6

“Türkiye ve enerji krizi: Kalıcı mı geçici mi?” başlıklı online söyleşi düzenlendi

 Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği finansmanıyla yürütülen “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Projesi” kapsamında, “Türkiye ve enerji krizi: Kalıcı mı geçici mi?” başlıklı online söyleşi düzenlendi. Söyleşinin moderatörlüğünü gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu üstlenirken, gazeteci Olcay Aydilek ve enerji konusundaki uzmanlığıyla tanınan, öğretim görevlisi ve yazar Necdet Pamir konuşmacı oldular.

Türkiye’nin yaşadığı doğalgaz ve buna bağlı elektrik kesintilerinin masaya yatırıldığı söyleşide, açılış konuşmasını M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı yaptı. Kanlı, Perşembe söyleşilerine yakın zaman içinde ara verileceğini belirterek, “Artık projemizin sonuna yaklaşıyoruz, raporlama dönemine girdik. Yazın tekrar beraber olacağız” dedi. Kanlı, Olcay Aydilek’in enerji konusunda uzman bir gazeteci olduğunu hatırlatarak, Necdet Pamir’in ise konu hakkında otorite sahibi olduğunu ifade etti.

Açılış konuşmasının ardından moderatör Yıldız Yazıcıoğlu’nun sorularını yanıtlayan Necdet Pamir, Türkiye’nin enerji krizi içinde olduğunu vurgulayarak, meselenin bunun da ötesinde bir “Yönetim krizi” olduğuna dikkat çekti. “Enerji sektörü yönetilemiyor, alt yapısını doğalgaz krizi gibi görsek de, yaşanan kriz elektirik üretimini de etkiledi. Hem ülke ekonomisi hem de tüketici açısından sorun oluşturdu. ‘Değiştireceğiz’ sözü de havada kaldı, bu sorun ulusal güvenlik meselesi olarak önümüze gelmiş bir kriz, sanayimizi de topyekün etkiliyor” diye konuştu.

Necdet Pamir, “Yüzde 70 dışa bağımlıyız”
Türkiye’nin tükettiği elektiriğin yüzde 29’unu petrolle karşıladığını ve bunu sırayla, yüzde 17 ile taş kömürü ve doğalgazın takip ettiğini söyleyen Pamir, bu üç fosil yakıt konusunda dışa bağımlı olunduğunun altını çizdi.

Pamir şöyle konuştu:
“Türkiye’nin toplam birincil enerji tüketiminde tüm kaynakları düşünürsek, yüzde 70 dışa bağımlıyız. Bu en önemli sorunumuz… Türkiye’nin yaşadığı krizin en önemli sorunlarının başında, özellikle enerji sektörünü özelleştirilmesi ve bu nedenle yönetilememesi geliyor. Özelleştirme, tamamen özel şirketlerin çıkarına hizmet eden bir sektör. Bizim enerji ithalat faturamız 2019’da ekonomik hareketliliğin durmasıyla varil başına 24 dolardan 28,8 milyar dolardı. 2021’in faturası ise gereksiz hareketlenmelerle de birlikte 51 milyar dolara dayandı. Bu sürdürülemez çünkü bizim toplam ithalatımızın yüzde 18 ile 24 arasında gelen enerji ithalatı faturamız var. 1980’li yıllarla kıyasladığımızda, dışa bağımlılık yüzde 52’den yüzde 72’ye gelmiş. Bunu değiştirmeliyiz. Bu fosil yakıtların ithalatıyla bir yere varmak mümkün değil. Doğalgazda yaşadığımız sorunlarda, dışa bağımlılık, ehliyetsiz politika ve liyakatsizlik başı çekiyor.

Türkiye elektirikte yüzde 27, doğalgazda yüzde 99 dışa bağımlı. Türkiye üç ülkeden, İran, Rusya ve Azerbaycan’dan beş boru hattıyla ve uzun vadeli anlaşmalarla doğalgaz alıyor. Nijerya ve Cezayir’den de gaz alıyor, bu gazı spot piyasadan alıyor. Her birimde sorun var. Bakü-Tiflis-Erzurum hattı uzun yıllardır hizmet ediyor. Günde 19.1 verecekken, 2021’de sözleşme bitti ve oran 7’ye düştü. İran’dan da 28’lik bir eksilti oldu, anlaşmalar zamanında imzalanmadı. Enerji stratejik bir alandır, ulusal güvenlik ve ekonomiyle ilintilidir. Ne elektirik ne doğalgaz ne de kömür, yabancı ya da özel şirketlerin rantına bırakılmayacak kadar stratejik.

Enerji konusunda ehliyetsizlik, liyakatsizlik ve özelleştirme sorunu kendini gösteriyor. 15 gün önce 288 milyon metreküp telef oldu, gaz olmayınca kesintiler kritik oldu. Sürekli bıçak sırtında gidiyoruz. Çözüm, halkın gazını almak için beş patronla toplantı yapmak değil. 20 senedir ülkeyi yönetiyorlar, meslek odalarını, uzmanları çağırdınız mı? Bir şey yapılıyor gibi görünüyor, hepsi bu…”

“Çözüm, rüzgâr ve güneş enerjisi”
Pamir, kamunun elinde olması gereken alanların üretimi ve dağıtımının tekrar hızla kamu alanına çekilmesinin gerektiğinin altını çizerek, Sayıştay denetimlerinin de havada kaldığını, denetleme işinin de özel sektöre verilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Pamir, “Konutlara verilen elektiriğin fiyatı yüzde 155, 210 kilowatt üstü için. Sanayiye verilen yüzde 283,8, sanayiye verilen yüzde 334,8. Bu durumda konuşulacak bir şey var mı? Neyi indereceksiniz?” diyerek, vatandaşın aylık enerji masraflarını şöyle sıraladı:
“Ankara’da aylık hane başına elektirik tüketimi 230 kilowatt dersek, yaklaşık 371 lira; doğalgaz 84 metreküpten 244 lira, su 15 metreküpten 100 lira, telefon ve internet 311 lira ve sadece bu dört kalem 1025 lira… Manzara bu, indirimle hallolacak bir şey yok. Politika yanlış…”
Pamir, Akkuya’da yapımı süren nükleer santralin tehlikelerine işaret ederek, söz konusu santralin inşaasının, işletmesinin Rusya’ya ait olduğunu, atıklarını da bu ülkenin üstlendiğini söyledi. “İlk yatırım, söküm maliyeti, atık maliyeti alt alta konulduğunda, yine en pahalı yakıt türü oluyor” diyen Pamir, nükleerr santrallerin işletme güvenliği olmadığını vurgulayarak, yapıldığı Akkuyu’da gerekli analizin yapılmadığını ve ÇED süreçlerinin inandırıcı olmadığını belirtti. Nükleer atıkların ABD dâhil dünyada çözümü omadığını ifade eden Pamir, Türkiye’de nükleer santralin ilk kez denendiğini ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın hazırladığı raporun da devlet sırrı olarak belirtildiğini söyledi. Pamir, güneş ve rüzgâr enerjilerinin çözüm olabileceğini sözlerine ekledi.

Olcay Aydilek, “1 Ekim’de Rusya’dan alınan doğalgazın 1000 metreküpü 275 dolarken, 1 Ocak’ta 305 dolara yükseldi”
Gazeteci Olcay Aydilek, gündemi değerlendirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasının aslında bir çaresizliğin ifadesi olduğunu belirterek, daha sonra AKP Başkan Vekili Binali Yıldırım’ın ve bugün de Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in konuyu ayrıntılandırdıklarını ancak bunun bile net bir veriyi ortaya koymadığını, sadece ticarethanelere 1 Mart’a kadar yüzde 25 indirim olacağının söylendiğini vurguladı.
Aydilek, bir hafta önce Isparta’daki beş günlük elektirik kesintisi nedeniyle Enerji Bakanı’nın bir toplantı yaptığını ve bunun kamuoyuna çok yansımadığını kaydetti. Bakanın elektirik şirketlerinin patronlarını Ankara’ya davet ettiğini ve iki aşamalı toplantının ilkinde önce genel müdürlerin de olduğunu ve yatırımların, bakım-onarımların, acil durumda yapılması gerekenlerin konuşulduğunu söyledi. “Bakan, gerekenler yapılsın uyarısında bulundu” diyen Aydilek, “Yatırımlarda zaaf olduğu gerçek, Cengiz ve Kolin ortakları yatırımlarını Antalya’ya kaydırdıkları için, Isparta’da sorun olduğu biliniyor. Ayrıca dağıtım şirketlerinden birbirine destek olmaları istenmiş” diyen Aydilek, ikinci toplantının ise beş patron; Nihat Özdemir, Ahmet Çalık, Celal Koloğlu, Mehmet Cengiz ve Cemil Kazancı ile yapıldığını ifade etti.

Pandemi ve doğalgaza talep nedeniyle serbest piyasada doğalgaz fiyatlarının çok yükseldiğini kaydeden Aydilek, Türkiye’nin boru hatları üzerinden Rusya, İran ve Azerbaycan’dan doğalgaz ve sıvılatırılmış doğalgaz ithal ettiğini belirterek, 1 Ekim’de Rusya’dan alınan doğalgazın 1000 metreküpü 275 dolarken, 1 Ocak’ta 305 dolara yükseldiğini söyledi. Türkiye’nin bu süreçte Rusya ve Azerbaycan ile anlaşmalarını sona erdiğine dikkat çeken Aydilek, “Zamanında iyi müzakere edilmediği için o anlaşmalar yüzünden yüksek fiyattan bağlantı duyumu aldık. Ayrıca doğalgaz ihtiyacı olmasına rağmen onu karşılamaktan uzak miktarlarda anlaşmalar yapıldı. Öyle bir aşamaya geldik ki, uluslararası konjonktörün etkisiyle doğalgaz fiyatları yükseldi ve zamanında yapılmayan anlaşmalar nedeniyle biz kucağımızda devasa bir maliyet gördük. Bizim makro düzeyde enerjide planlama zaafımız var, tıpkı güvenlik ve sağlık sektörleri gibi ihtiyacı karşılamaktan uzak bir yapı” dedi.

Ticarethanelerde yüzde 25 elektirik indirimi olsa da bu düzenleme içinde ve dolardaki kur artışıyla birlikte faturaların yüksek olmaya devam edeceğini dile getiren Aydilek, hali hazırdaki hidroelektirik santrallerinde üretilecek elektirik miktarının 15 Nisan sonrasında, karların erimesinden sonra anlaşılacağını belirtti. Aydilek, Akkuya’da yapımı devam eden nükleer santralin 29 Ekim 2023 yılında işletmeye alınsa da, bunun sembolik bir tarih olduğunu ve ilk lisansın alınmasından sonra işletme için 2025 yılına kadar süre geçmesi gerektiğini söyledi.