13

Adana’da Savaşa Karşı Barış Pazarlığı

HASAN SAFA TEKELİ / ANKARA

Türkiye’yi, İkinci Dünya Savaşı’na “Müttefik” devletlerin saflarında katılmaya ikna etmek girişimleri çerçevesinde; İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında, 30-31 Ocak 1943’te Adana’da görüşmeler yapıldı. “Adana Mülakatı” olarak bilinen görüşmelerle ilgili olarak 1 Şubat’ta yayımlanan sonuç bildirisi, 2 Şubat 1943 tarihli gazetelerin manşetlerinde yer aldı.

Atatürk’ün savaşta asker, barışta diplomat ve devlet adamı olarak en güvendiği paşası İsmet İnönü’dür. Atatürk’ün öngörülerini haksız çıkarmayan İnönü, onun “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesinden hiç taviz vermeyen bir siyaset güdecektir. Atatürk’ün vefatından sonra Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü ile yeni bir dönem başlamıştır. Ancak dünya, bir savaşın eşiğindedir ve İnönü’yü, 1939’un başında, altı yıl sürecek pazarlıklar beklemektedir. Savaş dışı kalmakta kararlı olan İnönü, dışişleri kurmaylarına, “Yarın ya da öbür gün savaşa girmek ihtimali varsa bir gün sonrası kârdır. Hatırınızda olsun, hiçbir nedenle ilk önce davranmaya heves etmeyin” uyarısında bulunur.

SAVAŞA KATILMAMANIN KESKİNLİĞİ

Müttefik Devletlerin, İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye’yi yanlarına çekmek amacıyla bulundukları önemli girişimlerden ilki tarihe “Adana Mülakatı” olarak geçen, Churchill ile İnönü arasında, 30-31 Ocak 1943’te Adana’da gerçekleşen görüşmelerdir. Türkiye’yi savaşa sokma planlarını hayata geçirmek için, Türk devlet adamlarının kapısını çalmayı kararlaştıran Churchill’in savaş kabinesi, buna olumlu bakmaz. Churchill’i, “Sizin bir terslenme ya da başarısızlıkla karşılaşmanızı istemiyoruz” diye uyarırlar. Dışişleri Bakanı Antony Eden, o günleri anarken, “İşin Türkleri ilgilendiren yönü canımı sıkıyordu. Bu inatçı bölgede bir sonuç elde edebileceğimizi sanmıyorum” diyecekti. Churchill de Adana’ya giderken İnönü’nün savaşa girmekteki isteksizliğini bilmekteydi.

Cumhurbaşkanı İnönü’nün ise Adana’ya giderken aklında iki düşünce vardı: Churchill’i, Rusların savaş sonrası niyetleri üzerine uyarmak ve İngilizlerin savaş gereçleri ve silah yardımlarını artırmalarını sağlamaktı. İnönü hâlâ bir Alman saldırısından endişe duymasına karşın, Adana’da zihnini asıl uğraştıran sorun, Rus tehdidi ve buna karşı İngilizlerin ne yapabilecekleriydi. İnönü, savaşa Müttefiklerin yanında girmeyi ilke olarak benimsediğini, ancak öncelikle Türk ordusunun modern silahlarla donatılması gerektiğini belirtiyor, ayrıca Sovyetler Birliği’nin savaş sırasında ve sonrasında Türkiye’ye karşı takınacağı tavır konusunda endişe taşıdığını kaydediyordu.

CHURCHİLL’İN VAATLERİ

Churchill daha başlangıç konuşmalarında, Müttefikler koalisyonu adına hareket ettiğini ve Adana’ya gelişinin Birleşik Amerika ve Sovyetler Birliği’nce desteklendiğini belirtir. Oysa Türkiye, Sovyetler Birliği’nin, Boğazlar üzerindeki tutumundan endişelidir. Churchill’in Sovyet tehdidine karşı verdiği garanti de doyurucu bulunmaz.

Görüşmeler öncesinde Churchill, İnönü’ye, müzakerelere temel oluşturmak üzere yazılı bir metin verir. Bu metinde Churchill, Türk ordusunun modern silahlardan yoksun bulunduğunu gördüğünü, bu nedenle Türkiye’nin şimdiye kadar izlediği politikayı anladığını belirttikten sonra, Türkiye savaşa girmek zorunda kalırsa İngiltere ve Amerika’nın Türkiye’ye en az 25 uçak filosu gönderebileceğini yazmaktadır.

İNÖNÜ’NÜN ÖNGÖRÜSÜ

Ancak Türkiye, Rusya’nın Balkanlardaki emellerinden çekinmekte ve savaştan zaferle çıkacak bir Rusya’nın Balkanları komünistleştireceğinden endişelenmektedir. Bundan başka Almanya’ya karşı savaşa girildiği takdirde, Belgrad nasıl bombalandıysa, Türkiye de Almanya tarafından aynı şekilde bombalanabilirdi; Bulgaristan’dan ya da Almanya’nın elinde bulunan Ege Adalarından saldırıya geçilerek Boğazlar ele geçirilebilirdi. Türkiye’nin bu saldırıya karşı koyabilmesi çok zordu. Churchill, her ne kadar Türkiye’nin Rusya’dan duyduğu endişeyi ortadan kaldırmaya çalıştıysa da İnönü, savaştan sonra Rusya’nın emperyalist bir devlet hâline gelebileceğine işaret edecek ve zamanla haklı çıkacaktı.

SONUÇ BİLDİRİSİ

Adana görüşmelerinde, iki nokta açık bir şekilde ortaya konulur: 1) Türkiye’nin askerî gücü zayıftır ve güçlendirilmelidir. 2) Türkiye istediği gibi hareket etmekte serbest bırakılmalıdır.

Adana görüşmeleri sonunda, 1 Şubat 1943’te, şu resmî tebliğ yayınlanır. Resmî bildiriye göre, “Türk devlet adamları son buhranlı seneler esnasında güdülen Türk politikasının cereyan seyrini izah etmişler ve Başvekil Churchill, Majeste Kral Hükümetinin bu politikayı sempati ve tam anlayışla takip ettiğini kendilerine temin eylemişlerdir. … Büyük Britanya ve Birleşik Amerika Devletlerinin, Türkiye’nin umumi bakımdan tedafüi emniyetini (savunma güvenliğini) kuvvetlendirmek için malzeme itibarıyla yapabilecekleri yardımın şekli üzerinde mutabık kalınmış ve bu mevzu üzerinde iki taraf askerî mütehassısları (uzmanları) arasında görüşmeler vuku bulmuştur.”

Bildirinin yayınlanmasından bir gün sonra Churchill, Türk gazetecilerine şunları söyler: “Türkiye’nin takip ettiği bitaraflık siyaseti, Türkiye’nin millî menfaatlerine uygun olduğu kadar Müttefikler için de faydalıdır.”

İkinci Dünya Savaşı boyunca dengeli bir politika izleyen İsmet İnönü liderliğindeki Türkiye, savaşın bitmesine kısa süre kala Almanya ve Japonya’ya savaş ilan eder ve 24 Ocak 1945 tarihli Birleşmiş Milletler bildirisini imzalar.
 

Yararlanılan Kaynaklar:

Time dergisi, 19 Mayıs 1941 tarihli sayısı.
Milliyet gazetesi “Yakın Tarihimiz” eki (4’üncü, 5’inci ve 6’ncı fasikülleri), 1982.
Olaylarla Türk Dış Politikası, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 558, Cilt I (1919-1973), (1939-1945 Dönemi, Ahmet Şükrü Esmer, Oral Sander).
İkinci Dünya Savaşı’nda İnönü’nün Dış Politikası, Edward Weisband, İstanbul, 2000.
İstanbul Üniversitesi, Gazeteden Tarihe Bakış Projesi.