
Kurak, taşlık, küçük ve engebeli topraklar olduğu için tütünden başka bir ürün ekemeyen Yayladağlı kadınların, zorlu tütün mesaisi sürüyor. Kimisi ev ekonomisine katkı, kimisi ise çocuklarının eğitimi için bu işi mecburen yapıyor. Daha önce Tekel fabrikası bulunan ilçede ekilen tütünler, uygun fiyata alınırken şimdi fabrika olmadığı için tüccarların belirlediği fiyata satılıyor.
GÜL GÜRAY / HATAY
Bir zamanlar ürettikleri tütünleri, Tekel fabrikalarına satarak aile ekonomisine katkı sağlayan ev kadınları için zorlu bir süreç olan tütün hasadı devam ediyor. Hatay’ın Yayladağı ilçesinde tarıma elverişsiz engebeli arazilerde zor şartlar altında yetiştirilen tütün, ev kadınlarının tek geçim kaynağı. Ekiminden ilaçlanmasına, hasadından iplere dizimine kadar oldukça yorucu ve zahmetli çalışmaya katlanan kadınlar, tüccarların belirlediği düşük fiyatlarla tütünlerini satmak zorunda kalıyor. Yayladağı’nda hemen hemen her evin önünde, kadın ve kızların sabahın erken saatlerinde topladığı tütün yaprakları iplere dizilerek kurutmaya bırakıyor. Güneşin sıcaklığında kızaran tütün yaprakları, daha sonra makinelerde kıyılarak satışa sunuluyor.
Yayladağı ilçesine bağlı Aydınbahçe Mahallesi’nde yıllardan beri tütün üretimi yapan Ayşe Kılınç, tek geçim kaynaklarının iki dönüme ekilen tütün olduğunu belirtiyor. Taşlık bir alan olduğu ve başka hiçbir ürün yetişmediği için çoğunlukla tütün ekmek zorunda kaldıklarına değinen Kılınç, şunları söylüyor:
“Eşim günübirlik işlerde çalıştığından dolayı bizde gelinimle tütün ekiyoruz. Buranın toprağı taşlık ve engebeli olduğu için başka mahsul ekemiyoruz. Buğday eksek su yok, biçer yok. Başka ürün de yetişmediğinden dolayı tütün ekmeye mecburuz. Daha önceleri Tekel fabrikaları vardı ilçede. Ektiğimiz tütünleri uygun ve güzel fiyata alıyorlardı. Şu an tekel fabrikaları olmadığı için tüccarların belirlediği fiyata satmak zorundayız.”
Üretim sezonu boyunca köyde kalıyorlar
Evin geçimi için üretim sezonu boyunca köyde kaldıklarına dikkat çeken bir diğer üretici Nazik Tümkaya ise, tütün işinin zor olduğunu fakat başka alternatiflerinin olmadığının altını çiziyor. Tütün üretiminin zorluklarına dikkat çeken Tümkaya, tütün üretim aşamalarını şöyle aktarıyor:
“Eşim emekli oldu. Fakat şehirde yaşam zor. Emekli parasıyla geçim olmuyor. Biz de mecburen tütün ekimi için köyümüze geliyoruz. Sabahın erken saatlerinde tarladan tütün yapraklarını tek tek keserek eve getiriyoruz. Daha sonra topladığımız yaprakları tek tek iplere diziyoruz. İplere dizdiğimiz yaprakları kuruması için, evin güneşin gören duvarlarına veya yaptığımız tellere asıyoruz. Burada iyice kuruyan yapraklar, daha sonra toplanarak kesim yerine götürüyoruz. İnce ince kıyılan tütünleri, tüccar veya kooperatiflere satarak aile bütçesine katkıda bulunuyoruz. Çok zor ve zahmetli bir iş olmasına rağmen yapmak mecburiyetindeyiz.”
Çocuklarının eğitimi için…
Tütün üreticisi Sevgi Boz da, çocuklarının eğitimi için eşiyle tütün tarlalarında çalıştıklarını, yılın 6 ayını tarlada geçirdiklerini anlatıyor. Tütünün kıraç, tarıma elverişsiz tarlalarda ekildiğine işaret eden Boz, şu ifadeleri kullanıyor:
“Tütün işini çocuklarımın okulu için yapıyoruz. Zor ve zahmetli bir iş olmasına rağmen tütün ekiyoruz. Çünkü bu topraklarda başka ürün ekemiyoruz. Buğday ekilmesi için büyük tarla lazım. Buralar hep engebeli olduğu için biçer giremiyor. Bazı köylerde çilek ekiliyor. Ama o da zahmetli ve su isteyen bir ürün. Dediğim gibi tütün ekmekten başka çaremiz kalmıyor.”
24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.