'Türkiye Avrupa'nın içinde mi, dışında mı?' söyleşisi gerçekleştirildi

2022-10-27 09:00

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında, emekli büyükelçi Oğuz Demiralp ve deneyimli gazeteci Arzu Çakır Morin “Türkiye Avrupa’nın içinde mi dışında mı?” başlıklı söyleşide Türkiye- Avrupa ilişkilerini Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Avrupa’da sağ eğilimin yükselişi üzerinden değerlendirdi.

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi (M4D) Projesi’nin gelenekselleştirdiği Basın Evi söyleşilerinin bu haftaki konusu Türkiye- Avrupa ilişkileri oldu. Emekli büyükelçi Oğuz Demiralp ve deneyimli gazeteci Arzu Çakır Morin “Türkiye Avrupa’nın içinde mi dışında mı?” başlıklı söyleşi kapsamında Ankara ile Avrupa başkentleri arasındaki ilişkileri değerlendirdiler. Konuklar AB’nin Türkiye’ye yönelik güncel yaklaşımına dair ufuk turu yaparak, yakın geleceğe ilişkin olasılıkları paylaştılar. Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, deneyimli diplomat Demiralp’in tespitleriyle Türkiye’nin dış politikasına ilişkin genel bilgiler verilirken diplomasi muhabirliği alanında yetkin Morin’in Başkentler üzerinden yaptığı değerlendirmelerle Avrupa Birliği’ne üyelik süreci gündeme getirildi.

Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcılarından M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı, “Türkiye Avrupa’nın içinde mi dışında mı?” konulu söyleşide, Avrupa ve Türkiye üzerinden ‘Batı’ ile ilgili değerler ve normların konuşulacağını söyleyerek, “Temeli basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve insan   hakları olan bu önemli değerlerin Türkiye’deki son gelişmeler üzerinden irdeleneceğini söyledi. Kanlı, “Demokrasi ile gelişme temel ilkeler olmalıdır” dedi.

Yazıcıoğlu, Türkiye Avrupa’ya ne kadar uzak sorusu üzerinden hareket ederek sözü Türkiye ve Avrupa ilişkilerini Başkentler düzeyinde takip eden Arzu Çakır Morin’e verdi. Morin, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde sert değişimler yaşandığını söyleyerek Ukrayna- Rusya savaşı kapsamında çeşitli değişiklilerin yaşandığını aktardı. Morin, “Türkiye Avrupa’nın vazgeçemeyeceği konumda duruyor. Ufukta bir takım somut gelişmeler var. Avrupa Komisyonu raporlarında Türkiye’nin göç konusundaki rolünün takdir edildiğinden bahsedilirken, ‘ama’ denilerek basın ifade özgürlükleri ve insan hakları ihlallerinden duyulan endişeler yer alıyordu. Son raporlarda Türkiye ile ilişkilere yeni maddeler eklendi. AB, Türkiye’nin göç konusundaki rolünden olumlu olarak bahsederken, Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya konusundaki duruşundan dolayı takdir edildiğini de belirtiyor. Türkiye coğrafi konumu gereği, Ukrayna-Rusya, Asya- Avrupa arasındaki yeri nedeniyle oldukça önemli bir ülke. Haritaya bakıldığında bu çok net. AB ile uyum açısından yapılması gereken üç başlık var. Hukuk devleti, özgürlükler ve ekonominin yönetilmesi Türkiye’nin AB’ye yaklaşması açısından önemli” açıklamasında bulundu.

Demiralp, “AB ile bütünleşmek için stratejik ve askeri gücün yanı sıra hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi değerleri de unutmamak gerekiyor”

Emekli büyükelçi Oğuz Demiralp konuşmasında, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin bir üyesi olması sebebiyle bir Avrupa ülkesi olduğunu vurgulayarak, “Türkiye bir Avrupa Devletidir. Bunu unutmamak gerekir” dedi. Avrupa’nın Türkiye’den vazgeçemeyeceğini belirten Demiralp, “Türkiye de AB standartları gereğince insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ve iyi yönetilmiş bir ekonominin elzem olduğunu unutmamalı. Avrupa Birliği yalnızca stratejik ve siyasi bir birlik olarak düşünülmemeli, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi değerler üzerinden de tanımlanmalı” dedi. Bu değerler sağlandığında Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye olan ilgisinin artacağını vurgulayan Demiralp, “Bunu Avrupa için değil kendimiz için, çocuklarımız için yapalım. Sadece Avrupa için insan hakları olmasın, bizim çocuklarımızın insan haklarına ihtiyacı var yani dolayısıyla bu bilinci taşırsak modern bir Türkiye’nin yeri elbette Avrupa Birliği’dir yani bunu Avrupa Birliği görmüyorsa artık bu onların stratejik vizyon eksikliğidir” açıklamasında bulundu.

AB’nin kendi içinde bazı sorunlarının olduğunu söyleyen Demiralp, Ukrayna kriziyle beraber Avrupa’da güvenlik krizinin başladığın söyledi. “Avrupa’da güvelik krizinin önüne geçmek için Rusya’nın varlığı tercih edilir fakat Rusya’nın kaybı Avrupa’nın yeniden bölünmesine sebep oldu. Putin amacının tersine hareket ederek diplomatik bir hata yaptı, Batı’yı ve Nato’yu yeniden yarattı. Bu noktada Türkiye Rusya’ya karşı işbirliği açısından önemli bir konuma geldi. Bu defa daha dengeli bir yaklaşım içerisinde olmamız doğrudur. Türkiye’ye duyulan askeri ve stratejik ihtiyaç nedeniyle Avrupa’nın Türkiye’yle bütünleşmek isteyeceğin düşünmeyelim, çünkü bu durumun değerler tarafı da var. AB ile bütünleşmek için stratejik ve askeri gücün yanı sıra hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi değerleri de unutmamak gerekiyor” diye konuştu.

Deneyimli gazeteci Arzu Çakır Morin

Morin, “Avrupa Türkiye’yi göz ardı edemiyor”
Moderatör Yazıcıoğlu, “Avrupa, Türkiye’den vazgeçemezken Türkiye’yi iç çekirdeğe de yer vermek istemiyor. Fakat Avrupa konseyi Avrupa konseyinden farklı olarak kuruluşundan itibaren yer aldığımız bir kuruluş” diyerek Avrupa Konseyi özelindeki durumu değerlendirmesi için sözü yeniden Morin’e verdi.
Morin, Avrupa Konseyi’nde Türkiye hakkında Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili olumsuz görüşlerin olduğunu ve adım atılmayan davalar sebebiyle Türkiye’nin eleştirildiğini belirtirken, raportörlerin yine de Türkiye ile ilişkileri kopartmak istemediklerini söyledi. “Avrupa Konseyi, Türkiye’deki hukuk devleti adımlarının uygulanıp uygulanamayacağını görmek istiyor. Avrupa Konseyi üyesi olmamız Türkiye açısından çok iyi. Konseyin ortasında Euro grup çekirdeği var. İkinci çekirdekte diğer üyeler bulunuyor. Üçüncü çekirdekte İngiltere ve Norveç gibi AB’ye katılmayan fakat AB’yi ileri standartlara çekecek ülkelerin bulunduğu çember var. Türkiye’yi tam olarak hangi çembere koydukları tartışmalı” diye konuştu.
Morin konuşmasının devamında “Türkiye hukuk devlet, adalet yargı ve ifade özgürlüğü konusunda adımlar atmalı. AB – Türkiye ilişkisinde ilk konu gümrük birliğinin yenilenmesi. İkinci ve asıl önemli konu, 23. ve 24. Madde başlıklarının açılması. 23. madde yargı ve temel haklar, 24. madde adalet güvenlik ve özgürlük gibi temel hakları içeriyor. Gümrük birliği açılır ve bu madde başlıkları dondurulmaktan vazgeçilirse, Türkiye Avrupa Birliğinde midir? tartışmasına olumlu olarak bakılabilir” dedi.
Büyükelçi Demiralp, “Tek yol Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur”
Demiralp, Türkiye’nin AB üyeliği sürecini ülkeler bazında değerlendirerek, “AB geleceğimiz açısından son derece can alıcı bir proje. Almanya anahtar faktör tabi sonrasında Fransa’nın tutumu önemli. Bir güney ülkesi olarak İtalya Akdeniz kanadını güçlendirmek istiyor ve bu nedenle laik ve modern bir Türkiye’nin stratejik düzeyde AB’ye üye olmasını destekleyecek” açıklamasında bulundu. Avrupa’da yükselen sağ eğilime rağmen İtalya’daki bu tutumun kolay değişmeyeceğini vurgulayan Demiralp, “Avrupa’nın pek çok ülkesinde gelişen aşırı sağ eğilim her zaman bir zorluk yaratacak fakat bu noktada yapılması gereken şey diplomasidir” dedi.
Türkiye’nin Cumhuriyet değerleri gereğince hukukun üstünlüğü ve laiklik ilkesinden vazgeçemeyeceğinin altını çizen Demiralp, “Türkiye için tek yol Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur” açıklamasında bulundu.
Avrupa’da tırmanan aşırı sağ eğilim üzerinden Türkiye’deki İslamafobiyi vurgulayan Yazıcıoğlu, konuyla ilgili değerlendirme yapması için sözü Morin’e bıraktı. Avrupa’daki sağın yükselişinin ciddi bir kaygıya sebep olduğunu vurgulayan Morin, İtalya, İsveç ve İngiltere’deki gelişmelerin önemli olduğunu söyledi. “Avrupa’daki sağ eğilim, AB karşıtlığı, Rusya ve NATO karşıtlığı üzerinden farklı alanlarda değerlendiriliyor fakat Türkiye’de AB karşıtlığı yoğun değil” dedi. Avrupa’daki son durumu ve Türkiye’nin geleceğini değerlendiren Morin, Avrupa’nın yaşadığı enflasyon, enerji krizi ve ekonomik kriz nedeniyle sosyal ayaklanmalar çekindiğini söyledi. Sosyal eylemlerden korkan Avrupa’nın başta Almanya, Belçika ve İngiltere ile Fransa gibi ülkelerde patlamaların meydana gelebileceğinin ve bunun sonunca pek çok hükümetin zayıflayacağının ön görüldüğünü belirtti.
Morin konuşmasında, “Bu kıştan nasıl çıkılacağı önemli. Pek çok hükümet değişecek. Avrupa ancak bu kışı geçirdikten sonra önünü görecek. Türkiye’de seçimden sonra yolunu çizecek. Kış boyu yaşanacak tüm gelişmelerden sonra, hukuk, insan hakları ve ifade özgürlüğü üzerinden değerlendirilerek Avrupa Birliği macerası sonuçlanacak” dedi. Morin devamla, “Önümüzdeki dönem Türkiye’nin stratejik olarak güçlü olacağı bir dönem. Hem Avrupa hem Türkiye önemli bir döneme giriyor. Türkiye 100 yıllık bir Cumhuriyet ve ülkemizin Cumhuriyet tecrübesi çok önemli. Tarihin doğru tarafından bir oyuncu olarak hukuk devleti özelliğini sürdürürse Türkiye Avrupa’da hak ettiği yere gelecek” diye konuştu.
Kanlı, kapanış konuşmasında Türkiye ve Avrupa ilişkilerini diplomatik olarak değerlendirerek “Diplomasi, savunma siyasetinden ve dış ekonomik ilişkilerden ayrı götürülemez. Türkiye’nin hava savunmaları açısından Amerika ilişkileriyle ilgili de sorunları var. Yunanistan’ın F35’leri almasıyla ilgili öncelikler olacak. Türkiye en başta yaptığı stratejik hatadan dönmeye çalışıyor. Bu da gerek İtalya gerek Fransa’yla ilişkilerin yeniden yükseltilmesiyle oluşacak. Diğer yandan gaz krizi de çok önemli. Akdeniz’deki enerji pastasına da dönüş söz konusu olacak. Önümüzde seçimler de var. AB Türkiye’yle ilgili alınacak kararı seçimden sonra alacak. Diğer yandan İngiltere’yle ilişkilerin gelişmesinden yola çıkarsak Türkiye AB ile dirsek temasında olmaya devam edecek. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü basın özgürlüğü alanında yapılacak reformlarla ilişkiler sonuçlanacak” açıklamasında bulundu.