Sentetik ürünlerin çıkışıyla unutulan ısırgan otu lifi, 1990’lı yıllarda “ekolojik tekstil” kavramının gelişmesiyle üniversite ve tekstil firmalarının ilgi alanına girdi. Giresun’un Espiye ilçesine bağlı Akkaya köyü kadınları, kısıtlı imkânlarla ısırgandan elde ettikleri ipliklerle örgü yapıyorlar. Akademisyen Esra Bekiroğlu, “Giderek önem kazanan ekolojik tekstil için ısırgan lifi bir seçenek olarak değerlendirilmeli” dedi.
Kelime Ata / Ankara
Isırgan otu, ishal, şeker hastalığı, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları, aşırı adet kanamaları, solunum ile ilgili sağlık problemlerinin tedavisinde, ağrı kesici ilaç üretiminde, kozmetikte kullanılıyor. Zirai çalışmalarda gübrelemede tek başına veya diğer gübrelere katkı yapılması amacıyla değerlendirilen ısırgan otu, zararlılarla mücadelede de değerlendiriliyor. Isırgan yiyecek olarak da tüketiliyor.
Ekolojik tekstil talebinin ortaya çıkışıyla birlikte pek çok hastalığın tedavisinden zirai zararlılarla mücadeleye, kozmetik sanayinden gıdaya pek çok alanda kullanılan ısırgan otu, hem akademik çalışmaların hem de tekstil sektörünün ilgi odağı oldu. Üniversitelerde ısırgan lifinin değerlendirilmesi ilgili pek çok akademik tez hazırlanırken, ısırganın bol miktarda yetiştiği Karadeniz bölgesinde kadınlar, el ürünlerini değerlendirmenin yollarını arıyorlar.
Literatürde yapılan çalışmalar, ısırgan otu lifinin 12. yüzyılda İskandinavya’da yelkenli ve balık ağlarının yapımında kullanıldığını gösteriyor. 1. Dünya Savaşı’nda ise Alman askerlerinin sırt çantaları, çadır, iç giyim ve kostümlerinin, içinde ısırgan otu bulunan bir karışımdan üretildiği bilgisi mevcut. Sentetik ürünlerin kullanılmaya başlanmasıyla unutulan ısırgan lifi, 1990’ların başında ortaya atılan, çevre ve insan sağlığına uygun tekstil üretimini esas alan “ekolojik tekstil” kavramı ile birlikte güncelleşti. Günümüzde ısırgan lifinin tekstil sektöründe değerlendirilmesi için en yoğun çalışmalar Almanya, Avusturya ve Hollanda’da yürütülürken, İngiltere, İtalya, Fransa ve Finlandiya da konuya ilgi duyan ülkeler arasında yer alıyor. Isırgan lifi, halen turistik amaçlı geleneksel ürünlerin üretiminde Hindistan, Nepal ve Çin’de kullanılıyor.
Isırgan otunun tekstil sektöründe kullanılmasına ilişkin “Isırgan Bitkisinden Lif Elde Etme Yöntemleri ve Tekstil Yüzey Çalışmaları” konulu yüksek lisans tezi hazırlayan Ankara Hacı Bayram Veli ve Atılım Üniversitesi Öğretim Görevlisi Esra Bekiroğlu, doğal liflere ilginin arttığını belirterek “İkinci Dünya Savaşı’nda ısırganın ağrı kesici özelliğinden dolayı askerlerin yaralarına bastırıldığı, ısırgan lifinden kamuflaj kıyafetleri yapıldığı biliniyor. Isırgan, özelliği çok olan bir bitkidir. Son zamanlarda özellikle Avrupa’da yoğun olan organik-ekolojik ürün talebi bütün alanları olduğu gibi tekstil ve konfeksiyon sektörünü de etkisi altına aldı. İhracatının büyük kısmını Avrupa Birliği ülkelerine yapan Türk tekstil sanayi de, bu ülkelerin uyguladığı yaptırımlardan etkilendiği için eko-tekstil gündeme geldi” bilgisini verdi.
Üniversitelerde ısırgan lifinin tekstilde değerlendirilmesine ilişkin akademik çalışmalar var
Bekiroğlu, yeterince değerlendirilemeyen verimsiz toprakların tarıma kazandırılması düşüncesi ve tekstil sektörüne yeni bir soluk getirme ihtiyacının da ısırgan lifine ilgiyi artırdığına dikkat çekti. Ekolojik tekstil konusunun önce Almanya, Avusturya ve Hollanda’da araştırma konusu olduğunu, son yıllarda Türkiye’deki üniversitelerde de ısırgan lifinin tekstil sektöründe değerlendirilmesine ilişkin akademik çalışmalar yürütüldüğünü belirten Esra Bekiroğlu, tezini hazırlarken İzmir’deki bir firmada ip elde etmeyi denediğini de anlattı.
Isırgandaki lifi çıkarma ve tarama işleminin diğer liflere göre daha zahmetli olduğuna işaret eden Bekiroğlu, “Himalaya ısırganından kolay lif elde ediliyor ama aynı kolaylık bizim ülkemizdeki ısırganlar için geçerli değil. Lifi çıkarmak için çok fazla bitki ve mekanizma gerekiyor. Örneğin kenevirin lifi için kullandığınız mekanizma, ısırganda yetersiz kalıyor. Bu da zaman ve maliyet sorunlarına yol açtığından endüstrinin işini zorlaştırıyor” dedi.
Isırgan otundan yapılan kumaş, terletmiyor ve sağlıklı
Isırgan lifinin tek başına kullanılamadığını mutlaka başka bir yardımcı doğal madde ile karıştırmak gerektiğini vurgulayan Bekiroğlu, ısırgan lifinden çok yumuşak ipeksi bir ürün elde edilebildiğinin altını çizdi. Bekiroğlu, ısırgan otundan yapılan kumaşın özelliklerine ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Yabani bitki olduğu için, tercih konusunda bazı tereddütler gözlemlenebiliyor. Ancak ağrı kesici özelliği öne çıkarıldığında tüketicinin tercihi, pozitif yönde değişebilir. Isırgan otundan yapılan kumaş, nefes alma özelliğiyle insan vücudunu terletmeyen doğal bir elyaf yapısındadır ve sentetik maddelerden üretilen kumaşlara göre daha sağlıklıdır. Isırgan otundan üretilen kumaşın yapay ürünlere göre nem çekme kabiliyeti daha iyidir. Buruşma özelliği, yapay liflerden elde edilmiş olan kumaşlara göre daha azdır. Alerjik rahatsızlığı olanlar için önleyici bir özelliğe sahiptir, yapay lifler gibi alerjik özellikleri bulunmaz. Giderek önem kazanan ekolojik tekstil için ısırgan lifi bir seçenek için değerlendirilmeli.”
Akkaya Köyü Muhtarı Kılıç: Fındık alımı gibi bedeli ödenip ısırgan alımları yapılmalı
Giresun’un Espiye ilçesine bağlı Akkaya köyünün muhtarı Fahrettin Kılıç, ısırgan otundan elde edilen lifin dokumada kullanılabileceğini ilk olarak 2013 yılında fark ettiğini, annesinin lifi eğerek kendisine çorap ördüğünü söyledi. Köy kadınlarının gelir elde edebilmesi için, örme işini yapabilecek kadınları bir araya getirdiğini ve siparişle kazak, çorap, bere, şal, dizlik, bileklik ördüklerini anlatan Kılıç, köylerinde çok ısırgan yetiştiğini ve bu ürünü ekonomiye kazandırmak istediklerini açıkladı. Vakko mağazasının kendilerinden ısırgan ipi aldığını belirten Muhtar Kılıç, “Aslında Vakko’nun bize ürün yaptırmasını istedik ama onlar ip almakla yetindi” dedi.
Kılıç, şu anda Halk Eğitim Müdürlüğü ile temasları sonucunda köye kurs açılacağını böylece hem unutulmuş el sanatlarının canlandırılacağı hem de 7-8 kadının ısırgan lifinin dokumada değerlendirilmesi konusunda çalışmalar yapacağına bildirerek, “Kadınlara bir miktar maaş da verilecek. Biz üreteceğiz, Halk Eğitim satışı konusunda yardımcı olacak. Biz ısırgan ipini üretiyoruz, ürünlerdeki çeşitlilik sınırlı. Halk Eğitim sayesinde işi ilerletmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Hollandalı bir kadının sosyal medya üzerinden kendisine ulaşarak bilgi aldığını, sonrasında işi ilerlettiğine değinen Kılıç, çalışmalarını ve yapılması gerekenlere ilişkin şunları söyledi:
“Karadeniz’deki üniversitelerden de konuya ilgili duyanlar bizimle irtibat kurdu. Hatta bir üniversite hocası, toplama malzemeden yapılmış bir makine getirdi. El ile lif çıkarma işlemine göre bir kolaylık sağladı ama yeterli değil. Çıkardığımız lifleri Denizli’deki bir fabrikaya gönderdim; ipi çok inceltmeyi başarıp eşarp yaptılar. Ancak biz istediğimiz ilerlemeyi kaydedemedik. Çünkü firmalar, büyük ölçekli üretimler istiyor. Onun için de aynı fındık alımı gibi bedeli ödenerek 5-10 tonluk ısırgan alımlarının yapılması lazım. Böyle bir sistem olmayınca gelir beklentisi içinde olan kadınların hevesi biraz kırılıyor. Ayrıca 8 yılda 12 kaymakam değişti; dolayısıyla kaymakamlara çalışmalarımızı anlatabilme fırsatımız da olmadı. Şimdi Halk Eğitim Merkezi’yle işbirliği sonucunda açılacak kurslarla mesafe alacağımıza inanıyorum.”
İlk yıllarda üretilen az miktardaki ipliklerden deneme amaçlı çorapların örüldüğünü anımsatan Kılıç, bunları bölge pazarlarında ve yöreye gelen misafirlere yönelik tanıtımlarda kullandıklarını kaydetti.
Isırgan tarımı için Kalkınma Ajansı’ndan proje
Isırgan otu, Karadeniz Bölgesi’nin ekolojisine uygun bir bitki olduğu için bol miktarda bulunuyor. Bu ürünün değerlendirilmesi konusunda 2017-2019 yılları arasında Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) işbirliğinde “Karadeniz Bölgesinde Isırgan (Urtica spp.) Tarımının ve Teknolojisinin Yaygınlaştırılması Projesi” geliştirildi. Proje, ısırgan bitkisinin tekstil endüstrisinin yanı sıra; gastronomi, hediyelik eşya ve turizmde kullanım imkânlarının araştırılarak geliştirilmesi ve bölgenin sosyoekonomik yapısına katkı sağlanması amaçlanıyor. Proje sayesinde, Türkiye’nin ilk ve en geniş ısırgan gen havuzu oluşturulacak. Karadeniz Bölgesi’nde yöre insanına lif amaçlı ısırgan (urtica dioica) tarımının öğretilmesi ile üreticiler arasında yeni ısırgan tarlalarının oluşturulması sağlandı. Ayrıca ısırgan boyası üretilerek dokumaların boyama örnekleri çıkarıldı.