5

“Cezaevinde bulunan gazeteciler de serbest bırakılmalı”

İnfaz yasası ile 90 bine yakın mahkûm tahliye edilirken, cezaevlerindeki gazeteciler bırakılmadı. Düzenlemeye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Durmuş ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi tepki gösterdi.

Meltem Suat – Cezaevinde bulunan 90 bine yakın mahkûmun tahliye edilmesine olanak sağlayan yeni ceza infaz düzenlemesi 14 Nisan 2020’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yapılan oylamada AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlüler, 31 Mayıs 2020’ye kadar izinli sayılacak. Salgının devam etmesi halinde bu süre 2 aylık sürelerle 3 kez uzatılabilecek. Ancak cezaevlerinde bulunan gazeteciler ise yeni ceza infaz düzenlemesinin kapsamı dışında bırakıldı. Düzenlemeye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’ndan tepki geldi.

Bilgin: Gazetecilik mahkum, cürüm işleyenler serbest

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gruplarının ortak hazırladığı infaz düzenlemesine ilişkin kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşmasını “Gazetecilik mahkum, cürüm işleyenler serbest” sözleriyle eleştirdi. Gelişmeyle ilgili yazılı açıklama yapan Bilgin, konu ülke ve TBMM gündemine geldikten sonra Gazeteciler Cemiyeti’nin gerek basın kökenli milletvekillerine gerekse çeşitli siyasi parti yetkililerine konuyla ilgili görüşlerini yazılı ve sözlü olarak çeşitli vesilelerle aktardığını söyledi. Bilgin, “Üzüntümüz tüm yapıcı uyarılarımızın dikkate alınmaması ve infaz paketinde düşünce suçluları ve gazeteciler bütünüyle kapsam dışında bırakılması oldu. Terörle Mücadele Kanunu uyarınca cezalandırılan siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler cezaevinde kalmaya devam edecek ama katiller, caniler, hırsızlar salıverilecek. Bu çok yakışıksız bir durum” dedi.

Yasa değişiklik teklifinin görüşülmesi sırasında da Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptığı değerlendirmede mevcut haliyle yasalaşması halinde bu durumun “eşitlik” ilkesi açısından ciddi anayasa ihlali olacağı uyarısında bulunulduğunu hatırlatan Bilgin, “Şimdi gerek eşitlik ilkesi gerekse de anayasada çok önemli bir hak olarak altı çizilen ifade ve basın özgürlüğünün korunması açısından bu yasanın iptali istenmelidir,” dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, “Bizlerin dediklerine iktidar belki değer vermemekte kararlı, ancak en azından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kulak vermeli, gazetecinin, yazarın, siyasetçinin eline silah almayan kişilerin sırf yazdıkları nedeniyle terörist olarak yaftalamaya son vermelidir,” dedi. Bilgin gazetecinin terörist olarak yaftalamasının, gazeteciliğin suç olarak görülmesini kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Bilgin kamu ihale yasasının fiili olarak yokmuş gibi davranılması ve dolayısıyla büyük oranda azalan resmi ilan gelirleri bir yandan düşen tiraj gelirleri diğer yandan Anadolu basınını ciddi bir darboğaza soktuğunu vurgulayarak, “Kamu ihale yasasının fiilen ortadan kaldırılması Anadolu basınını bitiriyor” uyarısını yaptı ve “Türk medyası olarak iktidardan imdat çığlığımızın duyulmasını bekliyoruz,” dedi. Çok sayıda medya kuruluşunun kapanmakta veya ciddi küçülme içerisinde girdiğini kaydeden Bilgin, “Korkarım yakın süreçte gerek yerel gerekse de yaygın medya kuruluşlarında çok daha ciddi kurbanlar vermeye başlayabiliriz. Gazeteciler ve medya kuruluşları halkın anayasal haber alma hakkının gerekleridirler. Onları hasım veya terörist görme yerine sorunlarına çözüm bulmak iktidarın öncelikleri arasında olmalıdır” dedi.

“İntikamcı hislerin devletin pozitif yükümlülüklerine baskın geldiğini gösteriyor”

Yeni düzenlemeyle ilgili görüşlerini aldığımız Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Önderoğlu, düzenlemeye şu sözlerle tepki gösterdi: “Toplumun korunmasına dönük insani temelli olduğu iddia edilen bir İnfaz düzenlemesinin sonuçta, hoşunuza gitmeyen görüşleri kamuoyu ile paylaşan medya temsilcilerini dışlaması, sadece toplumu bilgilendirme vazifesini önüne koydukları halde tutuklanan gazetecileri değil, biz temel hakların gözetilmesi peşinde koşanları da öfkelendirdi. Meslektaşlarımız, onca haksızlıktan sonra, şimdi de hapishanede bu ağır ayrımcı tutumun kendilerinin yarattığı tahribatın üstesinden gelmeleri gerekecek. Ekim 2019 tarihli Birinci Yargı Paketi, ifade özgürlüğü kapsamında Terörle Mücadele Kanunu ve TCK pratiğinde ciddi sorunlar bulunduğu gerçeğinden hareketle çıkarıldığı herkesçe biliniyorken son İnfaz düzenlemesinin, tutuklu gazetecileri hapishanelerde virüs tehdidine terk etmesi, ne yazık ki intikamcı hislerin devletin pozitif yükümlülüklerine baskın geldiğini gösteriyor. Türkiye’de yargıya yönelik iktidar müdahaleleri sorunun bir parçasıysa, bir diğeri de gazetecilerin tutuklanarak toplumu kutuplaştıran siyasete kurban edilmesidir. Mahpus gazetecilerin sağlığına gelebilecek herhangi bir zarardan yetkilileri sorumlu tutacağımız bilinmelidir.”

“Dünyanın en fazla gazeteci tutuklayan ülkesi olarak liste başıyız”

Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş ise, “Katiller, uyuşturucu kaçakçıları, cinsel saldırganlar serbest bırakılacak, yazdıkları, yorumladıkları, çizdikleri, gerçekleri ortaya çıkardıkları için terörist olmakla suçlanan gazeteciler serbest bırakılmayacak” diyerek tepkisini gösterdi.

Durmuş, düzenlemeyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Türkiye’nin yaklaşık 10 yıldır en büyük sorunu basın ve ifade özgürlüğüdür. Dünyanın en fazla gazeteci tutuklayan ülkesi olarak liste başıyız. Şu anda Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde 85 gazeteci tutuklu bulunuyor.
Bu gazetecilerin neredeyse tamamı ya bir terör örgütüne üye olmak ya da yardım etmek suçlamasıyla tutuklular. Durum böyle olunca iktidar tarafından ortaya atılan ‘Onlar gazetecilikten tutuklu değil’ argümanı toplum tarafından kabul görüyor. Ancak bizler iddianamelere baktığımızda suç delillerinin gazetecilik faaliyeti olduğunu biliyoruz. Bunları neden anlatıyorum? Çünkü bugün gündemde olan Ceza İnfaz Yasasında yapılacak değişiklik ile 90 bine yakın mahkûm tahliye olacak. Onların içinde gazeteciler yok. Çünkü terörist olmakla suçlanıyorlar. Yazdıkları, yorumladıkları, çizdikleri, gerçekleri ortaya çıkardıkları için terörist olmakla suçlanan gazeteciler serbest bırakılmayacaksa kimler tahliye edilecek?
Kaba bir tabirle katiller, uyuşturucu kaçakçıları, cinsel saldırganlar serbest bırakılacak. Düşüneni, konuşanı değil öldüreni serbest bırakan bir düzenleme. Gözden kaçan bir husus daha var bu düzenlemenin içinde. Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı olmayan veya cezalar nedeniyle ilan hakkı kesilen gazetelerin, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyecek. Ayrıca yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde yetki Adalet Bakanlığında olacak. Yani cezaevlerindeki gazetecilerin hangi gazeteleri okuyacağı da devlet tarafından belirlenmiş olacak. Bu salgın günlerinde talebimiz ölümler yaşanmadan tüm gazetecilerin serbest bırakılmasıdır.”

Haberin PDF’ini indirmek için tıklayınız.
Haberin linki için tıklayınız.