5

Kanserin Bir Numaralı Düşmanı: Erken Tanı

Kapak fotoğrafı: https://www.healthworldnews.net

Yazı Dizisi – 1. Bölüm

DİDEM ÇAM

Her yıl milyonlarca insan kanserden yaşamını yitiriyor. Asrın en tehlikeli hastalıklarından olan kansere farkındalık oluşturmak adına, 4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak ilan edildi. İlk kez 2005 senesinde Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından düzenlenen Dünya Kanser Günü, o tarihten itibaren de kansere karşı mücadelede önemli bir rol oynuyor.  Kadınların korkulu rüyası olan meme kanserine yalnızca kadınlar değil, erkeklerin de yakalanma riski bulunuyor.  Kanserde erken tanının bir hayli önemli olduğuna vurgu yapan Radyoloji Uzmanı Dr. S. Işıl Tunçbilek, meme kanserine dair tüm merak edilenleri de gazetemiz 24 Saat’e anlattı.

“MEME KANSERİNİN İLK BELİRTİSİ…”

Meme kanserinin belirtileri hakkında bilgi veren Dr. Tunçbilek, “Meme kanserinde en önemli belirti; ele gelen sert, düzensiz kenarlı ve hareketsiz kitledir. Bunun dışında, meme başında zaman içerisinde gelişen içeri çekilme veya meme başından kendi kendine gelen kanlı akıntı, meme kanserinin diğer bulgularındandır. Meme cildinde iyileşmeyen yaralar ve meme cildinde portakal kabuğu görünümü de bazen ilk belirti olabilir” diye konuştu.


Radyoloji Uzmanı Dr. S. Işıl Tunçbilek
 

“KONTROLLER MUTLAKA, 75 YAŞINA KADAR SÜRDÜRÜLMELİDİR”

“Konu meme kontrolü olduğunda, kişilerin doktora başvurma süreci olarak bir şikayet yaşamasını beklemiyoruz” diyen Uzm. Dr. Işıl Tunçbilek, “Sağlıklı her kadın 20’li yaşlardan itibaren 3 yılda bir, 30’lu yaşlardan itibaren 1-2 yılda bir, 40 yaşından itibaren de yılda bir düzenli meme kontrollerini yaptırmasını öneriyoruz. Kontrolün içeriğinde, meme muayenesi ve ultrasonografi ile 40 yaşından itibaren mamografi bulunmakta. Menopozdan sonra ise bu kontroller, 2 yılda bire çıkartılabilir. Ayrıca kontroller mutlaka, 75 yaşına kadar sürdürülmelidir. Bunun nedeni meme kanserinin, kadınlarda gördüğümüz en sık kanser olması. Aile hikayesi önemli ama ailesinde meme kanseri hikayesi olmayan hastalar, yeni tanı koyduğumuz hastaların çoğunluğunu (yaklaşık yüzde 80-85) oluşturuyor” açıklamasında bulundu.

ERKEKLER DE MUTLAKA DOKTORA BAŞVURMALI

Erkeklerin de meme kanserine yakalanma riski olduğuna dikkat çeken Dr. Tunçbilek, “Erkeklerde de meme kanserini görüyoruz. Sıklığı ise 100 kadın meme kanserine karşılık, 1 erkek meme kanseri şeklindedir. Kişi, memesinde anormal bir durum fark ettiğinde mutlaka doktora başvurmalıdır. Kadın meme kanserlerindeki görüntülemelerin iğne biyopsilerinin ve ameliyatların benzeri, erkeklerde de yapılmaktadır” diye konuştu.  

“ERKEN TANI ALMANIN GETİRDİĞİ AVANTAJ, TÜM TEDAVİLERDEN DAHA DEĞERLİ

Meme kanseri olan kişilere, süreç içerisinde neler yapmaları gerektiği ile ilgili de bilgiler veren Dr. Işıl Tunçbilek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tanı ve tedaviler biraz zaman alsa da, kişiler sürecin sonunda her şeyin yoluna gireceğini, sağlıklarına kavuşacaklarını düşünmeli ve umutsuzluğa kapılmamalı. Çünkü meme kanseri, büyük oranda tedavi edilebilir bir hastalık. Bu aşamada yalnız olmadıklarını, pek çok sağlık profesyonelinin yanlarında olduğunu, radyolog, meme cerrahi, patolog, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğu gibi pek çok disiplinin o kişi için ellerinden gelenin en iyisini yapacağını bilerek sakin olmalılar. Tüm şüpheli durumlarda radyologlar tarafından yapılan iğne biyopsisinin tanı koyma yöntemi olarak tercih edilmesini istiyoruz. Tanının konulmasının ardından tedavinin içeriği (cerrahi, onkolojik ilaç tedavisi, radyoterapi) ve sıralaması (önce cerrahi mi yoksa önce onkolojik ilaç tedavisi mi?) seçenekleri açısından fikir almaya çekinmemeliler. Tedaviler çok başarılı ama düzenli kontrollere giderek erken tanı almanın getirdiği avantaj, tüm tedavilerden daha değerli bizim için.”