6

“Sanat ve Habercilik” başlıklı online söyleşi düzenlendi.

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği’nin finansmanıyla sağlanan Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında “Sanat ve Habercilik” başlıklı online söyleşi gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun yaptığı söyleşinin konuğu yazar, televizyon sunucusu ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan oldu.
Kopan, sanatın gazetecilik faaliyeti olabilmesi için kamu yararının söz konusu olması gerektiğini belirterek, sanat haberlerinin çoğunluğunun bir sanat faaliyetini duyurma amaçlı yapıldığını söyledi. Düz bir içerik haberciliğinin kitap, film, tiyatro gibi alanlara ilişkin duyuru amaçlı yapıldığını, ancak bu bilgileri ikincil bir süzgeçten geçirerek okuyucuyu yönlendirici bir tavırla yazmanın farklı bir birikim gerektirdiğini kaydeden Kopan, bu tarz haberi oluşturan kurum, kişi ya da sosyal medya mecrasının kim olduğu ve hangi amacı güttüğünün önemli olduğuna işaret etti. Kopan, on yıldır sosyal medya kanallarıyla kültür ve sanat duyurularının etkili olduğunu ifade ederek, bu haberleri yapanlar ile sanatı icra edenler arasındaki ilişkinin niteliğine dikkat çekti.
“Kültür sanat alanında, bir süre sonra haber yaptığınız kişilerle arkadaş oluyorsunuz” diyen Kopan, bu nedenle haberi yapan kişinin belli bir zaman sonunda ilgili haberi yapmakla mükellef hâle gelebileceğinin altını çizerek, “Bu tarz haberlerde çok ince bir ayar var. Siz eğer kültür sanat muhabiri olacaksınız, filtre oluşturmalı ve söz konusu ilişkiyi bu yönde çizmelisiniz. Duyuru başka bir şey, bunu yapabilirsiniz ama bunun bir adım ötesine geçmek için süzgecinizin ne olduğu, nelerden beslendiği ve amacınız önem taşır. Kaynak ve aktaran arasındaki ilişkiler, kültür sanat haberciliğinde dikkat edilmesi gereken ilk konudur” dedi.
Kopan, diğer meselenin de Türkiye’de özellikle son 10 yılda kültür sanat kaynağının daralması olduğunu belirtti. Yeni ortaya çıkan aktörlerin, yani özellikle sosyal medya aktarıcılarının gereken entelektüel alt yapıya sahip olup olmadığının tartışmaya açık olduğunu kaydeden Kopan, “Medya yapısının içindeki kişilerle iletişimi iyi olan ancak gereken alt yapıya sahip olmayan kişi, ilgili haberi yaparken, daha entelektüel birisi sırf ilişkileri kuvvetli olmadığı için yapamayabilir. Bu nedenle haberi ileten kurumun bunu gözetmesi gerekir. Aksi hâlde, yapılan haberler kalıcı olmaz. Kültür sanat haberlerinde sadece duyuru olması artık yeterli değil. Önemli olan bu habelerin nasıl hikâye edildiği, öznel hikâyelerin yazılmasıdır. O kültür sanat ürününün hangi bakış açısı ve nasıl bir dille yazıldığı meselesidi” dedi.

Kopan, “Reklam ile haberin farkı burada koyduğunuz filtre ile ortaya çıkar”
Kopan, kültür sanat eserlerinin aynı zamanda birer ürün olduğunu vurgulayarak, reklam ile haber yapmak arasında fark olduğunu belirtti. Reklam yapan kişinin şeffaflıkla bunu belirtmesi gerektiğini dile getiren Kopan, şunları söyledi:
“Kaynak belireterek kamu yararına siyaset, ekonomi, sağlık haberi yapabilirsiniz ama kültür sanat konusunda mutlaka bir üründen bahsetmiş oluyorsunuz. Satılan bir kitap, bileti alınan bir film gibi ve tanıtımını yapıyorsunuz, bu nedenle reklam ile haberin farkı burada koyduğunuz filtre ile ortaya çıkar.
Meslek hayatında yaptığı “iyi” ve “kötü” işleri, iyi bir okur olarak gerçekleştirdiğini ifade eden Kopan, kültür sanat alanında çalışnların çok yönlü, disiplinlerarası okuma yapmalarını tavsiye ederek, haberini yaptığı eseri tüm yönleriyle tahlil edebilme yetisi kazanmalarının önemine işaret etti.
Kültür sanat gazeteciliğinin deliliği sevdiğini söyleyen Kopan, “Çok büyük egolarla karşılaşırsınız, bu dalda habercilik yapmak biraz da deli işidir” diyerek, edebiyat ve şiir bilgisinin de kültür sanat haberciliğinde yarattığı başarıyı şu cümlelerle anlattı:
“Örneğin Cumhuriyet’ten bu yana yapılan bazı röportajlara bakın, mesela Yaşar Kemal… İnsan portrelerini 1945’le 1950 yılları arasında görebilirsiniz. Geldiğimiz o dile bakın, bir de şimdiki haber diline… Hem ülkemizde hem de dünya tarihinde edebiyat ve şiir alanlarından gelen çok sayıda gazeteci vardır. Yine ülkemizden Refik Durbaş, Turgay Gönenç okursanız dil farkını anlarsınız…”

Kopan, “Şu anda kültür sanat üreticileri hayatta kalma mücadelesi veriyor”
Pandemi döneminde konvansiyonel olana kıyasla yeni medyanın kültür sanat alanını unutmadığını ve haberlerini yaptığını kaydeden Kopan, ana akımda sadece eğlence olarak görülen kültür sanatla, bağ kurulmadığını söyledi. Sanatçıların da bir çok sektörde olduğu gibi pandemi başında sessiz kalarak beklediklerini ancak daha sonra görmezden gelindiklerini anladıklarını dile getiren Kopan şöyle konuştu:
“Sanatın bu ülkedeki algısı hâlâ onun toplum için mi sanat için mi olduğu tartışması üzerinden dönüyor, eğitim sisteminde kitap okumak boş zaman işi ve kültür sanat meselesi de pandemiyle birlikte kırılma yaşamadı, on yıllardır sorun içindeydi zaten. Müziğin gece 24.00’ten sonra yasaklanması konusu zaten bir süredir böyleydi ama bunu yüksek sesle tekrarlamaları, sanatçıları yalnızlaştırma cümlesidir. Türkiye’de kültür sanatın içinde olduğu durum pandemi ile birlikte sadece göz önüne serildi.
Şu anda kültür sanat üreticileri hayatta kalma mücadelesi veriyor. İntihar ediyorlarsa, enstürümanlarını satmak, şehir değiştirmek zorunda kalıyorlarsa bu hepimizin derdi olmalıdır. Pandemi zaten on yıllardır kültür sanatın konumlandırıldığı yerde, onu yalnızlığa iten süreç oldu…”