5

Besin alerjisinin farkında mısınız?

Prof. Dr. İlyas Yolbaş, çocuklarda besin alerjisinin tahmini yaygınlığının, yüzde 7-8, yetişkinlerde ise yüzde 1-2 civarında olduğunu bildirdi. Sorunu görünür kılmak, çocuk ve ebeveynlerin bilinçlenmesi için birçok proje yürüten Öğretmen Korkmaz, toplumda farkındalık düzeyinin düşük olması nedeniyle sosyal hayatta zorlandıklarını söyledi.

BERİL CAYMAZ – ANKARA

Günlük hayatta tükettiğimiz, normal şartlarda zararsız olan bazı besinleri, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla zararlı algılamasıyla ortaya çıkan reaksiyonlar olarak adlandırılan besin alerjisi daha çok çocukluk döneminin sorunlarından birisi. Anne sütü alan bebeklerde genellikle ek gıdalara başladıktan sonraki dönem ciltte ürtiker, kızarıklık ya da egzema şeklinde görülüyor. Çocuklarda en çok hayvansal ürünlere karşı gelişen besin alerjileri tedavi edilmezse tehlikeli tablolara dönüşebiliyor ve ihmal edilmemesi uyarısı yapılıyor. Miniklerde birçok sistemi etkileyen bu alerjiler, ebeveynlerin özeni ve beslenme düzeninde yapılacak değişikliklerle tedavi edilebiliyor. Çocukluk döneminde görülen besin alerjileri kimi zaman gelişme süreci içinde kendiliğinden kayboluyor kimi zaman da yetişkinlik döneminde de devam edebiliyor. Her türlü besinin, alerji yapma potansiyeli bulunuyor. Ama bazıları diğerlerine göre daha sık alerjiye neden oluyor. 

Yapılan araştırmalara göre, toplumun en az yüzde 15-20’lik kısmı, yediği bir besinin kendisini rahatsız ettiğine inanıyor. Türkiye’de her 17 çocuktan birinde besin alerjisi görülürken tıptaki tüm gelişmelere rağmen, henüz köklü bir tedavi yöntemi geliştirilmedi. 

Küçük çocuklarda gelişip yaşam boyu sürebilir

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastalığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Yolbaş, “Çoğu besin alerjisi, 6 yaşında veya daha küçük çocuklarda gelişir ve yaşla beraber genelde azalır. Ancak yetişkinlik de dâhil olmak üzere herhangi bir yaşta ilk kez ortaya çıkabilir. Çocuklar arasında besin alerjisinin tahmini yaygınlığı, yüzde 7-8, yetişkinlerde ise yüzde 1-2 civarındadır” dedi. 

Besin alerjisinin en sık görülen belirtilerini Prof. Dr. Yolbaş, şöyle sıraladı: 

“Zayıf nabız, cildin soluk veya mavi renklenmesi baş dönmesi veya baygınlık hissi, hasta hissetmek (bulantı) veya kusma, ağızda karıncalanma veya kaşıntı vs.” 

Besin alerjisi olan birçok kişi, durumlarının kalıcı olup olmadığını merak eder, kesin bir cevabının olmadığının altını çizen Prof. Dr. Yolbaş, “Çocuğunuzun besin alerjisinin ömür boyu süreceğini varsaymaya gerek yok. Bu durum, kişilerde farklılık gösterir. Çocukluktaki besin alerjileri bazen kendiliğinden ortadan kaybolur kimi zaman da devam eder. Yetişkinlikte bir besin alerjisi gelişirse, şansınız çok daha düşüktür. Bu alanda çok fazla araştırma olmamasına rağmen, yetişkinlerde besin alerjileri yaşam boyu olma eğilimindedir” açıklamasında bulundu.

“Besin alerjisi olanlar, kısıtlı bir yaşam sürdürüyor”

 Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bir köy okulunda öğretmenlik yapan Edanur Korkmaz, özellikle okullarda besin alerjisi sorununu görünür kılmak, bu konuda çocukların ve ebeveynlerin bilinçlenmesi adına birçok proje yürütüyor. 

Kendi çocuğunun da çoklu besin alerjisi olduğunu bildiren Öğretmen Korkmaz, yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi:

“Çocuğumun hastalığını daha bir aylıkken fark ettik. Süreci birebir yaşıyoruz. Gerçekten yemek ile birlikte sosyal yaşam kısıtlanıyor. Ev ortamını, alerjik besinlere göre düzenledik. Fakat toplumda bu konudaki farkındalık düzeyi düşük olduğu için sosyal hayatta zorlanıyoruz. Ayrıca bir hastalık durumunda ilaç içeriği dahi alerji için çok önemli. Umarım bu konuda farkındalık artar ve alerjik bireyler daha sağlıklı sosyal yaşama kavuşurlar. Besin alerjisi sevmediğimiz veya istemediğimiz besinleri keyfi olarak yememek değildir. Günümüzde giderek artması sebebiyle de önemsenmesi gereken bir konudur.” 

Korkmaz, çevresinden besin alerjisiyle ilgili bilgi eksikliği olduğunu gördüğünü, sosyal medyada takip ettiği bir sayfada, alerjik çocuk ebeveynlerinin okul süreciyle ilgili gözlemlerini paylaşmalarının kendisini etkilendiğini belirtip okullarda farkındalık projesini yapma gerekliliğini hissettiğini anlattı. 

Toplumda bilgi eksikliği olduğu için bu bireylerin yaşadığı zorlukları Korkmaz, “Besin alerjisi olanlar, kısıtlı bir yaşam sürdürüyor. Özellikle anafilaksi boyutunda alerjisi olan bireyler temasla bile solunum sıkıntısı vb. çekebiliyorlar. Bu çok ciddi bir reaksiyon. Düşünün ki anafilaksi boyutunda yumurta alerjisi olan biri var siz de elinizle yumurta yediniz ve onunla tokalaştınız o zaman karşınızdaki insan anafilaksi geçirebilir ve hastanelik olabilir. O yüzden çevredeki insanların besin alerjisinin farkına varması önemli” sözleriyle ifade etti. 

Besin alerjisi olan çocuklara, sağlıklı ortamda okul hayatı…

“Alerjinin Farkındayım” adı altında projelere başladığını kaydeden Korkmaz, amacını şöyle açıkladı:

“En önemli amacımız, okullarda farkındalık oluşturarak besin alerjisi olan çocukların tüm çocuklar gibi sağlıklı eğitim ortamlarında okul hayatı yaşamalarına yardımcı olmak. Buna çok ihtiyaç var. Okulların alerjik bireylere göre düzenlenmesi, okuldaki ve okulla bağlantılı tüm personellerin ve velilerin bu konuda bilgilenmesi gerekiyor. ‘Alerjinin Farkındayım’ Projesiyle, öğrencilerle çeşitli etkinler yaptık. ‘e Twinning’ Projesi kapsamında ülkedeki farklı şehirlerden on okul ortaklığı ile besin alerjisi konulu birçok etkinlik yapıp okullarımızda farkındalık oluşturmak için çalıştık. Öğretmen -veli-öğrenci sunumları ile bilgilendirme çalışmaları, çocuklara yönelik resim şiir etkinlikleri, müzik etkinlikleri, slogan etkinliği, alerjik tariflere uygun yemeklerle yemek etkinlikleri yaptık.”