Gazeteciler Cemiyeti’nin Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü Medya İçin Demokrasi/ Demokrasi İçin Medya (M4D) Projesi kapsamında, Karadeniz Bölgesi Değerlendirme Toplantısı yapıldı. Online düzenlenen toplantıda, Karadeniz bölgesindeki gazetecilerin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Etkinliğin açılışını M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı yaparken, moderatörlüğü ise M4D Projesi Kıdemli Politika Uzmanı Kenan Şener üstlendi.
Açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, basın özgürlüğü ve insan haklarının bir ülkenin tek başına başarabileceği konular olmadığını, bunun için desteğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Söz konusu alanlara ilişkin sorunları yöneticilere ve ilgili platformlara iletmek için çaba harcadıklarını ifade eden Bilgin, şöyle konuştu:
“Bazı çevreler bu işe jurnallemek diyebilir ama hiçbir zaman bu anlamda yapılmıyor, bu yanlış bir düşüncedir. Sorunlarımızı dünyayla ne kadar paylaşır ve uluslararası platformlara anlatırsak, o kadar kolay çözüm bulabiliriz. Dünya artık çok küçük, eskisi gibi değil, dakikalar içinde yaşanan olaylardan haberdar olabiliyoruz. Biz anlatmasak bile, bunlar tüm dünya tarafından görülüyor. Bizler deneyimli gazeteciler olarak, buradan çıkış yolu nedir diye değerlendireceğiz.
Projemizin amacı da, destekten çok nasıl fikir birliğinde bulunabiliriz, basın özgürlüğü ve insan hakları konusundaki skıntılara nasıl çözüm sunabilir, nasıl daha özgür, geleceğe güvenle ve gülümseyerek bakan bir Türkiye’yi inşa edebilirizin mücadesidir. Şanslıyız, çünkü sizler gibi yaşamlarının büyük bölümünü gazetecilik gibi ulvi bir mesleğe harcamış arkadaşlarımızla paydaşız. Deneyimleriniz bizim için çok önemli… Birlikte yola çıkıp bir kaderi paylaştığımız arkadaşlar, bu vesileyle bu projenin Anadolu’da güçlenmesi ve sesini duyurabilmesi için büyük emek veren Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’na ve dostum Nuri Kolaylı’ya teşekkür ediyorum. Bu organizasyonlarda bize hep destek veren konfederasyon teşkilatlanmasından sorumlu Başkan Yardımcısı Sayın Sefa Bey’e de teşekkür ediyorum. Sizlerle olmaktan büyük mutluluk duyuyorum…”
Erişen, “Fotokopi gazeteciliği başladı”
Bilgin’in ardından söz alan Karadeniz Gazeteciler Federasyonu Başkanı Erdoğan Erişen, Anadolu basınının Karadeniz’de pandemiyle birlikte daha da zor bir durumun içine girdiğini belirterek, mevcut basın yasasının gazete ve gazetecilerin sorunlarını çözmekte yetersiz kaldığını vurguladı. Televizyon ve radyoların da yasal boşluk içinde yayın yaptığını kaydeden Erişen, bir internet yasasının olmamasını da eleştirdi.
Erişen, bölgenin sorunlarına ilişkin şunları söyledi:
“Pandemi, ne yazık ki bazı kurumlarca fırsata çevrildi. Toplantılara çağrılmıyoruz ve bültenler de tek kalemden çıkıyor. Anadolu Ajansı’nın yerel basına yaptığı indirimler nedeniyle, gazeteci istihdamı yerine haberler ajanstan alınmaya başladı. Valilik, siyasi parti, üniversite ve ajanslardan gelen haberler, tek düze haberciliğin önünü açtı, fotokopi gazetecilik başladı. Fakat bu bile yerel basını ayakta tutmuyor.
Sorunların başında, pandemi nedeniyle abonelik sistemiyle girilen lokanta ve çay ocağı gibi yerlere gazetelerin giremiyor oluşu geliyor. Gazetelerin resmi ilana bağlı olmasını doğru bulmuyorum. Kısa çalışma ödeneği de bir süre rahatlattı ama ay sonunda bitecek ve sıkıntı yine büyüyecek. Pandemi yasakları da gazeteler için devam ediyor. Öte yandan internet medyası kontrolsüz güç olmaya başladı, şu anda internet haberciliği yapanların çoğu gazeteci değil, siyasiler ya da kamuda çalışanlar yapıyor. Herkesin artık b planı hazırlaması gerekir diye düşünüyorum. Hükümetin bundan sonra da bu konulara ilişkin farklı bir tavır alacağını sanmıyorum. Biz de Gazeteciler Cemiyeti’nin projesinden yararlandık ve arkadaşlarımıza umut oldu, inşallah yaygın şekilde devam eder.”
Bayram, “Yerelde gazeteci hakkını savunacak sendika yok”
Giresun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bekir Bayram da, Anadolu’da yerel gazeteci ve gazete sahibi olmanın zor olduğunun altını çizerek, yerel gazetelerin can çekiştiğini belirtti. Özellikle yazılı medyanın vahim durumunun azalan ilan geliri, düşen tirajlar, artan baskı ve kâğıt maaliyetlerinin pandemiyle arttığını kaydeden Bayram, “Özel ilanlar azaldı, resmi ilanlar yeterli değil. Dövizdeki artış maaliyetleri çok etkiledi. Pandemi sürecinde ise birçok gazete kapandı ve yüzlerce işsiz gazeteci ortaya çıktı. Cemiyetin raporunda okuduğum kadarıyla, Türkiye genelinde 12 bine yakın işsiz gazeteci, 91 hapis gazeteci ve 12 bin de yargılanan gazeteci var. Oysa 71 iletişim fakültesi açıldı, bu planlanamaz mı? 12 bin işsiz gazeteci var diyoruz ama her yıl fakülte açılıyor. Bunların kalitesini yükseltemez miyiz, anlamış değilim. Yerelde gazetecinin hakkını savunacak sendika yok. O nedenle onların sorunlarıyla da cemiyet olarak bizler mücadele ediyoruz. Sorunlarımız çok…” dedi.
Küçük, “Anadolu basını diye bir şey kaldığına inanmıyorum”
Bekir Bayram’ın ardından söz alan Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ersen Küçük, “Anadolu basını diye bir şey kaldığına inanmıyorum” diyerek, günümüzde yerelde yazılan bir haberin dâhi yurt dışında okunabildiğini, bilginin küreselleştiğini kaydetti. Küçük, pandemi nedeniyle gazetelerdeki tirajın düştüğünü ve dünyadaki dengelerin değiştiğini söyledi. Yerel basının reklam alacağı mekânların pandemi nedeniyle kapandığını ve reklam pastasından aldıkları payın çok azaldığını belirten Küçük, intenet medyasını da eleştirerek şöyle konuştu:
“İnternet haberciliği çoğaldı, herhangi bir vatandaş açıp, ‘Haberciyim’ diyebiliyor, işletmeye gidip reklam da istiyor ve gerçekten işini yapanlar alamıyor. Gelirimizi yükseltmek için bence internet medyasını ele almalıyız. Gazeteci olanları demiyorum ama mesela 86 internet sitesi var, bunlar emekli öğretmen ya da işçi… Hava atmak için, valiyle konuşmak için açıyor ve kendine gazeteci diyor. Bunu ortadan kaldrımamız lazım.”
Bilgin, “İntenet gazeteciliğiyle ilgili en büyük sorun sahiplik sorunu…”
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, internet gazeteciliğinin henüz bu kadar yaygın olmadığı yıllarda, hükümetin bir basın yasası çıkması konusunda görüş istediğini belirterek, söz konusu çalışmada alt ve üst komisyonda görev aldığını söyledi. Bir internet yasasının çıkması için hazırlık başlattıklarını ifade eden Bilgin şunları söyledi:
“Cemiyetlerin, sendikaların olduğu komisyonda herkes dinlendi, fikir alış verişi yapıldı ve on aylık bir çalışmanın ardından her siyasi partinin de kabul edebileceği ölçekte bir taslak hazırladık ancak bu çalışma sırasında gördüm ki, siyasiler denetimden değil de, cezadan yanalar…. Taslak, Meclis’te görüşülmeyince olmadı. İntenet gazeteciliğiyle ilgili en büyük sorun sahiplik sorunu… Herhangi bir yanlış haber çıktığında, erişecek bir merci yok. Bu internet yasasında birincil eksikliğin kurum olmamaktan kaynaklandığını gördük ve hâlâ da öyle, muhatap bulamıyorsunuz.
İkinci olarak da, internet sitesi açmak için, normal gazetelerde nasıl ki belli sayıda kişi çalıştırılması gerekiyorsa, burada da aynı durum geçerli olmalı. Bu sitelerin de profesyonel yapı hâline gelmesini savunduk. Eğer muhatap olacak bir sahibi, şirketi, belli sayıda çalışan gazetecisi varsa, belli haklar verilmeli. Ben yasaksız Türkiye’yi savundum, yasasız değil; ikisini karıştırmamak lazım. Şu anda internet gazeteciliği yasasız bir şekilde, topluma ciddi zarar vererek, kişilik haklarını ayaklar altına alan bir mecra ve bunu da sadece gazeteciler değil, gerçek anlamda internet sitesi sahipleri de eleştiriyor. Bu, tek başına verilecek bir karar değil, bu bizzat kişilik haklarıyla, toplumu manipüle etmekle, bir sürü hatayı barındırabilme potansiyeline sahip bir mecra. Kurumsallaşması hâlinde müsaade edilmeli, bir internet yasası çıkarılmalıdır.
Reklam payı da bulunabilir. Örneğin, RTÜK’ün kestiği yüzde üç meblağ, tarihi yapıların güçlendirilmesi ve rekreasyon çalışmaları gibi mesleğimizle alakasız kaynaklara veriliyor. Güçlerimizi birleştirip internet gazeteciliğinin kurumsallaşması ve işsiz gazeteci arkadaşlarımıza da iş bulacak bir kurumsal yapıya kavuşmasını sağlamalıyız. Yasası olmayan hiçbir yerde disiplin olmaz, yasaksız ile yasasızı birbirine karıştırmamız lazım. Bir an önce siyasileri ikna edersek, parti gözetmeksizin konuşmalıyız ve eğer yasa olmazsa, yarın onların da mağduriyet yaşayabileceklerini anlatmalıyız…”
Kızılkaya, “Kopyala yapıştır habercilik her yerde yaygın görünüyor”
Journo Proje Editörü ve Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya da, “Türkiye’de ‘Yeni Ana Akım’ Yükseliyor (Ve Desteğe İhtiyacı Var)” raporu ile “Türkiye’nin Haber Çölleri” çalışmaları hakkında bilgi verecek, bölgedeki gazeteciler için önerilerini dile getirdi.
Kızılkaya, “Türkiye’nin Haber Çölleri” çalışmasının geçtiğimiz Şubat ayında Journo’da yayınlandığını ve veri bilimci Emrah Yılmaz ile birlikte, iki hafta boyunca 6500’den fazla haber sitesinde, 973 ilçenin isimlerinin geçtiği, toplamda 1.1 milyon haberi taradıklarını söyledi. İlgili haberlerde en çok hangi ilçelerin geçtiğini ve özgün habercilik açısından nerelerde kopya haberin çok olduğunu araştırarak, Türkiye’de hangi bölgelerin bir haber çölü hâline geldiğini göstermeye çalıştıklarını belirtti.
Kızılkaya, Karadeniz’in kıyı ve iç kesimlerinde komşu illerdeki haber sayısına göre daha fazla haber yapıldığını ve Trabzon Çaykara’dan gelen 1275 habere karşılık, Bayburt Ayıntepe’den 264 haber geldiğini ifade etti. Türkiye’nin bir çok yerinde de yan yana iki ilçe arasında bile 10 kat fark olabildiğine dikkat çeken Kızılkaya, “Nüfus oranına göre baktığımız da da aşırı fark olmadı, metropoller sayısal olarak gerilemiş oldu. Batı Akdeniz, nüfusa göre bakıldığında iyi durumda… Özgün haberlere bakınca iki hafta boyunca 1147 haberden sadece 176’sı özgündü. Türkiye’de dijital medyada yüzde 81’inin kopya olduğunu gördük. Özgün haber açısından Batı Karadeniz nispeten iyi durumda. Karadeniz habercilik açısından çok iyi ya da çok kötü değil, özgün haber sayısı da yüksek” dedi.
Türkiye’de ‘Yeni Ana Akım’ Yükseliyor (Ve Desteğe İhtiyacı Var)” başlıklı raporda 28 yaygın ve yerel medya kuruluşunu incelediklerini kaydeden Kızılkaya, bunların dijital etkilerini, kapasite ve ihtiyaçlarını eskinin ana akım medyasıyla karşılaştırdıklarını ve bu bağlamda, bağımsız medya yöneticileriyle de görüştüklerini ifade etti. Yerel medyadan, Türkiye’nin her bögesinden en az bir olmak üzere yedi kuruluş temsilcisiyle konuştuklarını söyleyen Kızılkaya, araştırmaya göre Güneydoğu Anadolu bölgesinde son dönemde yerel medyada çok sayıda kapanma ve birleşme olduğunu, nicel azalmanın ise rekabeti düşürdüğünü dile getirdi.
Görüştükleri yerel medyanın sadece reklamlarla ayakta kaldığını belirten Kızılkaya, şunları söyledi:
“Oysa bağımsız yaygın medya kuruluşlarında daha farklı gelir kaynakları da var. Dijital abonelik, hibeler gibi… Yerelde bu daha az. Yedi kuruluşun sadece ikisi 2019 yılında kâr etmiş ve beşi cepten yiyerek iki yıldır idare ediyor. Yerel medya için sosyal medya daha önemli, ulusalda yüzde 32, yerelde yüzde 36. Özellikle de Facebook yerelde, Twitter ana akımda fazla. Öte yandan, ulusal ölçekteki bağımsız medya kuruluşlarının yarısı e bülten ve podcast gibi yeni medya kullanırken, bu oran yerelde yüzde 14. Sosyal medyasında kadrolu istihdam ise yerelde daha fazla ki bu dikkat çekici…
İki raporu da birleştirdiğimizde, kopyala yapıştır habercilik her yerde yaygın görünüyor. Bunu aşmak için yeni bir iş modeli kurulmalı ve okur gelirine dayalı yöntemler geliştirilmeli. Bunun için talep de var, değerlendirilmesi gerekir. İnanıyorum ki, iyi örnekler büyüyecek ve Türkiye’nin her yerinde nitelikli gazetecilik yapılacak…”
24 Saat’te, şimdiye kadar 405 telifli haber yayınlandı
Toplantının son konuşmacısı olan M4D Proje Araştırmacısı Deniz Savaş, proje kapsamında, gazetecilere sunulan telif desteğini ana hatlarıyla anlattı. Savaş, “Serbest çalışan bir gazeteci önce önbaşvuru yapıyor, onaylandığı zaman da haber metni 24 Saat gazetesinde yayınlanıyor ve telif ödüyoruz. Önceliğimiz her zaman serbest çalışan gazeteciler… Sözleşmeli olarak medya harici bir yerde çalışıyorsanız da kabul ediyoruz ama medya kuruluşlarında sözleşmeli çalışanlar hedef kitlemiz değil. Türkiye’de ikâmet etmeyenler de değerlendirilmiyor.
Medya ve iletişim sektörüne ilişkin haberler, yerel basının sorunları, çevre, ekonomi, kültür-sanat ve azınlık sorunları haberlerini değerlendiriyoruz ancak yaşam haberlerini ve özgün olmayan, rutin, sıcak, siyasi haberleri tercih etmiyoruz. Haber metinlerine 75, araştırma haberlere 120 Euro veriyoruz. Ayrıca haberler 9. Köy isimli yayınımızda da basılıyor. Şimdiye kadar 405 haber yayınladık ve 30 bin Euro telif ödendi” dedi.