NAZ AKMAN- Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) önceliğinde 11-13 Eylül tarihleri arasında Türkiye’ye gelen sekiz uluslararası basın özgürlüğü temsilcisi, gerçekleştirdikleri ziyaretler sonucu Türkiye’deki mevcut ifade ve basın özgürlüğü iklimine ilişkin bir sonuç bildirgesi açıkladı. Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi ev sahipliğinde yapılan basın toplantısına, heyetin yanı sıra ulusal ve uluslararası basın ile diplomatik misyon temsilcileri yoğun ilgi gösterdi. Article 19, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Uluslararası PEN, Norveç PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünden temsilcilerin yer aldığı toplantıda, Türkiye’de basın özgürlüğünün hala krizde olduğu belirtildi. Ankara ve İstanbul’da üç gün boyunca gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, yargı ve hükümet yetkilileri ile görüşen heyet, gazetecilere karşı devam eden baskı ve kısıtlamaların altını çizerek, planlanan yargı reformları hakkında da edindikleri bilgileri aktardı.
İstanbul’da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve gazetecilerle bir araya gelen heyet, Ankara’ya geçerek Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay ve Adalet Bakanlığı temsilcileri ile görüştüklerini ifade ettiler. Ayrıca Avrupa Birliği Delegasyonu ve diplomatik temsilciliklerle temaslarda da bulunan heyet, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile uzun zaman önce onaylanan görüşmenin son anda program değişikliği nedeniyle iptal edilmesinden üzüntü duyduğunu belirttiler.
Adalet Bakanlığı’yla planlanan görüşme iptal
Bakanlıkla görüşme konusunda Temmuz ayında toplantı talep ettiklerini ve iki hafta önce onay aldıklarını bildiren heyet buna ilişkin, “Adalet Bakanı Gül’e sormak istediğimiz sorular vardı. Görüşme gerçekleşseydi hükümetin de bizi ciddiye alarak dinleyebileceğine yönelik bir gösterge olacaktı bu. Türkiye’de bir reform girişiminin olduğunu bizlerde takip ediyoruz, bunu da olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Fakat reform paketinde hükümetin ne planladığını tam olarak bilmiyoruz. Dolayısıyla Bakana bu paket kapsamında neleri planladıklarını ve medya özgürlükleri ile hukukun üstünlüğü konusunda bu problemlerle nasıl başa çıkacaklarını soracaktık” ifadelerini paylaştı.
Gazetecilerin bireysel başvurularında verilen çelişkili kararlardan endişe duyuluyor
Heyet, AYM yetkilileri ile yapılan toplantıda, Türkiye’deki en yüksek yargı kurumunun, tutuklu gazetecilerin başvurularına ve iki yılı aşkın süredir engelli bulunan internet ansiklopedisi Wikipediabaşta olmak üzere idari önlem adı altında uygulanan erişim yasaklarına karşı yapılan başvurulara öncelik verilmesi gerektiğini belirtti.Söz konusu başvuruların değerlendirilmesinde yaşanan gecikmelerin halkın temel anayasal hakları arasında yer alan bilgiye erişim hakkının ihlaline neden olduğunu ifade eden heyet, aynı zamanda gazetecilerin bireysel başvurularında verilen çelişkili kararlardan da endişe duyduklarını ifade etti.
Heyet, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin eski Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına yönelik verdiği tahliye kararına yönelik “ihtiyatlı bir iyimserliğe yol açabilecek gelişmeler olarak nitelendirerek buna rağmen ülkede basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü alanlarında krizin devam ettiğini”ileri sürdü.Tutuklu gazeteciler aleyhine verilen hükümlerin bozulması ve tahliyesi kararını memnuniyetle karşıladığını bildiren heyet, mesleğinden dolayı hapiste tutulan sanıkların itibarlarına verilen zararın telafisinin olmadığına da dikkat çekti.
30 Mayıs 2019’da açıklanan ve yargı sisteminde düzenlemeleri hedefleyen Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin, yargı bağımsızlığının hem hukuki zeminde hem pratikte sağlanmadığını belirten heyet, gazeteci yargılamalarına son verilmediği sürece paketin güvenilirliğinin olamayacağınıaktardı. Açıklamada, yetkililerin böyle bir reform paketini hazırlamasından memnun olduğunu ancak Temmuz 2018’de kaldırılan OHAL’den bu yana özgür basın ortamının gelişmediğini, medyaya karşı uygulanan siyasi baskının bir sonucu olarak hapis veya yurtdışı yasağına tabi gazetecilerin sayısında hiçbir azalma olmadığının altı çizildi. Süreci takiben gelen, yargının artan ve geniş çaplı kontrolünün hukuk devleti algısı ve halkın bilgiye erişim hakkını ciddi şekilde zedelediğini de vurgulayan heyet, şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye, terörle mücadele kanunu ve hakaret suçlamalarını düzenleyen yargı maddelerini acilen revize etmelidir”
“Türkiye, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında, eleştirel basını susturmak için tekrar tekrar suistimal edilen terörle mücadele kanunu ve hakaret suçlamalarını düzenleyen yargı maddelerini acilen revize etmelidir. Aynı zamanda, temelsiz iddianamelere dayandırılan gazetecilerin keyfi tutuklamalarına ve siyasi etkenlerle yön verilen hukuki kararlara bir son verecek ve adil yargılanma hakkının ciddi ihlaline son verecek adımlar atmakla yükümlüdür. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yapılacak atamalar üzerinde siyasi kontrol kuran Anayasa’nın 159. Maddesinde Nisan 2017’de yapılan değişiklik dahil olmak üzere, yargının yapısı ve işlevselliğine orantısız biçimde müdahil olma imkanı veren ve yargının tümden bağımsızlığını etkileyen adımların geri alınması gerekmektedir.”
Strateji belgesinde öngörülen değişiklikleri tahlil eden heyet, Türk yetkilileri, bağımsız sivil toplum kuruluşlarını, gazetecileri ve ifade özgürlüğü alanında çalışanları, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı üzerine uluslararası uzmanları sürece dahil etmeye çağırdı.
Heyet aynı zamanda hükümeti reform paketinde sunulacak tasarıların Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olması konusunda dikkatli davranmaya davet etti.
“RTÜK’ün yeni yetkileri son derece endişeli”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) yeni yetkileri hakkında “son derece endişeli” olduklarını belirten heyet, yeni düzenlemelerle online haber ve içeriklerin kontrolünün RTÜK’ün yetkisi altına girmesinin ve fahiş rakamlarla belirlenen lisans uygulamasının, online platformların varlığını ciddi biçimde tehdit ettiğine dikkat çekti. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yükümlülüğüne verilen basın kartı verme yetkisinin hem ulusal hem de uluslararası medyanın ülkede çalışma şartlarını önemli ölçüde olumsuz etkileyebileceği de kaydedildi.
Bilgin, “Anadolu gazetelerinin geleceği çok karanlık”
Heyetin Adalet Bakanlığı’yla planladığı görüşmenin gerçekleşememesinden dolayı büyük bir üzüntü duyduğunu belirten Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, “Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde Anadolu basınına yönelik ciddi tuzaklar var. Bin 200’e yakın gazete, reformun bu haliyle yasalaşması durumunda resmi ilanların yarısından fazlası iptal edilecek ve yüzlerce gazete ile matbaa kapatılmak durumunda kalacak. Ayrıca Basın İlan Kurumu ’da hükümet tarafından ele geçirilmiş durumda. Uzun yıllardır yansız ve tarafsız ilan dağıtmaya çalışan bir kurum artık tamamen iktidar yanlısı gazetelere ilan verecek, diğer gazetelere ise vermeyecek. 20 yıldan fazladır Basın İlan Kurumu’nda görev yaptım, şimdiki gibi kötü bir durumla karşılaşmadım. Anadolu gazetelerinin geleceği çok karanlık. CHP’den RTÜK üyeliğine seçilen Faruk Bildirici, mevcut RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in Basın İlan Kurumu yönetim kurulu üyeliğine atanmasına ilişkin bir açıklama yaptı. RTÜK yasası, üyelerinin hiçbir şekilde basın ile ilgili kurum ve kuruluşta çalışamayacağını açık hükme bağlamış olmasına rağmen, yasaya karşı bir suç işlenmekte. Bildirici bu konuda TBMM ve RTÜK başkanlığına başvurarak,Şahin’in istifasını talep etti. Bizler, Gazeteciler Cemiyeti olarak Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün inşa edilmesine yönelik çalışmalarda bulunan bu önemli uluslararası örgütlere katkı sunmaya hazırız” dedi.