
Kültürel mirasına yeterince sahip çıkılmayan Başkentin son sokak çeşmeleri, ilgisizlik, bakımsızlık, kentsel dönüşüm ve yeniden yapılaşma adı altında sessizce yok oluyor.
Nurdane Özdemir Sağkan
Fotoğraflar: Ahmet Soyak Arşivi
Başkent Ankara, tarihi ve kültürel mirasına yeterince sahip çıkılmamış, çarpık kentleşmenin içinde tarihsel dokusunu kaybetmiş bir kent görünümünde. Ankara’nın son sokak çeşmeleri de tıpkı dereleri gibi kaderine terk edilmiş durumda. Kimi ilgisizlik ve bakımsızlıktan, kimi de kentsel dönüşüm ve yeniden yapılaşma adı altında yok olmakta.
Ankara, tarih boyunca su kaynakları ve çeşmeleriyle yaşadı. Ankara’nın tarih kokan sokaklarında bir zamanlar su sesleri yankılanırdı. Her köşe başında, mahalle sakinlerinin buluşma noktası olan taş çeşmelerden kente yaşam katan sular akardı. Ankara’nın tarihi kent merkezindeki son sokak çeşmeleri, göz önünde oldukları için bir şekilde ilgi görüp hayatta kalmayı başarsalar da tarihin taşlara oyulmuş izlerini taşıyan kent merkezinden uzaktaki çeşmeler; bakımsızlık, ihmal ve çarpık kentleşme nedeniyle ayakta kalmakta zorlanıyorlar.
Media4Democracy için Ankara’nın son sokak çeşmelerini iki bölümden oluşan haber dizisi şeklinde hazırladık. Haber dizimizin her bölümü; Ankara’nın unutulmuş sokak çeşmelerinin seslerini duyurarak onları hatırlatmak ve yeniden kentin yaşamına aktif olarak katmak için bir çağrı niteliği taşıyor.
Her biri ayrı hikâye taşıyan sokak çeşmeleri… Kimi Osmanlı’dan, kimi Erken Cumhuriyet Dönemi’nden kalma. Kimisi bir ustanın elinden çıkmış eşsiz bir sanat eseri, kimisi de Anadolu’nun taş işçiliğini yansıtan sade bir yapı. Hepsi birer hafıza taşı.
Başkent sokaklarına hayat veren bu taş çeşmeler, kaderlerine terk edilip yok oldukça Ankara’nın kültürel hafızasının bir yanı da suyun huzur veren sesiyle birlikte sokaklardan silinip uzaklaşıyor.
Bugün, çoğunun suyu kesilmiş harap halde bulunan Ankara’nın son sokak çeşmelerinin, bir zamanlar kentte coşkuyla aktıklarını, geçmişle günümüz arasında bir köprü kurduklarını unutmamalıyız.
Sokak çeşmeleri, geçmişle gelecek arasında kurulan köprü, kentin mirasıdır
Haberin ilk bölümünde; on üç yıldır Ankara’nın değişik yerlerindeki sokak çeşmelerinin değişimlerini, farklı zamanlarda çektiği fotoğraf ve videolarla görüntüleyen ve tarihsel kaynaklardan onlarla ilgili güvenilir bilgilere ulaşan kent kâşifi Ahmet Soyak’ın görüşlerine yer verdik. Ankara’daki son sokak çeşmelerini görüntüleyen, onlar hakkında tarihsel bilgilere ulaşan kent kâşifi Ahmet Soyak ile kısa bir söyleşi yaptık.

– Sokak çeşmelerinin varlığının Ankara için önemi nedir?
-Ankara’daki son sokak çeşmeleri, şehrimizin kültürel kimliğinin ve tarihsel dokusunun önemli parçalarıdır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, kültür varlıklarını tarihî, bilimsel ve sanatsal açıdan özgün değer taşıyan varlıklar olarak tanımlar. Ancak, ne yazık ki sokak ve mahalle çeşmeleri, özellikle tarihî kent merkezinde görünenlerin dışında yeterince ilgi görmemekte, gerektiği kadar önemsenmemektedir. Oysa bu çeşmeler, sadece su sağlamakla kalmaz; sosyal yaşamın, komşuluk ilişkilerinin, mimari ve sanatsal mirasın da bir göstergesidirler. Bulundukları mahallenin tarihine, sosyal ve kültürel yapısına tanıklık eden, aynı zamanda birer buluşma noktası olan bu çeşmeler, korunması gereken taşınmaz kültür varlıklarıdır. Sayıları gün geçtikçe azalan bu mütevazı yapılar, Ankara’nın kültürel zenginliği olarak sahiplenilmeli ve korunmalıdır.

– Ankara’daki son sokak çeşmelerinin günümüzdeki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce en çok korunması gereken çeşmeler hangileridir?

Ferhat Çeşmesi
-Ankara’daki sokak çeşmelerinin her biri, ayrı bir tarihî ve kültürel değere sahiptir. Dolayısıyla, bir çeşmenin diğerinden daha değerli olduğunu söylemek yerine, hepsinin eşit derecede korunması gerektiğini düşünüyorum. Bu çeşmeler, hâlâ akan suları ve tarihi dokusuyla canlı birer tarih parçasıdırlar. Her biri kendi mahallesinde tarihî birer sanat eseri ve toplumun sosyo-kültürel ihtiyaçlarının karşılandığı mekânlardır. Ferhat Çeşmesi gibi tarihi ve mimari değeri yüksek, bulundukları çevrenin sosyal hafızasını taşıyan çeşmeler çarpık kentleşmeye kurban edilmemelidir. Tüm çeşmeler aynı önemle korunmalıdır.
– Bu çeşmelerin korunması için neler yapılmalıdır?
-Sokak çeşmeleri, milli kültürümüzün önemli öğelerinden biridir ve toplumun geçmişini anlamada kilit rol oynar. Bu nedenle, çeşmelerin tescili ve resmi koruma altına alınmaları öncelikli yapılması gereken adımdır. Koruma politikaları yalnızca belgelerde kalmamalı, halkın da çeşmelere sahip çıkması sağlanmalıdır. Eğitim çalışmaları, restorasyon ve bakım faaliyetleri düzenli olarak yapılmalı, çeşmelerin işlevselliği ve estetiği korunmalıdır. Aksi halde, zamanla sadece fotoğraflarda kalacak, fiziksel olarak yok olacaklardır. Koruma bilinci artırılmalı ve yerel yönetimler bu konuda aktif rol üstlenmelidir.
Ankara’nın son sokak çeşmeleri sadece taş yapılar ve su kaynakları değil aynı zamanda; geçmişle gelecek arasında kurulan köprülerdir. Onları korumak, başkentin ruhuna sahip çıkmak demektir.