“ABD’de Yeni Dönem” başlıklı online söyleşi gerçekleşti

2021-02-15 12:30

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında “ABD’de Yeni Dönem” konuşuldu. Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği söyleşide, Kasım 2020’deki seçim sonrası ABD’de yeni dönem, ABD dış politikası ve Türkiye’ye olası etkileri tartışıldı. Amerika’nın Sesi (VOA) Türkçe Yayın Bölümü Müdürü Başkanı Hülya Polat, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 45’inci Başkanı Donald John Trump dönemi, yeni başkan Joe Biden’ın politikaları ve yeni kabinesi, Türk Amerikan ilişkileri ve güncel siyasi olaylar hakkında bilgi verdi.

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve M4D Direktörü Yusuf Kanlı, “Amerika’da pek de alışık olunmayan ama geçen dönemde de benzeri misliyle yaşanan seçim travmasından sonra yönetim değişti. Geçmiş yönetimle ilişkilerimiz problemliydi, gelen yönetimle henüz ne yönde olacağı belli değil ama pek de problemden yoksun olmayacağı belli gibi. Bu konuları Washington’daki deneyimli Türk gazeteci Hülya Polat’tan dinleyeceğiz” dedi.

Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu, Polat hakkında “Polat yayıncılığa Ankara Radyosu’nda başladı, TRT’de ve VOA Türkçe’de yayın hayatına devam ediyor. Çok sayıda yayıncılık ödülü, siyasetçilerden sanatçılara kadar birçok kişiyle radyo ve televizyon röportajları mevcut. 2006 yılından bu yana VOA Türkçe Yayın Bölümü Müdürlüğü görevini yürüten Polat, televizyon ve dijital platformlarda habercilik yapan bir ekibi yönetiyor. Deneyimli bir gazeteci olarak Türk Amerikan ilişkilerini, ABD seçimlerini, Kıbrıs görüşmelerini yıllardır izleyen Polat, sivil toplumcu, gönüllü çalışmaların önemine inanıyor. Washington Türk-Amerikan Derneği Başkanlığı yapan Polat, Atatürk Okulu, Türk Festivali ve derneğin internet sitesiyle Amerikalı öğretmenlere Türkiye’yi tanıtma seminerleri başlatılmasına da öncülük etti” bilgilerini verdi.

Polat, “Trump döneminde çok farklı bir başkanlık süreci yaşadık”

Yazıcıoğlu’nun, Biden seçim sürecine ilişkin sorusuna yanıt veren Polat, “Amerika’da, Trump döneminde çok farklı bir başkanlık süreci yaşadık. Seçim kampanyasından dört yıllık Beyaz Saray görev süresine kadar neredeyse her açıdan diğer başkanlardan ayrı bir işleyiş gördük. Ben 1980 yılından bu yana Amerika’dayım, sekizden fazla başkanlık dönemini izledim, Trump kadar farklı bir başkanlık sürecini bugüne kadar görmedim. Arnold Schwarzenegger aday olduğunda aktörlükten gelme olduğu için başkanlık yapabileceği konusunda yoğun tartışmalar vardı ancak Schwarzenegger’in Kaliforniya Valiliği gibi önemli bir kamu görevinde deneyim sağlamış bir isimdi. İkinci dönem seçilerek Amerikan halkı tarafından çok sevildiğini ortaya koydu. ABD 43’üncü Başknaı George W. Bush ilk dört yılından sonra 11 Eylül’ün getirdiği kaygılar nedeniyle ikinci dönem seçildi. 42’nci başkan Bill Clinton ve 44’üncü başkan Barack Obama çok yeni isimlerdi, seçim kampanyalarında çok büyük ses getiren işler yaptılar. Obama ilk siyah başkan olduğu için büyük ilgi topladı. Yeni döneme baktığımız zaman Biden’ın çok deneyimli bir başkan olduğunu görüyoruz. Trump iş adamlığından gelen kamu deneyimi olmayan bir başkandı, dolayısıyla işleyişi de bir şirket idaresi olarak düşündü ve o şekilde yönetmeyi denedi. Bu işleyiş de çok iyi sonuçlar vermedi” diye konuştu.

“Bu süreç Amerikan siyasi tarihinde bir leke olarak kalacak”

Eski ve yeni dönem başkanların uyguladığı/uygulayacağı politikalara değinen Polat, Trump’ın basınla ilişkilerini değerlendirerek, Trump’ın azledilmesi yolundaki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Polat, “Trump’ın basınla ilişkileri çok kötüydü, Beyaz Saray’da basın brifinglerini kaldırdı. Trump döneminde pek çok gazeteci hakarete uğradı, bu zamana kadar böylesi bir yönetim şekli ve basına karşı bu tarz bir muameleye tanık olmamıştık. Trump bunun yanı sıra ayrıca yargıç atamalarına da müdahalede bulunuyordu, bu durum Amerika’da pek de alışık olmayan bir şeydi çünkü bu atamalar belirli sistem güdümünde yapılıyordu. Biden göreve gelir gelmez ilk değişikliği Beyaz Saray brifinglerinin düzenli olarak yapılması konusunda yaptı, bu değişiklik gazeteciler arasında da rahatlama sağladı. Biden dört yıl içinde yapılan hataların düzeltilmesi atılan yanlış adımların telafi edilmesi konusunda çalışmalara başladı. Aynı şekilde yargıç atamalarının geri çevrilmesi için de kolları sıvadı. Trump, devir teslim sürecinde de seçim sonuçlarını kabul etmedi, Biden’in galibiyetini tanımadı, Biden’a brifing verilmesi konusunda ayak diretti. Biden bu konuda çok ısrarcı olmadı, daha büyük olaylara sebebiyet vermemek adına sessiz ve uyumlu bir politika izleme yoluna gitti. Öte yandan kongredeki olaylar inanılmaz bir tepkiye neden oldu. Aşırı sağcı milislerin kongreyi basması şimdiye kadar Amerika’da görülmemiş bir olaydı. Temsilciler Meclisi’nde, Trump’ın azledilmesi yolundaki teklifin oylaması sonrası Trump için azil kararı çıktı. Salı günü başlayan azil sürecinin ilk gününde Demokratlar Senato’daki sunumlarında 6 Ocak’taki Kongre baskınına ait 13 dakikalık yeni bir video gösterdiler. Senatörlerin birçoğu o günü yaşamasına rağmen videoyu izledikten sonra ‘bu kadar kötü olduğunu bilmiyorduk’ dediler. Benzeri görülmemiş görüntülerle senatörlere azil sürecinde Trump’ın ne yapmak istediği gösterildi. Bütün bunlar devam ederken azil süresinde Trump’a ceza verilir mi nasıl bir ceza verilir, o da ayrı bir sorun. Çoğunluk sağlanamayacağı için Trump ile ilgili çok önemli bir karar alınması beklenmiyor. Zaten görevde olmayan bir başkan, azledilmesi sadece tarihe utanç verici bir şey olarak geçecek. Ancak şimdi Trump’a karşı açılan davaların sonuçları belki daha çok ses getirecek ama şu an senatodan çok büyük bir karar çıkması da beklenmiyor. Amerika bugüne kadar görmediği tarihi bir seçim kampanyası, seçim süreci, seçim ve ardından da devir teslim süreci yaşadı. Bu süreç büyük ihtimalle Amerikan siyasi tarihinde bir leke olarak kalacak ve uzun bir zaman tartılacak bir konu olarak gündemde kalacak” dedi.

“Uzmanlar Trump’ın yeniden başkan olmasının Cumhuriyetçi Parti’ye zarar vereceğini düşünüyor”

Polat, azil süreci sonrası Trump’a siyaset yasağı getirilmesi konusunda ise “Trump aslında Cumhuriyetçi Parti içinde de büyük bir kutuplaşmaya yol açtı, senatörlerin bir bölümü Trump’ın tekrar aday olmasına çok karşı ama sayıları yeterli değil. Genel parti tablosu içinde gerçekten de Trump’a karşı bir hareket var, parti içinde aday olmasın sıcak bakılmıyor. Parti içinde ona körü körüne destek veren kitle de var, onlar da Trump’ın bu tür olaylar çıkarma tavrından memnunlar. Senatodan azil kararı çıkmasa bile Trump’ın yeniden aday olmaması için bir hareket olacaktır diye düşünüyorum, çünkü Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti iki yıl sonra başkanlık seçimi değil ama kongre ve senato seçimine gidecek. Bu seçimde sayılar önceki seçimle aşağı yukarı birbirine yakın çıktı, bu dengeyi bozmak için Cumhuriyetçiler daha çok oy almak için çalışacaktır dolayısıyla bu süreçte de Trump’ı yeniden görmek istemeyeceklerdir diye düşünüyorum. Amerika’da uzmanlar Trump’ın yeniden başkan olmasının Cumhuriyetçi Parti’ye zarar vereceğini düşünüyor. Ceza davalarından sonuç çıkabilir, Trump mahkûm edilebilir ama bunların çoğunun para cezası olması düşünülüyor. Direkt görevden men kararı alınması şu an için mümkün görünmüyor ama eminim ki Demokrat Parti bu konuda epey çaba harcayacaktır” sözlerine yer verdi.

“Trump döneminde keyfi bir politika vardı”

Biden’in oluşturduğu yeni kabine hakkında bilgi vererek, Trump yönetimiyle kıyaslayan Polat, “Trump yönetiminde, bakanların ve üst düzey görevlerine getirilen kişilerin ömrünün çok uzun olmadığını, bakanların çok sık değiştiğini, federal dairelere yapılan atamalarda da sık sık istifalar, yeni atamalar oldu. Biden’den beklenen daha kalıcı, devamlılığı olan bir yönetim şekli, bu nedenle Biden bakanları seçerken çok dikkatli davrandı. Deneyimlerine, kişiliklerine çok fazla eleştiri gelmeyecek işini yapan kişilere görev vermeye dikkat etti, bu konuda çeşitliliğe önem verdi. Dolayısıyla Biden kabinesinde kadınlara çok fazla yer verildi, başkan yardımcısı Kamala Harris Asya kökenli ilk siyah başkan yardımcısı, Amerikan siyasi tarihine geçti. Antony Blinken dışişleri bakanlığında önemli bir isim. Biden döneminde istifalar, görev değişiklikleri gibi değişimleri açıkçası beklemiyoruz. Farklı grupları temsil eden kesimler arasından kabinenin oluşturulması hem seçmen açısından hem de yeniden seçim yapılması durumunda Demokrat Parti için önemli bir yatırım. Bu dört yılda bakanların neler yapacağı da çok önemli. Trump döneminde işlemeyen noktalar konusunda gerekli adımları atıldı. İran, Çin politikası, Dünya Sağlık Örgütü’ne, İklim Anlaşması’na geri dönmek gibi adımlar atıldı. Bu Amerika açısından dünya siyasetindeki dengesini koruması için çok önemli. Trump döneminde keyfi bir politika vardı. Biden yönetiminin bu yanlışları düzelterek daha istikrarlı, ön görülebilecek adımlar atması düşünülüyor. Daha düzenli bir siyaset bekliyoruz” diye konuştu.
54 senatörden Biden’a insan hakları konusunda Türkiye’ye müdahale etmesi için çağrı

Türkiye ve Amerika ilişkileri konusunda yeni yönetimin tutumuna ilişkin ön görülerini paylaşan Polat, “Yeni yönetim ve Türkiye arasındaki ilişkilerin iki yönlü tutum sonucunda şekilleneceğini düşünüyorum. Biden göreve gelince Türkiye kanadından bir tebrik mesajı aldı mı? almadığını biliyoruz. Biden’ın yönetime gelmesinden sonra ilk diplomatik temas gerçekleşti. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bir telefon görüşmesi yaptı. İkili arasındaki görüşme mevcut sorunların giderilmesi yönünde bir çaba mıydı yoksa nezaket konuşması mıydı onun da detaylarını bilmiyoruz. Sanıyorum iki tarafında hamle yapması gerekilen bir dönemdeyiz. Mevcut haliyle Türk Amerikan ilişkilerinde sorunlar var. Biden döneminde bu sorunların ciddi olarak ortaya konulacağını düşünüyorum. S400’ler konusu YPG ve buna bağlı olan başka konuların gündeme geleceğini, özellikle insan haklarının gündeme gelmesini bekliyoruz. Yeni yönetim Amerika dışındaki ülkelerdeki insan haklarının gündeme getirilmesi konusunda ciddi çalışmalar yapmayı planlıyorlar. Yeni yönetimin Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ilişkin açıklamalarında Türkiye’ye ilişkiler uyarılar yer alıyor. S400’lerle ilgili de politikalarının değişmediği konusunda Türkiye uyarıldı. 54 senatör Biden’e bir mektup göndererek, iş adamı Osman Kavala’nın serbest bırakılması, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik baskının durdurulması gibi özellikle insan hakları konusunda harekete geçilmesi için Türkiye’ye baskı yapılmasını istedi. Türkiye henüz bu konuda bir adım atmadığı için ilişkilerin nasıl ilerleyeceğini tahmin etmek zor. Bu yönetimde dikkat çeken bir diğer özellik hem savunma hem dışişleri hem Biden’ın insan hakları konusuna önem vermesi. Dolayısıyla ilişkiler tek taraflı yürütülemez, Türkiye iyi ilişkiler kurmak istiyorsa Biden yönetimiyle adımlar atması gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan önümüzdeki günlerde gerginliklerin yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor” dedi.

Türkiye “Demokratik Ülkeler Zirvesi”ne davet edilecek mi?

Son olarak yeni başkanın görev süresinin ilk yılında, otokratikleşmeyle mücadele için dünya çapında toplayacağını açıkladığı “Demokratik Ülkeler Zirvesi”ne Türkiye’nin davet edilip edilmeyeceği konusunda fikirlerini paylaşan Polat, “Washington’da çok farklı görüşler var ama en öne çıkan konu Biden yönetimi ve Antony Blinken’in insan hakları konusunda taviz vermeye yanaşmayacakları, yani ülkeler insan haklarını ihlal ediyorsa onlara ciddi yaptırımlarla ciddi önemlerle karşı karşıya gelmesi konusunda çalışıyorlar. Son zamanlarda Freedom House ve diğer basın kuruluşları Türkiye’de insan hakları konusunda ciddi eleştiriler yayınladılar. Türkiye’yi özgür olmayan ülkeler kategorisine aldılar. Bu kurumlar yönetimin dikkate aldığı ciddi kuruluşlar. Türkiye’nin demokratik ülkeler zirvesine davet edilip edilmeyeceği konusunda şimdi bir tahminde bulunmak çok zor. Son zamanda yapılan açıklamalarda Türkiye’ye ilişkin ciddi eleştiriler yöneltiliyor neredeyse her gün Türkiye’ye ilişkin bir eleştiri, uyarı var. Uzmanlar ilişkilerin düzelmesinden ziyade daha kötüye gitmesinin mümkün olabileceğini belirtiyor. Biden yönetimi açıkladığı gibi insan haklarına böylesine önem verecekse bölgedeki diğer ülkeler Suriye, İran biraz açılırsak Rusya ve Çin’e kadar çok ciddi sorunlarla mücadele edecektir. Amerika açısından İran’a uygulanan yaptırımların delinmesi ciddi bir sorun, Amerikan hukuk sistemi bu işin peşini asla bırakacak gibi görünmüyor. Bu nedenle Halkbank davasından çıkacak karar Türkiye aleyhine olursa ciddi yaptırımlar gelecektir. Bu yaptırımlar Türk Amerikan ilişkilerini daha da bozacaktır. Davayı yakından izliyoruz, sonuçlanmaması veya davanın düşmesi gibi konular medyada tartışılıyor ancak böyle bir şey olmayacaktır, dava sonuçlanacaktır. Eğer Halkbank suçlu bulunursa yaptırımları delmekle suçlanırsa o zaman Amerikan maliye bakanlığının ciddi yaptırımlarıyla karşılaşacaktır” diye konuştu.