5

Kadın gazetecilerin yaşadıkları zorluklar

Cinsiyet eşitsizliğinin en çok deneyimlendiği sektörlerden birinin medya sektörü olduğuna işaret eden kadın gazeteciler, erkek meslektaşlarından az ücret aldıklarını, mobbing ve tacize maruz kaldıklarını anlatıp devamlı var olma mücadelesi verdiklerinin altını çizdiler.

AZAT ÖZKAHRAMAN

Dünya genelinde kadınların, cinsiyetleriyle ilişki olarak ücret, sosyal haklar anlamında eşitsizlik, mobbing, cinsel taciz ve şiddet gibi birçok hak ihlaline maruz kaldığı biliniyor. Cinsiyete bağlı eşitsizlik ve hak ihlallerinin en çok yaşandığı sektörlerden biri de medya. Türkiye’de yerel medyada çalışarak yaşamlarını sürdüren kadın gazeteciler, sahada karşılaştıkları sorunları 24 Saat’e anlattı.

Öncelikle yerel medyada kadınların az sayıda, yöneticinin ise olmadığına değinen kadın gazeteciler, “her şeyi” yapmak zorunda kaldıkları, bazı kalıplar içinde düşünüldüklerine işaret edip medyada çalışan bir kadının, aile hayatının olmayacağı düşüncesinin yaygınlığından yakındılar. Bölgesel yapı gereği özel haberlere girildiğinde gündeme gelebilecek birtakım olumsuzlukları göze aldıklarını belirten kadın gazeteciler, küçük yerlerde gazeteciliğe 1-0 geriden başlandığını söylediler. Erkek meslektaşlarından daha az ücret aldıklarını bildiren kadın gazeteciler, haber için iletişime geçtikleri erkek tarafından rahatsız edilebildiklerini, taciz ve mobbinge maruz kalabildiklerini anlatıp devamlı var olma mücadelesi verdiklerini vurguladılar.


 Şeyda Tuba Çalapverdi

“Ya anne olacaksın ya gazeteci”           

Kayseri’de uydudan yayın yapan bir televizyonda spiker ve muhabirlik yapan Şeyda Tuba Çalapverdi, yıllardır yerel medyada çalıştığını belirtip “Türkiye’de kadın olmak zorken, medya sektöründe kadın olmak yaşadıklarımızı katmerliyor” dedi. Kurgudan seslendirmeye, haber yazımından sunuma pek çok iş yaptığına işaret eden Çalapverdi, yerel medyada çalışmanın en zor kısmının “her şeyi” yapmak olduğuna dikkat çekti. Çoğu iletişim fakültesi mezunu gibi kendi hayalinin de ulusal bir medya kuruluşunda çalışmak olduğunu bildiren Çalapverdi, “Fakat önce ‘Tecrübe edinmem gerekiyor’ diye düşünüp birkaç yerel medya kuruluşuna başvurdum. İşin en tuhaf yanı, nerede okuduğum, o zamana kadar ne yaptığımın yanında diplomamın bile sorulmaması. Medyada kadın olarak bazı kalıplar içinde düşünülüyorsunuz. İş başvurularında boy-pos, güzellik, bakım, ilgi çekicilik ön planda. Ulusal medyada da tabii ki bunlar yaşanıyor, fakat yerel medyada bunların daha fazla olduğunu gözlemledim” diye konuştu.

Yerel medya kuruluşlarında kadın sayısının az, yöneticinin ise olmadığının altını çizen Çalapverdi, sözlerine şöyle devam etti:

“Her iş kolunda kadın olmanın zor olduğunu düşünüyorum. Bunun medyada daha da zor olmasının nedenlerini ise şöyle açıklayabilirim: Medyada çalışan bir kadının, aile hayatının olmayacağı düşüncesi oldukça yaygın. Çevremdekilerin ‘Evlenince çalışmaya devam edecek misin?’ sorularıyla çok kez karşılaştım. Ataerkil bir aile yapısında kadın, evde çocuklarına bakar ve daha fazla bir eylem beklenemez ondan. Medyada da böyle. Zorlu saha çalışmaları, iş saatlerinin esnekliği, kadın muhabirin ne iyi bir anne, ne de iyi bir gazeteci yapar onlara göre. ‘Ya anne olacaksın ya da gazeteci’ ayrımını çoğu kadın meslektaşımın yaşadığını söyleyebilirim. Meslekte kadın olarak yaşadığımız bir diğer sıkıntı da, haber yaptığımız veya iletişime geçtiğimiz erkek tarafından rahatsız edilmek. Tabii ki her erkek için söylemiyorum ama konuşmanın, güler yüz göstermenin bir davet olmadığını anlamaları zor oluyor çoğu kez.”


Asena Tutar

Küçük yerlerde kadın gazeteci, 1-0 geriden başlıyor

Muş’ta gazetecilik yapan Asena Tutar ise, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Kastamonu Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Daha mezun olmadan iş sıkıntısı olduğunu, hele kadınsanız bu sıkıntının daha da büyük olduğunu fark edince Muş’ta yerel bir gazetede çalışmaya başladım. İlk saha deneyiminden sonra anladım ki okulda sadece ezbere mezun olmuşuz. Açıkçası hem gazetede olmak hem de aktif olarak sahada görev almak fazlasıyla yormaya başlamıştı.  Çünkü bir haberi yapmak için sahaya indiğinizde bu bazen bir saat, bazen üç saatte hatta daha da fazla sürebiliyordu. Tabii kadın olarak işin zor görünen kısmına bakarsak, kışı hem sert geçen hem de karın yerde kalma süresinin uzun olduğu Muş’ta bir kadın olarak saha çalışmasında yer almanın birçok zorluluğunu yaşadım. Yerel gazetenin yanında Demirören Haber Ajansı’nda (DHA) da çalışmaya başlayınca iş yüküm arttı. Mevsimsel sıkıntılar olduğu için, saatlerce dışarıda, karda çekim yapmak, motivasyonumuzu oldukça düşürüyor. Bir kadın olarak bir yere haber için tek gittiğimde, haber çekimi için kullandığım araçları taşımak bir yana, orada ne ile karşılaşacağımı bilemiyorum. Duygusal bir yapıya sahip olduğumuz için bazen soğukkanlı kalmamız zor olabiliyor.”  

Gazetecilik yaptığı yerin küçük olmasından dolayı her haberi yapamadığını, bu anlamda zorluklarla karşılaştıklarını aktaran Tutar, “Bölgenin yapısı gereği özel haber konularına girdiğimde yaşanabilecek birtakım olumsuzlukları da göz önüne almak durumunda kalıyorum. Özel haberden kastım örneğin bir kan davası olabilir. İki husumetli aile arasındaki kavga, kadına şiddet veya bir belediyeyi eleştiren bir haberi yaparken açıkçası bir çekinme söz konusu benim için” ifadesini kullandı.

Muş’un tek kadın gazetecisi olmanın verdiği gururun kendisine bir sorumluluk yüklediğine işaret eden Tutar, sözlerini şöyle tamamladı:  

“İlimizde yaklaşık 15-20 gazeteci var. Bunlardan sadece 2’si diplomalı, geriye kalanların hepsi alaylı dediğimiz diplomasızlar. Bunu kimseyi yermek için söylemiyorum. Ancak burada bir kadın olarak avantajlı gözüküp çok sevildiğim söylenilmez. Çünkü ilimizdeki gazeteciler arasında çok gereksiz bir rekabet var ve bu duygu bana çok fazlasıyla yansıtıldı. Bu nedenle küçük yerlerde kadın olarak gazetecilik yapmaya başladığınızda 1-0 geriden başlıyorsunuz.”


Meltem Suat

“Sorunların başında eşitsizlik geliyor”

Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olan ve 7 yıldır sektörde olduğunu bildiren Meltem Suat ise, birçok yerde çalıştıktan sonra şu anda freelance (serbest) olarak haber ürettiğini söyledi. Gazeteciliğin dünyanın en keyifli ve zor işlerinden biri olduğunu, bu mesleği yapabilmek için gerçekten sevmek gerektiğinin altını çizen Suat, karşılaştıkları zorluk ve sorunlara ilişkin şu açıklamada bulundu:

“Mesleğin çeşitli zorlukları var. Evet, ama kadın gazeteci olarak değerlendirirsek sorunların başında eşitsizlik geliyor. Kadınlara, erkek meslektaşlarından daha az ücret veriliyor. Mesela ben ajansta çalışırken gece muhabiri olmak için başvurmuştum ama kabul edilmemiştim. Çünkü ‘Kadınlar narin olur her işi yapamaz’ düşüncesi var. Bu da ciddi bir sorun. Diğer bir sorun ise yöneticileriniz, haber kaynaklarınızca taciz ve mobbinge uğrama ya da sahada çalışırken kolluk güçlerinin şiddetine maruz kalma ihtimaliniz var. Ben de çalıştığım bir gazetede, uzunca bir süre boyunca müdürümün tacizine maruz kaldım. Şikâyet edebileceğim bir yer bulamadım. Başka bir gazetede ise mobbinge uğradım. Bir gün ofise tayt giyip gittiğim için müdürüm, ‘Sen AK Parti muhabirisin, giydiklerine dikkat et’ dedi. Kadın gazeteciler, meslekteki en dezavantajlı kesimlerden biri. Devamlı var olma mücadelesi veriyoruz. Ama bunu aşmak da bizim elimizde, birlikte hareket edersek tüm bu sorunları çözebiliriz.”

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.