6

Mustafa Kemal Atatürk’ü Anlamak başlıklı online söyleşi gerçekleşti.

Gazeteciler Cemiyeti, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü dolayısıyla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ilke ve inkılaplarını, bıraktığı düşünsel, siyasal ve kültürel mirası konuştuğu Mustafa Kemal Atatürk’ü Anlamak” başlıklı online söyleşiyi gerçekleştirdi. Gazeteciler Cemiyeti’nin Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürüttüğü Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında gerçekleştirilen söyleşiye konuk olan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 83’üncü ölüm yıldönümünde Atatürk’ün düşüncelerinden yola çıkılarak Türkiye’nin geleceğine yönelik anekdotlar paylaştı. Gazeteci Zeynep Gürcanlı’nın moderasyonunu üstlendiği söyleşide, derneğin kuruluşu ve amaçları yanı sıra Atatürk’ün devrimleri, ilkeleri, siyasal, ekonomik, bilimsel ve kültürel mirası, Atatürk’ün genç cumhuriyeti ile 100’ıncı yılını kutlamaya hazırlanan cumhuriyetin kat ettiği yol konuşuldu.

 

Hüsnü Bozkurt Kimdir?
Söyleşinin konuğu Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt hakkında bilgi veren Gürcanlı, Bozkurt’un İstanbul Tıp Fakültesi mezuniyeti sonrasında Konya’da 41 yıldır KBB uzmanı olarak görev yaptığını, 1980-1987 yılları arasında Konya Asker Hastanesi’nde KBB uzmanı olarak yürüttüğü görevinden 1987 yılında askerlikten istifa ile ayrıldığını SHP’de siyasi kariyerine başladığını söyledi. Gürcanlı, 1989 yerel ve 1991 Genel seçimlerinde SHP Konya örgütü çalışmalarında aktif olarak yer alan Bozkurt’un 1992-1997 yılları arasında SSK Konya Hastanesinde Başhekimliği görevini yürüttüğünü, Refahyol hükümetince görevden alınması üzerine 1997 yılında memuriyetten ayrılıp CHP’de siyasi yaşamına devam ettiğini, 1994 yılında ADD Konya şubesini kurduğunu, 1998-1999 yıllarında CHP Konya İl Başkanı ve 1998-2001 yılları arasında Kurultay delegesi olarak görev yaptığını ifade etti. Ayrıca Bozkurt’un, Konya Özel Medline Hastanesi başhekimliğini yürütürken, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP Konya Milletvekili seçildiği, ADD, ÇYDD, Tenis Dağcılık ve Su Sporları Derneği gibi çeşitli demokratik kitle örgütlerinin kuruculuğunu yaptığı, son olarak 25-26 Eylül 2021’de yapılan genel kurulla ADD Genel Başkanlığına seçildiği belirtildi.

Kanlı, “Atatürkçü düşünce kökleşiyor”
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı, yıllar geçmesine rağmen Atatürk’e olan sevginin, bağlılığın ve saygının giderek arttığını vurgulayarak, “Sadece 10 Kasım değil, 10 Kasım’ın içinde bulunduğu bu hafta Atatürk haftası olarak, atamızı anma haftası olarak geçiyor. Bu çerçevede bizler de Gazeteciler Cemiyeti olarak çeşitli etkinlikler yaptık bunlardan biri de M4D Projesi kapsamında oluşturduğumuz Basın Evi’nde ağırladığımız değerli konuğumuz Hüsnü Bozkurt ile yapacağımız söyleşi. Toplum olarak bazı şeyleri sloganlarla konuşmayı tercih ederiz ama bu sloganların ne anlama geldiğini düşünmeyiz. Konuğumuzla bugün bu sloganların ne anlama geldiğini konuşacağız. Yıllar geçtikçe Atatürk’e olan sevgi, saygı, minnet, özlem, Atatürkçü düşünce kökleşiyor. 83 yıl önce bedeniyle aramızdan ayrılan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik giderek artan bu sevgiyi, saygıyı, bağlılığı konuşacağız” dedi.
 

Bozkurt, “İlkelerimizin bir vücudun ortadan kaldırılmasıyla sarsılıp bozulacağını düşünenler zayıf dimağlı bahtsızlardır”
Konuşmasına ADD’nin kuruluş amacı ve misyonunu anlatarak başlayan Bozkurt, “ADD, 1989’da Muammer Aksoy başkanlığında 49 Cumhuriyet aydını tarafından kurulan bir dernek. ADD, tıpkı Mustafa kemal Atatürk’ün İstanbul’daki altı ay ve Anadolu’ya geçtikten sonraki 19 ay yaptığı gibi tüm gayretiyle milleti gidişat konusunda uyarmaya çalışan bir dernek. Bunun bedeline Atatürk zamanında suikastlarla ödediyse ADD’nin kurucuları ve yöneticileri de zamanında ve halen bu bedeli hayatlarıyla ödediler. Bu ülkenin, milletin geleceği için ne bedel ödenecekse ödemeye hazırız. Ancak üzücü olan Atatürk’ün İzmir suikastı sonrası Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte söylediği gibi, milletin vicdan ve ruhunda ve milletin evlatlarının oluşturduğu ordunun bilincinde şekillenen Cumhuriyetimiz yine milletin engin sezgileriyle oluşturduğumuz ilkelerimizin bir vücudun ortadan kaldırılmasıyla sarsılıp bozulacağını düşünenler zayıf dimağlı bahtsızlardır. Dünyada 83 yıl önce vefat etmiş dedesini, nenesini ziyaret eden kimse yokken, bu millet 83 yıl önce bedeniyle, vücuduyla aramızdan ayrılan Atatürk’ü milyonlarla ziyaret ediyorsa bundan bir anlam çıkarılmalı. Bir ölür bin geliriz, kimse o hesabı yapmamalı” diye konuştu.
 

“Milletimizde Atatürk’ü anlama ve bağlılık yönünde ciddi bir gelişme var”
Atatürkçü düşüncenin yıllar geçtikçe daha fazla anlaşılıp benimsendiğine dikkat çeken Bozkurt, Atatürk ilke ve inkılaplarının bu düşüncenin yaşatılmasında önemli rolü olduğunu vurgulayarak, “Atatürk, Osmanlı Devleti’nin fiilen yok olduğu, halkın savaşın çatışmanın içinde olduğu bir ortamda ortaya çıktı. Devlet yoktu, bütçe yoktu, para yoktu, ordu yoktu, millet olma bilincinde olan bir toplum yoktu, bu milletin bir dili yoktu, kadınlarımızın bu toplumda yeri yoktu. Bu yokluklar içinde Atatürk milletin azim ve kararlığını harekete geçirmek için binlerce görüşme yapıp, kongrelerle cemiyetleri bir araya getirip kurumsallaştırarak, orduyu oluşturup meclisi açıyor. Bedeniyle aramızdan ayrıldı ancak Atatürk hala bu milletin geleceği için yol göstermeye devam ediyor. Bugün bu millet her yaştan genci çocuğu yaşlısıyla Atatürk’ü anlayıp sadece 10 Kasımlarda değil her gün anıt gömütüne gidiyorsa bunu sadakatin binlerce nedeni var. Anıtkabir Komutanlığı’ndan aldığım bilgiye göre geçen yıl pandemi koşullarına rağmen Anıtkabir’i beş milyondan fazla kişi ziyaret etmiş. 2018 yılının 10 Kasım’ında Anıtkabir’i 1 milyon 60 bin kişi sadece tek bir gün içinde ziyaret etmiş. Bu silah zoruyla, bedava yemekle, mitingle, vaatle, otobüslere adam doldurup götürülerek yapılacak bir şey değil, bu ancak Atatürk olduğunuzda, Mustafa Kemal olduğunuz zaman haklılığınızla dünyayı karşınızda dize getirdiğinizde olabilecek bir şeydir. Milletimizde Atatürk’ü anlama ve bağlılık yönünde ciddi bir gelişme var. Biz de bunu desteklemeye çalışıyoruz. Bu topraklarda özgürce yaşayıp, bu dağlar benimdir, bu nehirler bizimdir, bu deniz benim denizimdir, bu tarla benimdir, ektiğim buğdayın unuyla karnımı doyuruyorum diyebiliyorsak bunların hepsini Atatürk’e borçluyuz çünkü bu milletin vatanım diyebileceği bir toprak parçası bile yoktu” sözlerine yer verdi.
 

“70 yıldır sağ adına siyaset yapan bir kişi bile çıkıp Atatürk’ün Nutuk’ta söylediği şu nokta yanlıştır diyememiştir”
Mustafa Kemal Atatürk’ün bilim, ekonomi, sanat, kültür, edebiyat, sağlık alanındaki devrimleri ile görevde bulunduğu süre boyunca atılan adımları hesap verilebilirlik ilkesiyle halkla paylaştığını ifade eden Bozkurt, gelinen noktada ülke yöneticilerinin bu ilkeyi göz ardı etmelerine yönelik şöyle konuştu:
“Tek sözcükle Kemalist Cumhuriyeti tanımla deseler, namusla tanımlarım. Atatürk’ün hayatı da böyledir. Bunca savaşa çatışmaya rağmen binlerce kitap okumuş, Sakarya Meydan Muharebesi’nden Çanakkale Savaşı’na kadar, Şam’dan Halep’e gittiği her yere kitap sandığıyla giden bir lider. Dünya siyasi tarihinde bunun örneği yoktur, Nutuk. 1919’da Samsun’a çıkıştan 1927’ye kadar gün gün yapılan her şey yazılıyor. Nutuk üç cilt olarak basılıyor, ilk iki cilt an ve an ne yapıldığını anlatırken üçüncü cilt belgelerden oluşuyor ve yıllarca harp okullarında ders olarak okutuluyor. Bunu yapan dünyada başka bir lider yoktur. Sekiz yıl sonra kürsüden altı gün 36,5 saat boyunca yapılan her şeyi tek tek halka anlatıyor, hesap veriyor. Bu ülkede 70 yıldır sağ adına siyaset yapan bir kişi bile çıkıp Atatürk’ün Nutuk’ta söylediği şu nokta yanlıştır, yalandır diyememiştir. Hatırasını yok etmek istediler, annesine saldırdılar, büstüne saldırdılar, devlet dairelerinden adını kaldırmaya çalıştılar, fotoğrafını yırttılar ama bir kişi bile Nutuk’un tek harfini değiştirecek belge ortaya koyamadı, işte bu namustur. Bu Cumhuriyet bu namus anlayışıyla kuruldu, Mustafa Kemal bu namus anlayışıyla Atatürk oldu.
 

“Bu millet kendi diliyle Atatürk sayesinde tanıştı”
Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı ne olurdu? Atatürk’le ilgili olumsuz bir şey söylemek için tarihten bir örnek göstermek lazım, yıllarca bir sürü iftira atıldı ama bunların gerçekle hiçbir ilişkisi yoktu. Yedi yılda yüzde üç buçuk olan okur yazarlık oranı yüzde 21’e çıkıyor; parklar, fabrikalar, okullar, kahveler, çay ocakları, tarlalar, harman yerleri bütün ülke okula dönüştürülüyor. Şimdi Cumhuriyet 98 yaşında, Türkiye’de okur yazar oranı yüzde 99,2. Osmanlı 600 yılda toplumun yüzde üçüne okuma yazma öğretirken, Cumhuriyet harf devriminden sonra bu halkın yüzde 99,2’sini okur yazar ediyor. Bu millet kendi diliyle Atatürk sayesinde tanıştı. Türkçedeki ‘ç’ harfi dünyada hangi lisanda var?, ‘j, ğ, ü, ö’ harfleri yok. Dünyada ağzından çıkan her sözcüyü yazıya döken kaç ulus var, yok. Bu dile harf devrimiyle kavuştuk. Bu dil, ağzından çıkan her şeyi yazıya döken ender bir lisan. Atatürk döneminde öğrenme merakı var, Fransızca kitap Fransızca dilinden İngilizce kitap İngilizce dilinden yani orijinal dillerinden okunuyor, bunları okuyan kesim, dünyada olup bitenleri takip eden bir millet var. Sadece ülke içinde yaptığı devrimlerle değil aynı zamanda ileri görüşlü aydın bir devlet lideri olarak dünyanın en saygın lideri olarak kabul edilen Atatürk, dış ülkelerle olan ilişkileriyle de hayranlık uyandırıyor. Pek çok dünya lideri ona danışıyor, istişarelerde bulunuyor. Çünkü Atatürk, Rusya’da, Almanya’da, Fransa’da dünyanın her yerinde nelerin olup bittiğini biliyor, takip ediyordu. Bu nedenle dünyanın en saygın liderleri arasında yer alıyor.”