göre ormanları tehdit eden yalnızca mega projeleri değil. Son zamanlarda artan piknikçilerin orman yangınlarına neden olduğunu hatırlatıyor.
“Temmuz Ağustos ve Eylül aylarında ülkenin dört bir yanında 61 ayrı noktada yangın çıktı. Bunların büyük bölümü mangal ateşi, sigara izmariti, ormana atılan cam kırıkları gibi sebepler sonucundan meydana geldi. Ormanın tabiat parkı ismi altında ranta, arabaya ve mangala açılan kısımları; çöplüğe, açık otoparka ve ocak başına döndü. Her hafta sonu sadece Belgrad ormanından toplanabilen çöp miktarları yüzlerce tonu buldu. Buna bir de tabiat parkı dışındaki orman alanlarına yoğun girişler eklenince Kırklareli’den Düzce’ye kadar Kuzey Ormanları’nın hemen her mevkiinde çıkan yangın sayıları katlandı.”
Yıkıcı’nın yangınların önüne geçmek ve ormanları korumak için yaptığı öneriler ise şöyle:
“Ormanların mesire amaçlı kullanılmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.
Orman köylerinde yaşayanlar konuyla ilgili bilgilendirilmeli.
Yangınların sıklaştığı yaz aylarında ormanlar denetimsiz insan girişine kapatılmalı.
Yangın söndürme ekiplerinin donanımları arttırılmalı ve ekipman yetersizliği giderilmeli.”