Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin Medya ve Savunuculuk Çalışmaları Sorumlusu Kaçar, şiddete maruz bırakılanı “kurbanlaştıran, suçlayan/utandıran” bir dili benimsemenin, şiddeti olağan ve görünmez kılabildiğine işaret etti. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dil için görsel bir arşiv oluşturduklarını söyleyen Kaçar, kullanılan görsellerin, şiddete maruz bırakılanın haklarını gözetmediği, faillerin de uçsallaştırıldığına dikkat çekti.
SİBEL YÜKLER
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD), kurulduğu 2014 yılından bu yana cinsel şiddete karşı çalışmalar yürütüyor. CŞMD, bu kapsamda hem dilde ve bellekte hem medyada yerleşmiş kalıpları yıkmak hem de cinsel şiddetle birlikte diğer tüm şiddet türlerine karşı politikalar üretmek için projeler hazırlıyor, atölye faaliyetlerini sürdürüyor. Bu çalışmalardan biri olarak başlatılan “Öyle Değil Böyle” projesiyle, 2017’den beri medya ve basın mensuplarının cinsel şiddet haberlerini hazırlarken nelere dikkat etmelerine yönelik de atölyeler düzenleniyor. Dernek, “Öyle Değil Böyle” diyerek medya üretimlerinde şiddetsiz ve hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi, toplumsal farkındalığın artması ve onay kültürünün yaygınlaşmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. “Öyle Değil Böyle” ile anlatılan kılavuzun görsel kullanımını pekiştirmesi için, en son olarak, csgorselarsiv.org sitesi kullanıma açıldı. Böylece basının cinsel şiddet haberlerinde hak temelli görsel kullanmaları teşvik ediliyor ve ilgili görsellere ulaşmalarını kolaylaştırmak amaçlanıyor.
Dernek, “hak temelli görsellerin az oluşu, imaj bankalarından, gazetelerin görsel havuzlarından alınan temsili görsellerin cinsel şiddete dair yanlış inanışları yeniden ürettiği, haberlerde kullanılan görsellerin şiddete maruz bırakılanın haklarını gözetmediği, önceki haberlerin aynı şekilde tekrarlanmasıyla aynı yanlışların yapıldığı eleştirilerini dikkate alarak, bir görsel arşiv sitesi oluşturma fikri”nin doğduğunun altını çiziyor.
“Hak temelli haberciliğe ihtiyaç var”
24 Saat Gazetesi olarak CŞDM’nin Medya ve Savunuculuk Çalışmaları Sorumlusu Şehlem Kaçar ile faaliyetleri, gerçekleştirdikleri çalışmalar ve oluşturdukları görsel arşiv sitesi hakkında konuştuk. Medya kuruluşlarına atölye çalışmaları verdiklerini, medyaya yönelik cinsel şiddet alanında hak temelli habercilik el broşürleri hazırladıklarını bildiren Kaçar, hak temelli haberciliğe ihtiyaç olduğunu, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dil için görsel arşiv oluşturduklarından söz etti.
CŞMD Medya ve Savunuculuk Çalışmaları Sorumlusu Şehlem Kaçar
Kaçar, dernek olarak daha önce medya kuruluşlarına verdikleri atölye çalışmaları ve gazetecilerin ulaşabileceği bir kılavuz hazırlama ihtiyacının nasıl oluştuğuna ilişkin şunları anlattı:
“Cinsel şiddet, hem özel yaşamlarımızda hem de kamusal alanlarda sıklıkça gördüğümüz bir şiddet biçimi. Yaşadığımız şiddeti anlamlandırmak her zaman kolay değil ve tanımlamak için doğru kavramlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu nedenle derneğimiz, tanımları doğru ortaya koymak adına aktivistler, gazeteciler, sosyal çalışanlar, psikologlar, feministler, toplumsal cinsiyet temelli şiddet üzerine çalışan uzmanlarla kavram tartışmaları yürüttü. Bu tartışmalar sonucunda medyanın kullandığı mağduru suçlayan faili aklayan dilinin dönüştürülmesi üzerinden oldukça yoğun tartışmalar yapıldı. Şiddetsizlik ve barış üzerine çalışan Johan Galtung şiddeti tanımlarken, bir piramitten bahsediyor. Kültürel, yapısal ve doğrudan şiddet biçimlerini tanımladığı bu piramitte, taciz/tecavüz doğrudan bir şiddet, cezasızlıkla sonuçlanan mahkemeler ise yapısal bir şiddet biçimi olarak tanımlanıyor. Kültürel şiddet ise doğrudan ve yapısal şiddeti ortaya çıkaran, toplumda yerleşmiş olan kanaatlerden besleniyor. Medya da bu kültürel üretimleri yapıyor.”
Fotoğraf: Hale Güzin Kızılaslan / csgorselarsiv.org
Kurbanlaştıran ve suçlayan dil, şiddeti olağanlaştırıyor…
CŞDM Medya ve Savunuculuk Çalışmaları Sorumlusu Kaçar, tekrarlanan ve üretilen kodlar konusunda da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Toplumsal ahlakı, değer yargılarını yeniden üreten ve oradan beslenen, maruz bırakılanı kurbanlaştıran, suçlayan/utandıran bir dil benimseyerek şiddeti olağan, aynı zamanda görünmez kılabiliyoruz. Bu nedenle hak temelli bir haberciliğe ihtiyacımız var. Hak temelli habercilik, hakkın korunabilmesi ve yaşanabilmesi için gerekli mekanizmaları oluşturmaya destek olabilir. Cinsel şiddet alanında hak temelli habercilik atölyeleri düzenlememiz ve gazetecilerin kullanabileceği rehberler hazırlamamız da bu ihtiyaçtan doğdu. Çünkü medya, kültürel yapıda ürettiği içeriklerle bir düşünceyi/fikri ya da tutumu yaygınlaştıran bir araç olma özelliği taşıyor. Biz bu aracı doğru kullanırsak aslında şiddeti önlemede büyük bir adım atarız.”
Kaçar’a göre karar vericiler, toplumda yaygın, kabul görmüş ve içselleştirilmiş normlarla hareket edebiliyor; hâkimler karar verirken, gazeteciler haber yaparken, adli tıp uzmanları raporlarını düzenlerken tüm bu ataerkil normlardan etkileniyor. Bu nedenle medya çalışanları ile iş birlikleri geliştirerek medyanın dönüştürücü gücü üzerine çalışıyorlar.
Fotoğraf: Hale Güzin Kızılaslan / csgorselarsiv.org
Duyarlı yayınlar olumlu yaklaştı
CŞDM’nin kavram tartışmalarını gerçekleştirdikten sonra medyaya yönelik cinsel şiddet alanında hak temelli habercilik el broşürleri hazırladıklarını anlatan Kaçar, yurtdışındaki kaynakları araştırarak Kanadalı feminist bir oluşum olan femifesto ile bağlantıya geçtiklerini ve oluşumun “Doğru Kelimeleri Kullanmak -Use the right words” adlı rehberin 2 bölümünü Türkçeleştirdiklerini bildiriyor.
Broşür çevirir çevrilmez tüm medya kuruluşlarına gönderiyor ancak bir etkisi olmuyor. Bunun üzerine gazetecilerle işbirlikleri geliştirmenin yollarını aradıklarını aktaran Kaçar, böylece atölyeler düzenlemeye başladıklarını anımsatıp sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu düşüncemizi ilk olarak toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısına sahip ve duyarlı yayın organları ile paylaştık. Kendileri çok olumlu yaklaştı. Daha sonra sosyal medyadan çeşitli tepkiler alan ve dillerini sorgulayan gazeteler bize ulaştı. Fakat ana akım gazetelerle uzun görüşmeler gerçekleştirsek de ne yazık ki çeşitli el değiştirmelerden sonra atölye uygulama planımızı gerçekleştiremedik. Atölyelerde açıkçası, hak temelli yaklaşımdan ve cinsel şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet temelli şiddet üzerinden kavramsal tartışmalara yoğun bir şekilde ihtiyaç duyulduğunu gözlemledik.”
Gazetecilerin aradığı görsele ulaşacağı kaynak…
Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dilin nasıl geliştirilebileceğiyle ilgili sorgulamalar yaptıklarını vurgulayan Kaçar, neden böyle bir görsel arşiv oluşturma ihtiyacı duydukları ve sıklıkla karşılaştığınız yanlışlar konusunda şunları söyledi:
“Gerçekleştirdiğimiz atölyelerde, gazetecilerden geri bildirimler aldık, gazetecilerin içinde bulunduğu olanak ve olanaksızlıklar, sınırlılıklarına şahit olduk. Örneğin hak temelli görseller, medyada çok kullanılamıyor. Çünkü bu görsellere ulaşabilecekleri kaynaklar sınırlı. Sıklıkla imaj bankalarından, gazetelerin görsel havuzlarından alınan temsili görseller kullanılıyor. Bu görseller de, cinsel şiddete dair yanlış inanışları yeniden üretiyor. Cinsel şiddete maruz bırakılan kişi, karanlıkta kalan, eliyle dur işareti yapan ‘çaresiz ve kurban’ kadın; fail ise ‘sapık/canavar’ imgeleri ile temsil ediliyor. Bunların yanında daha çok satan haber yapmak için cinsel şiddetin cinsellikmiş gibi gösterilmesi de söz konusu.”
Haberlerde kullanılan görsellerin, şiddete maruz bırakılanın haklarını gözetmediği, önceki haberlerin aynı şekilde tekrarlanmasıyla aynı yanlışların yapıldığına işaret eden Kaçar, faillerin de uçsallaştırıldığının altını çizdi. Bu nedenle ilk işlerden biri olarak fotoğrafçılar, grafik tasarımcılar, görsel iletişim çalışanlar, aktivistler, karikatüristlerle iki görsel üretim atölyesi gerçekleştirilip son atölyeden sonra bir eylem planı hazırlanmış. Eylem planı doğrultusunda bir çağrı yapılarak kadın ve LGBTİ+ fotoğrafçılardan fotoğraf istenmiş ve 16 fotoğrafçının katkısıyla görsel arşiv, erişime hazır hale getirilmiş.
Köşeye sinen kadın görseli, “utanman gerekir” mesajı veriyor
Kaçar, yapılması gerekenin, şiddetin haklı bir gerekçesinin olmadığını, “namus”, “genel ahlak”, “töre”, “aşk” gibi gerekçelerle kişinin şiddet görmesinin meşrulaştırılamayacağını, uluslararası sözleşmelerle şiddetin kesin bir biçimde yasaklandığını bildirdi. Devletlerin ve gazetecilerin, kadınlara toplumsal cinsiyet temelli yönelik şiddeti önlemek için sorumlulukları olduğuna dikkat çeken Kaçar, görsellerin bu temelde haber yapan kişiler için güçlendirici olduğunu vurgulayıp sözlerine şöyle devam etti:
“Haberinizde kurumsal sorumluluğu vurgulamak istiyorsanız bina fotoğrafı kullanabilirsiniz. Failin sorumluluğunu görünmez kılacak ifadelere yer vermemek gerekiyor. Örneğin, hayatta kalanın hikâyesini anlatırken kıyafeti, cinsel yönelimi, şiddet eylemi gerçekleştiğinde bulunduğu yer ve zaman gibi konular, örtük biçimde hayatta kalanı suçlayıcı anlamlar taşır. Bu nedenle görsellerde de bunları göstermemek gerek. Bizim amacımız, yapılan hak ihlalini ortaya koymak olmalı.”
“Örtülü cinsiyetçilik, örtülü güçsüzlendirme” gibi görsellerin yanında bariz “Görünmeyen örtülü olumsuz görseller” de kullanıldığını belirten Kaçar, “Bunu, cinsel şiddete uğrayan mağdur kadın görseli çerçevesinde değerlendirebiliriz. Karanlıklar içinde kalmış, bir köşeye sinmiş, yalnız bir kadının gösterildiği görselde, ‘cinsel şiddete maruz bırakılırsan utanman gerekir, çevrende başka kimseyi bulamazsın’ mesajı çıkar. Oysaki gerçekte olan çok farklı. Cinsel şiddet sonrası şifa bulmamız mümkün, kurumsal ya da bireysel bir destek mekanizmasına erişebiliriz ve yalnız değiliz” örneğini verdi.
Çocuklarla ilgili görseller, istismara açık olmamalı
Cinsel istismar haberlerinde, çocuk fotoğrafları veya temsili çocuk görsellerinin de oldukça yaygın kullanıldığını kaydeden Kaçar, flulaştırılmış ve efekt verilmiş fotoğraflar ile kınalı çocuk eli veya kirli bir elin çocuğun üzerinde iz bıraktığı görsellere sıklıkla yer verildiğini belirtti. Bu görsellerin verdiği mesajın sorgulanması gerektiğini vurgulayan Kaçar, söyleşiyi “Bu görsellerin, yetişkin algısına hizmet edecek bir yerden kullanılması hak ihlali, hatta çocuk istismarıdır. Medya da o görsel ve çocuk fotoğrafı kullanarak, çocuk istismarı yapmış oluyor” diyerek bitirdi.
Her geçen gün, csgorselarsiv.org sitesine üye olan, görseller yükleyen fotoğrafçıların sayısı artıyor. Sitede; kadın, LGBTİ+, çocuk, hayvan, mekân gibi kategoriler bulunuyor. Arşivde aranacak görselleri birden fazla etiketle aratmak mümkün. Neredeyse hemen her etikette birden fazla görsel bulunuyor. Bunlar pankartlardan olduğu gibi eylemlerde çekilmiş fotoğraflardan da oluşuyor. |
Özellikle eylemlerdeki fotoğraflardan uzak çekim olanlar tercih ediliyor. Bunun nedeni de, oluşabilecek hak ihlallerinin önüne geçmek. Örneğin, daha önce fotoğrafının kullanılmasını sorun etmeyen kişi, her zaman Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında fotoğrafının kaldırılmasını isteyebilir. Bunun için haber hazırlarken, csgorselarsiv.org’a ulaşılması yeterli. |
24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.