
24 Ocak 2020 ve 6 şubat 2023 tarihlerinde yaşanan büyük depremler beraberinde büyük felaketleri de getirdi. On binlerce kişinin hayatını kaybettiği bu felaketlerde yüzbinlerce insan da evsiz kaldı. Nice emekler verilerek kurulan hayatlar bir anda yok oldu.
SERRA TAYLAN
6 Şubat 2023 depremleriyle sarsılan ülkemizde depremlerin ilk şokunu yaşadıktan sonra yüzbinlerce insanın en büyük sorunu haline geldi barınma sorunu. Bu gün üzerinden neredeyse 2 yıl geçmiş olan depremlerin ardından bir kısım aileler devlet eliyle yaptırılmış olan yeni yuvalarına kavuşurken bir kısım aileler ise evlerine kavuşacakları günü bekliyorlar. Tabi bir de dar gelirli kiracı aileler var. Onlar sadece günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Yarınlarının ne getireceğini düşünmek bile istemiyorlar. 7 den 70 e herkesi yaralayan depremin belki de en masum mağdurları çocuklar. Konteynerkennte 3. Kışlarını geçiriyorlar.
‘’Okula gitmek çok zor, servisimiz yok’’
6 Şubat depremlerinden sonra Kahramanmaraş’ta kurulan Sakarya Konteyner Kenti’nde yaklaşık 500 aile yaşıyor. Kentte yaşayan çocukların her birinin küçük ama kendilerince büyük hayalleri var. 12 yaşındaki Mehmet çocuk olmanın verdiği bir heyecanla top oynuyor arkadaşlarıyla. Hayatından memnun olduğunu söylüyor. Borsa İstanbul Ortaokulunda okuyan Mehmet servis olmadığı için okula yürüyerek gittiğini söylüyor. Kendisine isteğinin ne olduğunu sorduğumuzda:’’ Ben arkadaşlarımla mutluyum. Ama okula gitmek benim için çok zor. Servis yok burada. Bilmiyorum belki de pahalı diye servis tutamadılar. Ama ben okula giderken 3-4 kim yol yürüyorum. Bazen okula geç kalıyorum. En büyük isteğim buraya bir servis verilmesi ‘ dedi.
‘’Süperkahramanlı bir kalemlik istiyorum’’
11 yaşındaki Yusuf da oyun oynayacakları bir alan istiyor. Deprem gerçeğinin farkında olan Yusuf ailesiyle konteyner kentte yaşıyor yaklaşık 2,5 yıldır. Okul ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını belirten Yusuf:’’ Bize yardım malzemeleri geldi. Ama defterim bitince yenisini almakta zorlanıyorum. Kalemliğim yok. Hatta süper kahraman olan bir kalemlik istiyorum’’ dedi.
‘’Yeni oyuncak istiyorum.Bunun tekerleği kırılmış’’
‘’4 yaşındaki minik Asaf’ın ise en büyük isteği oyuncak. Depremi sadece büyüklerinden duymuş. Ne olduğunu bilmiyor. Arkadaşlarını çok seviyor. Elindeki oyuncak iş makinası ile oynarken bizlere şu cümlelerle hayalini anlattı:’’ Ben oyun oynamak istiyorum. Yeni araba almak istiyorum. Bunun tekerleği kırılmış. Kocaman bir kamyon istiyorum. Oyun oynamayı çok seviyorum.’’
Depremzede anne: ” Bizler yetişkin olarak bile bu travmayı atlatamamışken, çocuklarımız nasıl atlatacak?”
Konteyner kent sakinlerinden Yasemin B. de konteyner kentte yaşamanın güçlüklerini anlattı. Depremden sonra büyük bir travma yaşadıklarını belirten Yasemin B. 2 çocuğunun geleceğine dair kaygıları olduğunu söyledi. Konteynerkentte çocukların da deprem travmasını atlatamadıklarını söyleyen Yasemin B. : ‘’ Bizler yetişkinler olarak hala depremin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Devletimiz var olsun. Deprem sonrasında konteyner kentlere yerleştik. Bir kısım vatandaşların evleri yapıldı. Bir kısmımız da beklemedeyiz. Ama bizler yetişkin olarak bile deprem sonrası travmayı atlatamamışken, çocuklarımızda da benzeri sıkıntılar hala devam etmekte maalesef. Onlar bu travmaları nasıl atlatacak? Birçoğu çok küçükken depremi yaşamış. Hayal meyal hatırlıyorlar. Bu çocuklarımızın oyuncak istekleri var. Daha önemli görülen ihtiyaçları da var belki. Ama onların gözünden bakarsak en çok istedikleri şey oyuncak. Konteyner kentten okullarına gidebilecekleri bir servis olanakları yok. Bazıları günde kilometrelerce yol yürüyorlar. Ailelerin maddi olanakları belli. Bunu karşılayamıyorlar. Ümit ederim ki hayırsever vatandaşlarımız çocuklarımızın ihtiyaçlarına kulak vereceklerdir’’dedi.
‘’Ev istemiyorum, çünkü depremde evler yıkılıyor…’’
24 Ocak 2020 ve 6 Şubat 2023 depremlerini yaşamış Elazığ’da da durum çok farklı değil aslında. Elazığ’daki konteynerkentte evleri yıkılan kiracı aileler yaşıyor çoğunlukla. Dar gelirli olan bu ailelerin devletten istediği kendilerine de hak sahipliği verilmesi. Ekonomik koşullar nedeni ile konteynerkentin dışında kira ödeyebilecek bir gelirlerinin olmadığını belirten aileler çocuklarıyla birlikte yaşamlarını idame ettiriyorlar.
”Evler sağlam değil, konteynerde kalmak istiyorum”
Depremin korkunç yüzünü üstelik iki kere yaşamış olan Elazığ’da Kırklar Mahallesi’ndeki konteynerlerde yaşayan çocukların da büyük yürekleri ama mutlu olacakları küçük hayalleri var.
Küçük Asya, en büyük hayalinin kendine ait bir odada ders çalışabilmek olduğunu söylüyor. Deprem gerçeğiyle küçük yaşta yüzleşen Asya, 3 çocuklu bir ailenin en küçüğü. Ablası ve abisi ile ders çalışmak için annesinin telefonunun sırayla kullanmak zorunda kaldıklarını dile getirirken, üzüldüğünden mi, utandığından mı bilinmez gözyaşlarına boğuluyor. En büyük hayalini sorduğumuz Asya:’’ Ben ailemle yaşıyorum.3 kardeşiz. En çok zorlandığım şey ders çalışırken sessiz bir ortamda olamamak. 3 kardeşim var. Derslerim için tablet istiyorum. Çünkü sadece annemin telefonu var ve sırayla oradan internete girip ödev araştırmaları yapıyoruz’’ dedi.
Kendisine ev isteyip istemediğini sorduğumuzda: ’Evler sağlam değil, o nedenle burada kalmak istiyorum diyen Asya, sözlerini şöyle sürdürdü:’’ Bizim evimiz depremde yıkıldı. Eşyalarımız da hep kırıldı. Depremde evler yıkılıyor, insanlar hep evsiz kalıyor. O yüzden konteynerkentte yaşamak istiyorum. Burayı seviyorum’’
‘’Ah bir tabletim olsa….’’
13 yaşında ortaokul öğrencisi Nida da en büyük isteğinin tablet olduğunu söyledi. Ailesinin maddi olarak zor durumda olduğunu söyleyen Nida ’’ Ben bazı şeylerin farkındayım. Okula gidiyorum. Birçok eksikliğim oluyor. Ama aileme söylemiyorum. Çünkü herkes her şeye ulaşamayabiliyor. Ama benim en önemli ihtiyacım tablet. Ders çalışmak istiyorum. Büyüdüğümde de öğretmen olmak istiyorum. Okumayı çok seviyorum. Konteynerde yaşıyoruz. Eskiden utanırdım söylemeye. Ama şimdi herkes biliyor. En büyük hayalim bir evimizin olması. Çünkü kaldığımız yer çok küçük. Yazın çok sıcak oluyor. ’’ dedi.
‘’Oyun alanı bizim için küçük, ama onlar için büyük bir istek….’’
Konteyner kentte kızıyla birlikte yaşayan Müzehher Mutlu İsimli vatandaş da çocuklar için en önemli eksikliğin okul servisi olduğunu söyledi. Konteyner kente var olan bir kütüphane olduğunu ama kütüphanenin açık olmadığını ifade eden Mutlu : ’’ Kızım 7 yaşında. Burada çocukların en acil ihtiyacı kışlık mont ve bot. Birçoğumuz maddi olanakları kısıtlı insanlarız. Eksikliklerimiz çok. Oyuncak, kitap hatta boyama kitabı. Bizim çocuklarımız için önemli istekler. Kendi kızım için konuşmuyorum. Buradaki bütün çocuklar adına konuşuyorum. Onlar için bir oyun alanı olması çok önemli. Bu biz yetişkinler için önemsiz bir talep gibi görünebilir. Ancak onlar için çok önemli. İkinci bir husus okula giden çocuklarımız için kütüphane. Var burada bir kütüphane. Ama açık değil. İnternet, tablet gibi ihtiyaçtan yoksun olan çocuklarımızın ders çalışacağı bir kütüphane çok önemli.
‘’Biz kapalı bir kutuda yaşıyoruz. Ev hayal etsek o da bize çok uzak….’’
Biz bir kutuda yaşıyoruz. Çocuğumun bildiği dünya burası. Buranın dışına çıkmaktan korkuyor. Bizim de bir evimiz olsun dediğimde ‘hayır anne ben eve gitmem’ diyor. Ki bu şartlarda bir ev tutmamız da imkansız. Şartlar malum. Deprem olduğunda çok küçüktü. Bir şeylerin farkında değildi. Ve onun için ev demek içinde yaşadığımız konteyner. Buradan çıkmak istemiyor. Yaşadığımız travmayı bunca zaman geçmesine rağmen biz atlatamadık. Çocuklardan aklı erenler de unutmuyor. Bana sorsanız çocuğun için ne hayal ediyorsun diye? Büyük bir hayalim yok. Konteyner kentin dışı için bir hayal kuramıyorum. Onun için tek hayalim mutlu bir çocukluk geçirmesi. Oyun oynayabilmesi, anne üşüdüm dememesi. Onun hayali ne diye sorsanız.. Onun bir hayali yok ne yazık ki…’’
”Konteynerkentteki çocuklarda ‘çocukluk deresyonu’ görülüyor”
Konteynerkentteki çocukların yaşadıkları travmaları beyinlerinden silmesi ya da içinde bulundukları yaşamın dışında bir yaşam hayal etmeleri çok zor. Çünkü küçük yaşta evsiz kalmanın ne demek olduğunu öğrenmişler. Konteyner kentteki evleri kendilerine ait değil. Bunu da biliyorlar ama dışarıdaki yaşamdan da korkuyorlar. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz uzman klinik psikolog Gonca Özdemir, konteynerkentte yaşayan çocukların geleceğe hazırlanması konusunda devlet kurumlarına önemli görevler düştüğünü söyledi. Özdemir, aile ve devletin işbirliği ile çocuklara kaygılarını azaltacak çalışmalar yaptırılması gerektiğini belirterek:
”Depremzede çocuklarımızın aidiyet duygusunda bir karmaşa yaşadıklarını gözlemliyoruz çoğunlukla. Çocuğun kendi arkadaşları ile oluşturduğu bir dünya, bir de ebeveynleriyle oluşturduğu bir dünya vardır.Bir de bu dünyanın içerisinde ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarının karşılanmadığını gören çocuklarımız ne yazık ki aidiyet duygusunu kendi yaşam koşullarına göre değiştirirler. Konteynerde yaşamak onlar için aidiyet duygusunu tamamlayan bir faktördür.Fakat gerçek bir evde yaşayan birey gördükleri zaman aidiyet duygularında zedelenme ve şaşırma olabilir.Bu da onlarda kendi yaşamlarını varoluşlarını sorgulayıp imkanları değerlendirmeye yöneltir onları. Bu çocuklarımızda çocukluk depresyonu çok görülmekte. Bu, çocuklarımızın kaygılarını yönetme,baş etme mekanizmaları ebeveynlerin duygusal desteklemelerine göre değişen bir durumdur.Burada özellikle bazı kurumların ön planda olabilmesi taraftarıyım. Belediyelerde çocukların ebeveyn kontrolünde somatik egzersizler yapabileceği programlar geliştirilmeli Ebeveynleri bilinçlendirme projeleri hazırlanabilir Çocuklarımızın gelişim aşamalarında yaş gruplarına göre onlara duygusal olarak oyuna destek nasıl sağlanabilir.