5

İstihdamın durumu ve hibrit sistemin yansımaları

Kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma yasağı, uzaktan çalışma, ücretsiz izin gibi bazı uygulamalar, salgın döneminde istihdam piyasasında etkili oldu. Bu uygulamaların bazıları normalleşmeye geçilmesiyle birlikte kalkarken bazıları da kalıcı hale geldi.

DİLAN KARACAN / İSTANBUL

Tüm dünyayı 2020 başında sarsan Covid-19 salgını boyunca Türkiye’de istihdam piyasasında, kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma yasağı, uzaktan çalışma, ücretsiz izin gibi birçok uygulama gündeme geldi. Salgın hâlâ devam ediyor ancak aşılamayla birlikte normalleşmenin bir sonucu olarak salgın dönemindeki uygulamaların çoğunun ortadan kalkmasıyla kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağı kalktı. Birçok firma, uzaktan çalışmayı sürdürürken bazıları ise uygulamayı kalıcı hale getirdiğini duyurdu.

Yakın dönemde şirketlerinin verdiği iş ilanlarında neredeyse yüzde 60-70’lere varan artış olduğu ve artışın devam ettiği söyleniyor (Secret CV). İstihdam piyasasında yaşanan bu hareketlilik, işsizliğin düşürüleceğine dair bazı öngörüleri kuvvetlendiriyor. Hareketlilik yaşayan sektörlerde ilk sırada hizmet sektörü alıyor. Mekânların ve sosyal yaşamın açılmasıyla hizmet sektöründe hem işveren hem de işçi açısından bir toparlanma söz konusu. Hizmet sektöründeki bu hareketlilik perakende, tekstil, tarım, inşaat gibi sektörlerde de mevcut. Eski elemanlarını geri çağıran firmalardan, düşürdüğü çalışan sayısını tekrardan artırmaya karar verenlerin yanı sıra eski işine dönenler, yeni iş arayanlar, sektör değiştirenlerle istihdamla önemli bir hareketlilik yaşanıyor.

Salgın döneminde değişen yaşam tarzı ve standartları ile birlikte iş kontratları ve yan haklarda da bazı değişimler oldu. Maaşlarda artış, fatura, mobilya, yemek gibi yan haklarda iyileşmeler çerçevesinde birçok uygulama az da olsa kullanılmaya başlandı. Özellikle hibrit sistemin yarattığı yeni koşullar işveren ve işçi açısından bazı farklılıklar doğurabiliyor. Hibrit sistem konusunda birçok köklü firma, değişim adına öncü oldu. Bazıları departman bazlı dönüşümlü programlar uygularken bazıları ise tamamen uzaktan çalışmaya devam ediyor.

Yeni dönemde emek piyasasında istihdamın durumunu ve hibrit sistemin yansımalarını Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necip Çakır ve SC Yönetim Danışmanlığı Kurucusu Dr. Soner Canko ile konuştuk. Prof. Dr. Çakır, ekonominin kötü olduğunu, işsizlikte kısa vadede düşüş olmayacağını ve hükümetin istihdam yaratmakta sıkıntı yaşadığını vurguladı. Dr. Canko ise çalışanların, uzaktan ve esnek çalışma düzenine devam etmek istemedikleri ve hibrit çalışma modeline çok sıcak bakmadıklarını bildirdi.

“Çok fazla ranta dayalı ekonomi kuruldu”

Kısa vadede işsizlikte bir düşüş yaşanacağını düşünmediğini belirten Prof. Dr. Necip Çakır, ülke ekonomisinin kötü durumda olduğunu ve hükümetin uzun zamanlardan beri istihdam yaratmakta sıkıntı yaşadığının altını çizip “Bu durum sağ popülist iktidarların inşaat sektörüne dayalı kalkınma politikalarının sonucu” dedi.

Zaman zaman işsizlikte saman alevi hızında ufak çaplı düşüşler yaşandığına değinen Prof. Dr. Çakır, bu düşüşlerin arkasının gelmediğini ve işsizlik adına yapısal sorunların olduğuna işaret ederek şunları söyledi:

“Talep edilen emek ile arz edilen emek arasında çok büyük boşluklar bulunuyor. Sanayi tarafının çalışacak işçi bulamadığı, emekçilerin ise çalışacak iş bulamadığını söylediği bir ortam var. Bu, on yıllardır ülkede devam eden bir sorun. Ülke ekonomisi, 2010-2011 yıllarında çok yüksek oranda büyüdü. Bu durum, 2009 krizinin ardında ülkenin yaşadığı fazla para girişi ile alakalı. Fakat bu, işsizliği düzeltmedi ve tam tersine daha kalıcı bir sorun haline gelmesine neden oldu. Buna sebep olarak büyümenin niteliğini ve büyüklüğündeki yetersizliği gösterebiliriz. O dönemlerde çok fazla ranta dayalı ekonomi kuruldu. Hizmet sektörü hızlı bir şekilde ucuz krediler ile canlandırıldı. Fakat sanayi ve tarım önemli ölçülerde küçülme yaşadı.”

“Hibrit çalışma sistemine karşıyım”

Genç nüfustaki işsizliği yorumlayan Prof. Dr. Çakır, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, genç işsizliğin yüzde 25 oranında olduğunu ancak TÜİK rakamlarına kimsenin inanmadığını, kendisinin de genç-işsizlik oranının çok daha yüksek olduğunu düşündüğünü bildirdi.

“Bir üniversite hocası olarak etrafımdaki insanların iş arama süreçlerinin oldukça uzun olduğunu görüyorum” diyen Prof. Dr. Çakır, bunun nitelikli iş gücünü şansını yurt dışında denemeye ittiğini, şu an gençlerin yüzde 25’inin ne okuyan ne de çalışan olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Çakır, hibrit çalışma sistemi konusunda da şu değerlendirmede bulundu:

“Ben bir üniversite hocası olarak hibrit çalışma sistemine karşıyım. Eğitim alanındaki hibrit sistemde verim çok düşüyor ve asla yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor. Hibrit çalışma sistemi, şirketlere kârlılık getiriyor. Şirketler açısından baktığımızda çok ciddi bir maliyet azaltımı görüyoruz. Ofis giderleri, elektrik, şu, yemek, doğal gaz, taşımacılık gibi maliyetlerdeki azalış şirketler için olumlu bir tablo ortaya koyuyor. Amerika’da bir süredir hibrit çalışma uygulanıyor. Yarı zamanlı çalışma sistemlerinde hem gelir hem de verim olarak bir azalma yaşandığı gözleniyor. Hibrit çalışma şirketlere bir kârlılık getirse de onun dışındaki toplumsal maliyeti çok yüksek. Çalışma saatlerinin çok arttığını fakat verimin düştüğünü gösteren birçok araştırma da mevcut.”

Türkiye’de çalışanların yarısından çoğunun asgari ücret ile çalıştığına dikkat çeken Prof. Dr. Çakır, yan haklarda yapılacak değişikliklerin çok fazla bir etki ve yarar sağlayacağını düşünmediğini vurgulayıp “Çalışanların salgın dönemindeki mağduriyetini giderme açısından böyle uygulamalar olabilir. Fakat bunları bile vermeyen binlerce şirket var. Çalışma saatleri çok uzamış vaziyette. İnsanlar cumartesi günü de çalışıyor. Asgari ücret veya asgari ücretin çok az daha üstü paralara çalışıyorlar. Yani toplu olarak bakarsak yan haklardaki iyileşmelerin çok yararlı olacağını düşünmüyorum” diye konuştu

İhracatı artırıp, cari fazla verecek bir ülke olmak mümkün mü?

İstihdam anlamında en çok hizmet sektöründe bir hareketlilik olduğunu anlatan Prof. Dr. Çakır, bu sektörlerin uzun süre salgın nedeniyle kapalı kaldığını, normalleşme ile beraber bir canlılık geldiğini belirtip sözlerini şöyle sürdürdü:  

“Sanayide çok cılız da olsa bir artış söz konusu. Türkiye’de şu sıralar konjonktürden ötürü ihracatta bir artış söz konusu. Arz zinciri dediğimiz şeyin kesintiye uğramasından ve yurtdışındaki navlum ücretlerinin artmasından kaynaklanan bir durum bu. Türkiye, bu anlamda avantajlı bir ülke haline geldi. Avrupalı firmalar Türkiye’deki şirketleri bulup üretim yaptırıyorlar. Ve ihracat adına artı bir durum ortaya çıkıyor. Bu çok uzun vadeli sürecek bir durum değil. Uluslararası alandaki navlum ücretleri ile alakalı. Bu sorunlar asıldığında ortaya farklı tablolar çıkabilir. Geçen bir tablo inceledim. Ar-Ge harcamaları ciddi şekilde azalmış. İhracatı artırıp, cari fazla verecek bir ülke konumuna geçmek bizdeki üretim yapısı ve tutum ile gerçekleşecek bir durum değil.”

Salgın bitmeden dünya ekonomisi düzelmez

“İşsizlikte bir düşüş yaşanabilir” diyen Prof. Dr. Çakır, bu düşüşün ancak TÜİK tarafından yansıtılacak rakamlar ile yaşanabileceğini ironik bir dille aktardı. TÜİK’in birtakım düzenlemelerle işsizliğin kâğıt üzerinde çok düşük gösterilebileceğini, ancak bu verilerin hiçbir şekilde inandırıcılığının olmadığını kaydeden Prof. Dr. Çakır, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Artık genel olarak normalleşme dönemine girmiş bulunuyoruz. Doğal olarak normalleşme sonrası işsizlikte, tabi ki bir azalma var. Fakat istihdamdaki bu artış, kalıcı değil. Bu arada önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Salgın bitmiyor. ‘Post-Pandemi’ diye bir durum söz konusu değil. Bu günlerde vaka sayısı 30 bin civarlarında. Dolayısıyla salgın bitmeden dünya ekonomisinin düzelmesinin imkânı yok diyorum. Ve pek de bitecek gibi gözükmüyor açıkçası.”

Hibrit çalışma modeline sıcak bakılmıyor

FinTech İstanbul Danışma Kurulu Üyesi ve SC Yönetim Danışmanlığı Kurucusu Dr. Soner Canko, hem salgın hem de normalleşme sürecindeki hibrit çalışma sisteminin çalışanlar gözünden yansımalarını değerlendirdi. Teknoloji, finans ve bankacılık sektörlerinde oldukça yaygınlaşan hibrit ve uzaktan çalışma modeli hakkında yapılan araştırmalar sonucunda çalışanların, uzaktan ve esnek çalışma düzenine devam etmek istemediklerini bildiren Dr. Canko, hatta bu modele pek de sıcak bakmadıklarının altını çizdi.

Yan haklar sunması olumlu bir gelişme

Teknoloji sektörünün en önemli şirketlerinden alınan tepkilere bakıldığında çalışanların, artık çalışma saatleri ve düzenlerini belirlemek istedikleri sonucuna gidildiğine işaret eden Dr. Canko, salgın döneminde özellikle uzaktan çalışmaya devam eden firmaların giderlerinde azalma görüldüğünü aktardı. Bu dönemde hem çalışanları motive etmek hem de uzaktan çalışma modelini oturtmak için birçok farklı yan hakların sunulmaya başlandığını belirten Dr. Canko, sözlerine şöyle devam etti:  

“Birçok şirket/firma, çalışanlarına evden çalışma ekipmanlarını karşılamaları için ödemeler yaparak çalışanların internet giderlerini, fatura giderlerini ve ofis mobilyası ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Bu dönemde çalışanlarına değer veren şirketlerin, çeşitli yan haklar sunmasını olumlu bir gelişme olarak karşılıyor ve önümüzdeki günlerde daha da yaygınlaşmasını umuyorum.”

“Salgın döneminde şirketlerin işe alım politikalarında oldukça önemli değişimler yaşandı. Önceden yüz yüze yapılan iş görüşmeleri artık on-line olarak gerçekleşmeye başladı” diyen Dr. Canko, iş başvurularının istenilen yerde, kolaylıkla yürütebilmesi için ellerindeki çeşitli iş fırsatlarını da daha fazla değerlendirme imkânı bulduğuna dikkat çekti. Dr. Canko, sözlerini, “Özellikle bu dönemde gençlerin, yaşanan teknolojik gelişmeleri takip etmelerinin ve kendilerini bu alanda geliştirerek sektördeki çalışan ihtiyacından faydalanmalarının oldukça önemli olduğunu düşünüyorum” önerisiyle bitirdi.

24 Saat gazetesinin PDF dosyasını indirmek için tıklayınız.