Kişinin karakterini tamamlayan, dış dünyaya aktarmak istediği hikâye ve mesaj olan dövme, tarihi neolitik çağlara kadar uzayan, günümüzde hâlâ anlamını yitirmeyen bir iletişim aracı
EMRAH BAKIR
Dövmenin tarihi neolitik çağlara dek uzuyor. Dünyadaki en eski dövmeli insanın, M.Ö. 3351 ile 3017 yılları arasında yaşadığı biliniyor. Bulunan en eski dövme kalıntıları Mısırlılara ait olsa da dövme, pek çok toplumda yaygındı, hastalık ve kötü ruhlara karşı bir tılsım gibi görüyordu. Günümüzde de kimisinin tutkunu olarak kiminin de bir değişiklik ve aksesuar düşüncesiyle yaptırdığı dövme, anlamını korumaya devam ediyor. 24 Saat Gazetesi olarak, akademik alanda dövme konusunda çalışan uzman ve dövme yaptıran kişilerle konuştuk.
Uzun yıllar dövme sanatıyla uğraşan, bu alanın pratik ve teorisine hâkim olan Turgay Yalçın, insanların ne tür dövmeleri ve neden yaptırma gereği duyduklarını, kendi gözlemleri ve akademik açıdan anlattı. İnsanların bedenlerine yaptırdığı sembol ve işaretlerin, insanlığın olgunlaşma sürecinden bu yana sürekli değişim ve dönüşüm içinde olduğunu vurgulayan Yalçın, akademik alanda dövme konusunda iletişim boyutu üzerine çalışmalar olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Dövmenin iletişimsel boyutu üzerine yapılan sınırlı akademik çalışmalar var. İnsanlık tarihi kadar eski ve zengin olan dövme kültürü, günümüzde teknolojinin gelişmesi ve popüler kültüründe etkisiyle daha çok estetik kaygıları barındıran bir boyuta evrildi. Günümüzde büyük ilgi gören dövme sanatı, akademik alanında ilgisini çekerek iletişimsel boyutu tarafından ele alınmaya başlandı. Bu sanat dalının pratiğine ve teorisine hâkim biri olarak Nla University college Yüksek Lisans yapmakla beraber ‘Modern toplumlarda bir iletişim aracı olarak ‘tattoo’ konulu bazı bağımsız akademik çalışmaların içerisinde bulunmaktayım.”
“İnsanın kendisiyle kurmaya çalıştığı bir iletişim”…
Dövmenin estetik kaygıların yanı sıra, içsel yoğunluğun ve hikâyelerin iletişim aracı olduğuna dikkat çeken Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:
“Dövme sanatını, öncelikle insanın kendisiyle kurmaya çalıştığı bir iletişim olarak algılıyorum. İnsanlar kendilerine hatırlatmak istedikleri veya unutturmamak istedikleri şeylerin tasarımlarını vücutlarında taşımak istiyorlar. Bu, kimi zaman bir yazı, bir sembol hatta bir nokta bile olabiliyor. Günümüzde sanatsal olarak bunun sınırı yok artık. Dövme yaptırmaya gelen herkes, çoğu zaman bir fikirle, bir sembolle, kimi zaman bir işaret veya kelimelerle geliyor. Dövme yaptıran herkes, yaptıracağı dövmenin hikâyesini de (iletişimsel anlam) yanında getiriyor. Bu aynı zamanda onun karakterini tamamlayan ve dış dünyaya aktarmak istediği bir hikâye ve mesaja dönüşüyor. Dövme, geleneksel iletişim modellerinden ayrılarak bizzat insanın bedeninde taşıdığı bir mesaj, anlam ve imgeleme dönüşüyor. İşte bu noktada dövmenin iletişimsel boyutunun bildiğimiz diğer iletişim yöntemlerinden çok daha farklı ve içsel bir yoğunluğa sahip olduğunu görüyoruz.”
Bir çeşit iletişim aracı olarak kullanılıyor
Dövmeyi, kendisi ve diğer isteyen insanların başta estetik kaygılarla yaptırdıklarını, sonrasında ise bir ileti aracı hale geldiğini söyleyen Belen Taşçı, dövme yaptırma sürecine ilişkin şunları anlattı:
“Dövme yaptırmak istememdeki ilk sebep, güzel göründüğünü düşünmemdi. İki tane kuş dövmesi yaptırdım. Dövmelerim sebebiyle birçok insan benimle iletişime geçiyor. Genellikle dövmenin anlamı merak ediliyor. Bu soru aslında dövmenin bir iletişim aracı olduğunu vurguluyor. Dövme, birçok insan tarafından sadece estetik kaygılarla değil, bir çeşit iletişim aracı olarak da kullanılıyor.
Duygularını bastırmak zorunda kalan bireyler, belli bir süreden sonra birikmişliğin de etkisiyle bu tarz yollara yönelebiliyorlar. Bu, duygularımızı daha görünür kılma ve sözel olamasa da bir şekilde ‘Ben de buradayım’ deme ya da baskıları yok sayma yolu. Ben, ilk dövme yaptırmak istediğimi dile getirdiğimde ailem karşı çıkmıştı ve bu uzun süre bir tartışma konusu olmuştu. Uzun diyaloglara girmek yerine dövmeyi yaptırdım. Bu, benim için ‘kararlarımı kendim alabilirim’ deme yoluydu. Ayrıca özgürlüğü simgeleyen kuş dövmesini seçmem ise benim bu konudaki tavrımı daha da vurgulamamı sağladı.”
Organik bağ ve iletişim dili…
Tarihsel olarak dövmenin, bir anlamı ve iletişim aracı olarak kullanıldığını belirten Abdullah Doğan ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Elbette görseller, her zaman karşı taraflara bir mesaj verir. İnsanlığın çok eski dönemlerinden bugüne dek pek çok toplum, farklı metotlarla dövmeler yaptı. Kimilerinde güç, otorite, kimilerinde bağlılık ve aidiyet duygusu için yapıldı. Kültürlerin kendilerine has milyonlarca farklı motiflerle şekillendirdiği dövme sanatı; insanı, doğayı, duyguyu ve düşünceyi bir görsel olarak bizlere sundu. Dövme yaptırma isteklerimden biri de, benim gibi dövme yaptıranlarla konuşmadan, sözel olarak iletişime geçmeden onlarla kurduğumuz organik bağ ve iletişim dilidir.”
Konuşmadan iletişim sağlayan bir yol…
Nasıl bir dövme yaptıracağına bir süre karar veremeyen ve dövmeyi, kişilerin birbiriyle konuşmadan iletişimini sağlayan bir yol olarak gören Volkan Akkuş, şunları söyledi:
“Ruh halimiz, dini inançlar ve karakter yansıması başta olmak üzere dövme, iletişim dili sağlıyor. Dövme yaptırma niyetim ve merakım hep vardı. Ama ne yapmak istediğim konusunda çok kararsızdım. Çünkü her dövme yapan bireyin, kendine has bir özelliğini gösteren ya da kişiliğini öne çıkarmak istediğini düşündüm. Kafamda birden çok dövme fikri oluştu. En belirgin özelliğimin, taraftarlığımın olduğunu düşünüp takımımı ifade eden dövmeyi yaptırdım. Dövmenin, toplumda anlaşılması zor olan bir şeylerin açıkça ifade edilmesini sağlayan bir araç olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca, dövmenin insanların garip şeylere yönelmesine sağlayan bir şey olduğunu da düşünüyorum. Mesela biri, bir sembol görüyor ve bunun neye ait olduğunu bilmeden, sadece hoşuna gittiği için onu dövme olarak yaptırıyor. Sonradan o sembolü araştırıp ait olduğu din, ırk ya da mensubiyeti sevip o şeye bağlı kalabiliyor. Öte yandan dövmenin, yaptıran kişinin hangi dine bağlı olduğunu ya da nasıl bir ruh hali ve karaktere sahip olduğunu gösteren bir iletişim kanalı olduğu açık bir şekilde ortada. Bana göre dövme, toplumun konuşmadan birbiriyle iletişimini sağladığı bir mesaj yolu.”
Sessiz çığlık…
Estetik kaygılarla dövme yapmaya karar vermenin arka planında, başkaldırı olduğunu ifade eden Begüm Arslan da şunları kaydetti:
“Dövmelerin beden dilini yansıttığını ve estetik görüntüsünün yanında ayrı bir iletişim dili olduğunu düşünürüm hep. Bu yüzden sadece hoşuma giden bir figürü değil de biraz da olsa kendimi iyi hissedip ruhumu temsil edebileceğim bir dövmeyi görmek istedim vücudumda. Bir de bazı durumlarda ailenin, çevrenin karşı çıkmasına hatta dinde yeri olup olmadığının sorgulanmasına karşın dövmeyi bir başkaldırı örneği gibi gören bir grubun olduğunu da söyleyebilirim.
‘Bazılarının sessiz çığlığı’ olabileceği konusuna, böyle bir örneğe hiç tanıklık etmesem de katılırım. Bu açıdan bir beden dili olduğunu düşündüğüm dövmelerimin, daha çok ‘öznel yansımalar’ olduğunu söylemek doğru olacak.”