13

Afganlar, üç büyük göç yaşadı

Dünyada, en çok ülkesinin dışına kaçan ya da çıkmak zorunda bırakılan sığınmacı/mülteci nüfus arasında Afganlar, ilk üçe giriyor. Yaklaşık 50 yıldır, üç büyük Afgan göç dalgası yaşandı. Pakistan, İran, Almanya ve Avusturya’da yaşayan mülteci ve sığınmacılara kıyaslandığında, Türkiye’deki Afgan mültecilerin düşük düzeyde kaldığı görülüyor.

MEHMET ARİF KOŞAR / İSTANBUL        

Türkiye siyasetinin en tartışmalı konularından biri, Suriyelilerin yanı sıra uzun bir göç yolunu aşarak Anadolu’ya gelen Afgan mülteci ve göçmenler oldu. Dünyada, en çok ülkesinin dışına kaçan ya da çıkmak zorunda bırakılan sığınmacı/mülteci nüfus olan ülkeler Suriye, Venezuela, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali olarak sıralanıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın, Kabil’i ele geçirmesi yeni bir Afgan göçünün yolunu açmıştı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (United Nations High Commissioner for Refugees – UNHCR) verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla en büyük üçüncü mülteci nüfusu, Afganlar oluşturuyor. 40 yılı aşkın bir süredir Afganlar, bir biçimde ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Yaklaşık son yarım yüzyılda üç büyük Afgan göç dalgasından söz edilebilir.

Sovyet askeri müdahalesi

Afganistan’dan ilk kapsamlı göç, 1979 yılında Sovyetler Birliği askeri güçlerinin ülkeye girişinin ardından yaşandı. Nisan 1978’de Sovyetler Birliği ile yakın ilişki içindeki Afganistan Demokratik Halk Partisi iktidara geldiğinde Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’ni ilan etti. Yeni Hükümet, kadın haklarını tanıdı, eğitim ve sağlık hizmetleri yaygınlaştırıldı ve toprak reformu uygulandı. Hemen ardından ülkedeki şeriatçı “mücahit” gruplar, hükümete karşı bir savaş başlattı. Bunun üzerine Afgan hükümeti, Sovyetler Birliği’ni mücahitlere karşı ülkeye davet etti. Savaş 9 yıl sürdü ve Sovyetler, 1989’da Afganistan’dan çekildi.

O yıllarda mücahitler, ABD, Suudi Arabistan, Pakistan, Çin gibi ülkelerden yoğun olarak ekonomik ve askeri yardım aldı. Binlerce Arap cihatçı, Afganistan’a savaşmak üzere yerleşti. 1992’de zaferlerini ilan eden mücahitler, bu kez Afganistan İslam Devleti’ni kurdu. Bu süre zarfında istikrarsızlık ve çatışmalarda çok sayıda insan yaşamını yitirdiği gibi milyonlarcası da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 1981 yılı başında yaklaşık 3,7 milyon mülteci, İran ve Pakistan’a kaçtı. 1990 yılına gelindiğinde bu sayı, 3 milyonu aşmıştı.

Mücahitler ve Taliban Hükümeti

Afganistan İslam Devleti ilan edildikten sonra bu sefer de mücahit gruplar arasında çatışmalar patlak verdi. 1994’te tartışmalı bir biçimde kurulan Taliban, kısa süre içinde güç kazandı ve Eylül 1996’da çeşitli ittifaklarla Kabil’i ele geçirdi.

Yönetime gelen Taliban, aşırı sert bir şeriat rejimini uyguladı. Kız çocukları için kamusal eğitim kaldırıldı, sağlık alanı dışında kadınların çalışması yasaklandı. Kadınların yanlarında bir erkek olmaksızın ve çarşafsız sokağa çıkmaları da yasaktı. Muhalifler, hak savunucuları, farklı cinsel yönelim sahipleri, ağır baskıya maruz kaldı, uzun süreli mahkûmiyet cezaları aldı ve katledildi.

Taliban’ın kurduğu şeriatçı baskı rejimi, çok sayıda insanın ülkeyi terk etmek zorunda bıraktı. Daha önce barış ortamının sağlandığını düşünerek ülkelerine dönen milyonlarca Afgan, yine İran ve Pakistan’a gitti. 1990-2000 döneminde 155 bin Afgan, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine sığınmacı olarak başvuruda bulundu. Yüzbinlerce insan, ülkedeki çatışma ortamı nedeniyle ülke içerisinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Bu sayı da, 1997’de 1,2 milyona ulaşmıştı.

ABD işgali ve yeniden Taliban Hükümeti

11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kulelere yapılan saldırıda, 3 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi ve saldırıyı merkezi Afganistan’da bulunan El Kaide üslendi. Taliban, El Kaide liderlerini ABD’ye teslim etmeyi reddedince ABD, Başkan Bush’un ifadesiyle “Tanrı ve ABD ittifakı” ile Afganistan’da işgal operasyonunu başlattı.

Ülke içindeki muhaliflerin desteği ile Taliban hızla iktidardan uzaklaştırılıp ülkenin güney ve dağlık bölgelerine çekilmeye zorlandı. Bu işgal operasyonuyla, uzun yıllar sürecek bir savaş süreci yeniden başlamış oldu. O dönem, ABD ve uluslararası koalisyon kontrolünde hükümetler kuruldu. İran ve Pakistan’daki mültecilerin dönüşü üzerine kapsamlı programlar hazırlandı. Kasım 2001-Ağustos 2002 arasında Pakistan’dan 900 bin, İran’dan 100 civarında mülteci Afganistan’a döndü. 2002 sonuna doğru bu sayı toplam 1,3 milyonu buldu.

Bununla birlikte 2006 yılından itibaren çatışmalar yeniden yükseldi. Ülkede ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar zaten hiç son bulmamıştı. Bitmek bilmeyen çatışmalar ve ekonomik çöküntü nedeniyle Afganların ülke dışına çıkışı, özellikle Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine ulaşma hedefiyle sürüp gitti.

Geçtiğimiz aylarda ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı almasıyla Taliban güçlerinin ülke içindeki ilerleyişi hız kazandı ve Kabil’i kısa süre içinde ele geçirdi. İktidara yürüyüşleri sırasında yine yüz binlerce insan, Taliban tarafından öldürülme ya da savaşa katılmaya zorlanma tehdidi nedeniyle göç yollarına çıktı.

Türkiye’de Afgan mülteciler

2020 yılı itibarıyla 2,8 milyonla dünyanın en büyük üçüncü mülteci nüfusu olan Afganların, 1 milyon 438 bini mülteci, 9 bin 668’i ise sığınmacı olarak Pakistan’da bulunuyor. Yani yarısından fazlası. 780 bin Afgan mülteci de, İran’da yaşıyor. Almanya’da 147 bin 994 mülteci ve 33 bin 103 sığınmacı, Avusturya’da 40 bin 96 mülteci ve 6 bin 473 sığınmacı Afgan yaşıyor.

Bu rakamlarla karşılaştırıldığında Türkiye’deki Afgan mültecilerin, 4 bin 219 gibi oldukça düşük sayıda olduğu görülüyor. 125 bin 104 Afgan ise Türkiye’de sığınmacı statüsünde. Elbette bu rakamların dışında çok daha fazla Afgan fiilen Türkiye’de bulunuyor olsa bile, bu Afganistan’a komşu ülkelerle kıyaslandığında hâlâ oldukça düşük düzeyde kalıyor.

Afganların Türkiye’yi tercih etmesinde, Türkiye’nin AB ile sınır olması ve bu açıdan geçiş rotası üzerinde yer almasının yanında, Afganistan’a kıyasla iş ve geçim olanakların fazla olması baş faktörler olarak sayılabilir. Ayrıca Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetinin “muhafazakâr demokrat” ve “siyasal İslamcı” kimliği ile Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olması Afganların Türkiye’yi tercihinde etkili oluyor.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.