Mehmet Çetingüleç ile “Ecevitler” konulu söyleşi gerçekleşti

2020-02-01 06:00

Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliğince finanse edilen “Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi” projesi (M4D) kapsamında gerçekleştirilen gazetecilerle haftalık buluşmalar devam ediyor. Basın Evi’nin bu haftaki konuğu gazeteci Mehmet Çetingüleç “Ecevitler” konulu söyleşide “ Rahşan” isimli kitabından bahisle, eski Başbakan Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit ailesini anlattı.


Kanlı, “100’e yakın gazeteci arkadaşımıza elimizi uzatabildik”
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve M4D Program Direktörü Yusuf Kanlı proje kapsamında verilen destekler hakkında bilgi verdi. Kanlı, “Basın Evi, AB fonuyla gazeteciler için güvenli çalışma ortamı oluşturduğumuz bir yer. Basın Evi destek araçlarıyla şimdiye kadar 100’e yakın gazeteci arkadaşımıza bir şekilde elimizi uzatabildik. Çok önemli bir hizmet verdiğimizi düşünüyorum. Birinci yılımızı geride bıraktık, 14 Şubat’ta yeniden destek araçları konusunda çağrıda bulunacağız. İlk dönem 53 başvuru vardı bunlardan 20’sini desteklememiz gerekirken 31’ini onayladık. Ayrıca yedi genç gazeteciye destek verdik, 32 web sitesi kurduk. Bu zor dönemde kendi imkanımızla ve AB fonuyla bir ışık tutmaya çalıştık, daha kapsamlı hizmetler vermeyi arzuluyoruz. Gazeteciler Cemiyeti, kuruluşundan bu yana gazeteciler arasında dayanışmayı, birlikteliği ve birlikten doğacak güç ile sorunların çözülmesini önemsemiştir” diye konuştu.


Bilgin, “Ecevit’le ölene kadar dostluğumuzu koruduk”
Kürsüye davet edilen Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de Ecevit ailesine ilişkin anılarına değinerek, “Ecevit ailesi benim hayatımda çok özel yeri olan bir aile. Ecevit’in Gazeteciler Cemiyeti üyesi olması ve onun başkanlığını yapmış olmam benim için çok büyük bir onur” dedi.
Bilgin devamla, “O geçmiş dönem güzel bir rüyaydı aslında. Ve özlemle aranacak bir rüyaydı. Şimdiki yöneticilerin ülkeye bakış açılarıyla mukayese etmeye kalktığınız zaman onlar galiba dünyanın en büyük roman yazarlarının yazamayacağı kadar güzel romanlardı, güzel hayallerdi. Ecevit’le ölene kadar dostluğumuzu koruduk” diye konuştu.

Bilgin bir anısından bahsederken, Ecevit’lerin 1975 yılında Gelibolu’daki büyük yıkıma neden olan depremin ardından bu bölgeye ciddi bir bağışta bulunduğunu hatırlattı. Rahşan Hanım ile anısından bahsederken de Bilgin, “Kendisi her bayram tebrik kartı gönderirdi, her birine özenerek beyaz kâğıda küçük Türk bayraklı çıkartmalar yapıştırıyordu. Bir gün zahmet etmesin diye, dilerse adının da yer alacağı Türk bayraklı kağıtları kendisi için hazırlatabileceğimi söyledim ancak kâğıt israfı yapmak istemediğini ifade ederek reddetti. Ecevitler, benim dünyada gördüğüm en güzel aşktı. Bunu Ecevit’in yazdığı şiirlerden anlayabiliyorum. Ecevitler, bizim hayatımızda bir şiirdi ve şiir olarak kalacak” sözlerine yer verdi.


Ülman, “Ecevit, politik görüşü ne olursa olsun hemen her gazetecinin saygısını kazanmış siyasi bir kişiliktir”
Söyleşiden önce gazeteci Mehmet Çetingüleç’in öz geçmişi hakkında bilgi veren M4D Proje Direktör Yardımcısı Seva Ülman, “Çetingüleç, 39 yılı geride bırakarak mesleğin hemen her kademesinde yer alarak bugünlere gelmiş bir meslektaşımızdır. Çetingüleç, yıllar içinde ‘Ferman Padişahın Vurgun Bizimdir’ ve ‘Rahşan’ isimli iki kitap yazdı. Çetingüleç’in yolu yıllar önce dönemin başbakanı Bülent Ecevit ile karşılaşır. Bu karşılaşma çok uzun bir dostluğun yani gazeteci politikacı yakınlaşmasının ötesinde bir aile dostluğuna evrilir. Ecevit kendisiyle yolu kesişen hemen her gazetecinin politik görüşü ne olursa olsun saygısını kazanmış siyasi bir kişiliktir. Gazetecilere hemen her zaman kibar ve saygılı davranmıştır. Ecevit’e özgü bu davranış biçimi öncelikle ailesinin yetiştirme tarzının çok ötesinde kendisinin de bir dönem gazetecilik yapmış olmasından kaynaklanıyor. Kendisini rahmetle anıyoruz” dedi.
Çetingüleç konuşmasına başlarken, “Siyasi döneminde Ecevit’in başarılı olmasının ardındaki en önemli faktör Rahşan hanımdır: diyerek şöyle devam etti:
“Rahşan ve Ecevit çiftinin tanışması ve hayat boyu birlikte olmalarının nedeni belki de Ecevit’in Rahşan Hanımın babası Prof. Namık Zeki Aral’a benzer karakteristik özellikler sergiliyor olmasıdır. 1944 yılında tanıştılar, iki yıl sonra evlendiler. 60 yıl birlikte yaşadılar 44 yıl siyaset yaptılar. Rahşan Hanım, Ecevit’i cezaevinden kurtarıp yasaklı olmasını engellemiş, Umut Gazetesi’ni çıkarmış ve Ecevit’in mesajlarını toplumun geniş kesimlerine ulaştırmaya çalışmış ve en önemlisi köylü derneklerini kurmuş bu sayede de üretici tüketici arasındaki doğrudan satış zincirinin oluşmasına imkân sağlamıştır”.


Çetingüleç, “CHP’yi yüzde 42’lere taşıyan tek lider Ecevit’tir”
Ecevit’in 1974 ile 2002 yılları arasında beş kez başbakanlık yaptığını anımsatan Çetingüleç, Ecevit’in siyasi yaşamı boyunca verdiği hizmetler konusunda ise şöyle konuştu:
“Ecevit, evlendikten sonra 1946-1950 yılları arasında Londra Büyükelçiliğinin Basın Ataşeliğinde çalıştı. 1950 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Ulus Gazetesi’nde çalıştı, 1955 yılında bir burs aracılığıyla Amerika’da The Journal and Sentinel’de konuk gazeteci olarak bulundu. Ecevit, orada bile halkçılığını ortaya koydu, Amerikalıların zencilere karşı uyguladığı ayrımı ‘Ayın karanlık yüzü’ başlıklı yazıyla eleştirdi. 1957 yılında Türkiye’ye döndü, o yıl CHP’den Ankara milletvekili seçildi. 1961 yılında Çalışma Bakanı oldu, aynı zamanda 1965’te Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1966 yılında ise CHP Genel sekreterliğine kadar yükseldi, 1971 yılında muhtıraya tepki olarak genel sekreterlik görevinden istifa etti. Ecevit, 1972 yılında genel başkanlığa seçildi, iki yıl sonra CHP’yi iktidara taşıdı. Çok partili hayata geçtikten sonra CHP’yi yüzde 42’lere taşıyan tek lider Ecevit’tir. CHP, Türkiye’de bütün partilerin ana omurgasını oluşturur. Türkiye’deki tüm partiler CHP’den yeşermiştir. Hiçbir parti yokken CHP vardı. Sağın efsane liderlerinden Adnan Menderes CHP’de 15 yıl milletvekilliği yapmıştır, eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar CHP milletvekilidir, CHP’den ayrılıp Demokrat Parti’yi kurmuşlardır. İşte İsmet İnönü’nün hoş görüsü sayesinde Türkiye çok farklı bir hayata geçiş yapmıştır. Ecevit’in İnönü ile yakın çalışması siyasetteki merdivenleri hızla çıkarken kendisinin desteğini almasını da sağlıyor. Ecevit “ortanın solu hareketi”ni başlatarak, CHP’yi sola çekiyor. Ecevit partiyi, halkçılık, sosyal demokrasi, sosyal adalet ve işçi hakları temelinde örgütleyerek yeniden yapılandırıyor.”


“Ecevit siyasi nezaketini İsmet İnönü’den, cesaretini ise Atatürk’ten almıştır”
Çetingüleç, Ecevit’in her zaman gazetecilik mesleğiyle övündüğünü ifade ederek, “Ecevit tüm siyasi yaşamına rağmen gazeteciliğiyle övünürdü, basın şeref kartı sahibiydi. Gazetecilere önem verirdi, 44 yıl siyaset yaptı bu süre içinde hiçbir gazeteciye dava açmadı” dedi. Çetingüleç devamla, Ecevit çiftine yönelik “Ecevitlerin siyaset anlayışında temel olan kutuplaşmaları değil birleşme noktalarını ortaya çıkarmak vardı. Ecevitler, Türkiye’de nezaketi sembolize eder, ama aynı zamanda cesaretin de sembolüdür. Ecevit siyasi nezaketini İsmet İnönü’den cesaretini ise Atatürk’ten almıştır. Ecevit’in cesaretini gösteren örneklerden biri de kontrgerillayı deşifre etmesidir. Ecevit üç kez gözaltına alınıp iki kez Ulucanlar Cezaevi’ne girdi, çok sayıda suikast tehdidi ile karşılaştı. Rahşan Ecevit, 1985 yılında DSP’yi kurdu. Bu oluşum, işçi haklarını, çalışanları, ezilenleri, halkçılığı esas alan bir siyasi partiydi. Ecevit, siyasi yasağı kalktıktan sonra partinin başına geçti. Ecevit’in başarılı olmasında Rahşan Hanımın emeği vardı. Rahşan Hanımın Ecevit’in siyasi başarısında etkisi çok büyüktür. Ecevit’in izlerini Türkiye’den silmek mümkün değil, bu izleri Ecevit’in işçilere yönelik getirdiği grev hakkı, toplu iş sözleşmelerinde görebiliriz. Açık öğretimi başlatan yine Ecevit’tir. İş güvencesi yasasını çıkardı. Gerçekten de devrimciydi. Bu nedenle Ecevitleri bu ülkeden silmek mümkün değil” sözlerine yer verdi.